56. Vakıa Suresi / 44.ayet

(43-44) Serinlik ve rahatlık vermeyen kapkara bir duman içinde nefessiz kalacaklar.

Bknz: (77/30)

Mustafa Çavdar Meali

Vakıa 44 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ne bir serinlik var, ne bir güzellik var.

(Vakıa 44)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ki o, (cehennem) ne serindir, ne de ferahlatıcıdır. (İkram edilip rahatlatıcı hiçbir şey bulunmayacaktır.)

(Vakıa 44)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ne serinleten, ne de rahatlatan bir gölge.

(Vakıa 44)

Adem Uğur Meali:

Serin ve hoş olmayan.

(Vakıa 44)

Ahmet Hulusi Meali:

(Ki o gölge) ne serindir ve ne de kerim (cömertçe getirisi olan)!

(Vakıa 44)

Ahmet Tekin Meali:

Gölge ne serindir, ne faydalı.*

(Vakıa 44)

Ahmet Varol Meali

Ne serindir ne de ferahlatıcı.

(Vakıa 44)

Ali Bulaç Meali:

Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim).

(Vakıa 44)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O gölge ne serindir, ne mülâyim...

(Vakıa 44)

Ali Rıza Sefa Meali:

Serinletmez; zaten bir sunu değildir.

(Vakıa 44)

Ali Ünal Meali:

Ne serinlik verir, ne rahatlatır.

(Vakıa 44)

Bahaeddin Sağlam Meali:

O duman, ne serindir ne de hoştur.

(Vakıa 44)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahete dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı.

(Vakıa 44)

Bekir Sadak Meali:

(42-44) Insanin icine isleyen bir sicaklik ve kaynar su icinde, serinligi ve hoslugu olmayan kara bir dumanin golgesinde bulunurlar.

(Vakıa 44)

Besim Atalay Meali:

41,42,43,44. Uğursuz olan kimselere gelince; ne kötüdür uğursuzlar, onlar sam yelinde, sıcak bir havada —Ne serin, ne faydalı— zifirden bir gölgede bulunacaklar !

(Vakıa 44)

Celal Yıldırım Meali:

O ne serindir, ne de okşayıcı ve rahatlatıcıdır.

(Vakıa 44)

Cemal Külünkoğlu Meali:

42,43,44. (Onlar) içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde ve serinliği ve hoşluğu olmayan kapkara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

(Vakıa 44)

Diyanet İşleri Eski Meali:

42,43,44. İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

(Vakıa 44)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.

(Vakıa 44)

Diyanet Vakfı Meali:

43, 44. Serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;

(Vakıa 44)

Edip Yüksel Meali:

Ne soğuktur, ne de yararlı.

(Vakıa 44)

Elmalılı Yeni Meali:

ne serin, ne de rahatlatıcı!

(Vakıa 44)

Erhan Aktaş Meali:

Serin olmayan, faydası olamayan!

(Vakıa 44)

Gültekin Onan Meali:

Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim).

(Vakıa 44)

Hakkı Yılmaz Meali:

(42-48) Onlar içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler, serin olmayan, sevimli olmayan kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Şüphesiz solun ashâbı bundan önce varlık içinde zevk ve eğlenceye dalanlar idiler. Ve büyük günah; Allah'a ortak kabul etme üzerine ısrar ediyorlardı. Ve “Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı, biz gerçekten kaldırılacağız? Önceki atalarımız da mı?” diyorlardı.

(Vakıa 44)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Ne serindir ne de faydalı!

(Vakıa 44)

Harun Yıldırım Meali:

O, serin de değildir, ferahlatıcı da değildir.

(Vakıa 44)

Hasan Basri Çantay:

Ki (o gölge) ne serin, ne de faideli değildir.

(Vakıa 44)

Hayrat Neşriyat Meali:

42,43,44. (Onlar) nüfûz edici bir ateş ve bir kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu (bir faydası) olmayan simsiyah dumandan bir gölge içindedirler!

(Vakıa 44)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(42-44) Bir zehirin, bir kaynar suyun ve dondurucu olmayan ve değerli olmayan siyah dumandan bir gölgenin içindedir.

(Vakıa 44)

İbni Kesir Meali:

Ne serindir, ne de hoştur.

(Vakıa 44)

İlyas Yorulmaz Meali:

Orada serinlemek yok ve asla rahatlatıcı bir ikramda yok.

(Vakıa 44)

İskender Ali Mihr Meali:

Ne serinleticidir ne de rahatlatıcıdır.

(Vakıa 44)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gölge ne serindir, ne de güzeldir.

(Vakıa 44)

Kadri Çelik Meali:

Ne serindir, ne de faydalı.

(Vakıa 44)

Mahmut Kısa Meali:

Öyle bir duman ki, ne serinletir, ne bir fayda verir!

(Vakıa 44)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(43-44) Altında ne serinlik olan ve ne de fayda olmayan kap kara duman içindedir.

(Vakıa 44)

Mehmet Türk Meali:

43,44. Kapkara, boğucu bir dumandan (meydana gelen) ve asla serinletmeyen ve rahatlatmayan bir gölge (içerisindedirler.)

(Vakıa 44)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bu gölgeler) ne serindir, ne (de) şereflidir.

(Vakıa 44)

Muhammed Esed Meali:

ne serinleten, ne de rahatlatan (bir gölge).

(Vakıa 44)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

O gölge ki, ne serinletici ne de rahatlatıcıdır.

(Vakıa 44)

Mustafa Çavdar Meali:

(43-44) Serinlik ve rahatlık vermeyen kapkara bir duman içinde nefessiz kalacaklar.

Bknz: (77/30)

(Vakıa 44)

Mustafa Çevik Meali:

41-48 Amel defterleri sol taraflarından verilen bedbahtlara gelince, o nankör ve inatçılar cehennemin kavurucu sıcağı ile kavrulurken, bir yandan da kaynar su içirilecekler, boğucu, simsiyah bir duman içinde yaşayacak, yürekleri dağlayan bir umutsuzluk içinde yanıp duracaklar. Çünkü onlar dünyada iken, Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetleri, yalnızca dünya hayatı için ölçüsüzce kullanmış, Allah’a karşı nankörlük edip azgınlaşmış, O’nun sınırlarını tanımayıp, kendileri nizamlar kurup hükümler koyup, sınırlar oluşturmuşlardı. Ayrıca öldükten sonra Allah’ın insanları tekrar diriltip hesap soracağı günü ve gerçeğini de yalan sayıp, inkâr etmiş, “Ne yani, ölüp kemiklerimiz çürüyüp de toprağa karıştıktan sonra, yeniden mi diriltileceğiz, bizden önceki atalarımız da mı diriltilecek?” diye alay etmişlerdi.

(Vakıa 44)

Mustafa İslamoğlu Meali:

ne serinletici, ne de rahatlatıcı...

(Vakıa 44)

Osman Okur Meali:

(42-44) İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

(Vakıa 44)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

(O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir.

(Vakıa 44)

Ömer Öngüt Meali:

Ki ne serindir, ne de hoş!

(Vakıa 44)

Ömer Sevinçgül Meali:

ne serinletir, ne rahat verir!

(Vakıa 44)

Sadık Türkmen Meali:

ne serindir, ne de ferahlatıcı!

(Vakıa 44)

Seyyid Kutub Meali:

Ne serinliği ve ne de okşayıcılığı var.

(Vakıa 44)

Suat Yıldırım Meali:

(43-44) Ne serin, ne de faydalı olmayan, kapkara duman tabakası altındadırlar.

(Vakıa 44)

Süleyman Ateş Meali:

Ki ne serindir, ne faydalı.

(Vakıa 44)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Orası ne serinletir ne de rahatlık yüzü gösterir.

(Vakıa 44)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(42-44) Onlar, yakıp kavuran bir ateş ve kaynar su içinde, ne serinlik, ne de ferahlık veren kara bir dumanın gölgesi altında olacaklar.

(Vakıa 44)

Şaban Piriş Meali:

Serinlik yok, bağış yok.

(Vakıa 44)

Talat Koçyiğit Meali:

42-44 Onlar, insanın içine işleyen bir sıcağın ve kaynar suyun içinde, soğukluğu ve hoşluğu olmayan kapkara bir dumanın gölgesindedirler.

(Vakıa 44)

Tefhimul Kuran Meali:

Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim) .

(Vakıa 44)

Ümit Şimşek Meali:

Bir gölge ki ne serinlik verir, ne bir hayrı dokunur.

(Vakıa 44)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ne serindir ne de cömert.

(Vakıa 44)