43. Zuhruf Suresi / 86.ayet

Onların Allah ile aralarına koyup dua ile yalvarıp yakardıklarının hiç kimseye şefaat etme yetkileri yoktur. Ancak bu gerçeği Kuran’a şahit olanlar bilir.

Bknz: (21/28)(53/26)

Mustafa Çavdar Meali

Zuhruf 86 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve ondan başkalarına tapanlar, şefaate nail olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesna ve onlar, gerçeği bilirler de.

(Zuhruf 86)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bilerek (şuurlu hareketle) Hakka şahitlik (ve hayra rehberlik) edenler hariç; O’nun (Allah’ın) dışında yalvardıkları, kendilerine şefaatte bulunmaya malik olamayacaktır. (Bilinçle ve cesaretle insanları hayra çağıran ve Hakkı savunan mü’minlere ise şefaat izni çıkacaktır.)

(Zuhruf 86)

Abdullah Parlıyan Meali:

Allah'ı bırakıp ta, O'ndan başkasına tapanların taptıkları şeylerin hiç birisi, hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip değillerdir. Ama hakka şehadet eden ve O'na inanan kimseler izin verildiği takdirde şefaat edebileceklerdir.

(Zuhruf 86)

Adem Uğur Meali:

Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Ahmet Hulusi Meali:

O'nun dununda olarak yöneldikleri şefaate sahip olamazlar; ancak bilerek Hak olarak şahit olanlar müstesna!

(Zuhruf 86)

Ahmet Tekin Meali:

Onların, Allah'ı bırakıp kulları durumundakilerden ümit bağladıkları, yalvardıkları varlıklar, şefaat hakkına sahip değildir. Ancak bilerek, hakkı, Kur'ân'ı, İslâm'ı bayraklaştıranlar, örnek önderler, örnek mü'minler şefaat edebilir.

(Zuhruf 86)

Ahmet Varol Meali

O'ndan başka taptıkları şefaat yetkisine sahip değildirler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.

(Zuhruf 86)

Ali Bulaç Meali:

O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.

(Zuhruf 86)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O'ndan başka ibadet edib durdukları şeyler (putlar), şefaat da edemezler; ancak Hak'ka şehadet eden (dili ve kalbi ile “Lâ ilâhe illAllah diyen”) kimseler müstesna... onlar (Allah'ın Rableri olduğunu gerçek olarak) bilirler.

(Zuhruf 86)

Ali Rıza Sefa Meali:

Gerçek için bilerek tanıklık edenler başkadır. O'ndan başka bir de ayrıca yakarışlarda bulundukları, hiç kimseye ara buluculuk yapamazlar.

(Zuhruf 86)

Ali Ünal Meali:

Müşriklerin O’ndan başka ilâhlaştırıp kendilerine yalvardıkları varlıkların (her iki dünyada da Allah katında) şefaat edecek güç ve yetkileri yoktur; ancak bilerek, ilme dayalı olarak hakka, (Allah’ın birliğine, İlâh, Rab ve Melik olduğu gerçeğine) şahitlik edenlere (bu yetki tanınacaktır).

(Zuhruf 86)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Allah’tan başka yalvardıkları zatlar, şefaat etmeye malik değiller. Hakka şahit olup da (Allah’ın mutlak hâkimiyetini) bilenler müstesna… (Hz. İsa ve melekler gibi.)

(Zuhruf 86)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Allah'tan başka yalvardıklarının, şefaat etmeye güçleri yoktur. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç.

(Zuhruf 86)

Bekir Sadak Meali:

Allah'i birakip yalvardiklari seyler, sefaat edemezler. Ancak hakki bilip ona sahidlik edenler bunun disindadir.

(Zuhruf 86)

Besim Atalay Meali:

Ondan özge tapmış bulundukları, onlara hiç şefaat edemez, ancak hakla tanık olarak onu bilenler şefaat eder

(Zuhruf 86)

Celal Yıldırım Meali:

Allah'tan başkasına duâ edip yalvaranlar, yalvardıkları şeyin şefaatine eremezler. Ancak bilerek hakk ile (hakk adına) şehâdet edenler müstesna...

(Zuhruf 86)

Cemal Külünkoğlu Meali:

O'nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler (Allah'ın müsaadesiyle) şefaat edebilirler.

(Zuhruf 86)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

O'nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilirler.

(Zuhruf 86)

Diyanet Vakfı Meali:

Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır.  *

(Zuhruf 86)

Edip Yüksel Meali:

Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç

(Zuhruf 86)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesna

(Zuhruf 86)

Elmalılı Yeni Meali:

O'ndan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler; ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden kimseler başka !

(Zuhruf 86)

Erhan Aktaş Meali:

Onların, O'ndan başka dua ettikleri kimseler şefaate güç yetiremezler. Bunu ancak gerçeğe tanıklık edenler kavrar.[1]

1)Birçok çeviride, ayetin son cümlesine, "gerçeğe tanıklık edenler hariç," yani bu kimseler şefaat edecekler şeklinde yanlış anlam verilerek; Kur'an'ın şirk saydığı "şefaat inancı" meşru gösterilmektedir. Oysaki ayet, "gerçeğe tanıklık eden kimselerin, Allah'ın dışında dua edilenlerin kimseye şefaat edemeyeceklerini bildiklerini, onların bu gerçeği kavradıklarını söylemektedir.

(Zuhruf 86)

Gültekin Onan Meali:

O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.

(Zuhruf 86)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve onların, O'nun astlarından yalvarıp durdukları kimseler yardıma, desteğe, iltimasa mâlik olamazlar. Ancak hakka şâhit olan Zat bunun dışındadır. Onlar da biliyorlar.

(Zuhruf 86)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onun dışında dua ettikleri, şefaat yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.

(Zuhruf 86)

Harun Yıldırım Meali:

O’nun dışında dua ettikleri şefaate malik değildir; ancak kendileri bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.

(Zuhruf 86)

Hasan Basri Çantay:

Allahı bırakıb da tapar oldukları (putlar hiçbir kimseye) şefaat etmek (salahiyyetine) malik değildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek şehadet edenler müstesna.

(Zuhruf 86)

Hayrat Neşriyat Meali:

O'nu bırakıp da (kendisine) yalvarageldikleri şeyler, şefâate sâhib değillerdir; ancak(yakinen) bilerek (ve îmân ederek) hakka şâhidlik edenler müstesnâ.(2)*

(Zuhruf 86)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ondan [Allah'tan] beride [kendilerine]¹ dua ettikleri [şeyler] şefaate sahip olamazlar. Ancak Hakka [Gerçeğe] bilerek şahitlik eden kimse [şefaate sahip olur].

(Zuhruf 86)

Hüseyin Atay Meali:

Ondan başka yalvardıkları aracılık edemezler. Ancak, bilenler gerçeğe tanıklık ederler.

(Zuhruf 86)

İbni Kesir Meali:

O'ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler.

(Zuhruf 86)

İlyas Yorulmaz Meali:

Allah dan başkalarına kulluk edenler, yardım edilmeye (şefaat edilmeye) hak kazanamazlar. Ancak bilerek Hakka (Kur'an'a) şahitlik edenler yardıma kavuşacaklardır.

(Zuhruf 86)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onların, O’ndan (Allah’tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk’a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk’ı) bilirler.

(Zuhruf 86)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Allah'ı bırakıp da başkasına tapanlar artık Onun kayırıcılığını elde edemezler. Yalnız doğruyu bilip de tanıklık edenler için böyle değildir.

(Zuhruf 86)

Kadri Çelik Meali:

O'nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmaya malik değillerdir; ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesnadır.

(Zuhruf 86)

Mahmut Kısa Meali:

İnkârcıların, O’nun yanı sıra yalvarıp durdukları o sahte ilâhlar, onların cezadan kurtulması için asla arabuluculuk yapamayacak, hiç kimseye şefaat edemeyeceklerdir! Ancak, bilinçli bir şekilde gerçeğe, doğruya şâhitlik edenler Allah’ın izniyle ve ancak O’nun izin verdiği kişilere şefaat edebilecektir. Aslında, Allah’ın sonsuz kudret sahibi olduğunu inkârcılar da pekâlâ bilirler:

(Zuhruf 86)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Zaten O'nun dışında taptıkları şeylerin hiç birisi kendilerine şefaatte güç yetiremezler. Ulu hikmete, hak ve gerçeğe ancak bilerek şahitlik edenlerin şefaat edebilmeleri müstesnadır.

(Zuhruf 86)

Mehmet Türk Meali:

Bilerek hakka şâhitlik edenlerin dışında (kâfirlerin) O (Allah)’ı bırakıp da yalvardıkları kimseler, asla şefâat edemezler.

(Zuhruf 86)

Muhammed Celal Şems Meali:

O’nun dışında çağırdıkları, (asla) şefaat sahibi değillerdir. (Şefaate lâyık olan,) ancak hakka şahadet edendir. 1 (Kâfirler bu gerçeği çok iyi) bilirler.

(Zuhruf 86)

Muhammed Esed Meali:

Bazılarının Allah'tan başka sığınıp yalvardıkları bu (varlık)lar, (hayatlarında) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın tek ve benzersiz olduğunun) farkına varmış olanlar dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip değiller.

(Zuhruf 86)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onların Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, kayırma ve yardım hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka tanıklık edenler bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Mustafa Çavdar Meali:

Onların Allah ile aralarına koyup dua ile yalvarıp yakardıklarının hiç kimseye şefaat etme yetkileri yoktur. Ancak bu gerçeği Kuran’a şahit olanlar bilir.

Bknz: (21/28) - (53/26)

(Zuhruf 86)

Mustafa Çevik Meali:

Müşriklerin Allah’la beraber ilah edindikleri kimseler, onlara asla şefaat edemezler. Ancak yalnız Allah’ı ilah edinip de O’nun davetine iman edenler, Allah’ın izin verdiği sınırlar içinde dünyada insanlara şefaat (yardım) edebilirler.

(Zuhruf 86)

Mustafa İslamoğlu Meali:

O'ndan başka, yalvarıp yakardıkları varlıklar (yaşarken) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın eşsiz ve benzersiz) olduğunu bilenler dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat edecek güce sahip değiller.

(Zuhruf 86)

Osman Okur Meali:

Ona yakın saydıklarından, yalvarıp yakardıkları (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat edecek güce sahip değiller. Bunu ancak gerçeğe tanıklık edenler kavrar.

(Zuhruf 86)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

O'ndan başka ibadet eder oldukları şeyler, şefaat etmeğe malik değildirler. Ancak o bilir oldukları halde Hakk'a şehâdet edenler müstesnâ.

(Zuhruf 86)

Ömer Öngüt Meali:

Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak bilerek hak ile şâhitlik edenler bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Ömer Sevinçgül Meali:

Ondan başka yalvardıklarının şefaat yetkisi yoktur. Bilerek hakka tanıklık edenler başkadır.

(Zuhruf 86)

Sadık Türkmen Meali:

Bazılarının O’ndan başka sığınıp yalvardıkları kimseler, şefaate güç yetiremezler; ancak hakikatleri bilenler şahitlik/şefaat edebilirler.

(Zuhruf 86)

Seyyid Kutub Meali:

Allah'tan başka tanrı diye yalvardıkları şeyler, şefaat gücüne ve yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek Hakka şahidlik edenler bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Suat Yıldırım Meali:

Müşriklerin O'ndan başka yalvardıkları sahte tanrıların şefaat yetkileri yoktur. Ancak bilerek hak ve gerçeğe şahitlik edenler bunu yapabileceklerdir.

(Zuhruf 86)

Süleyman Ateş Meali:

O'ndan başka (tanrı diye) yalvardıkları şeyler şefa'at (yetkisin)e sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahidlik edenler (bildiklerini doğru anlatanlar) bunun dışındadır.

(Zuhruf 86)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Allah ile aralarına koyduklarını yardıma çağıranlar, şefaatten yararlanamazlar; oysa bilerek doğruya şahitlik edenler öyle değildir[1].

1) Allah ile arasına aracı koyanlar müşriklerdir. Onlar şefaat yararlanmayacaklar; yani cehennemden çıkarılıp cennette bulunan bir yakınlarının yanına yerleştirilmeyeceklerdir. Allah'ın Elçisinin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir." Hadisi rivayet eden Cabir dedi ki: "Büyük günahı olmayanın şefaate ne ihtiyacı olur!" (Tirmizi, Sünen, Kıyamet 12, (2436) (Orada) Rahman'dan söz almış olanlar dışında kimse şefaat hakkına sahip olamayacaktır.  (Meryem 19/87) "Bilerek doğruya şahitlik edenler" Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik edenlerdir. Böyleleri müşrik olmadıkları için günahlarından dolayı cehenneme sokulsalar da oradan çıkarılıp cennetteki yakınlarının yanına yerleştirileceklerdir. Şefaat budur.

(Zuhruf 86)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah'ın yanısıra yalvardıkları varlıklar, kimse için aracılık edemez. Bilerek hakikate şahitlik edenler bunu bilirler.

(Zuhruf 86)

Şaban Piriş Meali:

Bilerek hakka şahitlik edenler dışında, Allah'tan başka dua ettiklerinin, şefaat güçleri yoktur.

(Zuhruf 86)

Talat Koçyiğit Meali:

Bilerek hakka şâhidlik edenler dışında, Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleri şeyler şefâata sahip değillerdir.

(Zuhruf 86)

Tefhimul Kuran Meali:

O'nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmağa malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.

(Zuhruf 86)

Ümit Şimşek Meali:

Onların Allah'tan başka yakardıkları şeyler ise şefaat yetkisine sahip değillerdir—ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.

(Zuhruf 86)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.

(Zuhruf 86)