56. Vakıa Suresi / 9.ayet
Vakıa 9 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
"Ashab-ı Meş'eme" (ise) ; ne (mutsuz ve uğursuz takımdır) "Ashab-ı Meş'eme" (ki imansız, ahlâksız ve vicdansız insanlardır).
(Vakıa 9)Abdullah Parlıyan Meali:
Hesabı sol taraflarından görülenler; kimdir o uğursuz ve şom kimseler?
(Vakıa 9)Ahmet Hulusi Meali:
Ashab-ı Meş'eme (solcular, Hak'tan kozalı yaşamışlar), ne ashab-ı meş'emedir!
(Vakıa 9)Ahmet Tekin Meali:
Sağduyularına kulak vermeyerek, Allah'ın kitabını inkâr edip, burunlarının doğrusuna gidenler, zaafa uğrayanlar kötü sonuçla karşılaşanlar! Ne bedbahttır hak yoldan uzaklaşarak kötü sonuçla karşılaşanlar!*
(Vakıa 9)Ali Fikri Yavuz Meali:
Solcular (amel defterleri sol ellerine verilenler) ise, o solcular ne acıklı durumdalar!...
(Vakıa 9)Ali Rıza Sefa Meali:
Ve kötülüğe batanların yoldaşları! Kötülüğe batanların yoldaşları, nedir?[488]
488)"Kötülüğe batanların yoldaşları" olarak yazdığımız "Ashabu'l meş'eme" terimi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Soldakiler" veya "Sol taraf halkı" veya "Defterleri soldan verilenler" veya "Solcular" veya "Mutsuzlar" veya "Uğursuzluk ve bunalım dostları" biçiminde çevrilmiştir. Kimi Kur'an çevirilerinde ise "Ashab-ı meş'eme" olarak bırakılmıştır. Bu terimin tıpkısı, 90:19 ayetinde de bildirilmiştir.
Ali Ünal Meali:
(Amel defterlerini soldan alacak) Ashabı şimâl (bedbahtlık ehli) ki, nasıl da bir bedbahtlık ehlidir onlar!
(Vakıa 9)Bekir Sadak Meali:
Kotuluk islediklerini belirtmek uzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara!
(Vakıa 9)Cemal Külünkoğlu Meali:
(İkinci sınıf:) Kötülüğe batanlar (amel defterleri soldan verilenler), onlar ne mutsuz kimselerdir!
(Vakıa 9)Diyanet İşleri Eski Meali:
Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!
(Vakıa 9)Erhan Aktaş Meali:
Ashabı meş'eme[1]! Nedir ashabı meş'eme?
1)Genellikle "amel defterleri solundan verilenler" veya "solun ashabı," "solun taraftarları" şeklinde çeviriye konu edinilen Ashabı meş'eme; Arapçada bir deyim olup; zillet içerisinde, aşağılık, değersiz, onursuz kimseler için kullanılmaktadır.
Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
(Amel defterlerini sol taraflarından alacak olan bedbaht) Ashabu’l Meş’eme, ne Ashabu’l Meş’eme’dir ama!
(Vakıa 9)Hayrat Neşriyat Meali:
Ve (bir kısmınız) Ashâb-ı Meş'eme (amel defterleri sol eline verilenler) ki, ne(bedbaht insanlardır) Ashâb-ı Meş'eme!
(Vakıa 9)İskender Ali Mihr Meali:
Ve ashabı meşeme [meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) solundan verilen cehennemlikler], (ama) ne ashabı meşeme!
(Vakıa 9)Kadri Çelik Meali:
(İkinci sınıf,) Defterleri soldan verilenler; nedir defterleri soldan verilenler?
(Vakıa 9)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
(8-9) İşte o zaman, ne mutlu o sağdakilere. Ne bahtsız kimselerdir soldakiler.
(Vakıa 9)Muhammed Celal Şems Meali:
(Onlardan bir diğeri) sol taraftakilerdir. Nasıldır sol taraftakiler?
(Vakıa 9)Muhammed Esed Meali:
Ve kiminiz kötülüğe batmışlardan olacak. Ah! ne (mutsuz) kimselerdir kötülüğe batmış olanlar!
(Vakıa 9)Mustafa Çavdar Meali:
Amel defteri soldan verilenler. Ama ne felaket bir bedbahtlık! (Vakıa 9)Mustafa Çevik Meali:
4-26 O Gün yeryüzü şiddetle sarsılacak, dağlar un ufak olup savrulacak ve insanlar üç sınıfa ayrılacaklar. Bir sınıf, davet edildiklerine iman edip, onu yaşama gayreti içinde orta yolu izleyen, amel defterleri sağ taraflarından verilecek mutlu kimseler; başka bir sınıf da, Allah adına davet edildikleri hayat nizamını reddedip, şirk ve küfür bataklığı içinde yaşamayı seçenlerdir. Bunlara amel defterleri sol taraflarından verilecek ve hak ettiklerini görünce hüsrana uğrayıp mutsuz olacaklar. Bir de davet edildikleri, sınırlarını da Allah’ın belirlediği hayatı yaşamak ve yaşatmak uğrunda malları ve canları ile cihat edenler var. Bunlar da yarışta öne geçenler ve Allah’a en çok yakınlık sağlayanlardır. İşte bu en önde koşarak öncülük edenler, cennetin kendileri için hazırlanmış olan en güzel yerlerinde nimetler içinde yaşayacaklardır. Bunların birçoğu önceki ümmetlerden, az bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacak. Onlar o cennetlerde mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerinde, karşılıklı oturup, tarifsiz mutluluklar paylaşacaklar, orada ölümsüz ve daima genç olarak kalacak, tertemiz kaynaklardan ibriklere doldurulmuş içecekler ikram edilecek, içtiklerinde ne başları döner ne de sarhoş olurlar. Beğendikleri her türlü meyve, canlarının çektiği kuş etleri ve âdeta sedefler içindeki inciler gibi tertemiz, kusursuz bakışlı eşlerle de ödüllendirilecekler. Orada ne bir boş laf, ne de günaha yöneltecek hiçbir söz de duymazlar, yalnızca cennete kavuşmanın iç huzurunu yaşarlar.
(Vakıa 9)Mustafa İslamoğlu Meali:
Bir de bedbaht kampa dahil olan kesim olacak; ama ne felaket bir bedbahtlık!..
(Vakıa 9)Osman Okur Meali:
Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara.
(Vakıa 9)Süleyman Ateş Meali:
Solun adamları (amel defterleri sol tarafından verilenler), ne uğursuzlardır onlar!
(Vakıa 9)Talat Koçyiğit Meali:
4-9 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar darmadağın olup toz haline geldiği ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, işte o meymenetli olanlar (amel defteri sağından verilecek olanlar), ne mutludur o meymenetliler. Ve o meymenetsiz olanlar, ne bedbahttır o meymenetsizler!
(Vakıa 9)Tefhimul Kuran Meali:
«Ashab-ı Meş'eme» olanlar da, ne (mutsuz ve uğursuz) «Ashab-ı Meş'eme»dir.
(Vakıa 9)