74. Müdessir Suresi / 47.ayet

– Ta ki ölüm kapımızı çalıncaya kadar.

Bknz: (6/26)»(6/28)(23/99)»(23/108)

Mustafa Çavdar Meali

Müdessir 47 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bize ölüm gelip çatıncaya dek.

(Müdessir 47)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

"Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı (ecel bizi gafil yakaladı) ."

(Müdessir 47)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sonra da bu halimiz ölüm bize gelinceye kadar devam etti.

(Müdessir 47)

Adem Uğur Meali:

Sonunda bize ölüm geldi çattı.

(Müdessir 47)

Ahmet Hulusi Meali:

"Sonunda yakin (hakikatle yüzleşmek) oluştu!"

(Müdessir 47)

Ahmet Tekin Meali:

“Kesin iman edilecek hakikatlerle yüz yüze gelme vaktine kadar yalanlıyorduk.”

(Müdessir 47)

Ahmet Varol Meali

Sonunda kesin gerçek (ölüm) bize gelip çattı."

(Müdessir 47)

Ali Bulaç Meali:

"Sonunda yakin (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."

(Müdessir 47)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Nihayet bize ölüm gelib çattı.”

(Müdessir 47)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Gerçekler önümüze gelinceye dek!"

(Müdessir 47)

Ali Ünal Meali:

“Derken, kaçınılması mümkün olmayan ölüm gerçeği geldi çattı.”

(Müdessir 47)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Nihayet ölüm ile bize yakin geldi.

(Müdessir 47)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Onlar da şöyle cevap vereceklerdir: "İnanıp kulluk edenlerden değildik. Yoksulları doyurmuyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık. Sonunda ölüm bize geldi çattı."

(Müdessir 47)

Bekir Sadak Meali:

«Ölum bize o haldeyken geldi.»

(Müdessir 47)

Besim Atalay Meali:

46,47. Bize yakın gelenedek, kıyameti yalanlardık!»

(Müdessir 47)

Celal Yıldırım Meali:

Tâ ki, ölüm bize gelip çattı.

(Müdessir 47)

Cemal Külünkoğlu Meali:

46,47. “(Ölüm ile) her şey açık seçik ortaya çıkıncaya kadar hesap gününü de yalan sayardık.”

(Müdessir 47)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Ölüm bize o haldeyken geldi."

(Müdessir 47)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Nihayet ölüm bize gelip çattı."

(Müdessir 47)

Diyanet Vakfı Meali:

Sonunda bize ölüm geldi çattı.

(Müdessir 47)

Edip Yüksel Meali:

'Nihayet (şimdi) kesin gerçeğe ulaştık.'

(Müdessir 47)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ta gelinciye kadar bize o yakin

(Müdessir 47)

Elmalılı Yeni Meali:

bize o ölüm gelinceye kadar!"

(Müdessir 47)

Erhan Aktaş Meali:

"Bize yakin[1] gelene kadar."

1)Ölüm gelip çatana kadar.

(Müdessir 47)

Gültekin Onan Meali:

"Sonunda yakin (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."

(Müdessir 47)

Hakkı Yılmaz Meali:

46-47 Ve de biz, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz olan ölüm, kıyâmet bize gelene kadar Din Günü'nü yalanlıyorduk” dediler.

(Müdessir 47)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Yakin (ölüm) bize gelene kadar (böyle devam etti).”

(Müdessir 47)

Harun Yıldırım Meali:

“Kesin olan bize gelip çatıncaya değin.”

(Müdessir 47)

Hasan Basri Çantay:

"Nihayet bize ölüm gelib çatdı".

(Müdessir 47)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Nihâyet bize yakin (inkâr edemeyeceğimiz ölüm) geldi!”

(Müdessir 47)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(43-47) [suçlular] "Hiç namaz kılanlardan¹ (musallin) olmadık. Yoksullara hiç yedirmezdik. (Boşa) dalanlarla beraber (boşa) dalardık. Bize yakın-kesin olarak gelinceye kadar, dinin gününü yalanlıyorduk." dediler.

(Müdessir 47)

Hüseyin Atay Meali:

Öyle iken kesin bilinç bize geldi."

(Müdessir 47)

İbni Kesir Meali:

Nihayet ölüm bize gelip çattı.

(Müdessir 47)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Taki o günü kesin bir şekilde görünceye kadar” dediler.

(Müdessir 47)

İskender Ali Mihr Meali:

Bize yakîn gelene kadar (ölüm anı gelinceye kadar).

(Müdessir 47)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

sonunda ölüm, geldi bize çattı.»

(Müdessir 47)

Kadri Çelik Meali:

“Sonunda yakin (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı.”

(Müdessir 47)

Mahmut Kısa Meali:

“İşte böyle, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp giderken, nihâyet ölüm denen gerçek, hiç beklemediğimiz bir anda aniden karşımıza çıkıverdi!”

(Müdessir 47)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Eğlence işimiz olurdu. Ta ki ölüm gerçeği gelip çattı bize, artık biz naçar.

(Müdessir 47)

Mehmet Türk Meali:

45,46,47. (Bir de): “Ölüm bize gelinceye kadar, (bâtıla) dalanlarla beraber (kendimizden geçer) biz de dalar giderdik, din gününü de yalanlardık.” derler.

(Müdessir 47)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Sonunda bize ölüm geldi.”

(Müdessir 47)

Muhammed Esed Meali:

(ölüm ile) her şey açık seçik ortaya çıkıncaya kadar."

(Müdessir 47)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Sonunda kesin bilgi ve ölüm bize ulaştı."

(Müdessir 47)

Mustafa Çavdar Meali:

– Ta ki ölüm kapımızı çalıncaya kadar.

Bknz: (6/26)»(6/28) - (23/99)»(23/108)

(Müdessir 47)

Mustafa Çevik Meali:

40-47 İman edip sorumluluklarını yerine getirenler, cennet nimetleri ile yaşarken, cehennem azabı içinde kıvrananlara soracaklar: “Sizi bu kavurucu ateşe sokan nedir?” Onlar da şöyle cevap verecekler: “Dünya hayatında batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık, yoksulu doyurmaz, namaz kılmaz ve Hesap Günü ile karşılaşacağımıza inanmazdık. Sonunda ölüm gelip çattı ve bu gerçekle yüz yüze geldik.”

(Müdessir 47)

Mustafa İslamoğlu Meali:

ta ki ölüm hakikati bizi gelip buluncaya kadar..."

(Müdessir 47)

Osman Okur Meali:

"Ölüm bize o haldeyken geldi."

(Müdessir 47)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Bize ölüm gelinceye değin.»

(Müdessir 47)

Ömer Öngüt Meali:

"Ölüm bize bu haldeyken gelip çattı. "

(Müdessir 47)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Sonunda gelmesi kesin olan ölüm geldi.”

(Müdessir 47)

Sadık Türkmen Meali:

Sonunda, ölüm bize (bu halde iken) gelip çattı.”

(Müdessir 47)

Seyyid Kutub Meali:

Sonunda bir de ölüm gelip çattı.»

(Müdessir 47)

Suat Yıldırım Meali:

Ölüm bizi yakalayıncaya kadar hep böyle idik."

(Müdessir 47)

Süleyman Ateş Meali:

"İşte böyle iken ölüm bize gelip çattı."

(Müdessir 47)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sonunda ölüm geldi çattı." derler.

(Müdessir 47)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(43-47) Onlar da: "Biz ne Allah'a kulluk ederdik, ne de yoksulların derdiyle ilgilenirdik. Sürekli günah işleyenlerle beraber günah işlerdik. Hesap Günü'nü yalanlardık. Ama ölüm ile hakikat ortaya çıktı" diyecekler.

(Müdessir 47)

Şaban Piriş Meali:

Ölüm bize gelene dek..

(Müdessir 47)

Talat Koçyiğit Meali:

"Nihayet ölüm bizi, bu haldeyken yakaladı."

(Müdessir 47)

Tefhimul Kuran Meali:

«Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı.»

(Müdessir 47)

Ümit Şimşek Meali:

“Sonunda kesin bilgi(6) bize ulaştı.”*

(Müdessir 47)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Nihayet, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi."

(Müdessir 47)