3. Ali İmran Suresi / 166.ayet

İki ordunun çarpıştığı o gün başınıza gelen mağlubiyet müminleri belirlemek için Allah’ın izni ile gerçekleşmiştir.

Bknz: (2/214)(3/142)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 166 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İki topluluğun karşılaştığı gün size gelip çatan musibet, Allah'ın izniyle gelip çatmıştı. Böylece de inananları bildirmeyi.

(Ali İmran 166)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

İki (düşman) topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden (sıkıntı ve sarsıntılar) ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın sadık ve sabırlı) Mü’minleri ayırt etmesi içindi.

(Ali İmran 166)

Abdullah Parlıyan Meali:

İki ordunun harpte karşılaştığı gün başınıza gelenler, Allah'ın izni ile gerçekleşti. Bu Allah'ın gerçek mü'minleri belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Adem Uğur Meali:

(166-167)İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara: "Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın" denildiği zaman, "Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok, kâfirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Ahmet Hulusi Meali:

(Uhud'da) iki topluluğun savaşında başınıza gelenler, hakikatiniz olan Allah Esma'sının getirisinin iman edenlerde açığa çıkıp, kimin ne olduğunun bilinmesi içindir.

(Ali İmran 166)

Ahmet Tekin Meali:

İki ordunun, iki topluluğun karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler Allah'ın izniyle gelmiştir. Bu mü'minleri belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Ahmet Varol Meali

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün başınıza gelenler Allah'ın izniyle ve gerçek iman sahiplerini ortaya çıkarmak içindi.

(Ali İmran 166)

Ali Bulaç Meali:

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırdetmesi;

(Ali İmran 166)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İki topluluğun (Mümin ve müşriklerin Uhud savaşında) karşılaştığı gün, başınıza gelen musibet, Allah'ın izniyle olup müminlerin sebatını göstermek içindi.

(Ali İmran 166)

Ali Rıza Sefa Meali:

İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza gelenler, Allah'ın izniyle olmuştur; inananları belirlemesi için.

(Ali İmran 166)

Ali Ünal Meali:

İki ordunun karşılaştığı o gün başınıza gelen musibet, (kendi yüzünüzden, fakat şüphesiz) Allah’ın izniyle ve (Allah, gerçek) mü’minleri belli etsin diye idi.

(Ali İmran 166)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(Uhud’da) iki toplumun karşılaştıkları gün başınıza gelenler, Allah’ın izniyle ve Allah’ın gerçek müminleri ortaya çıkarması içindi.

(Ali İmran 166)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah'ın izniyle gerçekleşti. Bu, Allah'ın gerçek müminleri belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Bekir Sadak Meali:

(166-167) Iki toplulugun karsilastigi gunde basiniza gelen, Allah'in izniyledir. Bu, inananlari da, munafiklik edenleri de belirtmesi icindir. Munafiklik edenlere: «gelin, Allah yolunda savasin, veya hic olmazsa savunmada bulunun» dendigi zaman: «Eger savasmayi bilseydik, ardinizdan gelirdik» dediler. O gun, onlar imandan cok inkara yakindilar. Kalblerinde olmayani agizlariyla soyluyorlar. Allah gizlediklerini onlardan iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Besim Atalay Meali:

İki ordu kavuştuğu gün başınıza gelenler Allahın izniyledir, inanmış olanları bilmekçin

(Ali İmran 166)

Celal Yıldırım Meali:

(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musîbet de Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri belirlemesi, münafıklık yapanları da ayırd etmesi içindir ki onlara : «Geliniz Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz» denilmişti ; onlar ise «Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik» diye cevap vermişlerdi. Onlar o gün imândan çok küfre yakındılar. Kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir..

(Ali İmran 166)

Cemal Külünkoğlu Meali:

166,167. (Ey mü'minler!) İki topluluğun (mü'min ve müşriklerin Uhud savaşında) karşılaştığı gün, başınıza gelen (musibet), Allah'ın izniyle olmuştur. Bu da (Allah'ın gerçek) inananları ayırt etmesi ve münafıkları meydana çıkarması içindi. (Onlara:) “Gelin, Allah yolunda savaşın, ya da (düşmana karşı) savunma yapın” denince: “Eğer savaşmayı bilseydik, mutlaka peşinizden gelirdik” dediler. O gün onlar imandan çok küfre yakındılar. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlardı. Hiç kuşkusuz Allah, onların kalplerinde gizlediklerini çok iyi bilendir. *

(Ali İmran 166)

Diyanet İşleri Eski Meali:

166,167. İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen, Allah'ın izniyledir. Bu, inananları da, münafıklık edenleri de belirtmesi içindir. Münafıklık edenlere: "gelin, Allah yolunda savaşın, veya hiç olmazsa savunmada bulunun" dendiği zaman: "Eğer savaşmayı bilseydik, ardınızdan gelirdik" dediler. O gün, onlar imandan çok inkara yakındılar. Kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah gizlediklerini onlardan iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(166-167) İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi. Onlara (münafıklara), "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin" denildi de onlar, "Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir.

(Ali İmran 166)

Diyanet Vakfı Meali:

166, 167. İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi. Bunlara: «Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın» denildiği zaman, «Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik» dediler. Onlar o gün, imandan çok, kâfirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Edip Yüksel Meali:

İki ordu çarpıştığı gün başınıza gelenler ALLAH'ın izniyle oldu. İnananlar böylece ayırdedilir.

(Ali İmran 166)

Elmalılı Orjinal Meali:

O iki cem'iyet çarpıştığı gün başınıza gelen de yine Allahın izniledir. Hem mü'minleri belli edeceği için,

(Ali İmran 166)

Elmalılı Yeni Meali:

O iki ordu çarpıştığı gün başınıza gelen de yine Allah'ın izniyledir. Hem müminleri belli edeceği,

(Ali İmran 166)

Erhan Aktaş Meali:

İki toplumun karşılaştığı gün, başınıza gelen musibet, Allah'ın izniyleydi. Bu mü'minlerin belirlenmesi içindi.

(Ali İmran 166)

Gültekin Onan Meali:

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Tanrı'nın izniyle idi. (Bu, Tanrı'nın) inançlıları ayırdetmesi; (ve)

(Ali İmran 166)

Hakkı Yılmaz Meali:

(166-168) İki topluluğun karşılaştığı günde size dokunan şeyler de Allah'ın izniyledir/bilgisiyledir. Ve mü’minleri bilsin ve münâfıklık yapan kimseleri –kendileri oturup dururken kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” diyen kimseleri– bilsin diyedir. Ve onlara: “Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya savunma yapınız” denilmişti. Onlar: “Biz, savaşı bilseydik kesinlikle size uyardık” dediler. Onlar o gün, imandan çok Allah'ın ilâhlığını, rabliğini örmeye yakındılar. Onlar, kalplerinde olmayan şeyleri ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, gizledikleri şeyleri daha iyi bilendir. De ki: “Eğer doğru kimseler iseniz, haydi kendinizden ölümü uzaklaştırınız.”

(Ali İmran 166)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah’ın izniyledir. (Gayesi) sizden (musibetler karşısında sabır gösteren ve Allah hakkında güzel zan besleyen) müminleri açığa çıkarmaktır.

(Ali İmran 166)

Harun Yıldırım Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün size isabet eden de ancak Allah’ın izniyle mü’minleri belirlemek içindir.

(Ali İmran 166)

Hasan Basri Çantay:

İki ordu karşılaşdığı gün size gelen musıybet Allahın emriyle idi. (Bu, Allahın) mü'minleri ayırd etmesi.

(Ali İmran 166)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hâlbuki (Uhud'da) iki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler, böylece Allah'ın izniyle olup, mü'minleri ortaya çıkarması içindi.

(Ali İmran 166)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(166-167) iki cemaatin/topluluğun karşılaştığı gün, size ne isabet ettiyse o, Allah'ın izniyle bir de inançları bilsin ve İkiyüzlülük (münafıklık) yapmış olanları bilsin diye [olmuştur]. Kendilerine [münafıklara] "Haydi gelin de Allah yolunda savaşın veya savunun" denilmişti. Onlar "Herhangi bir savaşı biliyor olsaydık, mutlaka size uyardık" dediler. Onlar o gün, kalplerinde olmayanları ağızlarıyla söylerken inanç bakımından, küfre¹ [kâfirlere] onlardan [inançlılardan] daha yakındı.

(Ali İmran 166)

Hüseyin Atay Meali:

İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza gelen Allah'ın izniyledir, ki inananları ayırt etsin.

(Ali İmran 166)

İbni Kesir Meali:

İki ordu karşılaştığı gün size gelen musibet, Allah'ın emriyleydi. Bu; mü'minleri belirtmek içindi.

(Ali İmran 166)

İlyas Yorulmaz Meali:

İki topluk savaş için karşı karşıya geldiğinde, (savaşın sonunda) sizin başınıza gelen (yenilgi) Allah'ın izniyle, gerçek inananları bilmesi için olmuştur.

(Ali İmran 166)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve iki topluluğun karşılaştığı o gün, size isabet eden şey (musibet) ancak Allah'ın izniyleydi ve mü'minleri bilmesi (belirlenmesi) içindi.

(Ali İmran 166)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İki ordu karşılaştığı gün başınıza ne gelmişse Allah'ın dileği ile gelmiştir. Bu da Allah'ın inananları ayırt etmesi içindi,

(Ali İmran 166)

Kadri Çelik Meali:

İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen, Allah'ın izniyledir. Bu (Uhud yenilgisi), iman edenleri belirtmesi içindir.

(Ali İmran 166)

Mahmut Kısa Meali:

İki ordunun Uhud savaşında karşı karşıya geldiği gün başınıza gelenler, her ne kadar kendi hatânızdan kaynaklandıysa da, aynı zamanda Allah’ın izniyle gerçekleşmiştir. Çünkü O müsaade etmedikçe, hiçbir şey gerçekleşmez. Allah,inananları münâfıklardan ayırt etmek ve böylece, aranızdaki ikiyüzlüleri ortaya çıkarmak için buna izin vermiştir.

(Ali İmran 166)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nitekim iki topluluğun bir araya gelip karşılaştığı gün bir musibet gelmişti, Ama Allah'ın izniyle idi ve gerçek müminleri ayırıp belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Mehmet Türk Meali:

166,167. İki topluluğun karşılaştığı (Uhud savaşı) gününde başınıza gelen musîbet, kesinlikle Allah’ın izniyledir. Bu (musibetin sebebi) ise; (Allah’ın) gerçekten îman edenleri belirleyerek, münâfıklık yapanları, ayırt etmesi içindir. Onlara: “Gelin, ya Allah yolunda savaşın, ya da savunma yapın.” denilince: “Eğer biz, savaşmayı bilseydik, kesinlikle sizin peşinizden gelirdik.” dediler.1 O gün (Müslümanlara göre) onlar, kalplerinde olmayan şeyi ağızları ile söyleyerek, îmandan çok küfre daha yakın idiler. Hâlbuki Allah, onların gizlediklerini, en iyi bilendir.2*

(Ali İmran 166)

Muhammed Celal Şems Meali:

(166-167) (Ama) iki topluluğun karşılaştığı gün, başınıza gelenler, Allah’ın emriyleydi. Bunu Allah, müminler ile münafıkları ayırt etmek için yaptı. İkiyüzlülere, gelin Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmana karşı koyun, denildiğinde, “Savaşmayı bilseydik, size uyardık,” dediler. O gün onlar, imandan çok kâfirliğe yakındılar. Ağızlarıyla, kalplerinde bulunmayanı söylüyorlardı. Allah, gizlediklerini (herkesten) daha iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Muhammed Esed Meali:

iki ordunun harpte karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah'ın izni ile gerçekleşti. Bu, Allah'ın (gerçek) müminleri belirlemesi içindi;

(Ali İmran 166)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

îki ordu karşılaştığı gün size gelen musibet, Allah'ın emriyleydi. Bu; inananları ayırt etmek içindi.

(Ali İmran 166)

Mustafa Çavdar Meali:

İki ordunun çarpıştığı o gün başınıza gelen mağlubiyet müminleri belirlemek için Allah’ın izni ile gerçekleşmiştir.

Bknz: (2/214) - (3/142)

(Ali İmran 166)

Mustafa Çevik Meali:

165-166 Bedir savaşında mü’minler, Uhud savaşındaki şehitlerinin iki katı kadar müşrik ve kâfir öldürmüşlerdi. O Gün onların yaşadıkları yenilgiyi, bugün de mü’minler yaşayınca “Neden müşriklere yenilip de bu duruma düştük” diye söylenmeye başladılar. Ey Peygamber! Sen de onlara de ki: “Bu yenilgi içinizden bir kısmının savaşla ilgili verilen emirlere uymayıp, mevzilerini terk ederek ganimet peşine düşmesi sebebi ile başınıza gelmiştir.” Allah İslam nizam ve ahlakını yaşamak ve yaşatmak uğrunda cihat edenlere yardım eder. O, her şeyin tek ve mutlak doğrusunu bilen ve her şeye güç yetirendir. İki ordunun karşı karşıya gelip savaştığı gün başınıza gelenler, Allah’ın yasalarının gereği olarak gerçekleşmiştir ve bununla Allah gerçek mü’minleri ortaya çıkarmıştır.

(Ali İmran 166)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah'ın izni sonucunda gerçekleşmişti. Bu da (Allah'ın) mü'minleri belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Osman Okur Meali:

- İki ordunun karşılaştığı gün, sizin başınıza gelen, ancak Allâh'ın izniyle (emri,söylemesi ile) olmuştur ki (Allah), inananları bilsin.

(Ali İmran 166)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün size isabet eden, Allah Teâlâ'nın izni ile idi ve mü'minleri temyiz etmesi içindi.

(Ali İmran 166)

Ömer Öngüt Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen felâket de Allah'ın izniyle olmuştur. Bu, mümin olanları ortaya çıkarması içindi.

(Ali İmran 166)

Ömer Sevinçgül Meali:

İki topluluk karşılaşınca başınıza gelenler, Allah’ın izniyle gerçekleşmiştir. Bu, Allah’ın gerçek inananları belirlemesi içindi.

(Ali İmran 166)

Sadık Türkmen Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen şeye, Allah izin verdi ve müminleri (sözünde duranları) açığa çıkardı.

(Ali İmran 166)

Seyyid Kutub Meali:

İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza gelen musibet, Allah'ın izni ile gerçekleşti. Bu musibet, Allah'ın müminleri belirlemesi için meydana geldi.

(Ali İmran 166)

Suat Yıldırım Meali:

(166-167) İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musibet Allah'ın izniyle olmuştu. Bu da O'nun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana çıkarması için idi. O münafıklara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin!" denildiğinde: "Biz savaş olacağını bilseydik size katılırdık." dediler. Doğrusu o gün onlar imandan ziyade küfre yakın idiler. Onlar, ağızlarıyla, kalplerinde olmayan şeyleri söylüyorlardı. Ama Allah onların gizlediklerini pek iyi bilir.

(Ali İmran 166)

Süleyman Ateş Meali:

İki topluluğun karşılaştığı gün, sizin başınıza gelen, ancak Allah'ın izniyle olmuştur ki (O), inananları bilsin (deneyip ortaya çıkarsın).

(Ali İmran 166)

Süleymaniye Vakfı Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler, Allah'ın onayıyla geldi. Bunu yaptı ki inanıp güvenenleri bilsin.

(Ali İmran 166)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(166-167) İki ordunun savaşta karşılaştığı gün başınıza gelenler Allah'ın izniyle gerçekleşti. Allah bunu, iman edenlerle münafıkları belirlemek için yaptı. Onlara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın" denildiğinde, "Savaşmayı bilseydik peşinizden gelirdik" dediler. O gün onlar imandan çok küfre yakındılar, çünkü yalan söylüyorlardı. Oysa Allah, kalplerinde gizlediklerini çok iyi biliyordu.

(Ali İmran 166)

Şaban Piriş Meali:

(166-167) İki ordunun çarpıştığı gün başınıza gelen ancak Allah'ın izni ile olmuştu. Müminleri belirlemek ve münafıklık edenleri de ortaya çıkarmak için. O münafıklara: -Gelin, Allah yolunda savaşın veya müdafaada bulunun! denilmiş, onlar da: -Savaşmayı bilseydik, ardınızdan gelirdik elbette, demişlerdi. Onlar o gün, imandan çok küfre yakındılar. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediğini çok iyi biliyor.

(Ali İmran 166)

Talat Koçyiğit Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün, başınıza galen felâket, Allah'ın izniyledir ve mü'min olanları ortaya çıkarması içindir.

(Ali İmran 166)

Tefhimul Kuran Meali:

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırdetmesi;

(Ali İmran 166)

Ümit Şimşek Meali:

İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelenler, Allah'ın izniyle idi—tâ ki iman etmiş olanları Allah böylece ayırt etsin.

(Ali İmran 166)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İki topluluğun karşılaştığı gün sizin başınıza gelen, Allah'ın izniyledir ve Allah, müminleri bilsin diyedir.

(Ali İmran 166)