56. Vakıa Suresi / 84.ayet

Siz o zaman çaresizce bakakalır hiçbir şey yapamazsınız.

Bknz: (6/97)(8/50)»(8/51)

Mustafa Çavdar Meali

Vakıa 84 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Siz de o sırada bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ki o sırada siz (sadece ve çaresizce) bakıp-duracaksınız.

(Vakıa 84)

Abdullah Parlıyan Meali:

siz de çaresiz bir şekilde durup seyrederken

(Vakıa 84)

Adem Uğur Meali:

O vakit siz bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Ahmet Hulusi Meali:

O zaman siz (çaresiz) bakakalırsınız!

(Vakıa 84)

Ahmet Tekin Meali:

O zaman acz içinde bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Ahmet Varol Meali

O vakit siz (can çekişene) bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Ali Bulaç Meali:

Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

(Vakıa 84)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O vakit (ölünün etrafında bulunan sizler), bakar durursunuz. (Elinizden bir şey gelmez, canınızın çıkmasını beklersiniz).

(Vakıa 84)

Ali Rıza Sefa Meali:

Siz de durup seyrederken.

(Vakıa 84)

Ali Ünal Meali:

Ki o anda can çekişenin yanında bulunan sizler, çaresizlik içinde sadece seyredersiniz.

(Vakıa 84)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve siz de o an bakıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Hele can boğaza dayandığı zaman. Siz o zaman, bakıp duracaksınız. O anda biz, ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

(Vakıa 84)

Bekir Sadak Meali:

(83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.

(Vakıa 84)

Besim Atalay Meali:

O zaman bakıp duracaksınız

(Vakıa 84)

Celal Yıldırım Meali:

Siz de bakıp dururken,

(Vakıa 84)

Cemal Külünkoğlu Meali:

83,84. Ya o can boğaza gelip dayandığı zaman, o vakit siz sadece bakıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Diyanet İşleri Eski Meali:

83,84,85. Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

(Vakıa 84)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Diyanet Vakfı Meali:

O vakit siz bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Edip Yüksel Meali:

O anda siz bakınmaktasınız.

(Vakıa 84)

Elmalılı Orjinal Meali:

ki siz o vakıt bakar durursunuz

(Vakıa 84)

Elmalılı Yeni Meali:

ki o zaman bakar durursunuz,

(Vakıa 84)

Erhan Aktaş Meali:

O zaman bakınıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Gültekin Onan Meali:

Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

(Vakıa 84)

Hakkı Yılmaz Meali:

(83-85) Ancak can boğaza gelip dayandığı zaman, siz de o zaman, onun karşısında bekliyorsunuz, Biz ise ona sizden daha yakınız. Velâkin siz görmezsiniz.

(Vakıa 84)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Siz, o zaman bakıyor olacaksınız.

(Vakıa 84)

Harun Yıldırım Meali:

Ki siz o sırada bakıpdurursunuz.

(Vakıa 84)

Hasan Basri Çantay:

o vakit siz görürsünüz!

(Vakıa 84)

Hayrat Neşriyat Meali:

83,84. Öyle ise, değil mi ki (can) boğaza geldiğinde, artık siz, o sırada (can çekişen o kimseye çâresizlikle) bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(83-87) O halde, (can) boğaza ulaştığında, o sürede siz bakıp dururken hâlbuki biz size sizden daha yakın iken fakat siz bakmıyor iken eğer siz gerçekten de din/karşılık bulacaklar değilseniz [kendi canınıza geri dönmeniz] gerekmez miydi? Eğer dürüst idiyseniz, ona [canınıza] geri dönsenize?¹

(Vakıa 84)

İbni Kesir Meali:

O vakit görürsünüz siz.

(Vakıa 84)

İlyas Yorulmaz Meali:

O zaman bakınıp durursunuz.

(Vakıa 84)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve siz, o anda (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız.

(Vakıa 84)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

o vakit siz bakakalırsınız.

(Vakıa 84)

Kadri Çelik Meali:

O sırada siz (sadece) bakıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Mahmut Kısa Meali:

Ve siz de o anda, âciz ve çaresiz bir hâlde ona bakıp dururken,

(Vakıa 84)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(83-84) Vakit gelip de can boğazda olduğunda görelim sizi. Can çekişene durup bakar,

(Vakıa 84)

Mehmet Türk Meali:

83,84. Canın boğaza dayandığı ve sizin de (can çekişene) baka kaldığınız an var ya!

(Vakıa 84)

Muhammed Celal Şems Meali:

(83-84) Sonra (can) boğaza geldiğinde, o an (etrafa) bakınıyordunuz. Neden (kendinizi kurtaramadınız?)

(Vakıa 84)

Muhammed Esed Meali:

siz de (çaresiz bir şekilde) durup seyrederken,

(Vakıa 84)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İşte o zaman siz bakakalırsınız!

(Vakıa 84)

Mustafa Çavdar Meali:

Siz o zaman çaresizce bakakalır hiçbir şey yapamazsınız.

Bknz: (6/97) - (8/50)»(8/51)

(Vakıa 84)

Mustafa Çevik Meali:

83-87 İnsanın canı boğazına gelip dayandığında, etrafındakiler de çaresiz gözlerle ona bakıp dururken, işte o zaman da yine Biz ona yakınız fakat siz görüp anlayamazsınız. Hayatı Bize borçlu olduğunuza inanmıyorsanız haydi onu geri döndürün de görelim.

(Vakıa 84)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve siz o zaman dehşetle bakakalacaksınız.

(Vakıa 84)

Osman Okur Meali:

(83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

(Vakıa 84)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve siz o zaman bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Ömer Öngüt Meali:

Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Ömer Sevinçgül Meali:

Çaresiz gözlerle bakar durursunuz!

(Vakıa 84)

Sadık Türkmen Meali:

o zaman siz sadece bakıp durursunuz!

(Vakıa 84)

Seyyid Kutub Meali:

O sırada sizler gözlerinizi o can çekişen adama dikersiniz.

(Vakıa 84)

Suat Yıldırım Meali:

O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler bakar durursunuz.

(Vakıa 84)

Süleyman Ateş Meali:

Ki siz de o zaman (can çekişen kimseye) bakıp durursunuz.

(Vakıa 84)

Süleymaniye Vakfı Meali:

O vakit siz bakakalırsınız.

(Vakıa 84)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(83-85) Biri ölüm döşeğindeyken, çaresiz bakıp durursunuz. Biz ona sizden daha yakınız, ama siz Bizi göremezsiniz.

(Vakıa 84)

Şaban Piriş Meali:

Siz, o zaman bakıp kalırsınız

(Vakıa 84)

Talat Koçyiğit Meali:

83-85 Can boğaza dayandığında ve siz de o sırada bakıp dururken, biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.

(Vakıa 84)

Tefhimul Kuran Meali:

Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,

(Vakıa 84)

Ümit Şimşek Meali:

O vakit siz bakar, durursunuz.

(Vakıa 84)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte o zaman siz bakakalırsınız!

(Vakıa 84)