10. Yunus Suresi / 39.ayet

Hayır aslında onlar Kuran’ın içindeki gerçekleri kavrayamadıkları ve kendilerine haber verilen birtakım olaylar henüz gerçekleşmediği için Kuran karşısında yalana sarılıyorlar. Onlardan önceki nice topluluklar da aynen böyle yalanlamışlardı. İşte o yalanlayanların sonunun ne olduğuna bir bak!

Bknz: (10/13)(27/84)

Mustafa Çavdar Meali

Yunus 39 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Hayır, onlar bilgileriyle kavrayamadıkları ve henüz zuhur etmeyen vaitleri yalanladılar. Tıpkı bunun gibi evvelce gelip geçen ümmetler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bak da gör, zulmedenlerin sonları neye varmış, nice olmuş.

(Yunus 39)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları (gerçeğine akıl yatıramadıkları) ve kendilerine henüz yorumu gelip ulaşmamış (yani şimdilik hikmeti ve içeriği açığa çıkmamış olduğundan kavrayamadıkları) bir şeyi (kısır akılları ve nefsani duygularıyla) yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir akıbete uğradıklarına bir bak (ki hepsi felakete ve helakete mahkûm olmuşlardır).

(Yunus 39)

Abdullah Parlıyan Meali:

Hayır, o Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine de henüz yorumu gelmemiş bir şeyi, yani Kur'ân'ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de, kitap ve peygamberleri böyle yalanlamışlardı. Gerçekleri görmek istiyorsan, yaratılış maksadına aykırı davrananların, sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Yunus 39)

Adem Uğur Meali:

Bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (Kur'an'ı) yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Yunus 39)

Ahmet Hulusi Meali:

Hayır! İlmini ihata etmedikleri ve ne olduğu hakkındaki bilgisi henüz kendilerine açılmamış bir şeyi yalanladılar... Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar! Zulmedenlerin sonu nasıl oldu bir bak!

(Yunus 39)

Ahmet Tekin Meali:

Aslında onlar, mâhiyetini, içindeki bilgileri, getirdiği ilâhî düzeni kavrayamadıkları, bildirdiği hususlar da o an önlerinde gerçekleşmediği, sonuçlarını hemen görmedikleri için Kur'ân'ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de kutsal kitapları, peygamberleri böyle yalanlamışlardı. Şimdi ibret nazarıyla bak, incele, inkâr ile isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, aleyhte propaganda yapan zâlimlerin sonu nasıl oldu?

(Yunus 39)

Ahmet Varol Meali

Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Ali Bulaç Meali:

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

(Yunus 39)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hayır, o kâfirler, ilmini kavrayamadıkları Kur'an'ı yalanladılar ve kendilerine, hakikat ve inceliği hakkında bir anlayış da gelmedi. Onlardan önce gelen ümmetler de Peygamberlerini, işte böyle yalanlamışlardı. Amma bak, zalimlerin âkibeti nasıl oldu!...

(Yunus 39)

Ali Rıza Sefa Meali:

Hayır! Bilgisini kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Artık, haksızlık yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bak?

(Yunus 39)

Ali Ünal Meali:

Hayır, iddialarında hiç de samimi ve tutarlı değillerdir. Onlar, hakkında kesin ve gerçekçi hiçbir bilgiye sahip olmadan ve ona tâbi olup olmanın ne getirip götüreceğini, onun va’d ve tehditlerinin henüz gerçekleşip gerçekleşmediğini nazara almadan Kur’ân’ı yalanlamaya kalktılar. Onlardan öncekiler de, kendilerine gönderilen kitapları böyle yalanlamışlardı. Yanlış ölçüp, yanlış tartan böylesi zalimlerin sonu ne oldu gör!

(Yunus 39)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Hayır! Onlar, bilgisini kavrayamadıkları, gerçek anlamlarının kendilerine henüz gerçekleşmediği bir hakikati yalanlıyorlar. Onlardan öncekiler de böylece yalanladılar. İşte o zalimlerin sonunun nasıl olduğunu gör.

(Yunus 39)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan Kur'an'ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu?

(Yunus 39)

Bekir Sadak Meali:

Onlar, ilmini kavrayamadiklari ve henuz yorumu da kendilerine bildirilmemis olan seyi yalanladilar. Onlardan oncekiler de boylece yalanlamislardi. Zalimlerin sonunun nasil olduguna bir bak.

(Yunus 39)

Besim Atalay Meali:

«Onu kendi uydurdu mu?» diyorlar, diyesin ki: «Eğer siz gerçekseniz, Allahtan başka, gücünüz yettiğini çağırınız da, ancılıyın bir tek sûre getirin»

(Yunus 39)

Celal Yıldırım Meali:

Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine gelip ulaşmıyan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bir bak, zâlimlerin sonu ne oldu ?

(Yunus 39)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Tersine onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu henüz kendilerine gelmemiş olan bir mesajı (Kur'an'ı) yalanladılar. Onlardan öncekiler de tıpkı böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Yunus 39)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Hayır öyle değil. Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de (peygamberleri ve onlara indirilen kitapları) böyle yalanlamışlardı. Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu.

(Yunus 39)

Diyanet Vakfı Meali:

Bilakis, onlar hakkıyla bilmedikleri ve bildirdikleri kendilerine (vakıa olarak) gelmemiş Kur’an’ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Yunus 39)

Edip Yüksel Meali:

Hayır, onlar bilgisini kavramadan ve asıl anlamına ulaşmadan onu yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalanladı. Zalimlerin sonuna dikkatle bak.

(Yunus 39)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hayır onlar, ılmini ihata etmedikleri ve te'vili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şey'i tekzib ettiler, bunlardan evvel geçenler de böyle tekzib etmişlerdi amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu?

(Yunus 39)

Elmalılı Yeni Meali:

Hayır, onlar anlamını kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş olan birşeye yalan dediler; bunlardan önce gelip geçenler de böyle yalanlamışlardı; ancak bak zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Yunus 39)

Erhan Aktaş Meali:

Hayır! Onlar, bilgisini kavrayamadıkları ve kendilerine asıl anlamı açıklanmamış bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak!

(Yunus 39)

Gültekin Onan Meali:

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz tevili gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

(Yunus 39)

Hakkı Yılmaz Meali:

Tam tersine, onlar bilgisini kavrayamadıkları ve ilk olarak ortaya çıkması kendilerine henüz gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Bunlardan önceki kişiler, böyle yalanlamışlardı. İşte bak şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların âkıbeti nasıl olmuştur.

(Yunus 39)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Hayır, öyle değil!) Bilakis onlar, ilmini kuşatamadıkları ve tevilinin henüz kendilerine gelmediğinden (uyarı ve tehditlerin gerçekleştiğini görmediklerinden) onu yalanladılar. Onlardan önceki (kavimler de) bu şekilde yalanladı. Zalimlerin akıbetinin nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Harun Yıldırım Meali:

Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları ve te’vili kendilerine henüz gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Hasan Basri Çantay:

Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları şey'i yalan saydılar. Kendilerine te'vili (hakkında bir idrak) gelmedi. Onlardan evvelki (ümmetler) de (peygamberlerini) böyle tekzib etdiler işte. Bak, o zaalimlerin sonucu nice olmuşdur!

(Yunus 39)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bil'akis (onlar) ilmini kavrayamadıkları ve te'vîli (ma'nâsı) henüz kendilerine gelmemiş olan bir şeyi (Kur'ân'ı daha anlamadan) yalanladılar. Onlardan öncekiler de(peygamberlerini ve kendilerine gönderilen kitabları) böyle yalanlamıştı ama, bak zâlimlerin âkıbeti nasıl oldu!

(Yunus 39)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Hayır! Onlar bilgisini hiç kuşatamadıkları [kavrayamadıkları] ve tevili [vaad'i] kendilerine henüz gelmemiş olanı yalanladı. İşte, kendilerinden öncekiler de bunun gibi yalanladı. Artık bak düşün, yalanlayanların sonucu nasıl olmuş?

(Yunus 39)

Hüseyin Atay Meali:

Ancak, onlar bilgisini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Haksızlık yapanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

İbni Kesir Meali:

Hayır, onlar bilgisini kavrayamadıkları, yorumu kendilerine gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Yunus 39)

İlyas Yorulmaz Meali:

Hayır, bilgisini kavrayamadıkları ve (daha önceki yalanlayanların başlarına gelen) sonucu henüz onların başına gelmediği için Allah'ın ayetlerini yalanladılar. Bunlar gibi daha önceki toplumlarda yalanlamıştı. Bak bakalım, Allah'ın ayetlerini yalanlayarak kendilerine zulmedenlerin sonları nasıl olmuş?

(Yunus 39)

İskender Ali Mihr Meali:

Hayır onlara tevîl gelmedikçe (gelmediği için) ilmini kavrayamadıkları şeyi yalanladılar. Bunun gibi ondan öncekiler de yalanladılar. Artık bak, zalimlerin akıbeti (sonu) nasıl oldu.

(Yunus 39)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Doğrusu şu ki onlar bilgileriyle kavrıyamadıkları, yorumlaması da kendilerine gelmemiş olan bu Kur'an'ı yalan saydılar. Nasıl ki kendilerinden önce gelenler de böyle yalan saymışlardı. O kıyıcıların sonu nice oldu bir görün.

(Yunus 39)

Kadri Çelik Meali:

Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine henüz yorumu (inkârını imkânsız kılan hakikati) gelmemiş olan şeyi (Kur'an'ı) yalanladılar. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Mahmut Kısa Meali:

Hayır! Aslında onlar, meseleye önyargıyla yaklaştıkları için, hakkındayeteri kadar bilgi edinmedikleri ve gerçek anlamını henüz kavrayamadıkları şeyi, yani Kur’an’ı, ölçüp biçmeden yalanladılar! Çünkü ona inanıp dürüst ve erdemli yaşamak, hiç mi hiç işlerine gelmiyordu. Geçmişte bunun bir çok örnekleri var. Nitekim, onlardan öncekiler de kendilerine bildirilen hakîkati böylesahte gerekçelerle yalanlamaya kalkmışlardı. Fakat bir görsen, o zâlimlerin sonu nice oldu!

(Yunus 39)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nitekim öyle değil, onlar ilimleriyle kavrayamadıklarını ve yorumu yalanladılar. Üzerinde henüz kendilerine yorumlanmamışı, öncekiler gibi onlar da yalanladılar Sonunun nasıl olduğuna bir bak zalimlerin, ki onlar yaratılışlarına aykırı davrandılar.

(Yunus 39)

Mehmet Türk Meali:

Bilakis onlar, kendilerinden öncekilerin yalanladıkları gibi bilgisini kavrayamadıkları ve daha açıklaması bile kendilerine ulaşmamış olan bir şeyi (Kur’an’ı) yalanladılar. O (kitapları yalanlayan) zâlimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak...1*

(Yunus 39)

Muhammed Celal Şems Meali:

Aslında onlar, bilgisine tam olarak sahip olmadıkları bir şeyi yalanlarlar. Onun anlamları (da,) kendilerine henüz açılmamıştır. Onlardan öncekiler (de) aynı şekilde yalanlamışlardı. Ancak bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu?

(Yunus 39)

Muhammed Esed Meali:

Hayır hayır, aslında onlar özünü, hikmetini kavrayamadıkları ve önceden kendilerine açıklanmamış her şeyi yalanlamaya eğilimliler. Onlardan önce gelip geçenler de işte böyle gerçeği yalanlamaya yeltenmişlerdi. (Gerçeği görmek istiyorsan) zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Hayır, onlar anlamını kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeye "yalan!" dediler. Onlardan önce gelip geçenler de böyle yalanlamışlardı. Fakat zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Yunus 39)

Mustafa Çavdar Meali:

Hayır aslında onlar Kuran’ın içindeki gerçekleri kavrayamadıkları ve kendilerine haber verilen birtakım olaylar henüz gerçekleşmediği için Kuran karşısında yalana sarılıyorlar. Onlardan önceki nice topluluklar da aynen böyle yalanlamışlardı. İşte o yalanlayanların sonunun ne olduğuna bir bak!

Bknz: (10/13) - (27/84)

(Yunus 39)

Mustafa Çevik Meali:

37-39 Şüphesiz bu Kur’an Allah’tandır ve kesinlikle başkaları tarafından uydurulmuş bir kitap değildir. O kendisinden önce Allah’ın gönderdiği kitaplardan geriye kalan doğruları tasdik eden ve ilâhî hükümleri ayrıntılı bir biçimde açıklayan, ilahi bir kitaptır. Müşrik kalmakta inatla direnenler, “Onu Muhammed uydurdu.” diyorlar. Sen onlara de ki: “Şayet bu iddianızda samimi ve dürüst iseniz, haydi Kur’an’ın sûrelerine benzer bir sûre de siz ortaya koyun bakalım, bunu yaparken de Allah’tan başka yardım alabileceğiniz kim varsa, onların hepsini de yardımınıza çağırın.” Gerçek şu ki, böyle diyenler iyice düşünüp tartmadan, âyetlerin ayrıntılı açıklamalarını dinlemeden reddedip yalanlamayı tercih ettiler, onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Bunların sonunda nasıl helak edildiklerine dönüp de bir bakın.

(Yunus 39)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Fakat hayır, aksine onlar özünü kavramaktan aciz kaldıkları, üstelik o mesajın ayrıntılı açıklaması da (henüz) kendilerine ulaşmamışken yalanlamayı tercih ettiler. Onlardan öncekiler de işte böylesi bir yalanlamaya yeltenmişlerdi; fakat (onların akıbetini merak ediyorsan), dön de zalimlerin sonunun ne olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Osman Okur Meali:

Bilakis, onlar hakkıyla anlamadan ve üstelik o mesajın ayrıntılı açıklaması da (henüz ) gelmeden yalanlamayı tercih ettiler. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Yunus 39)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Hayır. Onlar ilmini ihata edemedikleri ve daha te'vili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi tekzîp ettiler. Onlardan evvelkiler de böylece tekzîpte bulunmuşlardı. Artık bak ki zalimlerin akibeti nasıl olmuştur.

(Yunus 39)

Ömer Öngüt Meali:

Hayır! Onlar ilmini kavrayamadıkları ve henüz te'vili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanlamışlardı. Bak! Zâlimlerin sonu nasıl oldu?

(Yunus 39)

Ömer Sevinçgül Meali:

Asla! Onlar ilmini ‘özünü, kökenini, derinliğini’ kavrayamadıkları, ‘daha önce’ yorumu ‘açıklaması’ kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Bunlardan öncekiler de ‘aynı nedenlerle’ böyle yalanlamışlardı. ‘Yalanladılar da ne kazandılar’ bak nasıl oldu zalimlerin sonu!

(Yunus 39)

Sadık Türkmen Meali:

Hayır aksine onlar; ilmini kavrayamadıkları ve sonucu henüz kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan önceki kimseler de işte böyle yalanlamışlardı. Gör/bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Yunus 39)

Seyyid Kutub Meali:

Tersine onlar bilgisini kavrayamadıkları ve henüz açıklamasına da muhatap olmadıkları bir mesajı yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlanmışlardı. Gör bakalım, o zalimlerin sonu nice oldu?

(Yunus 39)

Suat Yıldırım Meali:

Hayır! Onlar, hakkında etraflı bir bilgi edinmeden ve henüz yorumuna tam vakıf olmadan, bu Kur'an'ı, çarçabuk yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalan saymışlardı. Bak ve zalimlerin sonunun nasıl olduğunu anla!

(Yunus 39)

Süleyman Ateş Meali:

Hayır, bilgisini kavrayamadıkları, sonucu henüz başlarına gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak, o zalimlerin sonu nice oldu?

(Yunus 39)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Aslında onlar, Kur'an'daki bilgiyi (ilmi) anlamadan, (ayetler arası) iç bağlamı henüz ortaya çıkmadan yalana sarıldılar. Onlardan öncekiler de böyle yalana sarılmışlardı. Yanlışlar içindekilerin sonunun nasıl olduğunu bir düşün.

(Yunus 39)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Hayır. Onlar, hikmetimi kavrayamadıkları, kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Şaban Piriş Meali:

Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz açıklaması onlara gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Yunus 39)

Talat Koçyiğit Meali:

Hayır, onlar, ilmini kavrayamadıkları, ve tevili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanlamaktadırlar. Nitekim kendilerinden öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bu itibarla, işte o zâlimlerin akıbetlerinin ne olduğunu bir gör.

(Yunus 39)

Tefhimul Kuran Meali:

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine de henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulme sapanların nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

(Yunus 39)

Ümit Şimşek Meali:

Aslında onlar, ilmini kavrayamadıkları ve henüz başlarına gelmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı; sonra, bak, o zalimlerin sonu ne oldu.

(Yunus 39)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu!

(Yunus 39)