Firavun, bu sözlerle halkını hafife alıp küçümsedi ve akıllarını çeldi. Zaten onlar yoldan çıkmaya meyilli bir toplum oldukları için ona boyun eğdiler.
Bknz: (10/83)
Firavun, bu sözlerle halkını hafife alıp küçümsedi ve akıllarını çeldi. Zaten onlar yoldan çıkmaya meyilli bir toplum oldukları için ona boyun eğdiler.
Bknz: (10/83)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Derken kavminin aklını çeldi de ona itaat ettiler, şüphe yok ki onlar, yoldan çıkmış bir topluluktu.
(Zuhruf 54)(Firavun) Böylece kendi kavmini küçümseyip hafife aldı (onları basit ve haysiyetsiz ayak takımı kimseler saydı). Buna rağmen, yine onlar kendisine (hürmet ve) itaatini (artırdı) . Gerçekten onlar fasık (duyarsız, davasız ve bayağı insanlardan oluşan) bir kavim olmuşlardı. (Çünkü Firavun kendilerini hakir gördükçe, ona daha çok yanaşmışlardı.)
(Zuhruf 54)Firavun böylece kavmini adam hesabına koymayıp, hafife aldı, ahmaklaştırıp aldattı da, onlar da ona boyun eğer hale geldiler. Çünkü onlar hak yoldan çıkmış bir toplumdu.
(Zuhruf 54)Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.
(Zuhruf 54)(Firavun) halkını aşağıladı... Onlar da ona itaat ettiler... Muhakkak ki onlar inancı bozulmuş bir toplumdu!
(Zuhruf 54)Firavun, küçümseyerek sindirici bir bakışla kavmine bir göz gezdirdi. Onlar da Firavun'a boyun eğdiler. Çünkü onlar doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden, fâsık, âsî, bozguncu bir kavimdi.
(Zuhruf 54)O kavmini küçümsedi onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.
(Zuhruf 54)Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi.
(Zuhruf 54)Böylece (Firavun) kavmini küçümsedi. Onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar dinden çıkmış, fâsık bir kavim idiler.
(Zuhruf 54)Böylece, toplumunu şapşal yerine koydu; bu yüzden, ona boyun eğdiler. Aslında, onlar, yoldan çıkmış bir toplumdu.
(Zuhruf 54)Firavun, halkını küçümsedi ve hiçe saydı, onlar da körü körüne ona itaat ettiler. Çünkü günahlarla yoldan bütün bütün çıkmış bir topluluk idiler.
(Zuhruf 54)Böyle diyerek milletini hafife aldı.(*) Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar, yasaları çiğneyen bir toplum idiler.*
(Zuhruf 54)Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavim idiler.
(Zuhruf 54)Firavun, milletini kucumsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Dogrusu onlar yoldan cikmis bir milletti.
(Zuhruf 54)Hafif gördü ulusunu, ona boyun iğdiler, çünkü onlar buyrumdan dış ulusturlar
(Zuhruf 54)Böylece o, kendi milletini hafife aldı (da aldatıcı sözler söyledi). Bu sebeple ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar hakkın yolundan çıkmış ahlâksız bir milletti.
(Zuhruf 54)İşte Firavun bu şekilde kavmini küçümsedi. Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.
(Zuhruf 54)Firavun, milletini küçümsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti.
(Zuhruf 54)Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.
(Zuhruf 54)Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.
(Zuhruf 54)Böylece halkını yanılttı ve onlar da ona uydular. Onlar bayağı insanlardı.
(Zuhruf 54)Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler çünkü dinden çıkmış fasık bir kavm idiler
(Zuhruf 54)Bu şekilde (Firavun) kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler, çünkü dinden çıkmış günahkar bir kavim idiler.
(Zuhruf 54)Firavun halkını etkisi altına aldı. Bunun üzerine halkı ona itaat etti. Onlar fasık[1] bir toplum oldular.
1)Vahyin belirlediği sınırların dışına çıkan. İyi, doğru, temiz ve güzel şeylerden uzak kalan.
Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar fasıklar kavmiydi.
(Zuhruf 54)Firavun kendi toplumunu etkisizleştirdi de onlar da ona itaat ettiler. Şüphesiz onlar, hak yoldan çıkmış kimseler toplumu idiler.
(Zuhruf 54)Kavmini hafife aldı/onursuzlaştırdı/aptallaştırdı, onlar da ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar, fasık bir topluluktu.
(Zuhruf 54)Böylelikle kendi kavmini hafife aldı, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar fasık olan bir kavimdi.
(Zuhruf 54)Bu suretle kavmini küçümsedi. Onlar da kendisine itaat etdiler. Hakıykat onlar faasıklar güruhu idi.
(Zuhruf 54)(Fir'avun) böylece kavmini hafife aldı (küçümsedi); buna rağmen ona itâat ettiler. Gerçekten onlar bir fâsıklar topluluğu idiler.
(Zuhruf 54)Böylece [Firavun], milletini hafife aldı, ardından [milleti] ona [Firavun'a] gönülden itaat etti. Gerçekten onlar, hadlerini aşan bir milletti.
(Zuhruf 54)O, ulusunu küçümsedi, ama onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu, onlar yoldan çıkmış bir ulustu.
(Zuhruf 54)Firavun, kavmini küçümsedi, ama onlar yine de kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar, fasık olan bir kavim idi.
(Zuhruf 54)Kavmi Musa'yı küçük görüp hafife aldılar ve firavuna itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar yoldan çıkmış topluluktu.
(Zuhruf 54)Böylece (firavun) kavmini hafife aldı (küçümsedi). Bunun üzerine (kavmi) ona itaat etti. Muhakkak ki onlar fasık bir kavim oldular.
(Zuhruf 54)Böylece Firavun, ulusunu alık yerine koydu. Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar karıştırıcı kimselerdiler.
(Zuhruf 54)Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar fasıklar topluluğu idi.
(Zuhruf 54)İşte Firavun, halkını aptal yerine koyarak onları böyle küçümsedi, onlar da koyun sürüsü gibi ona itaat ettiler. Çünkü onlar, zaten yoldan çıkmış bir topluluktu.
(Zuhruf 54)Hakikatte kavmini küçümsedi, onlar da boyun eğdiler. Gerçekten onlar fasık bir kavimdir.
(Zuhruf 54)(Firavun) böylece kavmini küçümse(yerek ez)di. Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar, (zâten) hak yoldan çıkmış bir toplum idi.
(Zuhruf 54)Böylece o, kavmini küçük düşürdü. Onlar (da) kendisine boyun eğdiler. Şüphesiz onlar fâsık kimselerdi.
(Zuhruf 54)Firavun, böylece halkını ahmaklaştırdı ve onlar da sonunda boyun eğdiler, çünkü onlar aldatılmış, ayartılmış bir halktı!
(Zuhruf 54)Böylece Firavun halkını küçümseyip yanılttı ve onlar da ona uydular. Onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.
(Zuhruf 54)Bknz: (10/83)
(Zuhruf 54)46-56 Vaktiyle Musa’yı da apaçık âyetlerimiz ve mucizelerle birlikte, Firavun ve kavmine göndermiştik. Musa onlara gidip, “Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim.” demişti. Fakat onlar peygamberliğinin delili olan mucizeleri de görmelerine rağmen, Musa’ya inanmayıp onunla alay ettiler. Bunun üzerine belki düşünür, gerçeği görür anlarlar diye birbirinden daha güçlü ve etkili mucizelerle Musa’yı destekledik. Firavun ve kavmini bu mucizelerle uyardık fakat onlar karşılaştıkları her mucize ve musibetten sonra Musa’ya gelip, “Ey yüce insan ve ey büyük sihirbaz! Rabbinin sana lütfettiği peygamberlik hatırına, O’na dua et de bizi bu musibetlerden kurtarsın. Biz artık senin davet ettiğin o yolda yürüyeceğiz.” dediler. Ne zaman Biz de onları başlarına gelen uyarıcı musibetlerden kurtardıysak hemen sözlerinden döndüler. Sonra Firavun kavmine dönüp şöyle demeye başladı: “Ey kavmim! Mısır ülkesinin hükümranlığı bana ait değil mi, şu ayaklarımın altında akıp giden nehir benim değil mi? Benim bu muhteşem kudret ve saltanatı mı görmüyor musunuz? Ben bu Musa denen, güçsüz ve zavallı adamdan daha güçlü efendiniz değil miyim? Hem bir baksanız ya, ne demek istediği ve amacının ne olduğu bile belli değil, şimdi onunla ben bir miyim? Musa gerçekten peygamber olarak görevlendirilmiş ise boynunda altın gerdanlıkları, kollarında altın bilezikleri ve yanında ona yardımcı meleklerle, ihtişamlı ve güçlü olarak karşımıza çıkması gerekmez miydi?” Firavun bu sözleri ile zaten yozlaşmaya müşrik, kâfir ve nankör olmaya yatkın olan kavmini etkisi altına aldı ve onlar da Firavun’a boyun eğip ona kulluk etmeye devam ettiler. Böylece Bize sırtlarını dönüp de gazabımızı üzerlerine çekince, hak ettikleri azaba çarptırıp hepsini suda boğduk ve onları Allah’la birlikte başkalarını da Rab ve ilah edinenler için kötü bir örnek olmak üzere gelecek nesillere ibretlik kıldık.
(Zuhruf 54)İşte böylece Firavun kavmini tahrik etti; onlar da bu tahrike kapıldılar: Zaten onlar öteden beri yoldan çıkmış bir kavimdiler.
(Zuhruf 54)Firavun, bu sözlerle halkını etki altına alıp akıllarını çeldi. Zaten onlar yoldan çıkmaya meyilli bir toplum oldukları için ona boyun eğdiler.
(Zuhruf 54)Artık kavmine hakaretle baktı. Derken onlar da ona itaat ediverdiler. Şüphe yok ki onlar, fasıklar olan bir kavim olmuş idiler.
(Zuhruf 54)Firavun milletini küçümsedi, amma onlar yine de kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir topluluk idiler.
(Zuhruf 54)Firavun, halkını aldattı, onlar da kendisine uydular. Çünkü, onlar yoldan çıkmış azgın kimselerdi.
(Zuhruf 54)Böylelikle kavmini kandırıp aşağıladı. Onlar da ona boyun eğdiler! Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavim idiler.
(Zuhruf 54)İşte Firavun bu şekilde kavmini küçümsedi. Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.
(Zuhruf 54)O halkını küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan iyice çıkmış bir toplum idi.
(Zuhruf 54)Kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavim idiler.
(Zuhruf 54)Firavun, halkını aptal yerine koydu ama yine de ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir halktı.
(Zuhruf 54)Böylece Firavun, halkını aptallaştırdı, onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar, yoldan çıkmışlardı.
(Zuhruf 54)Firavun, halkını küçümsemiş, onlar da ona boyun eğmişlerdi. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir toplum idi.
(Zuhruf 54)Böylece Firavun, kavmini küçümsemiş, onlar da ona itaat etmişlerdi. Zaten onlar fâsık kimseler idiler.
(Zuhruf 54)Böylelikle kendi kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eğdiler. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi.
(Zuhruf 54)O halkını küçümsedi; onlar da kendisine boyun eğdiler. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir halk idi.
(Zuhruf 54)İşte toplumunu böyle küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler.
(Zuhruf 54)