41. Fussilet Suresi / 25.ayet

Güdümüne girdikleri bir takım yoldaşları onların yaptıkları ve yapacakları kötü işleri kendilerine güzel gösterdiler. Sonunda kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarının hakkında gerçekleşen söz onlar için de gerçekleşmiş oldu. Hiç şüphe yok ki onlar böylece kaybedenlerden oldular.

Bknz: (16/63)(29/38)

Mustafa Çavdar Meali

Fussilet 25 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve onlara öyle arkadaşlar hazırladık ve verdik ki önlerindeki dünya işlerini ve artlarındaki ahireti inkar etmeyi bezediler onlara ve onlardan önce, cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler arasında azap hükmünü hakettiler, şüphe yok ki onlar, ziyana uğrayanlardandı.

(Fussilet 25)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Biz onlara birtakım yakın-arkadaşları (şeytanı ve şeytanileşmiş insanları) 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık,' onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları (önceki hatalarını ve gelecekteki yanlışlarını) kendilerine süslü gösterip (aldatmışlardı. Sonunda) cinnlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetler için de (yürürlükte tutulan azap) sözü onların üzerine de hak olmuştu. Artık onlar, hüsrana uğrayan (insan) lardı.

(Fussilet 25)

Abdullah Parlıyan Meali:

Biz onlara birtakım kötü arkadaşlar ve yandaşlar sardırdık, onların önlerindeki dünya işlerini ve arkalarında ahireti inkâr etme adına ne varsa hepsini onlara güzel gösterdiler veya yapmak istediklerini ve geçmişte yaptıklarını, kendilerine çok çekici ve süslü gösterdiler. Ve böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer günahkar insan ve cin toplulukları için geçerli olan ceza sözü, yani “Şanıma yemin olsun ki, cehennemi cinlerle ve insanlarla dolduracağım” hükmü geçerli oldu. Şüphe yok ki, onlar ziyana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)

Adem Uğur Meali:

Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.

(Fussilet 25)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlar için karinler (şeytani fikirliler {cin veya ins}) hazırladık ki; (bu yakın arkadaşlar) yapmakta olduklarını ve yapmayı hayal ettikleri arzularını onlara süslü gösterdiler! Cin ve insten, onlardan önce gelip - geçmiş ümmetler hakkındaki hükmü, bunlar aleyhine de hak oldu... Muhakkak ki onlar hüsrana uğrayanlardı!

(Fussilet 25)

Ahmet Tekin Meali:

Biz onlara bir takım arkadaşlar musallat ettik. Onlar, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, peygamberlere ve kutsal kitaplara itibar etmedikleri, ellerinde değer ölçüleri olmadığı için yaptıkları, yapacakları ne varsa, hepsini kendilerine süsleyip güzel gösterdiler. Kendilerinden önce yaşayıp geçip gitmiş olan cin ve insan topluluklarına uygulanan haklı, gerekçeli ceza hükümleri böylece onlara da uygulandı. Şüphesiz onlar hüsrana uğrayanlardır.*

(Fussilet 25)

Ahmet Varol Meali

Biz onlara birtakım yakınlar musallat ettik. Onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan toplulukları içinde (uygulanan) söz, onlar için de hak oldu. Çünkü onlar hüsrana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)

Ali Bulaç Meali:

Biz onlara birtakım yakın kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi.

(Fussilet 25)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz onlara, (o Mekke müşriklerine) bir takım (şeytanlardan ibaret) dostlar musallat kıldık da bunlar, onlara, hem önlerindeki ahiret işini, hem arkalarındaki dünya işini süsleyi vermişlerdir. Cin ve insanladan kendilerinden önce geçmiş (ve kâfir olmuş) ümmetlerle beraber bunlara da azab vaadi gerçekleşmiştir. Çünkü onlar kendilerine yazık etmişlerdi.

(Fussilet 25)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onların başına arkadaşlar sardık; yaptıklarını ve yapacaklarını çekici gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları için gerçekleşen söz, onlar için de geçerli oldu. Aslında, yitime uğrayanlar onlardır.[409]

409)Ayetin ilk tümcesi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Onların başına birtakım arkadaşlar sardık; onlara, geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler." veya "Kimi yakın kimseleri, onların üzerine kabuk gibi kaplattık; önlerinde ve arkalarında olanları, kendilerine süslü gösterdiler." veya "Şeytanlardan dostları, onların başına sardık; hem önlerindeki ahiret işini hem de arkalarındaki dünya işini süslediler." veya "Şeytani dürtülerini, öteki kişilikleri olarak onlara musallat ettik; önlerine serilenle, bilgi alanlarının dışında kalanı onlara güzel gösterdiler." biçiminde çevrilmiştir.

(Fussilet 25)

Ali Ünal Meali:

(Küfür ve günahkârlığı iman ve takvaya tercih ettikleri için) yanlarına şeytanca yoldaşlar katarız da, bu yoldaşlar onların gelecek ve geçmişlerini, yapmaya niyetlendikleri ve yaptıkları her kötülüğü onlara cazip gösterirler. Böylece, kendilerinden önce yaşamış benzer cin ve insan toplumları hakkında gerçekleşen ceza sözü, onlar hakkında da geçerli olur. Gerçekten hüsrana uğrayanlardır onlar.

(Fussilet 25)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz onlara birtakım arkadaşlar ayarladık. Onlar, kendilerine geçmiş ve geleceklerini güzel gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplumlarında geçerli olan bir söz (yasa,) onlar aleyhinde gerçekleşti. (Azaba uğradılar.) Çünkü onlar, daima zararlı işler yaparlardı.

(Fussilet 25)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onlara birtakım arkadaşlar hazırlarız da onlar, bunların yaptıkları ve yapacakları bütün işleri kendilerine güzel gösterirler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için uygulanan ceza, onlara da gerekli olmuştur. Şüphesiz bunlar tamamen kaybeden bir topluluktur.

(Fussilet 25)

Bekir Sadak Meali:

Onlarin yanina bir takim yardakcilar koyariz de gecmislerini geleceklerini onlara guzel gosterirler. Verilen soz, gerek cinlerden ve gerekse insanlardan, gelip gecmis ummetler icinde, onlarin aleyhine gerceklesmistir. Dogrusu onlar husranda idiler. *

(Fussilet 25)

Besim Atalay Meali:

Biz, onlara birtakım arkadaşlar da verdik, her yönden onlara hoş gösterildiler, onlardan önce geçen gerek cin, gerek insan birtakım uluslara söz hak olmuştur, onlar ziyan ettiler

(Fussilet 25)

Celal Yıldırım Meali:

Onlara birtakım yandaşlar hazırlayıp yardakçı olarak gönderdik de öndekilerini (yapmak istediklerini), arkalarındakini (geçmişte yaptıklarını) kendilerine çok çekici ve süslü gösterdiler; cinlerden ve insanlardan gelip geçen ümmetler içinde onların aleyhine de (aynı) söz (=Şanıma yemin olsun ki, Cehennemi cinlerle ve insanlarla dolduracağım, sözü) hakk olmuştur. Gerçekten onlar ziyanda kalmışlardır.

(Fussilet 25)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Biz onlara (kendi arzularına göre) birtakım arkadaşlar kattık. Bu arkadaşlar onlara hem önlerindeki (dünya zevklerini) ve hem de arkalarındaki (ahiretin inkarı)nı süslü gösterdiler. Bu yüzden kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azap sözü onlar için de hak oldu. Böylece onların hepsi de ziyana uğrayanlardan olmuşlardır.

(Fussilet 25)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onların yanına bir takım yardakçılar koyarız da geçmişlerini geleceklerini onlara güzel gösterirler. Verilen söz, gerek cinlerden ve gerekse insanlardan, gelip geçmiş ümmetler içinde, onların aleyhine gerçekleşmiştir. Doğrusu onlar hüsranda idiler.*

(Fussilet 25)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.  *

(Fussilet 25)

Edip Yüksel Meali:

Geçmişlerini ve geleceklerini onlara güzel gösteren birtakım arkadaşları onlara atadık. Kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplumları için gerçekleşen o söz kendileri için de geçerli oldu. Onlar kaybetmişlerdi.

(Fussilet 25)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hem onlara bir takım yanaşıklar saldırmışızdır da onlar, onlara önlerindekini ve arkalarındakini ziynetleyivermişlerdir. Cin ve İnsten önlerinden geçen ümmetler içinde onların aleyhine de söz hakk olmuştur, çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir

(Fussilet 25)

Elmalılı Yeni Meali:

Hem onlara bir takım yanaşıklar sardırmışızdır da (tebelleş ettirmişizdir de) onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süsleyivermişlerdir. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce geçen ümmetler içinde onların aleyhine de (azap) söz(ü) hak olmuştur; çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir.

(Fussilet 25)

Erhan Aktaş Meali:

Biz, onlara bir takım yandaşlar musallat ettik. Yaptıklarını ve yapacaklarını onlara süslü gösterdiler. Cinn ve insten[1], kendilerinden önce gelip geçmiş topluluklarda yürürlükte olan "söz"[2] üzerlerine gerçekleşti. Onlar hüsrana uğrayan kimselerdir.

1)Bildik bilinmedik kim varsa. Tanınan tanınmayan. Herkes.
2)Azap sözü.

(Fussilet 25)

Gültekin Onan Meali:

Biz onlara birtakım yakın kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş ümmetlerde [yürürlükte tutulan azab] sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar hüsrana uğrayan kimselerdi.

(Fussilet 25)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz onlara birtakım yaşdaşlarını/İblislerini kabuk gibi üzerlerine kaplattık, onlar da, önlerinde ve arkalarında [tüm çevrelerinde] olanları kendilerine süslü gösterdiler. Gelmiş geçmiş herkesten, kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde yürürlükte olan “Söz” onların üzerine hak oldu. Şüphesiz onlar, zarara/kayba uğrayıp acı çeken kimseler idiler.

(Fussilet 25)

Harun Yıldırım Meali:

Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.

(Fussilet 25)

Hasan Basri Çantay:

Biz onlara bir takım yanaşmaları sebeb yapdık da önlerinde ne var, ardlarında ne varsa onlar bunları süslü gösterdiler. Cinden, insandan kendilerinden evvel geçmiş (ve helak olmuş) ümmetler içinde (işte) bunlara karşı da o söz hak olmuşdur. Çünkü onlar (ın hepsi) hüsrana düşenlerdi.

(Fussilet 25)

Hayrat Neşriyat Meali:

Onlara (birtakım) arkadaşlar (şeytanlar) musallat ettik de önlerinde ve arkalarında bulunan şeyleri kendilerine süslü gösterdiler;(2) böylece kendilerinden önce gelip geçen cin ve insan toplulukları hakkındaki (azâba dâir) söz, kendi üzerlerine hak oldu. Çünki onlar hüsrâna uğrayanlardı.*

(Fussilet 25)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(Eylemleri sebebiyle)¹ onlara bir takım yoldaşları kafadar yaptık. Ardından [o yoldaşları] önlerindekilerini ve arkalarındakilerini süsledi. Kendilerinden önceki cin ve insan[türün]den gelip geçmiş toplulukların sözü, kendilerine Hak [gerekli] oldu. Gerçekten onlar, kaybedenlerden oldular.

(Fussilet 25)

Hüseyin Atay Meali:

Onların yanlarına yanaşıklar yerleştirmişizdir. Onlar geçmişlerini geleceklerini onlara güzel gösterirler. Cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar için verilen söz, onların aleyhine gerçekleşmiştir. Doğrusu, onlar yitiren idiler.

(Fussilet 25)

İbni Kesir Meali:

Biz; onlara bir takım yoldaşlar kattık da önlerindekini ve arkalarındakini onlara süslü gösterdiler. Gerek cinnlerden, gerekse insanlardan kendilerinden önce geçmiş ümmetler içinde aleyhlerinde söz hak olmuştur. Doğrusu onlar, hüsrana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)

İlyas Yorulmaz Meali:

Bundan sonra onların kendileri gibi yakın arkadaşlarının olmasını sağladık. Arkadaşları daha önceki yaptıklarını ve daha sonra yapacaklarını onlara süslü ve güzel gösterdiler. Onlardan önce gelip geçmiş, gerek tanımadıkları (cin), gerekse tanıdıkları (ins) topluluklar için geçerli olan (Allah'ın yok etme vaadi) sözü, onlar içinde hak olmuş ve onlarda kaybedenlerden olmuşlardır.

(Fussilet 25)

İskender Ali Mihr Meali:

Onlara yakın arkadaşlar musallat ettik. Böylece önlerinde ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) onlara süslediler. Cinlerden ve insanlardan, onlardan önce gelmiş geçmiş ümmetlerinde üzerine (azap) sözü hak oldu. Muhakkak ki onlar, hüsrana düşmüş olanlardır.

(Fussilet 25)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz onların yanına bir takım yardaklar vermeyi uygun bulduk, onların işlediklerini de işlemediklerini de onlara güzel göstersinler diye. Onlardan önce gelip geçen cinler, insanlar üzerine de azap gerekmişti. Çünkü onlar kendilerine yazık etmiş kimselerdi.

(Fussilet 25)

Kadri Çelik Meali:

Ve onlar için (şeytanlardan ve şeytan sıfatlı insanlardan) birtakım dostlar takdir ettik. Bunlar, onların önlerinde ve arkalarında ne varsa yaptıkları her türlü işi süsleyip bezediler. Böylece cinlerden ve insanlardan gelmiş geçmiş toplumlar hakkında gerçekleşen söz, onlar hakkında da gerçekleşti. Şüphesiz onlar hüsrana uğramış kimseler oldular.

(Fussilet 25)

Mahmut Kısa Meali:

Biz de bu yüzden onlara, kendilerini yoldan çıkaran şeytanî arkadaşlar musallat ettik. Böylecebu şeytanlar, yaptıkları her şeyi kendilerine cazip göstererek onları iyice azgınlığa sürükledi ve sonunda, kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları için geçerli olan azap sözü, onlar için de kaçınılmaz oldu. Gerçekten onlar, büyük bir hüsrana uğramışlardır. Hal böyleyken:

(Fussilet 25)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Sadık bir takım arkadaşlar katarız onlara. Bunların önlerinde ve arkalarındaki yaptıkları işler Süslü ve cazip gösterilir arkadaşları tarafından. Cinler ve insanlardan gelip geçmiş toplumlar İçin yürürlükteki azap hükmü, onlara da hak olur. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdir.

(Fussilet 25)

Mehmet Türk Meali:

Biz onlara birtakım dostlar musallat ettik. Onlar da yaptıkları ve yapacakları her şeyi kendilerine süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki azap sözü, onlar için de hak oldu. Doğrusu onların hepsi kendilerine yazık etmiş oldular.

(Fussilet 25)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz, kendilerine bazı arkadaşlar tayin ettik. İşte bunlar, onların önünde olanı yahut onlardan önce bulunanı kendilerine güzel olarak gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplulukları için (geçerli olan) hüküm, onlar için (de) geçerli oldu. Şüphesiz onlar hüsrana uğrayanlardandılar.

(Fussilet 25)

Muhammed Esed Meali:

ve (Bize karşı isyankar olduklarından,) onlara (şeytani dürtülerini) öteki kişilikleri (olarak) musallat ettik; ve bunlar, önlerine serilmiş olan ile, bilgi alanlarının dışında kalanı kendilerine güzel gösterdi. Ve böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer (günahkar) insan ve görünmeyen varlık toplulukları için geçerli olan (ceza) vaadi onlar için de geçerli olacak. Kuşkusuz onlar(ın hepsi) hüsrana uğrayacaktır!

(Fussilet 25)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Biz onlara öyle arkadaşlar musallat ettik ki, yaptıkları ve yapacakları ne varsa hepsini onlara güzel gösterdiler. Böylece, kendilerinden önceki cin ve insan topluluklarının başına gelen ceza sözü onlar için de gerçek oldu. Çünkü öncekiler de bunlar gibi yıkıma uğramış kimselerdi.

(Fussilet 25)

Mustafa Çavdar Meali:

Güdümüne girdikleri bir takım yoldaşları onların yaptıkları ve yapacakları kötü işleri kendilerine güzel gösterdiler. Sonunda kendilerinden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarının hakkında gerçekleşen söz onlar için de gerçekleşmiş oldu. Hiç şüphe yok ki onlar böylece kaybedenlerden oldular.

Bknz: (16/63) - (29/38)

(Fussilet 25)

Mustafa Çevik Meali:

24-25 Böylece müşrik ve kâfirler, hak ettikleri dayanılmaz cehennem ateşine mahkûm edilecekler. Onlar, hesap gününde Allah’ın davetine uygun yaşamak üzere dünyaya yeniden gönderilmek için yalvarıp yakaracaklar fakat kendilerine böyle bir izin verilmeyecektir. Allah’a nankörlük edip başkaldırmaları sebebi ile şeytan ve şeytanlaşmış insanlar onlara musallat oldular, yanlışlarını doğru ve güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş, bilinen ve bilinmeyen müşriklerle kâfirler gibi azabı hak etmiş oldular. Şüphesiz hepsi hüsrana uğrayıp yaptıklarına çok pişman olacaklar.

(Fussilet 25)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Zira onların başına güdümüne girecekleri yoldaşlar musallat ettik; bunlar, önlerinde olanı da arkalarında kalanı da kendilerine süslü gösterdiler; işte böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan görünür görünmez varlıklardan nice topluluklar hakkındaki vaad onlar için de gerçekleşmiş oldu: şüphe yok ki onlar, daima kaybeden taraf oldular.

(Fussilet 25)

Osman Okur Meali:

Biz onlara (kendi arzularına göre) birtakım (kötü) arkadaşları (imtihanda olduklarından serbest) bıraktık. Bu arkadaşlar onlara hem önlerindeki (dünya zevklerini) ve hem de arkalarındaki (ahiretin inkarı)nı süslü gösterdiler. Bu yüzden kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azap sözü onlar için de hak oldu. Böylece onların hepsi de ziyana uğrayanlardan olmuşlardır.

(Fussilet 25)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlar için birtakım karinleri musallat ettik. Artık onlar için önlerindekini ve arkalarındakini bezemiş oldular ve onların üzerine de kendilerinden evvel gelip geçen cinden ve insden olan ümmetler arasında o (azaba dair) söz hak olmuş oldu. Şüphe yok ki, onlar hüsrâna uğramış kimseler oldular.

(Fussilet 25)

Ömer Öngüt Meali:

Biz onlara bir takım arkadaşlar musallat ettik. Onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan ümmetleri arasında onlara da o azap sözü hak olmuştu. Çünkü onlar hüsranda idiler.

(Fussilet 25)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onlara, kimi varlıkları ‘gerek cinlerden, gerek insanlardan olan şeytanları’ yakın arkadaş yaptık. Önlerinde ve arkalarında olanları ‘geleceklerini ve geçmişlerini’ güzel gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için ‘uygulanan’ azap onlara da hak olmuştur. Onlar hüsrana düşenlerdi ‘zarara uğrayanlardı, kaybedenlerdi’.

(Fussilet 25)

Sadık Türkmen Meali:

Ve onlara birtakım arkadaşlar iliştiler; önlerindeki ve arkalarındaki şeyleri onlara süslü gösterdiler. Ve üzerlerine kendilerinden önce gelip geçmiş, cin ve insan topluluklarına uygulanan söz hak oldu. Çünkü onlar, zararda olanlar idiler.

(Fussilet 25)

Seyyid Kutub Meali:

Biz onlara birtakım kötü arkadaşlar musallat ettik. Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini onlara gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları için uygulanan söz (azap) kendilerine de geçerli olmuştur. Çünkü onlar hüsrana düşenlerdir.

(Fussilet 25)

Suat Yıldırım Meali:

Biz onların yanına birtakım arkadaşlar katarız. Bunlar, onların önlerinde ve arkalarında ne varsa yaptıkları her türlü işi süsler, cazip gösterirler. Böylece cinlerden ve insanlardan gelmiş geçmiş toplumlar hakkında yürürlükte olan cezalandırma hükmü, onlar hakkında da gerekli olur.Çünkü onların hepsi kendilerini hüsrana atmışlardı.

(Fussilet 25)

Süleyman Ateş Meali:

Biz onlara birtakım (kötü) arkadaşlar sardırdık. Onların önlerinde ve arkalarında bulunan herşeyi onlara süslü gösterdiler (yaptıkları işlerin güzel olduğunu söylediler). Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan topluluklarına (uygulanan) söz, kendilerine de gerekli oldu (bunlar da azabı hak ettiler), çünkü hep ziyanda idiler.

(Fussilet 25)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Başlarına bir takım dostlar sardık; yaptıklarını ve geriye bıraktıklarını (yapmaları gerekip yapmadıklarını) onlara süslü gösterdiler. Daha önce gelmiş insan ve cin toplumlarından olanlar da (tehdit edildikleri şey) başlarına gelince o sözün gerçek olduğunu anladılar ve elbette kaybedenlere dönüştüler.

(Fussilet 25)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onlara, yaptıklarını ve yapacaklarını güzel gösteren yardakçılar musallat ettik. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer insan ve cin topluluklarına uygulanacak olan hüküm onlara da uygulanacak ve hepsi hüsrana uğrayacak.

(Fussilet 25)

Şaban Piriş Meali:

Onlara yakın arkadaşlar musallat etmiştik de onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplumlarına gerçekleşen azap sözü, bunlar üzerine de gerçekleşmişti de, onlar, hüsrana uğrayanlar olmuşlardı.

(Fussilet 25)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlara bir takım dostlar musallat etmişizdir de, bunlar, onların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri onlara süslü göstermişler ve kendilerinden önce gelip geçmiş milletlerden cinler ve insanlar üzerine vâcib olan azâb sözü, bunlar üzerine de vâcib olmuştur. Onlar, zaten hüsrana uğramış kimseler idiler.

(Fussilet 25)

Tefhimul Kuran Meali:

Biz onlara birtakım yakın kimseleri 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık', onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)

Ümit Şimşek Meali:

Biz onlara öyle arkadaşlar musallat ettik ki, yaptıkları ve yapacakları ne varsa hepsini onlara hoş gösterdiler. Böylece, kendilerinden önceki cin ve insan topluluklarının başına gelen azap vaadi onlar için de gerçek oldu. Çünkü öncekiler de bunlar gibi hüsrana düşmüş kimselerdi.

(Fussilet 25)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz onları birtakım yakınlarla/dostlarla çevreleyip sardık da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önceki cin ve insan ümmetleri için hak olan söz, bunlar aleyhine de hak oldu. Çünkü bunlar, hüsrana uğrayanlardı.

(Fussilet 25)