29. Ankebut Suresi / 18.ayet

– Şayet beni yalancılıkla suçlarsanız, unutmayın ki sizden önceki toplumlar da elçilerini yalancılıkla suçlamışlardı. Bir elçinin görevi ilahi mesajı apaçık tebliğ etmekten başka bir şey değildir.

Bknz: (6/34)(24/54)

Mustafa Çavdar Meali

Ankebut 18 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve yalanlarsanız sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı ve Peygambere düşen iş, ancak apaçık tebliğden ibaret.

(Ankebut 18)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Yok eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamış (ve belalarını bulmuş) lardı. Elçiye düşen ise, sadece açık bir tebliğdir.” (İman edip etmediğiniz Ondan sorulmayacaktır.)

(Ankebut 18)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve eğer beni yalanlarsanız bilin ki, başka toplumlar da sizden önce, Allah'ın peygamberlerini yalanladılar. Elçiye düşen, sadece kendisine emanet edilen mesajı, apaçık bir şekilde iletmektir.”

(Ankebut 18)

Adem Uğur Meali:

Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.

(Ankebut 18)

Ahmet Hulusi Meali:

"Eğer yalanlarsanız, (bilin ki) sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı... Rasule düşen apaçık bir tebliğden başka değil. "

(Ankebut 18)

Ahmet Tekin Meali:

Size tebliğ edilen vahyi yalanlıyorsanız eğer, unutmayın, sizden önceki birçok milletler de kendilerine yapılan dinî tebliği, rasullerini yalanlamışlardı. Peygambere düşen görev, yalnız açıkça tebliğdir.

(Ankebut 18)

Ahmet Varol Meali

"Eğer yalanlarsanız; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen ise sadece apaçık bir tebliğdir."

(Ankebut 18)

Ali Bulaç Meali:

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

(Ankebut 18)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Ey Kureyş topluluğu, beni) eğer tekzib ederseniz (bana zarar veremezsiniz, çünkü) sizden önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi. Peygambere düşen vazife ise, ancak açık bir tebliğdir.

(Ankebut 18)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Elçinin görevi, yalnızca apaçık bildirmektir!"

(Ankebut 18)

Ali Ünal Meali:

(En inkârcılar!) Eğer siz (Rasûlümüzü) yalanlıyorsanız, sizden önceki pek çok topluluklar da rasûlleri yalanlamıştı. Ama Rasûl’e düşen, (Bizim Mesajımızı) bütün açıklığıyla ve gerektiği şekilde iletmektir, (sizi imana zorlamak değil).

(Ankebut 18)

Bahaeddin Sağlam Meali:

(De ki:) “Eğer siz (beni) yalanlayacaksanız, muhakkak sizden önce de birçok toplum, (peygamberleri) yalanladılar. (Başlarına azap geldi.) Çünkü Peygamberin üzerinde apaçık bir tebliğden başka bir görev yoktur. (Onları azaptan kurtaramaz.)

(Ankebut 18)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Eğer yalanlarsanız, biliniz ki sizden önce de nice toplumlar peygamberlerini yalanlamışlardı. Peygamberin üzerinde, apaçık tebliğden başka bir görev yoktur.

(Ankebut 18)

Bekir Sadak Meali:

Eger siz Peygamberi yalanliyorsaniz bilin ki, sizden onceki ummetler de yalanlamislardi. Peygambere dusen, sadece apacik tebligdir.

(Ankebut 18)

Besim Atalay Meali:

Eğer yalanlarsanız, sizden önce, nice nice, birçok ümmetler yalanlamıştı, peygambere düşen ancak, açıkçana ulaştırmak»

(Ankebut 18)

Celal Yıldırım Meali:

Eğer siz (Peygamber'i) yalanlarsanız, gerçekten sizden önceki birçok ümmetler de (kendilerine gönderilen peygamberleri) yalanlamışlardı. Peygamber'e gereken, ancak açık tebliğdir.

(Ankebut 18)

Cemal Külünkoğlu Meali:

“Eğer siz (beni) yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

(Ankebut 18)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Eğer siz Peygamberi yalanlıyorsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğdir.

(Ankebut 18)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir."

(Ankebut 18)

Diyanet Vakfı Meali:

Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.

(Ankebut 18)

Edip Yüksel Meali:

Yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Elçinin görevi ancak açıkça bildirmektir.

(Ankebut 18)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve eğer tekziyb ederseniz sizden evvel bir takım ümmetler de tekziyb etmişlerdi, Resulün vazifesi ise açık bir tebliğden ibarettir

(Ankebut 18)

Elmalılı Yeni Meali:

Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.

(Ankebut 18)

Erhan Aktaş Meali:

Eğer yalanlarsanız, şunu bilin ki, sizden öncekiler de yalanlamışlardı. Rasullere düşen de açıkça çağrı yapmaktan başka bir şey değildir.

(Ankebut 18)

Gültekin Onan Meali:

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de [elçilerin çağrısını] yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise yalnızca açık bir tebliğdir."

(Ankebut 18)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki birtakım ümmetler de yalanlamıştı. Elçi'ye düşen de apaçık tebliğden başka bir şey değildir.

(Ankebut 18)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Şayet yalanlayacak olursanız, hiç şüphesiz sizden önceki kavimler de yalanladı. Resûl’ün vazifesi, ancak apaçık bir tebliğdir.”

(Ankebut 18)

Harun Yıldırım Meali:

“Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardır. Rasule düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir.”

(Ankebut 18)

Hasan Basri Çantay:

"Eğer siz (beni) tekzib ederseniz sizden evvelki ümmetler de (peygamberlerini) tekzib etmişizdir. Peygamberin üzerine (düşen vazife) ise apaçık tebliğden başkası değildir".

(Ankebut 18)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Hem (beni) yalanlarsanız (bilin ki), doğrusu sizden önceki birtakım ümmetler de(peygamberlerini) yalanlamıştı. Peygambere düşen ise ancak apaçık tebliğdir.”

(Ankebut 18)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(16-18) İbrahim'i de [göndermiştik]¹. Hani milletine "Allah'a kulluk edin ve ona (karşı gelmekten) sakının. Eğer, bilmekteyseniz, bu sizin için daha iyidir (hayırlıdır). Siz, sadece Allah'tan beride bir takım putlara kulluk ediyorsunuz ve bir uydurma (ifk) yaratıyorsunuz. Gerçek şu ki, Allah'tan beride kendilerine kulluk ettikleriniz sizin için herhangi bir rızka sahip değildir. Rızkı, Allah'ın katında arayın. Ona kulluk edin ve ona şükredin. Sadece ona geri döndürülürsünüz. Eğer, yalanlıyorsanız, [bilin ki] sizden önceki topluluklar da yalanlamıştı. Elçiye, ancak apaçık bir duyuru yapmak düşer." demişti.

(Ankebut 18)

Hüseyin Atay Meali:

Eğer yalanlıyorsanız, bilin ki sizden önceki milletler de yalanlamışlardı. Ancak elçiye düşen, yalnız apaçık bildirmektir.

(Ankebut 18)

İbni Kesir Meali:

Eğer siz, yalanlıyorsanız, bilin ki; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğden ibarettir.

(Ankebut 18)

İlyas Yorulmaz Meali:

Eğer (elçimizi) yalanlarsanız, sizden önceki topluluklar da yalanlamışlardı. Elçiye düşen görev, yalnızca açıkça tebliğ etmektir.

(Ankebut 18)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve eğer tekzip ederseniz (yalanlarsanız), sizden önceki ümmetler de tekzip etmiştiler. Resûllerin üzerine apaçık tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.

(Ankebut 18)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Beni yalancı yerine koyarsanız koyun. Çünkü sizden önceki uluslar da elçilerini yalancı yerine koymuşlardı. Ancak, elçilere düşen iş, insanları açıktan açığa uyarmaktır, okadar.»

(Ankebut 18)

Kadri Çelik Meali:

“Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (peygamberlerini) yalanlamışlardır. Peygambere düşen ise, yalnızca apaçık bir tebliğdir.”

(Ankebut 18)

Mahmut Kısa Meali:

“Fakat nankörlük eder de Allah’ın ayetlerini yalanlayacak olursanız, şunu iyi bilin ki, sizden önceki bazı toplumlar da hakîkati yalanlamış ve bu yüzden Allah’ın lânetine uğramışlardı. O hâlde seçiminizi yapın ve sonuçlarına da katlanın; çünkü elçinin görevi, yalnızca gerçekleri size açık ve net olarak duyurmaktan ibarettir.” “Ey halkım! Elimdeki kutsal sahifelerde, bakın Rabb’im sizlere neler söylüyor:

(Ankebut 18)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Tekzip ederseniz eğer, Sizden önceki ümmetler de yalanladı. Elçiye düşen; açık tebliğdir.

(Ankebut 18)

Mehmet Türk Meali:

(Ey Mekkeliler! Muhammed’i) yalanlarsanız (yalanlayın,) sizden önceki ümmetler de (kendi Peygamberlerini) yalanlamışlardı. Zâten Peygambere düşen, apaçık bir tebliğden başka bir şey değildir.1*

(Ankebut 18)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Eğer (sözlerimi) yalanlarsanız, sizden önceki kavimler (de peygamberleri) yalanlamışlardı. Peygamber’e düşen (ise mesajı) ancak açıkça ulaştırmaktır.”

(Ankebut 18)

Muhammed Esed Meali:

"Ve Eğer (beni) yalanlarsanız (bilin ki, başka) toplumlar da sizden önce (Allah'ın peygamberlerini) yalanladılar: Bir elçiye düşen, sadece (kendisine emanet edilen) mesajı dosdoğru bir şekilde iletmektir."

(Ankebut 18)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Yalanlayacak olursanız, bilin ki, sizden önceki toplumlar da elçilerini yalanlamıştı. Tanrı elçisine düşen ise, açıkça bildirmekten başka bir şey değildir."

(Ankebut 18)

Mustafa Çavdar Meali:

– Şayet beni yalancılıkla suçlarsanız, unutmayın ki sizden önceki toplumlar da elçilerini yalancılıkla suçlamışlardı. Bir elçinin görevi ilahi mesajı apaçık tebliğ etmekten başka bir şey değildir.

Bknz: (6/34) - (24/54)

(Ankebut 18)

Mustafa Çevik Meali:

Ey Peygamber! De ki: “Eğer benim Allah adına yaptığım bu daveti yalanlarsanız, bana herhangi bir zarar vermiş olmazsınız. Aksine bunun zararı size dokunur. Sizden önce gelip geçen kavimler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Peygamberlerin görevi Allah’ın âyetlerini açıkça tebliğ etmektir.”

(Ankebut 18)

Mustafa İslamoğlu Meali:

"Ama eğer yalanlarsanız, iyi bilin ki sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı: zaten elçiye düşen de (ilahi mesajı) bütün açıklığıyla iletmekten başkası değildir."

(Ankebut 18)

Osman Okur Meali:

“Eğer siz (beni) yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler”de (elçilerini) yalanlamışlardı. Rasüllere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

(Ankebut 18)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Ve eğer tekzîp ederseniz, muhakkak ki, sizden evvel bir nice ümmetler de tekzîp ettiler. Peygamber üzerine de apaçık tebliğden başka bir şey yoktur.»

(Ankebut 18)

Ömer Öngüt Meali:

Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygamber'e düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir.

(Ankebut 18)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Size ‘iletilen gerçekleri’ yalanlarsanız bilin, sizden önceki nice topluluklar da yalanlamışlardı. Peygambere düşen açıkça bildirmekten ibarettir.”

(Ankebut 18)

Sadık Türkmen Meali:

Eğer siz yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Elçiye düşen görev, sadece apaçık duyurmaktır.

(Ankebut 18)

Seyyid Kutub Meali:

Eğer peygamberinizi yalanlıyorsanız, biliniz ki, sizden önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Peygamberin görevi, ilahi mesajı açıkça duyurmaktan ibarettir.

(Ankebut 18)

Suat Yıldırım Meali:

"Şayet siz beni yalancı sayarsanız, sizden önceki birtakım ümmetler de resullerini yalancı saymıştı. Elçinin görevi imana zorlamak değil, sadece açıkça tebliğ etmektir."

(Ankebut 18)

Süleyman Ateş Meali:

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen, yalnız açıkça duyurmaktıır."

(Ankebut 18)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki toplumlar da yalanladılar. Elçiye düşen, açık tebliğden başka nedir ki!"

(Ankebut 18)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Eğer beni yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki toplumlar da kendilerine gönderilen elçileri yalanladı. Bir elçinin görevi, ancak mesajı ulaştırmaktır."

(Ankebut 18)

Şaban Piriş Meali:

Eğer yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Peygamberin görevi apaçık duyurudan başka bir şey değildir.

(Ankebut 18)

Talat Koçyiğit Meali:

Eğer yalanlayacak olursanız bilin ki, sizden önceki milletler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen sadece apaçık tebliğdir".

(Ankebut 18)

Tefhimul Kuran Meali:

«Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (peygamberlerin çağrısını) yalanlamışlardır. Peygambere düşen ise, yalnızca apaçık bir tebliğdir.»

(Ankebut 18)

Ümit Şimşek Meali:

“Yalanlayacak olursanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de peygamberlerini yalanlamıştı. Peygambere düşen ise, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.”

(Ankebut 18)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."

(Ankebut 18)