43. Zuhruf Suresi / 49.ayet
Zuhruf 49 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Ve ey büyücü demişlerdi, sana söz verdiğini sandığın Rabbine yalvar bizim için, şüphe yok ki biz de elbette doğru yola geliriz.
(Zuhruf 49)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Ve (nihayet) onlar (Hz. Musa’ya dönerek) dediler ki: "Ey büyücü, Sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; (ki bu belaları üstümüzden kaldırsın,) gerçekten biz (o takdirde) hidayete gelmiş olacağız."
(Zuhruf 49)Abdullah Parlıyan Meali:
Ve her defasında “Ey büyücü!” demişlerdi. “Seninle yaptığı peygamberlik sözleşmesi hatırına, bizim için Rabbine yalvar, biz artık kesinlikle doğru yola geliriz.”
(Zuhruf 49)Adem Uğur Meali:
Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.
(Zuhruf 49)Ahmet Hulusi Meali:
Dediler ki: "Ey büyücü! Senin anlaşman dolayısıyla bizim için Rabbine dua et! Biz doğru yolda olalım!"
(Zuhruf 49)Ahmet Tekin Meali:
Onlar azâbı görünce, Mûsâ'ya: “Ey bilge kişi, sende olan ahdi, sana verdiği sözü hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Biz de doğru, hak yolu tercih edeceğiz” dediler.
(Zuhruf 49)Ahmet Varol Meali
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana olan ahdi üzere bizim için Rabbine dua et, gerçekten biz hidayete geleceğiz.
(Zuhruf 49)Ali Bulaç Meali:
Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."
(Zuhruf 49)Ali Fikri Yavuz Meali:
(Azabı gördükleri zaman, Mûsa'ya şöyle) dediler: “- Ey büyücü! (Duanı kabul edeceğine dair) sana olan vaadi hürmetine, bizim için Rabbine dua et; çünkü biz, artık yola geleceğiz.”
(Zuhruf 49)Ali Rıza Sefa Meali:
Ve dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için, Efendine yakarışta bulun. Aslında, kesinlikle doğru yola geleceğiz!"
(Zuhruf 49)Ali Ünal Meali:
(Ne zaman bir cezaya maruz kalsalar Musa’ya varır ve:) “Ey büyücü, sana verdiği (iman ettiğimiz takdirde cezayı üzerimizden kaldıracağı) sözüne binaen bizim için Rabbine dua et (de bizi bağışlasın). Zira, artık yola geleceğiz.” derlerdi.
(Zuhruf 49)Bahaeddin Sağlam Meali:
Ve “Ey büyücü! Rabbinin sendeki sözü ile bizim için dua et. Artık biz doğru yolu bulduk.” dediler.
(Zuhruf 49)Bayraktar Bayraklı Meali:
Bunun üzerine dediler ki: "Ey sihirbaz! Seninle yaptığı sözleşmenin hatırına bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz."
(Zuhruf 49)Bekir Sadak Meali:
«Ey Sihirbaz! Sana verdigi ahda gore Rabbine bizim icin yalvar da dogru yola eriselim» dediler.
(Zuhruf 49)Besim Atalay Meali:
Dediler ki: «Ey büyücü! Seninle ahitleşen Tanrını bize çağırasın, doğru yola gideriz!»
(Zuhruf 49)Celal Yıldırım Meali:
Böyle iken, «ey sihirbaz büyücü !» dediler. «Sana verdiği sözü gereği, Rabbına bizim için duâ edip yalvar, bizler elbette doğru yola geleceğiz.»
(Zuhruf 49)Cemal Külünkoğlu Meali:
(Bunun üzerine dediler ki:) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.”
(Zuhruf 49)Diyanet İşleri Eski Meali:
"Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim" dediler.
(Zuhruf 49)Diyanet İşleri Yeni Meali:
(Onlar azabı görünce) "Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz" dediler.
(Zuhruf 49)Diyanet Vakfı Meali:
Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz. *
(Zuhruf 49)Edip Yüksel Meali:
'Ey büyücü, bizim için Rabbine dua et. Çünkü sen ona daha yakınsın; biz bundan sonra yola geleceğiz,' dediler.
(Zuhruf 49)Elmalılı Orjinal Meali:
Bu halde diyorlardı ki: gel ey sahir! bizim için rabbına bir dua et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz
(Zuhruf 49)Elmalılı Yeni Meali:
Bu halde (iken bile) diyorlardı ki: "Ey sihirbaz, sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık yola geleceğiz."
(Zuhruf 49)Erhan Aktaş Meali:
"Ey sihirbaz![1] Rabb'inin sana verdiği sözün[2] hatırına bizim için dua et. Kuşkusuz biz doğru yola uyarız." dediler.
1)Ey yüce insan. Sihirbazlık Mısır'da saygın bir işti; sihirbazlar da önemli insanlardı.
2)Nebilik görevi.
Gültekin Onan Meali:
Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."
(Zuhruf 49)Hakkı Yılmaz Meali:
Onlar da: “Ey büyücü! Sende olan ahdi/ sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Şüphesiz biz kesinlikle kılavuzlandığımız doğru yola gireceğiz” dediler.
(Zuhruf 49)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Dediler ki: “Ey büyücü! Rabbinin senin yanındaki (duanı kabul edeceğine dair) ahdiyle bizim için dua et. (Azabı giderirse) hiç şüphesiz biz, hidayet ehli oluruz.”
(Zuhruf 49)Harun Yıldırım Meali:
Ve onlar dediler ki: “Ey sihirbaz, senin yanında sana olan ahdi gereği Rabbine dua et! Gerçekten bizler hidayet bulanlar oluruz.”
(Zuhruf 49)Hasan Basri Çantay:
(Azabı görünce) dediler ki: "Ey sihir yapan, bizim için Rabbine, sana olan va'di vech ile, düa et. Muhakkak biz doğru yola kavuşdurulmuş olacağız".
(Zuhruf 49)Hayrat Neşriyat Meali:
Bunun üzerine dediler ki: “Ey sihirbaz! (Duânı kabûl edeceğine dâir)(1) sende olan ahdi hürmetine, Rabbine bizim için duâ et; muhakkak ki biz, (o vakit) gerçekten doğru yola giren kimseler (olur)uz.”*
(Zuhruf 49)Hubeyb Öndeş Meali: /
Onlar "Ey sihirbaz! Sana söz vermesi sebebiyle RAB'bine bizim için dua et. Gerçekten biz, cidden yolu bulanlarız." dediler.
(Zuhruf 49)Hüseyin Atay Meali:
"Ey büyücü! Sana verdiği söze göre, Rabbine bizim için yalvar da, doğrusu doğru yol da olalım" dediler.
(Zuhruf 49)İbni Kesir Meali:
Ve dediler ki: Ey sihirbaz; sana verdiği ahde göre Rabbına bizim için dua et. Muhakkak biz, hidayete eriştirilmiş olacağız.
(Zuhruf 49)İlyas Yorulmaz Meali:
Azap onları yakaladığında) “Ey Sihirbaz! Rabbine bizim için dua et, yanında getirdiğin antlaşmaya kesinlikle uyup, onun yolundan gideceğiz” dediler.
(Zuhruf 49)İskender Ali Mihr Meali:
Ve (onlar): “Ey sihirbaz, senin Allah’a olan ahdin hürmetine, Rabbine bizim için dua et (bu azabı kaldırsın)! ( O taktirde) gerçekten biz, mutlaka hidayet üzere oluruz.” dediler.
(Zuhruf 49)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Dediler: «Ey büyücü! Senin yalvarını onamıya söz veren çalabına bizim için yalvar ki biz de artık kesin olarak doğru yolu tutmuş olalım.»
(Zuhruf 49)Kadri Çelik Meali:
Ve onlar, “Ey büyücü! Sana verdiği söz hürmetine bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz (bu durumda) hidayete ermişler olacağız” dediler.
(Zuhruf 49)Mahmut Kısa Meali:
Onlar ise, her defasında Mûsâ’ya gelerek, “Ey kudretli büyücü!” diyorlardı, “Tövbe eden günahkârları bağışlayacağına dâir sana verdiği sözün hürmetine, bizim için Rabb’ine yalvar da bu belâyı kaldırsın başımızdan! Söz veriyoruz, bundan böyle kesinlikle doğru yolu izleyeceğiz!”
(Zuhruf 49)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
"Hidayete ereriz Ey Büyücü! Sana olan ahdi üzere bizim için Rabbine dua et, yalvar." dediler.
(Zuhruf 49)Mehmet Türk Meali:
Ve onlar (her seferinde): “Ey büyücü! (Allah’ın) sana verdiği söz hürmetine bizim için Rabbine duâ et. Gerçekten biz, hak yola döneceğiz.” dediler.
(Zuhruf 49)Muhammed Celal Şems Meali:
Dediler ki: “Ey sihirbaz! O’nun sana söz verdiğini, bizler için Rabbinden talep et. Biz (de) mutlaka hidayet bulanlar oluruz.”
(Zuhruf 49)Muhammed Esed Meali:
Ve (her defasında,) "Ey büyücü!" diye feryad ettiler, "Seninle yaptığı (peygamberlik) sözleşmesinin hatırına bizim için Rabbine yalvar, biz artık kesinlikle doğru yola döneceğiz!"
(Zuhruf 49)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Ve onlar; "Ey büyücü," demişlerdi, "Sana söz verdiğini sandığın rabbine bizim için yalvar. Kuşku yok ki, o zaman biz de doğru yola geliriz."
(Zuhruf 49)Mustafa Çavdar Meali:
Her felaket karşısında onlar: Ey sihirbaz! Rabbinin seninle olan ahdinin hatırına Rabbine yalvar, başımızdan bu azabı kaldırsın. Zira artık senin gösterdiğin yoldan gideceğiz, dediler. (Zuhruf 49)Mustafa Çevik Meali:
46-56 Vaktiyle Musa’yı da apaçık âyetlerimiz ve mucizelerle birlikte, Firavun ve kavmine göndermiştik. Musa onlara gidip, “Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim.” demişti. Fakat onlar peygamberliğinin delili olan mucizeleri de görmelerine rağmen, Musa’ya inanmayıp onunla alay ettiler. Bunun üzerine belki düşünür, gerçeği görür anlarlar diye birbirinden daha güçlü ve etkili mucizelerle Musa’yı destekledik. Firavun ve kavmini bu mucizelerle uyardık fakat onlar karşılaştıkları her mucize ve musibetten sonra Musa’ya gelip, “Ey yüce insan ve ey büyük sihirbaz! Rabbinin sana lütfettiği peygamberlik hatırına, O’na dua et de bizi bu musibetlerden kurtarsın. Biz artık senin davet ettiğin o yolda yürüyeceğiz.” dediler. Ne zaman Biz de onları başlarına gelen uyarıcı musibetlerden kurtardıysak hemen sözlerinden döndüler. Sonra Firavun kavmine dönüp şöyle demeye başladı: “Ey kavmim! Mısır ülkesinin hükümranlığı bana ait değil mi, şu ayaklarımın altında akıp giden nehir benim değil mi? Benim bu muhteşem kudret ve saltanatı mı görmüyor musunuz? Ben bu Musa denen, güçsüz ve zavallı adamdan daha güçlü efendiniz değil miyim? Hem bir baksanız ya, ne demek istediği ve amacının ne olduğu bile belli değil, şimdi onunla ben bir miyim? Musa gerçekten peygamber olarak görevlendirilmiş ise boynunda altın gerdanlıkları, kollarında altın bilezikleri ve yanında ona yardımcı meleklerle, ihtişamlı ve güçlü olarak karşımıza çıkması gerekmez miydi?” Firavun bu sözleri ile zaten yozlaşmaya müşrik, kâfir ve nankör olmaya yatkın olan kavmini etkisi altına aldı ve onlar da Firavun’a boyun eğip ona kulluk etmeye devam ettiler. Böylece Bize sırtlarını dönüp de gazabımızı üzerlerine çekince, hak ettikleri azaba çarptırıp hepsini suda boğduk ve onları Allah’la birlikte başkalarını da Rab ve ilah edinenler için kötü bir örnek olmak üzere gelecek nesillere ibretlik kıldık.
(Zuhruf 49)Mustafa İslamoğlu Meali:
Ve "Sen ey sihirbaz! Seninle yaptığı sözleşme hatırına, Rabbine bizim için yalvar: kesinlikle biz artık doğru yola yöneleceğiz!" diye yalvardılar.
(Zuhruf 49)Osman Okur Meali:
(Bunun üzerine dediler ki:) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.”
(Zuhruf 49)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Ve dediler ki: «Ey sahir! Bizim için Rabbine bir dua et, sana olan ahdi hürmetine, şüphe yok ki, biz de elbette hidâyete ermişler oluruz.»
(Zuhruf 49)Ömer Öngüt Meali:
Dediler ki: "Ey sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için duâ et! Artık biz doğru yola geleceğiz. "
(Zuhruf 49)Ömer Sevinçgül Meali:
Musa’ya, “Ey büyücü!” dediler, “Sende olan söz ‘Tevrat için ya da seninle yaptığı sözleşme’ hürmetine bizim için Rabbine yalvar. Biz kesinlikle doğru yola döneceğiz!”
(Zuhruf 49)Sadık Türkmen Meali:
Ve dediler ki: “Ey sihirbaz! Bizim için Rabbine, senin katındaki sözü hürmetine dua et; gerçekten biz de doğru yola geleceğiz.”
(Zuhruf 49)Seyyid Kutub Meali:
Azabı görünce: «Ey büyücü, bizim için Rabb'ine dua et, sende bulunan ahdi hürmetine bizi bağışlamasını dile, artık yola geleceğiz» dediler.
(Zuhruf 49)Suat Yıldırım Meali:
Azabı tadınca Musa'ya: "Haydi büyücü! Sana verdiği sözünün gereği olarak bizim için Rabbine dua et, bizi bağışlasın, zira artık yola geleceğiz" dediler.
(Zuhruf 49)Süleyman Ateş Meali:
Bunun üzerine dediler ki: "Ey büyücü, bizim için Rabbine du'a et, sana verdiği söz hakkı için (bizi bağışlasın) artık biz yola geleceğiz!"
(Zuhruf 49)Süleymaniye Vakfı Meali:
(Krize girince) Dediler ki "Bak büyücü! Madem sana sözü var, bizim için Rabbine (Sahibine) yalvar, kriz bitsin, biz gerçekten yola geleceğiz."
(Zuhruf 49)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
"Ey sihirbaz! Seninle yaptığı sözleşmenin hatırına bizim için Rabbine yalvar. Biz artık doğru yola döneceğiz" dediler.
(Zuhruf 49)Şaban Piriş Meali:
-Ey sihirbaz! sana verdiği söze dayanarak bizim için Rabb'ine dua et, muhakkak biz de doğru yolu bulacağız, demişlerdi.
(Zuhruf 49)Talat Koçyiğit Meali:
Nihayet şöyle demişlerdi: "Ey sihirbaz! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbına duâ et, biz mutlaka yola geleceğiz".
(Zuhruf 49)Tefhimul Kuran Meali:
Ve onlar dediler ki: «Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği söz) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız.»
(Zuhruf 49)Ümit Şimşek Meali:
Onlar ise “Ey büyücü,” diyorlardı. “Sana verdiği sözün hatırına bizim için Rabbine dua et; o zaman mutlaka doğru yola geleceğiz.”
(Zuhruf 49)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz."
(Zuhruf 49)