56. Vakıa Suresi / 6.ayet
Vakıa 6 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Bayraktar Bayraklı Meali:
- Yer şiddetle sarsıldığında, dağlar paramparça olup, etrafa saçılan toz haline geldiğinde ve sizler de üç sınıfa ayrıldığınızda.
(Vakıa 6)Bekir Sadak Meali:
(4-7) Ey insanlar! Yer sarsildikca sarsildigi, daglar ufalandikca ufalanip da toz duman haline geldigi zaman, siz de uc sinif olursunuz.
(Vakıa 6)Cemal Külünkoğlu Meali:
4,5,6,7. Yeryüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı ve dağlar paramparça olup, toz toprak haline geldiği zaman, sizler üç sınıfa ayrılırsınız.
(Vakıa 6)Diyanet İşleri Eski Meali:
4,5,6,7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
(Vakıa 6)Diyanet İşleri Yeni Meali:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
(Vakıa 6)Hayrat Neşriyat Meali:
4,5,6. (Ey insanlar!) Yer (şiddetli) bir sarsılışla sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp yayılmış toz toprak hâline geldiği zaman!
(Vakıa 6)Hubeyb Öndeş Meali: /
(4-7) [o olay gerçekleştiği] yani¹ yer, tam bir sarsıntı şeklinde sarsıldığı ve dağlar paramparça olduğu zaman, un ufak toz halinde savrulmuş hale geldi ve siz üç çift/sınıf oldunuz.
(Vakıa 6)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
(6-7) Koparılıp toz duman haline geldiğinde ve üç sınıf olduğunuz zaman sizler,
(Vakıa 6)Mehmet Türk Meali:
4,5,6. Yer yerinden oynadığı, dağlar ufalanarak toz-duman olup havada uçuştuğu zaman,
(Vakıa 6)Muhammed Celal Şems Meali:
(4-7) Yeryüzünün şiddetli bir sarsıntı ile sarsılacağı, dağların (ise) paramparça edilip ufalanacağı ve sonunda savrulan zerreler gibi olacağı zaman, sizler (de) üç topluluğa (ayrılmış) olacaksınız.
(Vakıa 6)Mustafa Çevik Meali:
4-26 O Gün yeryüzü şiddetle sarsılacak, dağlar un ufak olup savrulacak ve insanlar üç sınıfa ayrılacaklar. Bir sınıf, davet edildiklerine iman edip, onu yaşama gayreti içinde orta yolu izleyen, amel defterleri sağ taraflarından verilecek mutlu kimseler; başka bir sınıf da, Allah adına davet edildikleri hayat nizamını reddedip, şirk ve küfür bataklığı içinde yaşamayı seçenlerdir. Bunlara amel defterleri sol taraflarından verilecek ve hak ettiklerini görünce hüsrana uğrayıp mutsuz olacaklar. Bir de davet edildikleri, sınırlarını da Allah’ın belirlediği hayatı yaşamak ve yaşatmak uğrunda malları ve canları ile cihat edenler var. Bunlar da yarışta öne geçenler ve Allah’a en çok yakınlık sağlayanlardır. İşte bu en önde koşarak öncülük edenler, cennetin kendileri için hazırlanmış olan en güzel yerlerinde nimetler içinde yaşayacaklardır. Bunların birçoğu önceki ümmetlerden, az bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacak. Onlar o cennetlerde mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerinde, karşılıklı oturup, tarifsiz mutluluklar paylaşacaklar, orada ölümsüz ve daima genç olarak kalacak, tertemiz kaynaklardan ibriklere doldurulmuş içecekler ikram edilecek, içtiklerinde ne başları döner ne de sarhoş olurlar. Beğendikleri her türlü meyve, canlarının çektiği kuş etleri ve âdeta sedefler içindeki inciler gibi tertemiz, kusursuz bakışlı eşlerle de ödüllendirilecekler. Orada ne bir boş laf, ne de günaha yöneltecek hiçbir söz de duymazlar, yalnızca cennete kavuşmanın iç huzurunu yaşarlar.
(Vakıa 6)Osman Okur Meali:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
(Vakıa 6)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
(4-7) Yeryüzü şiddetli bir şekilde sarsıldığında, dağlar parçalanıp toz-toprak haline geldiğinde, siz de üç sınıfa ayrılırsınız.
(Vakıa 6)Talat Koçyiğit Meali:
4-9 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar darmadağın olup toz haline geldiği ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, işte o meymenetli olanlar (amel defteri sağından verilecek olanlar), ne mutludur o meymenetliler. Ve o meymenetsiz olanlar, ne bedbahttır o meymenetsizler!
(Vakıa 6)