36. Yasin Suresi / 67.ayet

Eğer biz dileseydik, onları oldukları durumdan tersyüz eder taşa döndürürdük de ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yeterdi.

Bknz: (6/110)(45/23)

Mustafa Çavdar Meali

Yasin 67 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve dileseydik onları çarpıp, durdukları yerde bir başka şekle sokardık da kalakalırlardı, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi, ne geriye dönmeye.

(Yasin 67)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Eğer dileseydik oldukları yerde, kılıklarını değiştirip (zamanlarınıdonduruverirdik; başkalaşım “metamorfoz” sırrıyla) onları farklı bir kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye ve ne de geri gitmeye güç yetirebilirlerdi. (Geçmiş ve gelecek düşünceleri ve hareket yetenekleri köreltilirdi.)

(Yasin 67)

Abdullah Parlıyan Meali:

İstersek onları, bulundukları yerde konum ve durumlarını değiştirir, daha aşağı bir varlığa dönüştürürüz de o zaman ne ileri, ne de geri gidebilirler.

(Yasin 67)

Adem Uğur Meali:

Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!

(Yasin 67)

Ahmet Hulusi Meali:

Dileseydik mekanları üzere onları mesh ederdik (bulundukları anlayış üzere onları sabitlerdik) de artık ne ileri gitmeye güçleri yeterdi ve ne de eski hallerine dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ahmet Tekin Meali:

Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, kendilerinin güçlü, iktidar sahibi olduklarını sandıkları sırada, onların hallerini değiştirir çirkinleştirirdik. Ne ileri gidebilirlerdi. Ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ahmet Varol Meali

Dileseydik oldukları yerde onların kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yeterdi.

(Yasin 67)

Ali Bulaç Meali:

Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bir de dileseydik, kılıklarını oldukları yerde çirkin bir şekle çevirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ali Rıza Sefa Meali:

Eğer dileseydik, oldukları yerde onları değiştirirdik. Ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yetmezdi.[372]

372)"Değiştirirdik." olarak yazdığımız söylem, kimi Kur'an çevirilerinde, "Başka yaratıklara dönüştürürdük." veya "Hayvana çevirirdik." veya "Dondururduk." veya "Başka bir kalıba sokardık." biçiminde çevrilmiştir.

(Yasin 67)

Ali Ünal Meali:

Eğer dileseydik, onların mahiyet ve şekillerini değiştirir, kendilerini bulundukları yerde çivileyiverirdik de, ne bir adım ileri gidebilir (ve herhangi bir arzularını gerçekleştirebilir), ne de önceki hallerine (ve ayrıldıkları evlerine geri) dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İstesek, onları kendi yerlerinde (hayvan veya taşa) dönüştürürüz. O zaman ne ileri ne de geri gidebilirler.

(Yasin 67)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Dileseydik, oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi; ne geri gelmeye!

(Yasin 67)

Bekir Sadak Meali:

Dilesek, onlari olduklari yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri donebilirlerdi. *

(Yasin 67)

Besim Atalay Meali:

Eğer biz isteseydik oldukları yerde, çehrelerin bozardık, ne ileri, ne de geri gidebilirlerdi

(Yasin 67)

Celal Yıldırım Meali:

Dilemiş olsak, onları oldukları yerde suretlerini değiştirirdik de artık ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Dilesek, onları oldukları yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri dönebilirlerdi.*

(Yasin 67)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Diyanet Vakfı Meali:

Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!

(Yasin 67)

Edip Yüksel Meali:

Dilesek onları oldukları yerde dondurur ne ileri gidebilir ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Elmalılı Orjinal Meali:

Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi

(Yasin 67)

Elmalılı Yeni Meali:

Yine dilesek kendilerini oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Erhan Aktaş Meali:

Eğer dileseydik, oldukları yerde sabit bir şekle dönüştürürdük,[1] ileri gitmeye de geri dönmeye de güç yetiremezlerdi.

1)İradesi elinden alınmış, hareket edemez bir nesne yapardık.

(Yasin 67)

Gültekin Onan Meali:

Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.

(Yasin 67)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve eğer dileseydik, oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ileri gitmeye ve geri dönüp gelmeye güç yetiremezlerdi.

(Yasin 67)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Dileseydik onları, oldukları yerde başka varlıklara çevirirdik. Ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güç yetirirlerdi.

(Yasin 67)

Harun Yıldırım Meali:

Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!

(Yasin 67)

Hasan Basri Çantay:

Yine dileseydik onları oldukları yerde suratlarını değişdirib bambaşka çirkin bir mahiyyete getirirdik de ne ileri gitmiye, ne geri dönüb gelmiye güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve dileseydik, (en dirâyetli) oldukları(nı zannettikleri) yerde onların şekillerini(çirkin bir sûrete) elbette değiştirirdik de (bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Tercih edersek, bulundukları yerde onları [şekil veya ahlak bakımından başka bir şeye]¹ mutlaka dönüştürürüz. Böylece, ilerlemeye ve geri dönmeye güçleri yetmez.

(Yasin 67)

Hüseyin Atay Meali:

Dilesek onların bulundukları yerde biçimlerini daha kötüye değiştirirdik de, ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

İbni Kesir Meali:

Biz isteseydik; onları oldukları yerde dondururduk da ileri geçmeye güçleri yetmezdi. Geri de dönemezlerdi.

(Yasin 67)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz isteseydik onları oturdukları mekanlardan siler atardık da, kaçıp gitmeye güçleri yetmezdi ve geri de dönemezlerdi.

(Yasin 67)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve eğer dileseydik, elbette onları mekânlarında (bulundukları yerde) değiştirirdik. O zaman ileri gitmeye ve geri dönmeye güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Yine Biz dileseydik onları hemen oracıkta başka bir kalıba sokardık da ne ileri ne geri gitmiye güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

Kadri Çelik Meali:

Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde onları bir başka kalıba sokardık da böylece ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.

(Yasin 67)

Mahmut Kısa Meali:

Yine dileseydik, onları felç edip oldukları yere çivilerdik de, ne bir adım ileri gidebilirlerdi, ne de geri! Öyleyse, kendilerine görme, işitme, hareket etme ve benzeri yetenekleri bahşeden Allah’a kulluk etsinler. Ayrıca, bu nîmetlerin ebedî olmadığını, bir gün mutlaka ellerinden alınacağını unutmasınlar. Nitekim:

(Yasin 67)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ne çirkin hale sokardık oldukları yerde. Eğer dileseydik, bir başka kalıba girerler. Yani böylece ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönmeye muktedir olabilirler.

(Yasin 67)

Mehmet Türk Meali:

Eğer (yine) dileseydik onları oldukları yerde bir başka kalıba sokardık. 1Böylece ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirlerdi.2 *

(Yasin 67)

Muhammed Celal Şems Meali:

Dileseydik onları oldukları yerde yok ederdik. O zaman ne ileri gidebilirler, ne (de) geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Muhammed Esed Meali:

Eğer (doğru ile yanlış arasında seçim yapma özgürlüğünden yoksun olmalarını) dilemiş olsaydık, onları kesinlikle farklı bir tabiatta yaratırdık ve bulundukları yerde (kökleştirirdik ki) ne ileri gidebilsinler, ne de geri dönebilsinler.

(Yasin 67)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Yine dikseydik oldukları yerde şekillerini değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Mustafa Çavdar Meali:

Eğer biz dileseydik, onları oldukları durumdan tersyüz eder taşa döndürürdük de ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yeterdi.

Bknz: (6/110) - (45/23)

(Yasin 67)

Mustafa Çevik Meali:

66-67 Şayet Biz insanların gerçeği kavrayıp davetimize yönelmelerini istemeseydik, onları gördüklerini ve duyduklarını anlama melekeleri ile yaratmazdık. O zaman da şaşırıp kalırlar, doğruya kavuşamazlardı. Dileseydik onları farklı bir amaç için farklı bir tabiatla yaratırdık.

(Yasin 67)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Eğer (böyle olmalarını) dileseydik, mutlaka onları kendi konumlarına göre başka bir hale dönüştürürdük. O takdirde ne savuşturabilirler ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Osman Okur Meali:

Şayet (yine) uygun bulsaydık oldukları yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve eğer dilese idik onları en kuvvetli bulundukları yerde mahvederdik. Artık ne geçip gitmeğe ve ne de geri dönmeğe muktedir olamazlardı.

(Yasin 67)

Ömer Öngüt Meali:

Dileseydik oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik. Ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

Ömer Sevinçgül Meali:

Dileseydik bulundukları yerlerinde dönüştürürdük de öylece donar kalırlardı. Ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Sadık Türkmen Meali:

Eğer; (seçim yapma özgürlüğünden yoksun bırakmayı) dilemiş olsaydık, onları farklı tabiatta/kılıkta yaratırdık da ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetiremezlerdi?

(Yasin 67)

Seyyid Kutub Meali:

Dileseydik kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirdi.

(Yasin 67)

Suat Yıldırım Meali:

Eğer dileseydik, oldukları yerde, hemen baş üstü, mahiyetlerini değiştirir, çirkin mi çirkin, tersyüz ederdik... Artık ne ileriye devam edebilir, ne de geriye dönüş yapabilirlerdi.

(Yasin 67)

Süleyman Ateş Meali:

Dilesek kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Düzeni farklı kursaydık[1] onları, oldukları yerde başka kalıba sokardık. Sonra ne yola devam edebilir ne de geri dönebilirlerdi.

1)Önceki dipnota bkz.

(Yasin 67)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Dileseydik onları öyle bir özellikte yaratırdık ki, bulundukları konumdan çıkamazlardı.

(Yasin 67)

Şaban Piriş Meali:

Eğer dileseydik, kalıplarını değiştirirdik de ileri gitmeye de geri dönmeye de güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

Talat Koçyiğit Meali:

Eğer dileseydik, onları halleri üzere başka bir surete sokardık da ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.

(Yasin 67)

Tefhimul Kuran Meali:

Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.

(Yasin 67)

Ümit Şimşek Meali:

Dileseydik, onları çirkin bir şekle sokardık da oldukları yerde kalırlar, ne ileri, ne de geri gitmeye güçleri yetmezdi.

(Yasin 67)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.

(Yasin 67)