96. Alak Suresi / 17.ayet

Haydi o yandaşlarını yardıma çağırsın da görelim.

Bknz: (6/94)(40/40)»(40/50)

Mustafa Çavdar Meali

Alak 17 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken hemdemlerini, kavmini, kabilesini çağırır.

(Alak 17)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Yapabilirse) O zaman hemen (gidip) meclisini (ve destek verenlerini) çağırsın da (bakalım güvendikleri bir işe yarayacak mıdır?)

(Alak 17)

Abdullah Parlıyan Meali:

Artık o yandaşlarını çağırsın da yardım istesin.

(Alak 17)

Adem Uğur Meali:

O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Ahmet Hulusi Meali:

Haydi, çağırsın meclisini!

(Alak 17)

Ahmet Tekin Meali:

O vakit, o taraftarlarını, toplantılarına düzenli devam eden danışma meclisini yardıma çağırsın.

(Alak 17)

Ahmet Varol Meali

O meclisini (yandaşlarını) çağırsın,*

(Alak 17)

Ali Bulaç Meali:

O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O vakit, (kendisine yardım için) taraftarlarını çağırıb toplasın.

(Alak 17)

Ali Rıza Sefa Meali:

Haydi, çağırsın yandaşlarını.

(Alak 17)

Ali Ünal Meali:

(Kendi yanında gördüğü o şehir) meclisini istediği kadar yardıma çağırsın!

(Alak 17)

Bahaeddin Sağlam Meali:

17, 18. O meclisini çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız.

(Alak 17)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Hayır hayır! Eğer bu yaptığından vazgeçmezse, derhal onu o yalancı, günahkar alnından yakalarız. O, hemen gidip meclisini çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız.

(Alak 17)

Bekir Sadak Meali:

O zaman, kafadarlarini cagirsin,

(Alak 17)

Besim Atalay Meali:

O, derneğin çağırsın

(Alak 17)

Celal Yıldırım Meali:

Artık o yandaşlarını çağırsın.

(Alak 17)

Cemal Külünkoğlu Meali:

17,18. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri (cehennem bekçilerini) çağıracağız.

(Alak 17)

Diyanet İşleri Eski Meali:

O zaman, kafadarlarını çağırsın,

(Alak 17)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Haydi, taraftarlarını çağırsın.

(Alak 17)

Diyanet Vakfı Meali:

15, 16, 17, 18, 19. Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), o yalancı, günahkâr alından (perçemden) yakalarız (cehenneme atarız). O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın. Biz de zebânîleri çağıracağız. Hayır! Ona uyma! Allah'a secde et ve (yalnızca O'na) yaklaş!

(Alak 17)

Edip Yüksel Meali:

O zaman haydi çağırsın kurultayını.

(Alak 17)

Elmalılı Orjinal Meali:

O vakıt çağırsın o kurultayını, meclisini

(Alak 17)

Elmalılı Yeni Meali:

O zaman çağırsın kurultayını, meclisini!

(Alak 17)

Erhan Aktaş Meali:

Haydi, yardımcılarını çağırsın.

(Alak 17)

Gültekin Onan Meali:

O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Hakkı Yılmaz Meali:

O zaman o, meclisini/örgütünü çağırsın.

(Alak 17)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

O da beraber oturup kalktığı yakın çevresini çağırsın.

(Alak 17)

Harun Yıldırım Meali:

İşte o zaman, meclisini çağırıp toplasın...

(Alak 17)

Hasan Basri Çantay:

O vakit (durmasın) meclisini da'vet etsin!

(Alak 17)

Hayrat Neşriyat Meali:

O zaman çağırsın (bakalım) meclisini!

(Alak 17)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Artık, meclisini [dostlarını] çağırsın.

(Alak 17)

Hüseyin Atay Meali:

17-18 Öyleyse kafadarlarını çağırsın, Biz de Zebanileri çağıracağız.

(Alak 17)

İbni Kesir Meali:

Öyleyse topluluğunu çağırsın dursun.

(Alak 17)

İlyas Yorulmaz Meali:

O, yardımcılarını çağırsın.

(Alak 17)

İskender Ali Mihr Meali:

Haydi, meclisini (yardımcılarını) çağırsın.

(Alak 17)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O da kendininkilerini çağırsın dursun.

(Alak 17)

Kadri Çelik Meali:

O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Mahmut Kısa Meali:

O zaman çağırsın bakalım, o güvendiği ordusunu, adamlarını, meclisini.

(Alak 17)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Lüzumluysa istediği kadar yardıma çağırsın meclisini,

(Alak 17)

Mehmet Türk Meali:

17,18. Bizim Zebanileri1 çağıracağımız zaman o da taraftarlarını toplasın bakalım!*

(Alak 17)

Muhammed Celal Şems Meali:

Öyleyse o, dostlarını çağırsın.

(Alak 17)

Muhammed Esed Meali:

Bırak, kendi aklının (asılsız, düzmece) tavsiyelerini (yardımına) çağırsın,

(Alak 17)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İsterse o, yandaşlarını çağırsın dursun.

(Alak 17)

Mustafa Çavdar Meali:

Haydi o yandaşlarını yardıma çağırsın da görelim.

Bknz: (6/94) - (40/40)»(40/50)

(Alak 17)

Mustafa Çevik Meali:

13-18 Peygamber’in Allah adına yaptığı daveti kabul etmemekle birlikte, bir de ona engel olmaya kalkışan böyle birine ne demeli? Gerçeğin üstünü örtüp inkâr etmeye kalkan bu nankör, Allah’ın her şeyi bilip görmekte olduğunu düşünmez mi? Şayet o, bu müşrik ve kâfirce tutumundan vazgeçmezse, perçeminden tutup hak ettiği cehenneme sürükleyeceğiz. O zaman o da kendi nizamının ordularını çağırsın bakalım, cehennem zebanilerinin elinden onu kurtarabilecekler mi? İşte O Gün gerçeği anlayacak fakat iş işten çoktan geçmiş olacak.

(Alak 17)

Mustafa İslamoğlu Meali:

haydi o kendi örgütünü çağırsın,

(Alak 17)

Osman Okur Meali:

O zaman, kafadarlarını çağırsın,

(Alak 17)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık, o, encümeni çağırsın.

(Alak 17)

Ömer Öngüt Meali:

O hemen gidip meclisini (taraftarlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Ömer Sevinçgül Meali:

O zaman çağırsın bakalım meclisini!

(Alak 17)

Sadık Türkmen Meali:

O halde çağırsın adamlarını!

(Alak 17)

Seyyid Kutub Meali:

O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.

(Alak 17)

Suat Yıldırım Meali:

İstediği kadar grubunu yardıma çağırsın!

(Alak 17)

Süleyman Ateş Meali:

O zaman (o gitsin) de meclisini (adamlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Çağırsın bakalım yandaşlarını.

(Alak 17)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

O zaman adamlarını çağırsın bakalım.

(Alak 17)

Şaban Piriş Meali:

-Haydi çağırsın çetesini/meclisini.

(Alak 17)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte o zaman, meclisini çağırıp toplasın.

(Alak 17)

Tefhimul Kuran Meali:

O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.

(Alak 17)

Ümit Şimşek Meali:

Çağırsın taraftarlarını!

(Alak 17)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!

(Alak 17)