12. Yusuf Suresi / 15.ayet

Yusuf’u alıp götürdüler ve onu bir kuyuya bırakma hususunda fikir birliğine vardıklarında; biz de Yusuf’a “Şimdi onlar bunun farkında değil ama günü geldiğinde sen onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin” diye vahyettik.

Bknz: (12/89)»(12/90)

Mustafa Çavdar Meali

Yusuf 15 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sonucu onu götürüp kuyuya atmaya hep beraber karar verdikleri zaman ona, andolsun ki farkında bile olmadıkları bir anda şu yaptıklarını haber vereceksin onlara diye vahyetmiştik.

(Yusuf 15)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Nitekim vaktâki (hain kardeşleri) onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdikleri zaman, Biz ona (Hz. Yusuf'a şöyle) vahyettik: "Andolsun sen onlara, kendileri (şuursuz vaziyette gelişmelerin) farkında değilken, bu yaptıkları (kötü) işlerini (ve hıyanet girişimlerini tek tek) haber verecek (ve mahcup edecek) sin."

(Yusuf 15)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ne zaman ki, Yûsuf'u alıp götürdüler ve toplanıp onu, kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz de ona: “Andolsun ki, sen bir gün onların bu yaptıklarını, kendilerine farkına varmadıkları bir sırada, haber verceksin” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Adem Uğur Meali:

Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusufa: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Ahmet Hulusi Meali:

Nihayet Onu alıp götürdüler ve Onu kuyunun dibinde bırakmaya karar verdiler... Biz de Ona: "Andolsun ki, onların seni tanımadıkları bir ortamda, yaptıklarını yüzlerine vuracaksın!" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Ahmet Tekin Meali:

Onu götürüp, suyu çekilmek üzere olan bir kuyuya atmaya birlikte karar verdikleri zaman biz Yûsuf'a: “Andolsun ki, sen onların bu planlarını, onlar farkında değillerken, kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Ahmet Varol Meali

Sonuçda onu götürdüklerinde ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdiklerinde biz de ona: "Andolsun sen, onların bu işlerini farkında olmayacakları bir sırada kendilerine bildireceksin" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Ali Bulaç Meali:

Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."

(Yusuf 15)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Nihayet kardeşleri, Yûsuf'u alıp götürünce, onu kuyunun dibine koymaya karar verdiler. Biz de Yûsuf'a şöyle vahyettik: “- Muhakkak sen onlara, hiç farkında değillerken bu işlerini haber vereceksin.”

(Yusuf 15)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sonunda, Onu götürüp, suyu çekilmiş bir kuyuya bırakmak için topluca sözleştiklerinde, Ona, şöyle bildirdik: "Bu yaptıklarını, onlara kesinlikle anlatacaksın; üstelik kavrayamadıkları bir sırada!"

(Yusuf 15)

Ali Ünal Meali:

Derken, (babalarını razı edip) Yusuf’u yanlarında götürdüler ve O’nu kuyunun derinliklerine bırakma üzerinde mutabakata vardılar. (O, kuyunun dibinde iken) kendisine şöyle vahyettik: “Hiç şüphen olmasın ki, bir gün gelecek ve bu yaptıklarını hiç beklemedikleri ve olupbitenin fakında olmadıkları bir anda onlara hatırlatacaksın.”

(Yusuf 15)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onu alıp götürdükleri, kuyunun derinliklerine koymak için toplandıkları zaman, (Biz onu koruduk) ve ona: “Sen, kardeşlerinin bu durumlarını onlara sonra haber vereceksin” diye vahyettik. Fakat kardeşleri bunun farkında değillerdi.

(Yusuf 15)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf'a,"Andolsun ki sen onların bu işlerini, onlar farkına varmadan kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Bekir Sadak Meali:

Yusuf'u goturup bir kuyunun derinliklerine birakmayi kararlastirdilar. Biz ona, kardeslerinin bu islerini kendileri farkina varmadan haber vereceksin, diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Besim Atalay Meali:

Onu götürdüler, kuyunun dibine atmak üzere, toplanmışlardı, «Yaptıkları bu işi, sonra sen onlara söyliyeceksin, seni bilmiyecekler» diyerek Yusuf'a bildirmiştik

(Yusuf 15)

Celal Yıldırım Meali:

Ne vakit ki Yûsuf'u alıp götürdüler ve toplanıp onu kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdılar; biz de ona, «And olsun ki, sen (bir gün) onların bu yaptıklarını kendilerine, farkına varmadıkları bir halde haber vereceksin!» diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Nihayet kardeşleri onu götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz Yusuf'a: “Andolsun ki, gün gelecek sen, onların bu yaptıklarını (senin kim olduğunu) kavrayamayacakları bir anda kendilerine hatırlatacaksın!” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan haber vereceksin, diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Yusuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yusuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Diyanet Vakfı Meali:

Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf'a: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.  *

(Yusuf 15)

Edip Yüksel Meali:

Onu götürdükleri ve kuyunun dibine atmak için topluca karar verdikleri sırada biz ona: '(Üzülme) Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir anda onlara anlatacaksın,' diye vahyettik

(Yusuf 15)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bunun üzerine vakta ki onu götürdüler ve kuyunun dibine koymağa karar verdiler, biz de ona şöyle vahyettik, kasem olsun ki sen onlara hiç farkında değillerken bu işlerini haber vereceksin

(Yusuf 15)

Elmalılı Yeni Meali:

Yusuf'u alıp götürdükleri ve onu kuyunun dibine koymaya karar verdikleri zaman, Biz ona: "Andolsun ki, sen onlara, hiç farkında değillerken, bu işlerini haber vereceksin!" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Erhan Aktaş Meali:

O'nu alıp götürdüler. Hep birlikte onu kuyunun dibine bırakmaya karar verdiler. O sırada Yusuf'a: "Ant olsun onların bu yaptıklarını, bir gün gelecek yüzlerine vuracaksın." diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Gültekin Onan Meali:

Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri farkında değilken bu buyruklarını / buyrultularını haber vereceksin."

(Yusuf 15)

Hakkı Yılmaz Meali:

Sonunda Yûsuf'un kardeşleri, Yûsuf'u götürdüler ve hepbirlikte o kuyunun dibine bırakmaya karar verdiler. Biz de Yûsuf'a vahyettik: “Andolsun ki sen onlara ilerde onlar hiç farkında değilken bu işlerini haber vereceksin.”

(Yusuf 15)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onu alıp götürdükleri ve kuyunun dibine atmaya beraberce karar verdikleri zaman (Yusuf’a): “Andolsun ki sen, (bir gün) kendileri farkında değilken onlara bu yaptıklarını haber vereceksin.” diye vahyetmiştik.

(Yusuf 15)

Harun Yıldırım Meali:

Nihayet onu alıp götürdükleri ve kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdıklarında, biz de ona: “Andolsun, sen onlara kendileri farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Hasan Basri Çantay:

Nihayet vaktaki onu götürdüler, onu kuyunun dibine bırakmayı elbirlik kararlaşdırdılar. Biz de kendisine: "Andolsun ki sen onlara, hiç farkında değillerken, (bir gün) bu işlerini haber vereceksin" diye vahyetdik.

(Yusuf 15)

Hayrat Neşriyat Meali:

Nihâyet (kardeşleri) onu götürüp, kendisini kuyunun dibine bırakmaya hep berâber karar verdiklerinde (ona eziyet ettiler de biz) ona: “Şânım hakkı için, bu işlerini onlar hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine haber vereceksin!” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından, onu [Yusuf'u] götürdükleri ve onu kuyunun dibine bırakmayı kararlaştırdıkları zaman [yapacaklarını yaptılar]¹. Ona [Yusuf'a] "Onların bu işlerini, kendileri farkında değilken mutlaka kendilerine haber edeceksin" (diye) vahiy ettik.

(Yusuf 15)

Hüseyin Atay Meali:

Onu götürüp bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdıkları vakit, Biz de ona, "Bu işlerini hiç farkına varmayacakları bir zamanda mutlaka onlara haber vereceksin" diye vahyetmiştik.

(Yusuf 15)

İbni Kesir Meali:

Onu götürdükleri vakit, kuyunun derinliklerine bırakmayı birlikte kararlaştırdılar. Biz de kendisine vahyettik ki: Sen; onlara, kendileri hiç farkına varmadan yaptıklarını bir bir haber vereceksin.

(Yusuf 15)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kardeşleri Yusuf'u götürüp, kuyunun dibine atmak için bir araya geldiklerinde, haberleri olmadan (seni tanımadıklar bir zamanda), yaptıkları bu işi onlara mutlaka haber vereceksin diye Yusuf'a vahyettik.

(Yusuf 15)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece hep beraber, onu kuyunun dibine atmak için götürdükleri zaman Biz, ona (Yusuf’a): “Onlar, farkında değillerken onlara bu yaptıklarını anlatacağını…” vahyettik.

(Yusuf 15)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine Yusuf'u alıp götürdüler. Kuyunun dibine bırakmak için anlaştılar. Biz de Yusuf'un gönlüne şunu bildirdik: «İşte bir gün gelecek, sen onların bütün bu yaptıklarını kendilerine anlatacaksın, onlar ise seni hiç tanıyamıyacaklar.»

(Yusuf 15)

Kadri Çelik Meali:

Yusuf'u götürüp bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdıklarında, biz ona, “Şüphesiz sen, farkında olmadıkları bir sırada, bu yaptıklarını onlara haber vereceksin” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Mahmut Kısa Meali:

Böylece, babalarını iknâ ederekYûsuf’u yanlarına alıp yola çıktılar.Onu götürüp kervanların uğrak yeri olan eski bir kuyunun içine atmaya karar verdiklerinde, büyük bir üzüntü ve endişe içinde olan Yûsuf’a şöyle vahyettik: “Ey Yûsuf! Sakın korkma, ümitsizliğe kapılma! Çünkü Biz seni buradan kurtaracak ve yüce makâmlara ulaştıracağız. Yıllar sonra, kardeşlerinle tekrar karşılaşacaksın. İşte o gün, onlarseni tanımadıkları için olup bitenlerin farkında bile değillerken, bu çirkin davranışlarını onlara haber vereceksin. O zaman, hepsi utanç ve pişmanlıkla başlarını öne eğip senden özür dileyecekler.”

(Yusuf 15)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Yusuf'u alıp götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmayı kararlaştırdıkları anlar, (Uyarırcasına) Biz de ona vahyettik: "Andolsun, kendileri bile fark etmediği anlar Sen onlara, muhakkak ki sana yaptıkları bu işlerini haber vereceksindir."

(Yusuf 15)

Mehmet Türk Meali:

(Kardeşleri,) onu götürüp kuyunun dibine atmaya karar verdikleri zaman Biz (Yûsuf’a): “Sen onlara bu yaptıklarını hiç beklemedikleri bir sırada mutlaka haber vereceksin.” diye vahyettik.1*

(Yusuf 15)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onu alıp götürdükleri ve bir kuyunun dibine atmak için hemfikir olduklarında, Biz ona, “(Bir gün) bu (kötü) işlerini onlara bildireceksin. Onlar (kim olduğunu) anlamayacaklar.” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Muhammed Esed Meali:

Ve böylece, onu kuyunun dibine atmaya karar verip yanlarında götürürlerken, kendisine "Gün gelecek (senin kim olduğunu) kavrayamayacakları bir anda bu yaptıklarını kendilerine hatırlatacaksın!" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Yusuf'u götürdüklerinde, onu kuyu dibine bırakmaya karar verdiler. Biz de ona; "Sen onlara bu yaptıklarını, farkında olmadıkları bir sırada haber vereceksin," diye bildirdik.

(Yusuf 15)

Mustafa Çavdar Meali:

Yusuf’u alıp götürdüler ve onu bir kuyuya bırakma hususunda fikir birliğine vardıklarında; biz de Yusuf’a “Şimdi onlar bunun farkında değil ama günü geldiğinde sen onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin” diye vahyettik.

Bknz: (12/89)»(12/90)

(Yusuf 15)

Mustafa Çevik Meali:

Ertesi gün de Yusuf’u yanlarına alarak kuyuya atmak üzere yola koyuldular. Biz de ona yolda, “Gün gelecek, hiç beklemedikleri bir zamanda, üstelik seni tanıyamadıkları bir konumda sana yaptıklarının haberini onlara vereceksin.” diye ilham ettik.

(Yusuf 15)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İşte bu minval üzre, onu kuyunun derinliklerine atmada söz birliği etmiş bir halde yanlarında götürüyorlardı kı, Biz ona "(Bir gün gelecek) kendileri hiç farkında değilken onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin" diye ilham ettik.

(Yusuf 15)

Osman Okur Meali:

Ve böylece, onu kuyunun derinliklerine atmada söz birliği etmiş bir halde yanlarında götürüyorlardı ki, Biz ona "(Bir gün gelecek) kendileri hiç farkında değilken onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin" diye vahyettik (ilham ettik).

(Yusuf 15)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Vaktâ ki, Yusuf ile beraber gittiler ve O'nu kuyunun dibine atmaya müttefikan karar verdiler. Biz de O'na şöyle vahyettik: «Kasem olsun ki, sen onlara hiç farkında olmadıkları halde bu işlerinden elbette haber vereceksin.»

(Yusuf 15)

Ömer Öngüt Meali:

Onu götürüp de kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdikleri zaman biz Yusuf'a: “Andolsun ki sen onların bu işlerini, hiç farkında olmayacakları bir sırada kendilerine haber vereceksin!” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Ömer Sevinçgül Meali:

‘Babaları istemeyerek de olsa izin verdi.’ Yusuf’u yanlarına alıp gittiler. Bir kuyunun dibine bırakmaya karar verdiler. Yusuf’a, “Zamanı gelince, onların seni tanıyamadıkları bir sırada, sen onlara bu eylemlerini haber vereceksin” diye bildirdik.

(Yusuf 15)

Sadık Türkmen Meali:

NİTEKİM onu götürüp, kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdiklerinde; ona şöyle vahyettik: “Ant olsun sen onlara, kendileri hiç farkına varamadıkları bir sırada, bu yaptıklarını haber vereceksin.”

(Yusuf 15)

Seyyid Kutub Meali:

Kardeşleri Yusuf'u kıra götürüp onu bir kuyunun dibine atmayı kararlaştırdıklarında, kendisine «İlerde, hiç beklemedikleri bir sırada, sana yaptıkları bu işi kardeşlerine hatırlatacaksın» diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Suat Yıldırım Meali:

Derken kardeşleri onu alıp götürünce ve onu kuyunun dibine bırakma konusunda görüş birliğine varınca, Biz de Yusuf'a şöyle vahyettik: "Zamanı gelecek, onların hiç hatırlarına gelmediği ve seni hiç tanımadıkları bir sırada, kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın."

(Yusuf 15)

Süleyman Ateş Meali:

Nihayet onu götürüp de kuyunun dibine atmağa topluca karar verdikleri zaman biz, Yusuf'a: "Andolsun sen onların bu işlerini, hiç farkında olmayacakları bir sırada kendilerine haber vereceksin!" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Su çukurunun görünmeyen yerine bırakmak için söz birliği içinde götürdükleri sırada Yusuf'un içine şunu vahyettik: "Bir gün, hiç beklemedikleri bir anda onlara, yaptıkları bu işi bildireceksin."

(Yusuf 15)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Yusuf'u götürüp bir kuyuya atmaya karar verdiklerinde ona: "Bu yaptıklarını, beklemedikleri bir sırada onlara bildireceksin" diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Şaban Piriş Meali:

Yusuf'u götürdüler, kararlaştırdıkları gibi onu bir kuyunun dibine bıraktılar. Biz de ona, onlara bu yaptıklarını haber vereceksin, fakat onlar seni tanımayacak diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Talat Koçyiğit Meali:

Neticede kardeşleri onu dışarı götürünce, bir kuyunun dibine atmaya karar vermişlerdi. Biz de Yûsuf'a "ileride bir gün onlara bu yaptıklarını, hiç farkında değillerken haber vereceksin" diye vahyetmiştik.

(Yusuf 15)

Tefhimul Kuran Meali:

Nitekim onu götürdükleri ve onu kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz de ona (şöyle) vahyettik: «Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin.»

(Yusuf 15)

Ümit Şimşek Meali:

Yusuf'u götürdüklerinde, onu kuyu dibine bırakmaya karar verdiler. Biz de ona “Sen onlara bu yaptıklarını, farkında olmadıkları bir sırada haber vereceksin” diye vahyettik.

(Yusuf 15)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onu götürüp kuyunun dibine koymaya karar verdiklerinde biz de ona şöyle vahyettik: "Yemin olsun ki sen onlara, şu yaptıklarını hiç farkında olmayacakları bir sırada haber vereceksin."

(Yusuf 15)