41. Fussilet Suresi / 52.ayet

De ki:
– Ya bu Kuran Allah katından gelmiş ise; buna rağmen siz de buna inanmamışsanız, bu durumda haktan/Kuran’dan bu kadar uzaklaşan kimseden daha sapkın biri olabilir mi?

Bknz: (10/37)(11/13)»(11/14)

Mustafa Çavdar Meali

Fussilet 52 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

De ki: Kur'an'ın Allah katından geldiğini görmüşseniz, sonra da ona kafir olmuşsanız haber verin bana, gerçeğe tamamıyla aykırı kalandan daha sapık kimdir ki?

(Fussilet 52)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ey Resulüm!) De ki: "Gördünüz mü haber verin; eğer O (Kur'an) Allah katından ise, sonra siz onu inkâr etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapkın ve şaşkın kimdir?"

(Fussilet 52)

Abdullah Parlıyan Meali:

De ki, düşündünüz mü? Eğer bu Kur'ân, Allah katından ise, sonra siz de O'nu gerçekleri örtbas etmek suretiyle inkâr etmişseniz, artık hak ve hakikatten büyük çapta uzaklaşmış olandan daha sapık kim olabilir?

(Fussilet 52)

Adem Uğur Meali:

De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur'an), Allah tarafından ise siz de onu inkâr etmişseniz o zaman (haktan) uzak bir aynlığa düşenden daha sapık kim vardır?

(Fussilet 52)

Ahmet Hulusi Meali:

De ki: "Düşünün bakalım, eğer (bildirilen) Allah indindense, siz de Onu inkar etmişseniz, (Hakikatten) bu kadar uzak düşmüş birinden daha sapık kim olabilir!"

(Fussilet 52)

Ahmet Tekin Meali:

“Hiç düşündünüz mü? Eğer bu Kur'ân Allah katından gelmişse, sonra, siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman büsbütün haktan uzak bir muhâlefet ve düşmanlık içinde olanlardan daha başına buyruk, hak yoldan daha uzak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki daha çok tercih eden kim olabilir?" de.

(Fussilet 52)

Ahmet Varol Meali

De ki: "Ne düşünürsünüz; eğer o (Kur'an) Allah katından ise sonra siz onu inkar etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Ali Bulaç Meali:

De ki: "Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kur'an) Allah katından ise, sonra siz onu inkar etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?"

(Fussilet 52)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Ey Rasûlüm), de ki: “- Söyleyin bakayım, (ey kâfirler), eğer o Kur'an, Allah tarafından olub da sonra siz onu inkâr etmişseniz, hakdan çok uzak bir ayrılığa düşenden daha şaşkın kim olur?”

(Fussilet 52)

Ali Rıza Sefa Meali:

De ki: "Hiç düşündünüz mü? O, Allah'ın katındansa, yine de Onu inkar ediyorsanız? Derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden, daha sapkın kim vardır?"[412]

412)"Hiç düşündünüz mü? O, Allah'ın katındansa, yine de Onu inkar ediyorsanız?" tümcesi, 46:10 ayetinde benzer sözcüklerle tekrarlanır.

(Fussilet 52)

Ali Ünal Meali:

De ki: “Eğer (bu Kur’ân) Allah tarafından gönderilmiş de fakat siz onu ret ve inkâr ediyorsanız, (söyleyin bakalım,) bu durumda haktan bütün bütün uzaklaşıp ona muhalefet edenden daha şaşkın, daha sapkın kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Bahaeddin Sağlam Meali:

De ki: “Gördünüz mü? Eğer bu Kur’an Allah katından ise, sonra siz de onu inkâr etmişseniz, artık (haktan, doğruluktan) büyük çapta uzaklaşmış olandan daha sapık kim olabilir?

(Fussilet 52)

Bayraktar Bayraklı Meali:

De ki: "İnkar ettiğiniz Kur'an, gerçekten Allah'tan ise, halinizin ne olacağını hiçdüşündünüz mü? Doğrudan ayrılıp uzaklaşandan daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Bekir Sadak Meali:

De ki: «Kuran Allah katindan gelmis olup da siz de onu inkar etmisseniz, soyleyin bana, derin bir cikmazda bulunan kimseden daha sapik kim vardir?»

(Fussilet 52)

Besim Atalay Meali:

Diyesin ki: «Kur'an Allah katından gelmiş olduğu halde, onu tanımazsınız, ayrışmaya düşen kimseden daha sapık kim olur?»

(Fussilet 52)

Celal Yıldırım Meali:

De ki: Söyler misiniz ? Eğer Bu Kur'ân Allah'tan indirilmişse, siz de O'nu inkâr etmiş bulunuyorsanız, uzak bir ayrılık içinde olan kimseden daha sapık, daha şaşkın kim vardır?

(Fussilet 52)

Cemal Külünkoğlu Meali:

De ki: “Söyleyin bana, eğer o (Kur an), Allah'tan gelmiş olup da -ki buna zerre kadar şüphe yoktur- siz de onu inkâr etmişseniz (bu durumda) derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Diyanet İşleri Eski Meali:

De ki: "Kuran Allah katından gelmiş olup da siz de onu inkar etmişseniz, söyleyin bana, derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim vardır?"

(Fussilet 52)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

De ki: "Ne dersiniz? Eğer o (Kur'an) Allah katından olup da siz de onu inkar etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Diyanet Vakfı Meali:

De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur'an), Allah tarafından ise siz de onu inkâr etmişseniz o zaman (haktan) uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim vardır?

(Fussilet 52)

Edip Yüksel Meali:

De ki, 'Ya o (mesaj) ALLAH'tan idiyse ve siz de onu yalanlamış iseniz? Buna karşı kesin bir tavır alandan daha sapık kim olabilir?

(Fussilet 52)

Elmalılı Orjinal Meali:

De ki söyleyin bakayım, eğer o Kur'an Allah tarafından da sonra siz ona küfretmiş iseniz o uzak şikaka düşenden daha şaşkın kim olur?

(Fussilet 52)

Elmalılı Yeni Meali:

De ki: "Söyleyin bakalım! Eğer o Kur'an Allah tarafından (gelmiş olup) da sonra siz onu inkar etmişseniz o zaman uzak bir ayrılığa düşenden daha şaşkın kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Erhan Aktaş Meali:

De ki: "Gördünüz mü?[1] Eğer Kur'an Allah katından olduğu halde, siz onu inkar ediyor ve tanımıyorsanız; bu durumda, haktan uzak kalandan daha sapkın kim olabilir?"

1)Hiç düşündünüz mü?

(Fussilet 52)

Gültekin Onan Meali:

De ki: "Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kuran) Tanrı katından ise, sonra siz ona küfretmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?"

(Fussilet 52)

Hakkı Yılmaz Meali:

De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer Kur’ân, Allah katından olup da sonra siz bu gerçeği örtbas etmişseniz… Kendisi uzak bir ayrılığın içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Harun Yıldırım Meali:

De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur'an), Allah tarafından ise siz de onu inkâr etmişseniz o zaman (haktan) uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim vardır?

(Fussilet 52)

Hasan Basri Çantay:

(Habibim) de ki: "Eğer o (Kur'an) Allah nezdinden (gelmiş) de sonra siz ona küfr etmişseniz, bana haber verin, (hakdan) uzak bir muhaalefetde bulunanın ta kendisi olan (siz) den daha sapkın kimdir"?

(Fussilet 52)

Hayrat Neşriyat Meali:

De ki: “Söyleyin bana! Ya (Kur'ân) Allah tarafından (gelmiş) de sonra (siz) onu inkâr etmişseniz? (O zaman haktan) uzak bir ayrılık içinde olan o kimseden daha sapık kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Bana haber verin: Eğer, o Allah'ın katından idiyse, sonra siz onu göz ardı etmişseniz, [bu durumda] çok uzak bir cepheleşmenin içindeki kimseden daha çok yolu kaybetmiş olan kimdir?" de.

(Fussilet 52)

Hüseyin Atay Meali:

De ki: "Kur'an Allah katından ise, sonra siz de onu inkâr etmişseniz, düşünün, derin bir ayrılıkta bulunan kimseden daha sapkın kim vardır?"

(Fussilet 52)

İbni Kesir Meali:

De ki: Şayet o, Allah katından gelmiş ve siz de onu inkar etmişseniz; söyleyin bana: Derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim vardır?

(Fussilet 52)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlara deki “Başınız a gelenler Allah'ın katından ise, sonra siz Allah dan geleni hep inkar etmişseniz, Allah'ın indirdiği vahiyden, ayrılarak uzak kalmış birisinden, daha zalim kim olabilir ki.

(Fussilet 52)

İskender Ali Mihr Meali:

De ki: “Gördünüz mü? Eğer O (Kur’ân), Allah’ın indinden ise sonra da siz O’nu inkâr ettinizse, uzak bir ayrılığın içinde olandan daha çok dalâlette kim vardır?”

(Fussilet 52)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

De ki: «Kur'an Allah katından bildirilmiştir, böyleyken siz ona karşı tanımazlık ediyorsanız, şimdi söyleyin bana, doğrudan bu kerte ayrı kalan bir kimseden daha sapkın kim olabilir?»

(Fussilet 52)

Kadri Çelik Meali:

De ki: “Söyleyin bakayım; eğer o (Kur'an) Allah katından ise, sonra da siz ona (karşı) küfretmişseniz, (bu durumda) derin bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?”

(Fussilet 52)

Mahmut Kısa Meali:

O hâlde, ey Müslüman! İnkârcılara seslenerek de ki: “Bir düşünün; eğer bu kitap Allah tarafından gönderilmiş ise ve siz de aptalca bir inat uğruna onu inkâr ediyorsanız, o takdirde, apaçık gerçeklere sırt çevirerek derin bir çıkmaza saplanan sizin gibi inkârcılardan daha bedbaht ve daha sapık kim olabilir?” İşte bunun içindir ki;

(Fussilet 52)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Tam olarak de ki:" Gördünüz mü, ya O, Allah’tan ise ve siz de onu inkar etmişseniz eğer, Farklı şekilde davrandığınız zaman, uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Mehmet Türk Meali:

(Ey Muhammed! Onlara): “Siz Kur’an’ın gerçekten Allah tarafından gönderildiğini, sonra da sizin onu inkâr ettiğinizi hiç düşündünüz mü? (Haktan) çok uzak bir ayrılık içerisinde olandan daha sapkın kim olabilir?” de.

(Fussilet 52)

Muhammed Celal Şems Meali:

De ki: “Söylesenize, eğer bu (Kur’an) Allah tarafındansa ve yine (de) onu inkâr ederseniz, böylece (haktan) iyice uzaklaşandan daha sapık kim olabilir?

(Fussilet 52)

Muhammed Esed Meali:

De ki: Ya inkar ettiğiniz bu (vahiy), gerçekten Allah'tan ise (halinizin ne olacağını) hiç düşündünüz mü? Kendisini kötülüğe ve eğriliğe (bu kadar) çok kaptırandan daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

De ki; "Söyleyin bana, eğer bu Kuran, Allah katından ise ve siz de onu yalanlamış iseniz, o zaman haktan böylesine uzak düşmüş kimseden daha sapkın kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Mustafa Çavdar Meali:

De ki: – Ya bu Kuran Allah katından gelmiş ise; buna rağmen siz de buna inanmamışsanız, bu durumda haktan/Kuran’dan bu kadar uzaklaşan kimseden daha sapkın biri olabilir mi?

Bknz: (10/37) - (11/13)»(11/14)

(Fussilet 52)

Mustafa Çevik Meali:

51-52 İnkâr ve isyanla yaşamakta inatla direnenler, Allah’ın bahşettiği bunca nimetten yararlanmalarına rağmen Allah’a nankörlük edip O’nun davetine icabet etmek yerine batıl nizamlara yönelip kula kulluk ederler. Fakat ne zaman da başları dara düşse hemen Allah’a yalvarıp yakarıp dua ederek yardım istemeye başlarlar. Sen onlara de ki: “Bu Kur’an, Allah tarafından gönderildiği halde onu yalan sayıp gerçeği örtbas etmeye çalışarak doğru yoldan uzaklaşmış olduğunuzu hiç düşünmez misiniz?”

(Fussilet 52)

Mustafa İslamoğlu Meali:

De ki: "Ya bu vahiy Allah katından gelmiş de, buna rağmen siz onu inkar etmişseniz, (neler olacağını) hiç düşündünüz mü? Kim derin bir yabancılaşma içine düşen birinden daha sapık olabilir?"

(Fussilet 52)

Osman Okur Meali:

De ki: “Söyleyin bana, eğer o (Kur an), Allah'tan gelmiş olup da Siz de onu inkâr etmişseniz (bu durumda) derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

De ki: «Bana haber veriniz! Eğer o, (Kur'an) Allah tarafından olmuş ise, sonra onu inkar etmiş iseniz, uzak bir muhalefette bulunan kimseden daha sapık kim vardır?»

(Fussilet 52)

Ömer Öngüt Meali:

De ki: "Gördünüz mü? Eğer o Allah katından ise, siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Hiç düşündünüz mü, ya şu inkâr ettiğiniz ‘Kur’an’ Allah katındansa! Derin bir çıkmazda olandan daha sapkın kim olabilir!” de.

(Fussilet 52)

Sadık Türkmen Meali:

DE Kİ: “Gördünüz mü? Ya o (Kur’an), Allah katından ise; sonra siz onun (gerçek olduğunu bildiğiniz halde) üstünü örtmüş/gizlemiş/inkâr etmişseniz, haktan/gerçeklerden çok uzak bir ayrılığa düşen o kimseden, daha sapık kim olabilir?”

(Fussilet 52)

Seyyid Kutub Meali:

De ki: «Kur ân Allah katından gelmiş olup da sizde onu inkar etmişseniz, söyleyin bana derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim vardır?»

(Fussilet 52)

Suat Yıldırım Meali:

Artık söyleyin bakalım: "Eğer bu Kur'an Allah tarafından gönderilmiş de, siz bunu red ve inkar etmişseniz, o takdirde haktan iyice uzaklaşmış olan sizlerden daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Süleyman Ateş Meali:

De ki: "Gördünüz mü, ya o (Kur'an) Allah tarafından ise ve siz de onu inkar etmişseniz, o zaman uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?"

(Fussilet 52)

Süleymaniye Vakfı Meali:

De ki "Düşünsenize, o (Kur'an) Allah katındansa, siz de onu görmezlikten geliyorsanız; böyle derin bir ayrılık içinde olandan daha şaşkını kim olabilir."

(Fussilet 52)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

De ki: "Eğer bu Kur'an Allah katındansa ve siz onu inkar ettiyseniz, başınıza ne geleceğini düşündünüz mü? Kendisini kötülüğe kaptırandan daha sapık kim vardır."

(Fussilet 52)

Şaban Piriş Meali:

De ki: -Eğer bu (Kur'an) Allah katından gelmiş; sonra da siz onu inkar etmişseniz, gördünüz mü uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kim vardır?

(Fussilet 52)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey Muhammed!) De ki: "Eğer Kur'ân, Allah katından gelmiş olup da, sonra siz onu inkâr etmişseniz, bana söyler misiniz, uzak bir ayrılık içinde bulunandan daha sapık kim vardır"?

(Fussilet 52)

Tefhimul Kuran Meali:

De ki: «Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kur'an) Allah katından ise, sonra da siz ona (karşı) küfretmişseniz, (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?»

(Fussilet 52)

Ümit Şimşek Meali:

De ki: Söyleyin bana, eğer bu Kur'ân Allah katından ise ve siz de onu yalanlamış iseniz, haktan böylesine uzak düşmüş kimseden daha şaşkın kim olabilir?

(Fussilet 52)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onun üstünü örttünüzse, o dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?"

(Fussilet 52)