20. Taha Suresi / 87.ayet

Onlar da:
– Sana verdiğimiz sözden kendi irademizle dönmedik. Fakat biz Mısırlıların ziynet eşyalarına konmanın vebalini taşıyorduk, biz de onları ateşe attık. Samiri de böyle yaptı, dediler.

Bknz: (7/148)»(7/156)(20/88)»(20/93)

Mustafa Çavdar Meali

Taha 87 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Dediler ki: Sana verdiğimiz sözden, kendimize malik olarak caymadık biz, fakat Mısırlıların ziynet eşyalarını almıştık ya, onları, erisin diye ateşe attık, böyle telkin etti Samiri.

(Taha 87)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Dediler ki: “Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının ve İsrailoğullarının) süs eşyalarından birtakım (kıymetli) yükler taşımaktaydık. (Samiri’nin kışkırtmasıyla) Onları (ateşe) attık, aynı şekilde Samiri de attı.”

(Taha 87)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onlar dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Fakat Mısırlıların zinet eşyasından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik, onları erisin diye ateşe attık, aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.”

(Taha 87)

Adem Uğur Meali:

Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.

(Taha 87)

Ahmet Hulusi Meali:

Dediler ki: "Biz kasıtlı olarak sana muhalefet etmedik... Fakat biz halkımızın zinetinden ağırlıklar yüklenmiştik de onları kaldırıp (Samiri'nin ateşine) attık... Samiri de işte böylece atmıştı (biz onu taklit ettik). "

(Taha 87)

Ahmet Tekin Meali:

“Biz sana verdiğimiz sözden, isteyerek, kendiliğimizden dönmedik. Fakat mecbur olduk. Kadınlarımızın, Firavun'un kavminden, hile ile ödünç olarak aldığı süs eşyalarının günahı omuzlarımıza yüklenmişti. Günahtan kurtulmak için onları ateşe attık. Sâmirî de kendi mücevheratını böylece attı.” dediler.

(Taha 87)

Ahmet Varol Meali

Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendi başımıza dönmedik. Ancak o kavmin süs eşyalarından bize birtakım yükler yüklenmişti. Onları (ateşe) attık. Aynı şekilde SâmirŒ de attı."

(Taha 87)

Ali Bulaç Meali:

Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."

(Taha 87)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onlar dediler ki: “- Biz, sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıptî) kavmin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık. Samirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı.”

(Taha 87)

Ali Rıza Sefa Meali:

Şöyle dediler: "Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle dönmedik. Fakat o toplumun mücevherleri bize yükletilmişti; onları attık. Aynı biçimde Samiri de attı!"

(Taha 87)

Ali Ünal Meali:

“Biz,” dediler, “sana verdiğimiz sözden, bizzat kendimizden kaynaklanan iradî bir tasarrufla caymadık. Fakat üzerimizde o topluluktan (Mısırlılardan) kalma ziynet eşyaları vardı ve bunlar bize yük oluyordu. Onları bıraktık. Samirî de eritmek için onları ateşe attı.”

(Taha 87)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar: “Kendi imkân ve gücümüzle sana verdiğimiz sözden caymadık. Fakat Mısırlılar’ın mücevheratından bir kısım ağırlıkları beraberimizde taşıdık, onları (ateşe) attık” dediler. Samiri onlara öylece telkinde bulunmuştu.

(Taha 87)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlar, "Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. Ancak o ulusun süs eşyalarından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları ateşe attık; aynı şekilde Samiri de attı" dediler.

(Taha 87)

Bekir Sadak Meali:

Onlar: «Sana verdigimiz sozden kendi basimiza caymadik. O milletin ziynet esyasindan bize yukler dolusu tasitildi. Biz onlari atese attik, ayni sekilde Samiri de atti» dediler.

(Taha 87)

Besim Atalay Meali:

Dediler ki: «Diliyerek sözünü tutmadık, şöyle ki, halkın süs eşyasın yüklenmiş idik, ateşe attık onları, Sâmiri de böylece bırakmıştı ateşe»

(Taha 87)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar dediler ki: Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık; ama o kavmin zînetinden ağırlıklar yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, Sâmiriy de bizim gibi (taşıdığını) ateşe attı.

(Taha 87)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymadık. Fakat biz o halkının (Mısırlıların) mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları (eritmek için) ateşe attık. (aynı şekilde) Samiri de kendi mücevherlerini attı.”

(Taha 87)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlar: "Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O milletin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları ateşe attık, aynı şekilde Samiri de attı" dediler.

(Taha 87)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Şöyle dediler: "Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymış değiliz. Fakat biz Mısır halkının mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları ateşe attık. Samiri de aynı şekilde attı."

(Taha 87)

Diyanet Vakfı Meali:

Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.  *

(Taha 87)

Edip Yüksel Meali:

'Sana verdiğimiz sözü kendi kafamıza göre bozmadık. O halkın süs eşyaları bize taşıtıldı. Onları attık. Samiri işte böyle bir şey ortaya çıkardı,' dediler.

(Taha 87)

Elmalılı Orjinal Meali:

(87-88) Biz dediler, senin va'dine kendiliğimizden hulfetmedik ve lakin o kavmin ziynetinden bir takım ağırlıklar yüklenmiş idik, onları ateşe attık, kezalik Samiri de bıraktı derken onlara bir dana, böğürmesi var bir cesed çıkardı, bunun üzerine dediler ki işte bu sizin ilahınız ve Musanın ilahı fakat unuttu

(Taha 87)

Elmalılı Yeni Meali:

Onlar: "Biz, sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz, o kavmin zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık; Samiri de attı.

(Taha 87)

Erhan Aktaş Meali:

"Senin sözünden çıkmadık. Fakat biz halkın ziynetlerinden yüklenmiştik.[1] Sonra onları kaldırıp attık.[2] Bize Samiri böyle öğütledi."[3]

1)Mısırdan çıkarken halktan ziynet(altın vb. süs eşyaları) toplamıştık.
2)Onları ateşte eriterek buzağıya süs yaptık.
3)Aklımızı çeldi, etkiledi.

(Taha 87)

Gültekin Onan Meali:

Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."

(Taha 87)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlar dediler ki: “Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o toplumun zînetlerinden birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. Sonra onları fırlatıp attık. Sonra da işte böylece Samirî kafamıza soktu.”

(Taha 87)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden irademizle dönmedik. Biz (Firavun ve kavminin) ziynet eşyalarını yüklenmiştik. Onları (ateşe) attık, aynı şekilde Samiri de attı.”

(Taha 87)

Harun Yıldırım Meali:

Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.

(Taha 87)

Hasan Basri Çantay:

Dediler: "Biz sana verdiğimiz sözden kendimize malik olarak caymadık. Fakat biz o kavmin zinetinden bir takım ağırlıklar yüklenmişdik de onları (ateşe) atmışdık. Samiriy de (kendi zinetini) böylece atmışdı".

(Taha 87)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Onlar) şöyle dediler: “Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik; fakat biz, o kavmin (Mısırlıların) ziynet eşyâsından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik; sonra onları(eritmek üzere ateşe) attık; işte aynı şekilde Sâmirî de attı.”

(Taha 87)

Hubeyb Öndeş Meali: /

[Millet] "Yapılan anlaşmana kendi imkanımızla aykırı davranmadık; fakat bize (o) milletin süsünden ağırlıklar yükletilmişti. Onları uzağa attık, işte samiriyeli de bunun gibi attı." dediler.

(Taha 87)

Hüseyin Atay Meali:

Onlar, "Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymadık. O ulusun süs eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Sonra biz onları attık, aynı şekilde Samiri de attı" dediler.

(Taha 87)

İbni Kesir Meali:

Onlar: Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O kavmin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı ve biz onları attık. Samiri de aynı şekilde attı, dediler.

(Taha 87)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kavmi Musa'ya “Biz seninle yaptığımız antlaşmaya kendi isteğimizle muhalefet etmedik. Ancak terk ettiğimiz kavmin (emanet) ziynetleri yük olarak bize taşıtıldı. Bizde taşıdığımız bu haksız ziynetleri attık, Samiri de onları alıp attı (ateşte eritti)” dediler.

(Taha 87)

İskender Ali Mihr Meali:

“Sana vaadettiğimizden kendi isteğimizle dönmedik. Ve lâkin bize, o kavmin ziynetleri (altın süs eşyaları) yüklenmişti. Bu yüzden onları (eritmek üzere ateşe) attık. Sonra Samiri de attı.” dediler.

(Taha 87)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Dediler: «Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Biz o ulusun bezeneklerinden birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. İşte bunları ateşe bıraktık. Samiri de kendininkileri bıraktı.

(Taha 87)

Kadri Çelik Meali:

Dediler ki: “Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik, biz onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı.”

(Taha 87)

Mahmut Kısa Meali:

Onlar, “Putlara taptıysak bile, bunu iyi niyetlerle yaptık. Dolayısıyla, sana verdiğimiz sözden bilerek ve isteyerek dönmüş değiliz!” dediler, “Ama hani yıllarca bize efendilik eden Mısır’daki halkın alıştırdığı, boynumuza, kulağımıza, ayağımıza takıp takıştırarak yanımızda taşıdığımız altın gümüş ve mücevher cinsinden zinet eşyaları var ya onları ne var ne yoksa hepsini ortaya koyduk. Nitekim, görüşlerine çok değer verdiğimiz saygıdeğer büyüğümüz Sâmirî de bize bu konuda önayak oldu. O da böyle yaptı.”

(Taha 87)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Açıkçası mesele şu dediler: "Biz sana verdiğimiz sözden kendi irademizle dönmedik geri, Taşıdığımız bazı zinetler vardı, o kavme ait. Onları ateşe attık. Aynen Samiri de atmıştır.

(Taha 87)

Mehmet Türk Meali:

(Onlar da:) “Biz sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle dönmedik. Ancak o (firavun) toplumunun süs eşyalarından bir miktar almıştık, (sonra) onları (ateşe) attık, Sâmirî de (kendisindekileri ateşe) attı.” dediler.

(Taha 87)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar dediler ki: “Biz sana verilen sözü kendi isteğimizle bozmadık. Ancak kavimin mücevherlerinin yükü, bize yüklenmişti. Sonra biz, onu fırlatıp attık. Aynı şekilde Sâmirî (de) attı.”

(Taha 87)

Muhammed Esed Meali:

"Sana verdiğimiz sözden biz kendi isteğimizle dönmedik; fakat (Mısır) halkı(nın kirli) zinet yükleriyle yüklüydük; ve bu yüzden onları (ateşe) attık; aynı şekilde Samiri de (kendininkini) attı."

(Taha 87)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Dediler ki; "Biz sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle bilerek dönmedik. Fakat biz o halkın süs eşyalarından bir takım şeyler taşıyorduk. Onları kaldırıp attık. Aynı şekilde Sâmirî de attı.

(Taha 87)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar da: – Sana verdiğimiz sözden kendi irademizle dönmedik. Fakat biz Mısırlıların ziynet eşyalarına konmanın vebalini taşıyorduk, biz de onları ateşe attık. Samiri de böyle yaptı, dediler.

Bknz: (7/148)»(7/156) - (20/88)»(20/93)

(Taha 87)

Mustafa Çevik Meali:

87-88 Kavmi de Musa’ya dönüp, “Biz Rabbimize ve sana verdiğimiz sözden kasıtlı olarak ve isteyerek dönmedik. Yanımızda Mısır halkından haksız yere aldığımız ziynet eşyaları vardı, biz de onların vebalinden kurtulmak için ateşe attık. Samiri de bizimle birlikte kendinde olanları attı, sonra da ateşte erimiş olanları çıkarıp bir kalıba dökerek ondan da rüzgârla böğürme sesi çıkaran bir boğa heykeli yaptı. Ardından işte bu bizim de, Musa’nın da ilahı ama Musa geçmişini unuttu, bize de unutturmaya çalışıyor diyerek bizi yanılttı.” dediler.

(Taha 87)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlar (kendilerini) şöyle savundular: "Biz sana verdiğimiz sözü kasıtlı olarak çiğnemedik; fakat (Mısır) halkının ziynet eşyalarına (haksız yere) konmanın vebalini taşıyorduk; ama biz onları (sorumluluktan kurtulmak için) kaldırıp attık, bunun üzerine Samiri de (onları alıp ateşe) attı."

(Taha 87)

Osman Okur Meali:

Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymadık. Fakat biz o halkının (Mısırlıların) mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları (eritmek için) ateşe attık. (aynı şekilde) Samiri de kendi mücevherlerini attı.”

(Taha 87)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Dediler ki: «Biz sana olan vaade kendimize mâlik olarak muhalefette bulunmuş olmadık. Velâkin biz kavmin ziynetinden birtakım ağırlıkları yüklenmiştik, onları (ateşe) atıverdik. İşte Sâmirî de öyle atıverdi.»

(Taha 87)

Ömer Öngüt Meali:

Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O kavmin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları (ateşe) attık. Aynı şekilde Sâmirî de attı. ”

(Taha 87)

Ömer Sevinçgül Meali:

Halkı, “Sana verdiğimiz sözden canımız istedi diye dönmedik. Halkın değerli takılarını alıp getirmiştik. Onları ateşe attık. Bizim gibi Samirî de attı” dediler.

(Taha 87)

Sadık Türkmen Meali:

Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendi irademizle caymadık. O kavmin süs eşyasından bazı ağırlıklar yüklenmiştik. İşte onları (kızgın ateşteki kalıba) attık, aynı şekilde Samirî de attı.”

(Taha 87)

Seyyid Kutub Meali:

Soydaşları dediler ki; «Biz sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. Fakat yanımızda Mısırlılar'a ait birkaç insan yükü süs eşyası getirmiştik. Bu yükleri ateşe attık. Samiri de yanındaki süs eşyalarını ateşe atmıştı.

(Taha 87)

Suat Yıldırım Meali:

"Biz," dediler, "kendi güç ve irademizle sana olan vadimizden dönmedik. Fakat biz o halkın, Mısırlıların zinet eşyalarından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık. Samiri de kendi mücevheratını atıverdi.

(Taha 87)

Süleyman Ateş Meali:

Dediler ki: "Kendi malımızla senin sözünden çıkmadık", fakat o milletin (yani Mısırlıların) süs(eşyas)ından bize yükler yükletilmişti. Onları (ateşe) attık. Aynı şekilde Samiri de attı."

(Taha 87)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Dediler ki "Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Firavun halkının süslerinden bize yükler yüklendi; biz onları (ateşe) attık[1]. Samiri de aynı şekilde attı."

1)Firavun'un halkı denizde boğulunca elde edilen ganimetler.

(Taha 87)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Mısırlıların zinet eşyasının bir kısmını yanımızda getirmiştik. Onları ateşe attık, Samiri de kendininkini attı" dediler.

(Taha 87)

Şaban Piriş Meali:

Onlar da: -Sana verdiğimiz sözden bilerek dönmedik. Fakat o kavmin süs eşyasından yük taşımıştık. Sonra Samiri'nin attığı gibi biz de ateşe attık, dediler.

(Taha 87)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlar da demişlerdi ki: "Sana olan va'dimizden kendi başımıza dönmedik. Fakat (şu Mısırlı) kavmin süs eşyasından yük yük bize taşıttırıldı. Bunun üzerine biz de onları ateşe attık; aynı şekilde Sâmirî de attı."

(Taha 87)

Tefhimul Kuran Meali:

Dediler ki: «Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, biz onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı.»

(Taha 87)

Ümit Şimşek Meali:

“Biz sana verdiğimiz sözden kendi irademizle caymadık,” dediler. “Biz yanımıza Mısırlıların ziynet eşyalarından bir miktar yük almıştık; onları ateşe attık. Sâmirî de aynı şekilde attı.”

(Taha 87)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Samiri de attı."

(Taha 87)