43. Zuhruf Suresi / 50.ayet

Fakat biz onların başından bu azabı kaldırınca da sözlerinden caydılar.

Bknz: (6/63)»(6/64)(7/135)

Mustafa Çavdar Meali

Zuhruf 50 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken onlardan azabı kaldırdık mı sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Fakat onlardan azabı çekip-giderince hemen, onlar (yine) andlarını bozuyorlar, (sözlerinden cayıyorlardı).

(Zuhruf 50)

Abdullah Parlıyan Meali:

Derken onlardan azabı kaldırdık mı, sözlerinden dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Adem Uğur Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Ahmet Hulusi Meali:

Kendilerinden azabı kaldırdığımızda, onlar hemen sözlerini bozdular!

(Zuhruf 50)

Ahmet Tekin Meali:

Fakat azâbı, kendilerinden kaldırdığımız zaman, hemen sözlerinden döndüler.*

(Zuhruf 50)

Ahmet Varol Meali

Fakat üzerlerinden azabı kaldırdığımızda hemen sözlerinden dönmeye başladılar.

(Zuhruf 50)

Ali Bulaç Meali:

Fakat onlardan azabı çekip giderince, bir de görürsün ki onlar andlarını bozuyorlar.

(Zuhruf 50)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bunun üzerine kendilerinden azabı kaldırdığımız vakit, (yola geleceğiz, iman edeceğiz sözlerinden) hemen caydılar.

(Zuhruf 50)

Ali Rıza Sefa Meali:

Fakat onlardan cezayı kaldırınca, sözlerinden dönmeye başladılar.

(Zuhruf 50)

Ali Ünal Meali:

Üzerlerinden cezayı kaldırınca da, hemen o anda sözlerinden cayıverirlerdi.

(Zuhruf 50)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz onlardan azabı kaldırdığımızda, hemen sözlerinden geri dönmeye başladılar.

(Zuhruf 50)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Fakat biz onları azaptan kurtarır kurtarmaz, bir de bakarsın ki sözlerinden dönüvermişler.

(Zuhruf 50)

Bekir Sadak Meali:

Ama, azabi uzerlerinden kaldirdigimizda hemen sozlerinden donduler.

(Zuhruf 50)

Besim Atalay Meali:

Biz onların üstünden azabı kaldırınca sözlerinden dönerler !

(Zuhruf 50)

Celal Yıldırım Meali:

Kendilerinden o azabı kaldırdığımızda, birden verdikleri sözü bozdular (yerine getirmediler).

(Zuhruf 50)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.

(Zuhruf 50)

Diyanet Vakfı Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Edip Yüksel Meali:

Fakat, onlardan felaketi kaldırdığımızda, sözlerinden hemen dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bunun üzerine kendilerinden azabı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler

(Zuhruf 50)

Elmalılı Yeni Meali:

Bunun üzerine kendilerinden azabı açtığımızda hemen cayıverdiler.

(Zuhruf 50)

Erhan Aktaş Meali:

Fakat onları azaptan kurtarınca da hemen sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Gültekin Onan Meali:

Fakat onlardan azabı çekip giderince, bir de görürsün ki onlar andlarını bozuyorlar.

(Zuhruf 50)

Hakkı Yılmaz Meali:

Fakat ne zaman ki azabı kendilerinden kaldırdık, o zaman onlar sözlerinden dönüverirler.

(Zuhruf 50)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlardan azabı giderince, hemen sözlerini bozuverdiler.

(Zuhruf 50)

Harun Yıldırım Meali:

Fakat onlardan azabı çekipgiderince, bir de görürsün ki onlar verdikleri sözü bozuyorlar.

(Zuhruf 50)

Hasan Basri Çantay:

Fakat biz onlardan azabı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sözü bozuyorlar bile!

(Zuhruf 50)

Hayrat Neşriyat Meali:

Fakat kendilerinden azâbı açıver(ip kaldır)ınca, onlar sözlerinden hemen döndüler.

(Zuhruf 50)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından, azabı kendilerinden açtığımız [kaldırdığımız] zaman ne beklersin? Onlar ters dönüyorlar. (sözlerinden dönüyorlar)

(Zuhruf 50)

Hüseyin Atay Meali:

Ancak, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

İbni Kesir Meali:

Azabı üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden caydılar.

(Zuhruf 50)

İlyas Yorulmaz Meali:

Bundan sora onlardan azabı kaldırdığımızda , hemen antlaşmayı eksilterek bozdular.

(Zuhruf 50)

İskender Ali Mihr Meali:

Fakat onlardan azabı kaldırınca, o zaman onlar (verdikleri sözleri) bozuyorlar.

(Zuhruf 50)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz onların üzerinden azabı giderince onlar da hemen sözlerinden caydılar.

(Zuhruf 50)

Kadri Çelik Meali:

Fakat onlardan azabı çekip giderince, hemen sözlerinden caydılar!

(Zuhruf 50)

Mahmut Kısa Meali:

Fakat Biz o belâyı başlarından kaldırır kaldırmaz, sözlerinden dönüveriyorlardı.

(Zuhruf 50)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rahatsız edici azabı çekip giderince, bir de görürsün ki onlar sözlerinden dönmeye başlarlar.

(Zuhruf 50)

Mehmet Türk Meali:

Biz onlardan azabı kaldırınca da hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz, kendilerinden azabı uzaklaştırdığımızda (ise,) hemen sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Muhammed Esed Meali:

Ama azaptan kurtarır kurtarmaz, bir bakarsın ki hemen sözlerinden dönüvermişler!

(Zuhruf 50)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

(Zuhruf 50)

Mustafa Çavdar Meali:

Fakat biz onların başından bu azabı kaldırınca da sözlerinden caydılar.

Bknz: (6/63)»(6/64) - (7/135)

(Zuhruf 50)

Mustafa Çevik Meali:

46-56 Vaktiyle Musa’yı da apaçık âyetlerimiz ve mucizelerle birlikte, Firavun ve kavmine göndermiştik. Musa onlara gidip, “Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim.” demişti. Fakat onlar peygamberliğinin delili olan mucizeleri de görmelerine rağmen, Musa’ya inanmayıp onunla alay ettiler. Bunun üzerine belki düşünür, gerçeği görür anlarlar diye birbirinden daha güçlü ve etkili mucizelerle Musa’yı destekledik. Firavun ve kavmini bu mucizelerle uyardık fakat onlar karşılaştıkları her mucize ve musibetten sonra Musa’ya gelip, “Ey yüce insan ve ey büyük sihirbaz! Rabbinin sana lütfettiği peygamberlik hatırına, O’na dua et de bizi bu musibetlerden kurtarsın. Biz artık senin davet ettiğin o yolda yürüyeceğiz.” dediler. Ne zaman Biz de onları başlarına gelen uyarıcı musibetlerden kurtardıysak hemen sözlerinden döndüler. Sonra Firavun kavmine dönüp şöyle demeye başladı: “Ey kavmim! Mısır ülkesinin hükümranlığı bana ait değil mi, şu ayaklarımın altında akıp giden nehir benim değil mi? Benim bu muhteşem kudret ve saltanatı mı görmüyor musunuz? Ben bu Musa denen, güçsüz ve zavallı adamdan daha güçlü efendiniz değil miyim? Hem bir baksanız ya, ne demek istediği ve amacının ne olduğu bile belli değil, şimdi onunla ben bir miyim? Musa gerçekten peygamber olarak görevlendirilmiş ise boynunda altın gerdanlıkları, kollarında altın bilezikleri ve yanında ona yardımcı meleklerle, ihtişamlı ve güçlü olarak karşımıza çıkması gerekmez miydi?” Firavun bu sözleri ile zaten yozlaşmaya müşrik, kâfir ve nankör olmaya yatkın olan kavmini etkisi altına aldı ve onlar da Firavun’a boyun eğip ona kulluk etmeye devam ettiler. Böylece Bize sırtlarını dönüp de gazabımızı üzerlerine çekince, hak ettikleri azaba çarptırıp hepsini suda boğduk ve onları Allah’la birlikte başkalarını da Rab ve ilah edinenler için kötü bir örnek olmak üzere gelecek nesillere ibretlik kıldık.

(Zuhruf 50)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ama cezayı kaldırır kaldırmaz derhal sözlerinden caydılar.

(Zuhruf 50)

Osman Okur Meali:

Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Vaktâ ki, onlardan o azabı açıverdik, o zaman onlar sözlerinden geri döner oldular.

(Zuhruf 50)

Ömer Öngüt Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden hemen caydılar.

(Zuhruf 50)

Ömer Sevinçgül Meali:

Fakat biz azabı üzerlerinden kaldırır kaldırmaz sözlerinden döndüler.

(Zuhruf 50)

Sadık Türkmen Meali:

Fakat onlardan azabı kaldırdığımız zaman, bir de bakarsın ki, onlar sözlerini bozuyorlar!..

(Zuhruf 50)

Seyyid Kutub Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden dönmeye başladılar.

(Zuhruf 50)

Suat Yıldırım Meali:

Fakat Biz, onlardan azabı giderince, hemen sözlerinden caydılar.

(Zuhruf 50)

Süleyman Ateş Meali:

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden dönmeğe başladılar.

(Zuhruf 50)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Krizlerini giderince, derhal sözlerinden caydılar.

(Zuhruf 50)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Ama üzerlerindeki sıkıntıyı kaldırdığımızda verdikleri sözden hemen caydılar.

(Zuhruf 50)

Şaban Piriş Meali:

Onlardan azabı kaldırdığımız zaman da hemen sözlerini bozuyorlardı.

(Zuhruf 50)

Talat Koçyiğit Meali:

Fakat onlardan azabı kaldırdığımız zaman da, sözlerinden dönmüşlerdi.

(Zuhruf 50)

Tefhimul Kuran Meali:

Fakat onlardan azabı çekip giderince, bir de görürsün ki onlar andlarını bozuyorlar.

(Zuhruf 50)

Ümit Şimşek Meali:

Fakat azaplarını kaldırır kaldırmaz onlar yine sözlerinden dönüyorlardı.

(Zuhruf 50)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Fakat kendilerinden azabı kaldırdığımızda hemen yan çizmeye başladılar.

(Zuhruf 50)