3. Ali İmran Suresi / 81.ayet

Allah, nebilerden şu misakı/sözü almıştı; “Size, kitap ve hikmet verdikten sonra, sizin ilettiğiniz mesajı doğrulayan bir elçi gelecek olursa, ona kesinlikle iman edecek ve ona yardım edeceksiniz değil mi?” dedikten sonra; “Karar verdiniz ve size yüklediğim bu ağır yükü kabul ettiniz mi?” demişti. Onlar da, “Evet, kabul ettik” deyince Allah; “Öyleyse, buna şahit olun, ben de sizinle birlikte buna şahidim.” buyurmuştu.

Bknz: (73/5)(12/111)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 81 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

An o zamanı ki Allah, peygamberlerden, size kitap ve hikmet verdim, sonra da sizdeki kitabı gerçekleyen bir peygamber göndereceğim, ona mutlaka inanacaksınız, mutlaka yardım edeceksiniz diye söz almıştı ve ikrar ettiniz mi, size yüklediğim bu ağır yükü aldınız, yüklendiniz mi demişti. İkrar ettik demişlerdi de o da öyleyse tanık olun demişti, ben de sizinle beraber tanıklık edenlerdenim.

(Ali İmran 81)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak) ' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona hemen kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız" buyurmuştu. (Ardından:) "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" (diye sormuştu.) Onlar ise: "İkrar ettik!" (Kabullendik) demişlerdi de (bunun üzerine Rabbimiz de:) "Öyleyse şahit olun, Ben de sizinle birlikte şahit olanlardanım" demişti.

(Ali İmran 81)

Abdullah Parlıyan Meali:

Allah geçmiş toplumlardan peygamberleri vasıtasıyla şöyle söz almıştı. “Eğer kitabı ve hikmeti size verdikten sonra halen sahip olduğunuz gerçekleri doğrulayan bir elçi size gelirse, ona inanmalı ve yardım etmelisiniz. Bu şarta dayalı olarak sözümü kabul ediyor musunuz?” Onlar da “Kabul ederiz” dediler. Allah: “Öyleyse buna şahit olun, Ben de sizin şahidiniz olacağım” dedi

(Ali İmran 81)

Adem Uğur Meali:

Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Ahmet Hulusi Meali:

Hani Allah Nebilerden (ve ümmetlerinden şu konuda) söz almıştı: "Size hakikat bilgisinden ve Hikmet verdim, bundan sonra beraberinizde olanı tasdik eden bir Rasul geldiğinde, Ona bütününüzle iman edecek ve yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?", "Kabul ettik" dediler! "Şahit olun, ben de şahidim hakikatiniz olarak. "

(Ali İmran 81)

Ahmet Tekin Meali:

Allah'ın peygamberlerden, (peygamberleri vasıtasıyla ümmetlerinden) şu kesin sözü, taahhüdü aldığını insanlara hatırlat: “- Ben size kitapları ve hikmeti, peygamberliği, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, peygamberinizin sünnetini verdikten sonra, size, ellerinizdeki doğru bilgileri, kutsal kitaplardaki bilgileri tasdik eden bir Rasûl geldiğinde, ona, mutlaka inanıp yardım etmelisiniz. Bunu kabul ediyor musunuz? Bu şartlarla, sorumluluk gerektiren emirlerimi, hükümlerimi yerine getireceğinize dair söz veriyor musunuz?” dediğinde: “- Yerine getireceğimize söz veriyoruz” dediler. Allah da: “- O halde şâhit olun, ben de sizlerle birlikte şâhit olanlardanım” buyurdu.*

(Ali İmran 81)

Ahmet Varol Meali

Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdim. Daha sonra sizin yanınızda olanı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona kesin olarak inanacak ve kendisine yardımda bulunacaksınız" diye söz almıştı. "Bunu kabul edip bu husustaki ağır yükümü üzerinize aldınız mı?" dedi. Onlar da: "Kabul ettik" dediler. (Allah da): "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahitlerdenim" dedi.

(Ali İmran 81)

Ali Bulaç Meali:

Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti.

(Ali İmran 81)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hem Allah, vaktiyle Peygamberlerin mîsakını (bağlılık sözünü) şöyle almıştı: “- Celâlim hakkı için size kitap ve hikmetten verdim. Sonra size, beraberinizdekini tasdik eden bir Peygamber geldiğinde mutlaka ona iman edeceksiniz ve her halde ona yardımda bulunacaksınız; bunu ikrar ettiniz mi ve bu ağır ahdimi üzerinize alıp kabullendiniz mi?” buyurdu. Onlar: “-İkrar ettik”, dediler. Allah şöyle buyurdu; “- Öyle ise birbirinize karşı şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhitlerdenim.”

(Ali İmran 81)

Ali Rıza Sefa Meali:

Allah, peygamberlerden kesin söz aldığında, şöyle dedi: "Size kitap ve bilgelik verdikten sonra, yanınızda olanı doğrulayan bir elçi geldiğinde, kesinlikle Ona inanacak ve kesinlikle Ona yardım edeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır yükümü üstlendiniz mi?" "Kabul ettik!" dediler. Allah, şöyle dedi: "Öyleyse tanık olun. Sizinle birlikte, Ben de tanık olanlar arasındayım!"[67]

67)Peygamber ve elçi kavramlarının anlam başkalığı konusunda, önyazıların beşinci bölümünde ayrıntılı bilgi verilmiştir. Peygamberlerin birbirlerine yardım sözü vermeleri, İncil, Elçilerin İşleri 3:22,23 ayetlerinde, şöyle yazılıdır: "Musa, şöyle demişti: ‘Tanrınız Rab, size, kendi kardeşlerinizin arasından, benim gibi bir peygamber çıkaracak. O'nun size söyleyeceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyenlerin tümü, Tanrı'nın halkından koparılıp yok edilecektir.'"

(Ali İmran 81)

Ali Ünal Meali:

Hem Allah, vaktiyle bütün peygamberlerden: “Ne zaman size (rasûl olanlarınıza doğrudan, nebî olanlarınıza bir Rasûl’ün mirasçısı olarak) Kitap ve hikmet versem ve ardından, size verilmiş bulunan (Kitabı) tasdik edici bir Rasûl gelse, ona mutlak surette inanacak ve mutlaka ona yardım edeceksiniz.” diye söz almıştır. Allah, “Bunu kabul ettiniz, bu ağır yükümü sırtınıza aldınız mı?” diye sormuş, onlar da, “Kabul ettik!” diye ikrar vermiş, bunun üzerine Allah, “Öyleyse şahit olun, (ümmetleriniz de şahit olsun); Ben de sizin gibi şahit oluyorum!” buyurmuştur.

(Ali İmran 81)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Allah, peygamberlerin (ümmetlerinden) söz aldı ki: “Size kitap ve hikmet (yasa ve ilim) verdim. Sonra elinizdeki hakikatleri tasdik edici bir elçi geldiğinde ona inanacaksınız ve ona yardım edeceksiniz.” Allah: “Kabul edip söz veriyor musunuz?” dedi. Onlar: “Kabul ettik” dediler. Allah: “Siz şahit olun, Ben de sizinle beraber şahitlerdenim.” dedi.(*)*

(Ali İmran 81)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Allah, peygamberlerden şöyle söz almış ve "Bakın size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" demişti. Onlar da, "Kabul ettik" dediler. "O halde tanık olunuz, ben de sizinle beraber tanık olanlardanım" dedi.

(Ali İmran 81)

Bekir Sadak Meali:

Allah peygamberlerden ahid almisti: «And olsun ki size Kitab, hikmet verdim; sizde olani tasdik eden bir peygamber gelecek, ona mutlaka inanacaksiniz ve ona mutlaka yardim edeceksiniz, inkar edip bu ahdi kabul ettiniz mi?» demisti. «Ikrar ettik» demislerdi de: «µahid olun, Ben de sizinle beraber sahidlerdenim» demisti.

(Ali İmran 81)

Besim Atalay Meali:

Ne zaman ki, peygamberlerden Allah ahdalmıştı, «Size kitap, size hikmet vererek sonra size, yanınızda olanı gerçekliyen bir peygamber gelince, ona inanarak, yardım ediniz» diye buyurmuştu; yine demişti ki : «Bunu ikrar ettiniz mi? Ahdimizi üstünüze aldınız mı?» Onlar: «ikrar ettik» dediler, imdi «Tanık olun, ben de sizinle birlikte tanıklardanım» diye buyurdu

(Ali İmran 81)

Celal Yıldırım Meali:

Hani Allah, Peygamberlerden kesin söz almıştı: «And olsun ki size kitap ve hikmet verdim, sonra sizinle beraber bulunanı kabul eden bir peygamber gelince, herhalde ona inanasınız ve ona mutlaka yardım edesiniz» (buyurmuş ve) «bunu ikrar ettiniz mi, bunun üzerine ahde bağlı ağır yükümü kabul ettiniz mi ?» demişti. Onlar da: «İkrar ettik» diye kesin söz vermişlerdi. (Allah): «Öyle ise şâhid olun, ben de sizinle beraber şâhidlerdenim» buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Allah, vaktiyle peygamberlerin (ümmetlerine hitaben) misakını (bağlılık sözünü) şöyle almıştı: “Celâlim hakkı için size kitap ve hikmetten verdim. Sonra size, beraberinizde olan (kitapları) tasdik eden bir peygamber geldiğinde mutlaka ona iman edeceksiniz ve her halde ona yardımda bulunacaksınız” diye sağlam bir söz alıp: “Siz de bunu kabul ettiniz mi?” buyurduğunda, onlar da: “Kabul ettik” dediler. (Allah) şöyle buyurdu: “Öyle ise birbirinize karşı şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım.”

(Ali İmran 81)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Allah peygamberlerden ahid almıştı: "And olsun ki size Kitap, hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir peygamber gelecek, ona mutlaka inanacaksınız ve ona mutlaka yardım edeceksiniz, ikrar edip bu ahdi kabul ettiniz mi?" demişti. "İkrar ettik" demişlerdi de: "Şahid olun, Ben de sizinle beraber şahidlerdenim" demişti.

(Ali İmran 81)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Hani, Allah peygamberlerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti.

(Ali İmran 81)

Diyanet Vakfı Meali:

Hani Allah, peygamberlerden: «Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz» diye söz almış, «Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?» dediğinde, «Kabul ettik» cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Edip Yüksel Meali:

ALLAH peygamberlerden (nebilerden) şöyle misak almıştı: 'Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri doğrulayan bir elçi (resul) geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi,' demişti. Onlar 'Kabul ettik,' deyince, 'Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahid olanlardanım,' demişti.

(Ali İmran 81)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hem Allah vaktiyle Peygamberlerin şöyle misakını almıştır: Celalim hakkıyçün size kitab ve hikmetten her ne verdimse sonra size beraberinizdekini tasdik eden bir Resul geldiğinde ona mutlak iman edeceksiniz ve labüdd ona yardımda bulunacaksınız, buna ıkrar verdiniz mi? ve bunun üzerine ağır ahdimi boynunuza aldınız mı? buyurdu. Ikrar verdik dediler, öyle ise, buyurdu: Şahid olun ben de sizinle beraber şahidlerdenim.

(Ali İmran 81)

Elmalılı Yeni Meali:

Allah, vaktiyle peygamberlerden: "Andolsun ki, size kitap ve hikmetten her ne verdiysem, sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde ona kesinlikle inanacaksınız ve çaresiz ona yardım edeceksiniz." diye söz almış ve: "Bunu kabul ettiniz mi? Bunun üzerine ağır ahdimi boynunuza aldınız mı?" demişti. Onlar: "Kabul ettik." dediler. Allah da: "Öyle ise, şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim!" buyurdu.

(Ali İmran 81)

Erhan Aktaş Meali:

Hani! Allah, Nebilerden, "Size, kitap ve hikmet verdikten sonra, yanınızdakini tasdik eden bir rasul gelince, ona kesinlikle inanacak ve yardım edeceksiniz." diye kesin söz aldığında, "Bunu kabul ettiniz mi? Bu önemli görevi üstlendiniz mi?" demiş, Onlar da "Kabul ettik." demişlerdi. Allah: "Öyleyse tanık olun, Ben de sizinle birlikte tanık olanlardanım." demişti.[1]

1)Nebilerden söz alınmasıyla, kast edilen şey, Ehl-i Kitap'ın Nebimize iman etmelerine yönelik bir hatırlatma ve çağrıdır.

(Ali İmran 81)

Gültekin Onan Meali:

Hani Tanrı peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak inanacak ve ona yardımda bulunacaksınız". Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı? Onlar "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti.

(Ali İmran 81)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve hani Allah, peygamberlerden: “Andolsun ki size kitaptan ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkelerden verdim, sonra yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir elçi geldiğinde ona kesinlikle inanacak ve ona yardım edeceksiniz!” sağlam sözünü almıştı. Allah, “Bunu ikrar edip de kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı/verdğiniz sözü kesinlikle yerine getirecek misiniz?” dedi. Onlar: “İkrar ettik” dediler. Allah: “Öyleyse şâhit olun, Ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım” dedi.

(Ali İmran 81)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Hatırlayın!) Hani: “Size Kitap ve hikmet verdikten sonra, sizin yanınızda olanı doğrulayıcı bir resûl gelirse ona iman edecek ve yardımcı olacaksınız.” diye Allah nebilerden söz almıştı. Demişti ki: “Bunu ikrar edip bu sözün ağırlığını kabul ettiniz mi?” Dediler ki: “İkrar ettik.” Dedi ki: “Şahit olun! Ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim.”

(Ali İmran 81)

Harun Yıldırım Meali:

Allah: “Andolsun ki ben size kitap ile hikmeti verdim. Sonra size beraberinizde bulunanı tasdik edici bir rasul gelirse mutlaka ona iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardım edeceksiniz!” diye nebilerin kuvvetli sözünü aldığı zaman buyurdu ki: “Buna dair sözümü alıp kabul ettiniz mi?” “Kabul ettik!” dediler. “O halde şahitlik edin, ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim.” buyurdu.

(Ali İmran 81)

Hasan Basri Çantay:

Allah, (geçmiş) peygamberler (in) den — and olsun ki size Kitab ve hikmet verdim. Sonra da size nezdinizdeki (o Kitab ve hikmeti) tasdik eden bir peygamber gelmişdir (gelecekdir). Ona kat'iyyen iman ve ona her halde yardım edeceksiniz diye — (ahd ve) misak aldığı zaman dedi ki "Ikraar etdiniz ve uhdenize bu ağır yükümü (vecibemi) alıb kabul eylediniz mi"? Onlar (cevaben): "Ikraar etdik" dediler. (Allah) dedi ki: "Öyleyse (birbirinize ve ümmetlerinize karşı) şahid olun, ben de sizinle beraber (bu ıkraarınıza) şahidlik edenlerdenim.

(Ali İmran 81)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem Allah, vaktiyle peygamberlerin: “Size kitab ve hikmetten her ne versem, sonra size berâberinizde olanı tasdîk edici bir peygamber gelse, mutlaka ona îmân edeceksiniz ve mutlaka ona yardım edeceksiniz!” diye sağlam sözlerini aldığında: “İkrâr ettiniz (mi) ve bu ağır ahdimi (üzerinize) aldınız mı?” buyurdu. (Onlar:) “İkrâr ettik!” dediler. (Allah:) “Öyle ise şâhid olun, ben de sizinle berâber şâhidlerdenim!” buyurdu.

(Ali İmran 81)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Bir zamanlar Allah "Size kitaptan ve hikmetten [bir pay] verdiğim, sonra da sizinle birlikte ne varsa onu doğrulayan bir Elçi (resul) geldiği zaman¹, mutlaka ama mutlaka ona inanacaksınız ve mutlaka ama mutlaka ona yardım edeceksiniz" [diye] Nebi'lerin pekiştirilmiş anlaşmasını almıştı. "Onayladınız mı? Bu sorumluluğumu (isr) aldınız mı?" dedi. [Nebiler] "Onayladık" dediler. [Allah] "O halde ben sizinle birlikte şahitlerden iken, siz de şahitler olun" dedi.

(Ali İmran 81)

Hüseyin Atay Meali:

Hani, Allah peygamberlerden sağlam söz almıştı. "Andolsun, size kitap ve bilgelik verdim. Sonradan sizde bulunanı doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ne olursa olsun ona inanacaksınız ve ne yapıp yapıp ona yardım edeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve ağır andımı üzerinize aldınız mı?" dedi. Onlar da "Kabul ettik" dediler. Allah da "O halde, Benim de sizinle beraber tanıklardan olduğuma tanık olun" demişti.

(Ali İmran 81)

İbni Kesir Meali:

Hani Allah, Peygamberlerden söz almış: And olsun ki; size, kitabı, hikmeti verdim. Yanınızda olanı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde mutlaka o'na inanacak ve yardım edeceksiniz. İkrar edip de ahdi kabul ettiniz mi? demişti. Onlar da: İkrar ettik, demişlerdi. Allah: Şahid olsun, Ben de sizinle beraber şahidlerdenim, demişti.

(Ali İmran 81)

İlyas Yorulmaz Meali:

Allah, size kitaptan ve içindeki açık hükümlerden verdiklerimi, peygamberlerin sözleşmeleri haline getirmişti. Sonra sizinle beraber olanı tasdik edip doğrulayan bir elçi geldiğinde o elçiye iman edip, ona yardımcı olmalısınız. Allah “(Ey ehli kitap!) Elçiye iman edip yardım edeceğinize dair, ahdimi sahiplenmeye karar verdiniz mi?” dediğinde, onlarda “Karar verdik” dediler. Allah da “Şahit olun, bende sizinle beraber şahit olanlardanım” dedi.

(Ali İmran 81)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve Allah, nebilerden, “Size kitap ve hikmet verdim. Sonra size, beraberinizde olanı (Allah'ın size verdiği kitapları) tasdik eden bir Resûl geldiği zaman, O'na mutlaka îmân edeceksiniz ve O'na mutlaka yardım edeceksiniz” diye misak aldığı zaman, “İkrar ettiniz mi (kabul ettiniz mi?) ve bu ağır (ahdimi) üzerinize aldınız mı?” diye buyurdu. (Onlar da): “İkrar ettik (kabul ettik)” dediler. (Allahû Teâlâ): “Öyleyse şahit olun ve Ben sizinle beraber şahitlerdenim.” buyurdu.

(Ali İmran 81)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Allah peygamberlerinden söz almıştı: «Size Kitap'ı, doğrunun bilgisini verdim. Sonra size önce verilen Kitap'ları doğrulayan bir elçi gelecek, ona kesin olarak inanın, ona iyice yardımda bulunun» diye. «Allah'a söz veriyor musunuz, sözümü tutacak mısınız?» demişti. Elçiler de: «Söz veriyoruz» demişlerdi. Allah buyurmuştu: «Öyleyse tanık olun. Ben de sizinle birlikte tanık oluyorum.»

(Ali İmran 81)

Kadri Çelik Meali:

Hani Allah peygamberler hakkında (ümmetlerinden), “Size kitab ve hikmet verdikten sonra sizde olanı onaylayan bir peygamber geldiğinde ona mutlaka iman edip yardım edeceksiniz” diye söz almış ve, “İkrar edip bu yükümü (ahdimi) yüklendiniz mi?” demişti. Onlar “İkrar ettik” demişlerdi de Allah, “Şahit olun, ben de sizinle beraber şahitlerdenim” demişti.

(Ali İmran 81)

Mahmut Kısa Meali:

Hani Allah, her birine elçilik görevini verirken, Peygamberlerden şöyle söz almıştı: “Bakın, Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra, eğer günün birinde, elinizdeki hakîkati doğrulayan yeni bir Peygamber size gelecek olursa, ona mutlaka iman edecek ve kendisini muhakkak destekleyeceksiniz! Ayrıca bu görevi, ümmetinize de açıkça bildireceksiniz!” Sonra Allah, her birine ayrı ayrı sormuştu: “Şimdi, bana karşı ağır bir sorumluluk yüklenerek bu şartlar altında sözleşmemi kabul ediyor musunuz?” Peygamberler: “Evet, kabul ediyoruz ya Rab! diye cevapladılar. Allah da: “O hâlde şâhit olun, ben de sizinle birlikte buna şahidim!” buyurdu. Ey Yahudi ve Hıristiyanlar! Eğer gerçekten önceki Peygamberlerin izinden gitmek istiyorsanız, onların Allah’a verdikleri bu sözü dikkate almalı ve vasiyetlerine uyarak son Elçiye iman etmelisiniz.

(Ali İmran 81)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Layıkıyla sizden Allah peygamberlerden kesin bir söz almıştı hani, o zamanlar, İşte size hikmet ve Kitap'tan bir hisse verdikten sonra, elinizdekini doğrular, İkna olacağınız bir peygamber geldiğinde zaman mutlaka ona inanacaksınızdır. Muhakkak ona yardım edeceksiniz. Buyurur ve sorar: " Bu ahdi kabul ediyor, Rahatlıkla yükü üstleniyor musunuz?" Onlar: "Kabul ettik" şeklinde dediler. Allah da buyurdu ki: "Şahit olun; sizinle beraber Ben de bunun şahidiyimdir."

(Ali İmran 81)

Mehmet Türk Meali:

Allah, Peygamberler (vasıtasıyla geçmiş ümmetler)den:1 “Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra elinizde bulunanların doğrusunu söyleyen bir Peygamber gelince, ona kesinlikle inanacak ve kendisini destekleyeceksiniz” diye söz almış ve onlara: “Bunu kabul ettiniz ve omuzlarınıza yüklediğim bu görevi üstlendiniz mi?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik.” dediler. (Bunun üzerine Allah,): “Siz de birbirinize şâhit olun zâten Ben de sizinle beraber şâhitlik edeceğim.” buyurdu.*

(Ali İmran 81)

Muhammed Celal Şems Meali:

Hani Allah bütün peygamberlerden sağlam bir söz almıştı. “Size Kitap ve hikmet verdikten sonra, elinizde bulunan (kelâmı) gerçekleştiren bir peygamber gelince, ona mutlaka inanacaksınız ve ona mutlaka yardım edeceksiniz,” demişti. “Bunu benimseyip, Benim için böyle bir sorumluluğu üstleniyor musunuz?” deyince, onlar (da,) “Evet benimsiyoruz,” dediler. (Allah da,) “Öyleyse sizler şahit olun, Ben (de) sizinle beraber şahitlerdenim,” (diye) buyurdu.

(Ali İmran 81)

Muhammed Esed Meali:

Allah, (geçmiş vahiylerin izleyicilerinden) peygamberler vasıtasıyla şu taahhüdü talep etti: "Eğer, vahyi ve hikmeti size bahşettikten sonra, halen sahip olduğunuz hakikati tasdik eden bir elçi size gelirse o'na inanmalı ve yardım etmelisiniz. Bu şarta dayalı ahdimi kabul ve tasdik eder misiniz?" Onlar: "Kabul ederiz!" dediler. Allah: "Öyleyse (buna) şahit olun, Ben de sizin şahidiniz olacağım."

(Ali İmran 81)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Hani Allah, Tanrı elçilerinden şöyle kesin bir söz almıştı; "Andolsun, size kitap ve erdemli bilgiden verip sonra size yanınızdakini doğrulayan bir Tanrı elçisi geldiğinde, ona kesin olarak inanacak ve ona yardımda bulunacaksınız." Ve demişti ki; "Bunu kabul ettiniz ve bu ağır sorumluluğu aldınız mı?" Onlar da; "Kabul ettik," demişlerdi de, "Öyleyse tanık olun, ben de sizinle birlikte tanık olanlardanım," diye yanıt vermişti.

(Ali İmran 81)

Mustafa Çavdar Meali:

Allah, nebilerden şu misakı/sözü almıştı; “Size, kitap ve hikmet verdikten sonra, sizin ilettiğiniz mesajı doğrulayan bir elçi gelecek olursa, ona kesinlikle iman edecek ve ona yardım edeceksiniz değil mi?” dedikten sonra; “Karar verdiniz ve size yüklediğim bu ağır yükü kabul ettiniz mi?” demişti. Onlar da, “Evet, kabul ettik” deyince Allah; “Öyleyse, buna şahit olun, ben de sizinle birlikte buna şahidim.” buyurmuştu.

Bknz: (73/5) - (12/111)

(Ali İmran 81)

Mustafa Çevik Meali:

81-82 Allah, peygamberleri aracılığı ile Kitap Ehline şöyle vahyedip, onlarla ahitleşmişti: “Ellerindeki kitapta olan hakikatleri tasdik edip, doğrulayan bir peygamber geldiğinde, kesinlikle ona inanacak, tabi olacak ve yardım edeceklerdi.” Bunun üzerine Allah, “O halde buna şahit olun. Ben de sizin bu sözünüzün şahidi olacağım.” buyurmuştu. Allah’a verdiği sözden dönenler müşrik, kâfir ve fasıklardır.

(Ali İmran 81)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Allah peygamber (aracılığıyla kitap ehlin)den; "Eğer vahiyden ve hikmetten size bir pay verdikten sonra size hakikatten yanınızda kalanı tasdik eden bir elçi gelirse, kesinlikle ona inanmalı ve yardım etmelisiniz" taahhüdünü aldığı zaman sordu: "İşte bu şarta dayalı ahdimi alıp kabul ettiniz mi?" "Kabul ve tasdik ettik!" diye cevap verdiler. Allah buyurdu: "O halde şahid olun! Ben de sizinle birlikte şahitler arasında olacağım!"

(Ali İmran 81)

Osman Okur Meali:

Allah, (geçmiş vahiylerin izleyicilerinden) nebiler vasıtasıyla (bağlılık sözünü) şöyle almıştı: "Eğer, vahyi ve hikmeti size bahşettikten sonra, halen sahip olduğunuz hakikati tasdik eden bir elçi size gelirse o'na mutlaka inanmalı ve yardım etmelisiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi.

(Ali İmran 81)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Yâdet o zamanı ki, Allah Teâlâ peygamberlere hitaben «Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizin nezdinizdekini musaddık olarak bir resûl gelecektir. O'na elbette imân ve yardım edeceksiniz» diye peygamberlerden bir müekked ahd aldıkta buyurdu ki, «İkrar ettiniz mi? Ve bunun üzerine benim o ahdimi alıp kabul eylediniz mi?» Onlar da, «İkrar ettik,» dediler. (Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Öyleyse şahit olunuz, ben de sizinle beraber şahitlerdenim.»

(Ali İmran 81)

Ömer Öngüt Meali:

Allah vaktiyle peygamberlerden kesin söz almıştı: “Celâlim hakkı için, size kitap ve hikmet verdim. Sizde olan o kitap ve hikmeti tasdik edip doğrulayan bir peygamber gelecek. Ona mutlaka iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik. ” demişlerdi. Allah da: “O halde şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım. ” buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Ömer Sevinçgül Meali:

Allah, “Size kitap verdim, hikmet verdim. Yanınızda olanı onaylayıcı bir peygamber gelince ona inanacaksınız, yardım edeceksiniz” diye kesin söz almıştı. “Bu sözleşmemi kabul ettiniz mi?” demişti. Onlar da, “Kabul ettik” demişlerdi. Allah, “Siz tanık olun. Ben de sizinle beraber tanıklık ediyorum” demişti.

(Ali İmran 81)

Sadık Türkmen Meali:

BİR ZAMANLAR Allah; Nebîler(aracılığıyla kitap ehlin)den; “Andolsun, size vereceğim her Kitap ve Hikmet’ten (problem çözme biliminden) sonra size; elinizdekini onaylayan/doğrulayan bir Rasûl/Elçi geldiğinde, ona mutlaka inanacak/iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardımcı olacaksınız” diye söz almış ve; “Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?” demişti. Onlar (Kitap Ehli de); “Kabul ettik” demişlerdi. Allah da; “Öyleyse şahit olun, Ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” demişti.

(Ali İmran 81)

Seyyid Kutub Meali:

Hani Allah, peygamberlerden 'Bakınız, size kitap ve hikmet verdim, ilerde yanınızdaki kitabı onaylayan bir peygamber gelince ona kesinlikle inanacak, kendisini destekleyeceksiniz' diye söz aldı; 'Bu direktifimi kabul ettiniz, omuzlarınıza yüklediğim bu görevi üstlendiniz mi?' dedi. 'Kabul ettik' dediler, Allah da 'Birbirinize şahid olunuz, ben de sizinle birlikte şahidlerdenim' dedi.

(Ali İmran 81)

Suat Yıldırım Meali:

Hem Allah, vaktiyle peygamberlerden "Size kitap ve hikmet vermemden sonra, Sizin yanınızda bulunan kitabı tasdik edici bir peygamber geldiğinde, mutlaka ona inanıp yardımcı olacaksınız." diye söz almıştır. Allah: "Bunu kabul ettiniz, bu ağır yükümü sırtınıza aldınız mı?" dediğinde onlar: "Kabul ettik" diye kesin söz verince, Allah Teala: "Siz de şahit olun, zaten Ben de sizinle beraber şahitlik edeceğim." buyurdu.

(Ali İmran 81)

Süleyman Ateş Meali:

Allah, peygamberlerden şöyle söz almıştı: "Bakın, size Kitap ve hikmet verdim; imdi yanınızda bulunan(Kitap)ı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona mutlaka yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" demişti. "Kabul ettik!" dediler. "O halde tanık olun, ben de sizinle beraber tanık olanlardanım." dedi.

(Ali İmran 81)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Allah nebilerden kesin söz aldığında şöyle demiştir: "Size Kitap ve hikmet veririm de elinizde olanı onaylayan bir elçi gelirse kesinlikle ona inanacaksınız ve destek vereceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Bu ağır yükü (ısr[1]) yüklendiniz mi?". Onlar da "Kabul ettik" demişlerdir. Allah: "Siz buna şahit olun, sizinle beraber ben de şahidim" demiştir.

1) ISR : Sonradan gelecek nebi ve resullere inanma ve destek verme sorumluluğudur.

(Ali İmran 81)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah, peygamberler aracılığıyla izleyicilerinden söz almak istedi: "Size Kitap ve hikmet verdim. Sahip olduğunuz hakikati doğrulayan bir elçi geldiğinde ona inanmalı ve yardım etmelisiniz. Bu sorumluluğu kabul ettiniz mi?" dedi. "Kabul ettik" dediler. "Öyleyse şahit olun, Ben de size şahit olacağım" dedi.

(Ali İmran 81)

Şaban Piriş Meali:

Allah, peygamberlerden: -Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizden olanı doğrulayan bir peygamber gelecek, ona kesinlikle iman edecek ve ona yardım edeceksiniz! diye söz aldığı zaman (sormuştu): -Karar verdiniz ve size yüklediğim bu ağır yükü kabul ettiniz mi? demişti. Onlar: -Kabul ettik diye cevap verdiler. -Şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Talat Koçyiğit Meali:

Allah, (geçmiş) peygamberlerden şöyle söz almıştı: "Size Kitap ve hikmet verdim. Sonra da yanınızda bulunan (Kitap ve hikmet)ı tasdik eden bir peygamber geldi. Ona mutlaka îman edecek ve yardımda bulunacaksınız, ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü kabul etliniz mi? buyurduğunda (peygamberleri) "ikrar ettik" demişler, bunun üzerine Allah' da: "O halde şahid olunuz Ben de sizinle birlikte (buna) şâhidlik edenlerdenim" buyurmuştu.

(Ali İmran 81)

Tefhimul Kuran Meali:

Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak) ' almıştı: «Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksanız.» Demişti ki: «Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?» Onlar: «İkrar ettik» demişlerdi de «Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım» demişti.

(Ali İmran 81)

Ümit Şimşek Meali:

Allah peygamberlerden ahit alarak, “Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra, sizdeki kitabı tasdik edici bir peygamber geldiğinde ona inanacak ve yardım edeceksiniz” buyurmuş ve sormuştu: “Bu ahdi kabul edip üstleniyor musunuz?” Onlar “Kabul ettik” dediler. Allah buyurdu ki: Şahit olun; Ben de sizinle beraber bu ahdin şahidiyim.

(Ali İmran 81)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve unutma ki Allah, peygamberlerden misaklarını almış, şöyle demişti: "Size Kitap'tan ve hikmetten nasip verdim. Sonra size elinizdekini doğrulayıcı bir resul geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve ona muhakkak yardım edeceksiniz. Kabul ettiniz ve ağır yükümü üzerinize aldınız mı?". "Kabul ettik." dediler. "O halde tanık olun, sizinle beraber ben de tanıklardanım." dedi.

(Ali İmran 81)