–Hayret vallahi biz apaçık bir sapkınlık içindeymişiz ki.
Bknz: (15/42)
–Hayret vallahi biz apaçık bir sapkınlık içindeymişiz ki.
Bknz: (15/42)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Allah hakkı için gerçekten de biz, apaçık bir sapıklık içindeydik.
(Şuara 97)“Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapkınlık içinde bulunduk,”
(Şuara 97)“Vallahi biz, tamamen başımıza buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeymişiz.”
(Şuara 97)- Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: "Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır.Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."
(Şuara 97)(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
(Şuara 97)Allah'a yemin ederiz ki, bizler gerçekten açık bir sapıklık içinde idik.
(Şuara 97)96,97. Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.
(Şuara 97)96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
(Şuara 97)"Allah'a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
(Şuara 97)'ALLAH'a andolsun, biz gerçekten çok açık bir sapıklık içinde imişiz.'
(Şuara 97)"Andolsun Tanrı'ya, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
(Şuara 97)(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!”
(Şuara 97)“Allah’a yemin olsun ki, bizler apaçık bir sapıklık içindeydik.”
(Şuara 97)“Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”
(Şuara 97)96,97. Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: “Allah'a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.”
(Şuara 97)(96-97) Onlar, onun [kızgın ateşin] içinde davalaşırken "Allah'a yemin olsun ki (tallahi) gerçekten biz, apaçık bir kayboluşun içindeydik." dediler.
(Şuara 97)96-102 Cehennemde aralarında çekişerek derler ki: "Andolsun biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi aracımız da, içtenli bir dostumuz da yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."
(Şuara 97)Allah’a yemin olsun ki, biz mutlaka apaçık bir dalâlet içindeydik.
(Şuara 97)«Allah'a ant olsun işte bizler kesin olarak apaçık bir sapkınlık içinde idik.
(Şuara 97)(96-97) Umumen orada birbirleriyle çekişip: "Vallahi, biz apaçık sapıklık içindeydik" derler
(Şuara 97)(96-97) Orada birbirleriyle tartışarak diyecekler ki: “Allah’a andolsun ki,biz mutlaka apaçık bir sapıklık içindeydik.”
(Şuara 97)"Allah'a andolsun ki, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
(Şuara 97)Bknz: (15/42)
(Şuara 97)92-102 Cehennemi hak edenlere, “O peşine düşüp, kullukta kusur etmediğiniz ilahlarınız şimdi nerede? Bakalım onların kendilerine ya da size yardıma güçleri yetecek mi?” denilecek. Sonunda hem onlar hem de bilinçsizce onların peşlerinden gidenler, hep birlikte iblisin avanesi olarak cehennem ateşine atılacaklar. Ve orada birbirlerini suçlayarak, “Vallahi biz dünyada iken, büsbütün sapıklık içinde yaşamışız, sizin gibi yaratılmışların uydurduğu hayat nizamlarına uyup, sizi âlemlerin Rabbi ile bir tutmuştuk, dolayısı ile bizi siz saptırdınız, şirki, küfrü hayat nizamı halinde bize kabullendirdiniz. Fakat bugün ne bize arka çıkabiliyor, ne de dostluk gösterebiliyorsunuz. Keşke dünya hayatına tekrar dönme imkânımız olsa da, biz de Allah adına, peygamber ve kitaplarla yapılan davete iman edip teslim olanlardan olabilsek.” diyerek pişmanlık içinde kıvranacaklar.
(Şuara 97)"Hayret vallahi! Her ne kadar, apaçık bir sapıklığın ortasına düşen biz isek de,
(Şuara 97)(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülalemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkan olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"
(Şuara 97)(96-102) O Gün orada birbirlerini suçlayarak: "Allah şahit, biz, apaçık sapıklık içindeydik. Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk. Ama bizi günahkar önderlerimiz saptırdı. Şimdi ne kurtulmamıza aracılık edecek biri var, ne de sâdık bir dostumuz... Keşke o hayata geri dönsek de iman edenlerden biri olsak" derler.
(Şuara 97)«Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,»
(Şuara 97)