42. Şura Suresi / 48.ayet

Eğer yüz çevirecek olurlarsa bil ki biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece mesajı apaçık tebliğ etmektir.
Biz insana ne zaman katımızdan bir ikramda bulunsak hemen sevinip şımarır. Yaptığı yanlışlar yüzünden başına bir sıkıntı geldiği zaman da nankör kesilir.

Bknz: (6/104)»(6/107)(46/20)

Mustafa Çavdar Meali

Şura 48 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Yüz çevirirlerse artık biz, seni onları korumaya göndermedik ki; sana ancak tebliğ etmek düşer ve şüphe yok ki biz, insana, katımızdan bir rahmet tattırdık mı sevinir, övünür onunla, fakat elleriyle hazırlayıp kazandıkları bir kötülüğe uğrarlarsa da gerçekten insan, pek nankördür.

(Şura 48)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Şayet onlar sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz Seni onların üzerine bir gözetleyici (ve zorla hidayete getirici) olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.

(Şura 48)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ama ey peygamber! Onlar senden yüz çevirip uzaklaşırlarsa, bil ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik, sana düşen yalnızca emanet edilen mesajı iletmektir. Şüphesiz biz insana, kendi katımızdan bir rahmet, bir nimet tattırsak onunla sevinir ve şımarır. Kendi ellerinin yapıp öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, o zaman da cidden Allah'tan gelen nimet ve gerçekleri örtbas eden bir nankör oluverir.

(Şura 48)

Adem Uğur Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!

(Şura 48)

Ahmet Hulusi Meali:

Eğer yüz çevirirlerse (keyifleri bilir); seni onlara bekçi olarak irsal etmedik! Sana düşen yalnızca bildirimdir! Doğrusu insana bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla mutlu olur... Eğer ellerinin getirisi dolayısıyla kendilerine bir bela isabet ederse, muhakkakki insan çok nankördür!

(Şura 48)

Ahmet Tekin Meali:

Eğer Rablerinin davetinden yüz çevirirler, tebliği engelleme tedbirleri alırlarsa, bilesin ki, biz seni onlar üzerinde denetim, zabıta görevi yapmaya göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Biz insana, tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda sevinir. Ama geçmişte elleriyle, bizzat yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar sebebiyle, başlarına bir felâket gelirse, işte o zaman insan şükürden uzaktır, pek nankördür, nimeti unutup bela okur.*

(Şura 48)

Ahmet Varol Meali

Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerlerine koruyucu olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir. Ama ellerinin öne sürdüklerinden dolayı başlarına bir kötülük gelse o zaman insan pek nankördür.

(Şura 48)

Ali Bulaç Meali:

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.

(Şura 48)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Yine (iman etmekten) yüz çevirirlerse, biz de seni üzerlerine (amellerini gözetecek) bir bekçi göndermedik ya!... Sana düşen ancak tebliğdir. Doğrusu biz, insana, tarafımızdan bir nimet taddırdık mı; o, bununla ferahlanır. Fakat insanlara kendi ellerinin kazancı yüzünden başlarına bir fenalık gelirse, o vakit insan (nimetlerin) hepsini unutan bir nankördür.

(Şura 48)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yine de yüz çevirirlerse, seni, onların üzerine gözetmen olarak göndermedik. Senin görevin, yalnızca bildirmektir. Aslında, insan, Bizden bir rahmet tattırdığımızda onunla sevinir. Fakat kendi elleriyle yaptıklarının sonucu olarak bir kötülük dokunduğunda, insan, kesinlikle çok nankörleşir.

(Şura 48)

Ali Ünal Meali:

(Bunca ikazımıza rağmen) onlar yine de yüz çevirirlerse, (ey Rasûlüm, üzülme, çünkü) Biz, seni (yanlış yollara gitmelerine mani olasın diye) üzerlerinde bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen, ancak tebliğdir. (Onların böyle davranmalarına da şaşırma. Çünkü tefessüh etmiş insan karakteri öyledir ki,) eğer Biz böyle bir insana tarafımızdan bir nimet tattırsak, (onu verenin kim olduğunu ve vermedeki hikmetini düşünmeden) ferahlar, şımarır; ama bizzat işlediği hata ve günahlar sebebiyle başına bir musibet gelse, bu defa o insan tam bir nankör kesilir.

(Şura 48)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Artık eğer yüz çevirirlerse, (bil ki) Biz seni, onlar üzerinde koruyucu olarak göndermedik. Senin görevin yalnızca tebliğdir. Ve (bil ki) Biz, insana bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinir. Eğer ellerinin yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet gelirse, işte o zaman insan nankör (olur.)

(Şura 48)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece tebliğ etmektir. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür.

(Şura 48)

Bekir Sadak Meali:

Eger yuz cevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekci gondermedik; sana dusen sadece tebligdir. Dogrusu Biz insana katimizdan bir rahmet tattirirsak ona sevinir; ama elleriyle yaptiklari yuzunden baslarina bir kotuluk gelirse iste o zaman gorursun ki insan gercekten pek nankrdur.

(Şura 48)

Besim Atalay Meali:

Onlar yüz çevirirlerse, biz seni onlara gözcü göndermemişiz, sana düşen ancak eriştirmektir, biz insana katımızdan, rahmet tattırınca ona sevinmektedir, yaptıkları iş yüzünden, bir kötülük gelince, insanlar iyiliği unutuyorlar!

(Şura 48)

Celal Yıldırım Meali:

Öyle iken yüzçevirirlerse, biz seni onlar üzerine koruyucu gözetici (bir bekçi) olarak göndermedik. Sana gereken, sadece tebliğdir. Şüphesiz biz, insana kendi katımızdan bir rahmet tattırsak onunla sevinir. Kendi ellerinin hazırlayıp öne sürdükleri şey sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, o takdirde insan çok nankör olur.

(Şura 48)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Şayet onlar yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir, ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan hemen nankörleşir (şükürden uzaklaşır).

(Şura 48)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.

(Şura 48)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan pek nankördür.

(Şura 48)

Diyanet Vakfı Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!  *

(Şura 48)

Edip Yüksel Meali:

Yüz çevririrlerse, biz seni onlara bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece bildirmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman onunla sevinir; ama kendi yaptıklarının bir sonucu olarak başlarına bir kötülük gelse, o zaman insan nankörleşir.

(Şura 48)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yine aldırmıyorlarsa biz de seni üzerlerine mürakıb göndermedik a, sana düşen ancak tebliğdir fakat biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız vakıt onunla ferahlanır ise de kendi ellerinin takdim ettiği sebeblerle başlarına bir fenalık gelirse o vakıt insan hepsini unutan bir nankördür.

(Şura 48)

Elmalılı Yeni Meali:

Yine de aldırmıyorlarsa Biz de seni üzerlerine gözcü göndermedik ya! Sana düşen sadece tebliğdir. Fakat Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirse de; kendi ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir fenalık gelirse o zaman da insan hepsini unutan bir nankör olur.

(Şura 48)

Erhan Aktaş Meali:

Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin üzerine düşen yalnızca çağrıda bulunmaktır. Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, insan ona sevinir. Kendi yaptıklarından dolayı başına bir kötülük gelse, işte o zaman insan kafir[1] kesilir.

1)Nankör.

(Şura 48)

Gültekin Onan Meali:

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan (pek) kafir kesiliverir.

(Şura 48)

Hakkı Yılmaz Meali:

Buna rağmen eğer onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz, seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Ve Biz, şüphesiz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevindi; eğer elleriyle yaptıkları yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse de, o zaman görürsün ki şüphesiz o insan çok nankördür.

(Şura 48)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Şayet yüz çevirirlerse seni, onların üzerine (amellerini kayıt altına alan bir) gözetleyici kılmadık. Senin vazifen yalnızca tebliğdir. Şüphesiz ki biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda bundan dolayı sevinip şımarır. Şayet ellerinin (yapıp) takdim ettiği (ameller) nedeniyle başına bir kötülük gelse, şüphesiz ki insan nankörleşiverir.

(Şura 48)

Harun Yıldırım Meali:

Eğer yüz çevirecek olurlarsa, Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermedik. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, bundan dolayı o sevinir. Şayet ellerinin önden gönderdikleri sebebi ile onlara bir kötülük isabet etse, bu durumda insan şüphesiz bir nankör kesiliverir.

(Şura 48)

Hasan Basri Çantay:

Eğer onlar (imandan) yine yüz çevirirlerse biz seni (zaten) onların üzerine bir bekçi göndermedik ya. Sana aid olan (vazife), tebliğden başkası değildir. Hakıykat biz insana tarafımızdan bir ni'met tatdırdığımız vakit o, bununla ferahlanır. Eğer onlara, kendi ellerinin öne sürdükleri (ihtiyarlariyle irtikab etdikleri) şeyler (günahlar) yüzünden, bir fenalık isaabet ederse o zaman da insan cidden bir nankördür.

(Şura 48)

Hayrat Neşriyat Meali:

Buna rağmen yüz çevirirlerse, artık (biz) seni onlara muhâfız olarak göndermedik. Şübhesiz sana düşen ancak tebliğdir! Bununla berâber doğrusu biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinir. Fakat ellerinin takdîm ettiği (işlediği günahlar)yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, o takdirde gerçekten insan çok nankör bir kimse olur.

(Şura 48)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Vazgeçtilerse [bil ki] seni onların üzerine bir kayıtçı olarak göndermedik. Sana [düşen görev] ancak duyuru yapmaktır. Gerçekten biz, insana bir rahmeti kendimizden tattırdığımız zaman, onunla sevinir. Ellerinin önden hazırladıkları sebebiyle kendisine bir çirkinlik [kötülük] isabet ederse, insan kesinlikle bir nankör [olur].

(Şura 48)

Hüseyin Atay Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, ancak. Biz seni onlara bekçi göndermedik, sana düşen sadece duyurmaktır. Doğrusu, Biz, insana katımızdan bir acıma tattırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük gelirse, doğrusu, insan pek nankördür.

(Şura 48)

İbni Kesir Meali:

Eğer onlar yine yüz çevirirlerse; Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin vazifen, sadece tebliğdir. Gerçekten Biz, insana katımızdan bir rahmet tattırırsak; o bununla sevinir. Ama elleriyle işlediklerinden ötürü başlarına bir fenalık gelirse; işte o zaman insan, cidden pek nankördür.

(Şura 48)

İlyas Yorulmaz Meali:

Eğer insanlar senin bu davetinden yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine muhafız göndermedik. Sana düşen yalnızca açıkça onlara bildirmendir. İnsana kendimizden bir rahmet verdiğimizde ona sevinir. Elleriyle yaptığı bir yanlış yüzünden, ona bir kötülük dokunduğunda, hemen inkarcı kesilir.

(Şura 48)

İskender Ali Mihr Meali:

Bundan sonra eğer yüz çevirirlerse, Biz seni onların üzerine muhafız olarak göndermedik. Senin üzerine düşen sadece tebliğdir. Ve muhakkak ki Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlanır (sevinir). Ve eğer elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) sebebiyle bir kötülük isabet ederse, işte o zaman insan mutlaka kefûr olur (inkâr eder, nankör olur).

(Şura 48)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Onlar yine de yüzçevirecek olurlarsa çevirsinler. Biz seni onların üzerine gözetici koymadık. Sana düşen, yalnız bîir bildiridir. Doğrusu şu ki Biz esirgeyiciliğimizi insana tattırdık mı, o bundan dolayı sevinir. Bilerek işlediği kötülüklerden dolayı başına bir kemlik de geldi mi, bu kez de iyilik bilmez olur.

(Şura 48)

Kadri Çelik Meali:

Şayet onlar sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Şüphesiz biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinç duyar. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda da insan bir nankör kesiliverir.

(Şura 48)

Mahmut Kısa Meali:

Ey Peygamber! Bütün bunlara rağmen, inkârcılar yine de ayetlerimizden yüz çevirecek olurlarsa, sen hiç üzülme, onları imana getireceğim diye de kendini yiyip bitirme! Çünkü Biz seni onların başına bekçi olarak göndermedik. Dolayısıyla, sen onların yaptıklarından sorumlu değilsin. Senin görevin, yalnızca Kur’an mesajını onlara açık ve net olarak duyurmaktan ibarettir. Eğer insana, katımızdan bir parçanîmet ve rahmet tattırsak, bunu kendi yetenek ve zekâsına bağlayarak onunla gurur duyar, şımarır. Bütün mutluluğun maddî servet ve rahatlıktan ibaret olduğunu zannederek, kendisine bu nîmetleri bahşeden Allah’ı unutur. Fakat kendi elleriyle yaptığı günahlar yüzünden başına bir kötülük gelse, hemen ümitsizliğe düşüp sızlanmaya başlar. Müthiş bir sarsıntı geçirerek yaşama ümidini tamamen kaybeder. Böylece, âhiret gerçeğini hesaba katmadan, Allah’ın adâletini sorgulamaya kalkışır. Çünkü insanoğlu, gerçekten çok nankördür.

(Şura 48)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Şayet bu çağrıya yüz çevirirlerse, hoş biz de seni onlara bekçi göndermedik ya! İşin tebliğdir. Ulaştırıp onlara rahmet tattırdık mı, insan onunla sevinir, ferahlar. Ama başlarına bir iş gelir Rahatı kaçar, kötülüğe uğrarlarsa, bunlar elleriyle kazandıklarıdır. İşte insan nankör oluverir.

(Şura 48)

Mehmet Türk Meali:

Şâyet onlar, sana sırt çevirecek olurlarsa (şunu iyi bil ki) Biz, seni onların üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Senin görevin, sadece duyurmaktır. Gerçek şu ki; Biz insanlara bir rahmet (bolluk, bereket) tattırdığımız zaman onunla sevinirler. Kendi elleriyle yaptıkları sebebiyle onlara bir sıkıntı isabet ettiğinde ise (görürsün ki) insan çok nankördür.

(Şura 48)

Muhammed Celal Şems Meali:

Yine (de) yüz çevirirlerse, Biz seni kendilerine gözetici olarak göndermedik. Şüphesiz senin (görevin,) ancak (sözü) iletmektir. Şüphesiz insana Katımızdan bir rahmet tattırdığımızda, o onunla sevinir. Eğer kendi yaptıkları yüzünden onlara bir sıkıntı dokunursa, insan şüphesiz nankör kesilir.

(Şura 48)

Muhammed Esed Meali:

Ama onlar, (ey Peygamber, senden) yüz çevirip uzaklaşırlarsa (bil ki) Biz seni onların bekçisi olarak göndermedik. Sana düşen, yalnız (emanet edilen) mesajı iletmektir. Ve bakın, (Bizim mesajlarımıza yüz çevirmek, insan tabiatının zayıflığı ve kaypaklığından kaynaklanır; böylece,) Biz insana rahmetimizi tattırdığımız zaman onunla övünç duyar, ama kendi eliyle yaptıklarının sonucu olarak başına bir bela gelirse, o zaman, şükürden ne kadar uzak olduğunu gösterir.

(Şura 48)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, bilesin ki, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen yalnızca duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama kendi yaptıkları yüzünden başına bir kötülük gelirse, işte o zaman pek iyilik bilmezce davranır.

(Şura 48)

Mustafa Çavdar Meali:

Eğer yüz çevirecek olurlarsa bil ki biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece mesajı apaçık tebliğ etmektir. Biz insana ne zaman katımızdan bir ikramda bulunsak hemen sevinip şımarır. Yaptığı yanlışlar yüzünden başına bir sıkıntı geldiği zaman da nankör kesilir.

Bknz: (6/104)»(6/107) - (46/20)

(Şura 48)

Mustafa Çevik Meali:

47-48 Ey insanlar! Geleceği kesin ve geri döndürülmesi de imkânsız olan O Kıyamet ve Hesap Günü gelmeden önce, Rabbinizin çağrısına uyun! O Gün geldiğinde ne sığınılacak bir yer bulabilir ne de yaptıklarınızı inkâr edebilirsiniz. Ey Peygamber! Şayet insanlar bu çağrıdan yüz çevirir, umursamaz ve karşı çıkarlarsa, bil ki Biz seni onlara bekçi olarak göndermedik; sana düşen onları âyetlerimizle yaratılış sebepleri olan Allah merkezli bir hayatı yaşamaya davet etmektir. Kendilerini inkâra şartlandırmış olanlara Biz ne zaman lütufta bulunup da nimetlerimizi ulaştırsak hemen şımarıp, kibirlenip küstahlaşırlar. Ne zaman da elleriyle yaptıkları sonunda başlarına bir musibet gelse, bu defa da nankörce isyan edip azgınlaşırlar.

(Şura 48)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ne ki eğer onlar yüz çevirirlerse, unutma ki seni onların muhafızı olarak göndermedik: sana düşen sadece mesajı ulaştırmaktır. Ve Biz ne zaman insana katımızdan ikramda bulursak onunla gurur duyar, ne zaman da yaptıkları yüzünden başına bir musibet gelse, bu kez de insan kıymet bilmez bir nankör olup çıkar.

(Şura 48)

Osman Okur Meali:

Şayet onlar yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir, ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan hemen nankörleşir.

(Şura 48)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık kaçınılırsa seni onların üzerine bir muhafız göndermedik. Senin üzerine düşen, tebliğden başka değildir ve şüphe yok ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlanır ve eğer onlara ellerinin takdim etmiş olduklarından bir kötülük isabet ederse artık şüphe yok ki, insan nankördür.

(Şura 48)

Ömer Öngüt Meali:

Eğer yüz çevirirlerse, biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen yalnız tebliğ etmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırırsak, o buna sevinir. Eğer ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, o zaman da insan pek nankördür!

(Şura 48)

Ömer Sevinçgül Meali:

Yüz çeviriyorlarsa bilsinler, biz seni üzerlerine muhafız olasın diye göndermedik. Senin görevin, elindekileri iletmekten ibarettir. Doğrusu, insana katımızdan bir rahmet tattırırsak, ona sevinir. Fakat yapıp ettikleri yüzünden kendine bir kötülük geldi mi iyilik bilmez bir nankör kesilir!

(Şura 48)

Sadık Türkmen Meali:

AMA onlar yüz çevirirlerse, Biz seni onların üzerine zaten bir bekçi olarak göndermedik! Sana düşen yalnızca duyurmaktır! Gerçekten Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinç duyar. Ve eğer onlara ellerinin yapıp öne sürdüklerinden dolayı, bir kötülük isabet ederse, o zaman da insan pek nankördür!

(Şura 48)

Seyyid Kutub Meali:

Eğer yüz çevirirlerse üzülme; biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ancak elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür.

(Şura 48)

Suat Yıldırım Meali:

Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik ya! Senin görevin sadece tebliğdir. Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır. Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir.

(Şura 48)

Süleyman Ateş Meali:

Eğer yüz çevirirlerse (üzülme); biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, yalnız duyurmaktır. Biz insana, bizden bir rahmet taddırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlerden dolayı başlarına bir kötülük gelirse, insan hemen nankör olur.

(Şura 48)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yüz çevirirlerse çevirsinler; seni onları koruyasın diye göndermedik. Sana düşen, açık açık anlatmaktır. Biz insana ikramımızdan tattırırsak onunla rahatlar. Kendi elleriyle yaptıklarından ötürü başlarına bir sıkıntı gelse, o insan, yapılan iyilikleri görmezlikten gelir.

(Şura 48)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Eğer yüz çevirirlerse bil ki, seni onlara bekçi olarak göndermedik. Senin görevin, sana indirilen mesajı ulaştırmaktır. İnsana bol nimet verdiğimizde şımarır. Ama yaptıklarından dolayı bir sıkıntıya düştüğü zaman, verdiğimiz nimetlere şükretmez.

(Şura 48)

Şaban Piriş Meali:

Eğer sırt çevirirlerse, seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen ancak tebliğ etmektir. Biz insana kendimizden bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer, kendi eliyle işledikleri sebebiyle bir kötülük dokunursa, insan hemen nankör kesilir.

(Şura 48)

Talat Koçyiğit Meali:

Eğer yine de yüz çevirirlerse, bilsinler ki, (Ey Muhammed!), biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğ etmektir. Şurası muhakkaktır ki, biz, insana kendimizden bir rahmet taddırdığımız zaman, onunla sevinir fakat kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankör olur.

(Şura 48)

Tefhimul Kuran Meali:

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinç duyar. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda da insan bir nankör kesiliverir.

(Şura 48)

Ümit Şimşek Meali:

Eğer arkalarını dönerlerse, Biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğ etmekten ibarettir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda onunla şımarır. Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir kötülük gelince de insan nankörleşiverir.

(Şura 48)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir.

(Şura 48)