11. Hud Suresi / 116.ayet

Keşke çıksaydı. Sizden önceki nesiller arasında, kendilerini kurtardığımız küçük bir azınlık dışında yeryüzündeki bozulma ve çürümeyi engellemeye çalışan akıllı ve şuurlu kimseler ne yazık ki çıkmadı. Zulme gömülmüş çoğunluk ise refah ve zenginliğin cazibesine kapılıp şımararak günaha gömüldüler.

Bknz: (3/104)(5/63)(5/79)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 116 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sizden önceki çağlarda, halkı, yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalışan idrak ve ibadet ehli bir bölük halk bulunsaydı ne olurdu; halbuki içlerinden kurtardıklarımız pek azdı ve zulmedenler, yalnız kendilerine verilmiş olan devlete uydular ve suçlu oldular.

(Hud 116)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Bugün de) Sizden önceki dönemlerde de; yeryüzünde fesat çıkarmak isteyenlere mâni olacak gayret sahipleri bulunmalı değil miydi? Fakat onlar arasında kendilerine necat (ve fazilet) verdiğimiz çok az kimse (böyle hareket etmektedir.) İşte bu zalimler, kendilerine verilen servet ve nimetlerin peşine düşüp şımardılar... (Maalesef akıl ve ilim erbabı kimseler de bunların fısku fesadına mâni olmadılar ve hep birlikte battılar.) Onlar mücrim olmuş (suçlu ve sapkın) insanlardı.

(Hud 116)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sizden önceki nesillerden, akıl ve idrak sahibi kimselerin, yeryüzünde insanları bozgunculuk yapmaktan engellemeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Varoluş gayesine aykırı davrananlar ise, kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar da, günaha gömülüp gittiler.

(Hud 116)

Adem Uğur Meali:

Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar). Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkâr idiler.

(Hud 116)

Ahmet Hulusi Meali:

Sizden önceki kuşaklardan geri kalanlar, arzda bozgunculuktan vazgeçirmeliydi onları değil mi? Onlardan kurtarmış olduklarımızdan az bir kısmı hariç (bunu yapan olmadı)... Zalim olanlar ise şımartıldıkları refahın peşine düştüler... Suçlu oldular!

(Hud 116)

Ahmet Tekin Meali:

Sizden önceki asırlarda yaşayan nesiller içinden, akıllı, ileri görüşlü, dindar fazilet sahipleri, akıllarını kullanarak yeryüzünde insanları bozgunculuktan, yozlaşmaktan, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmaktan vazgeçirmeye çalışsalardı, ne iyi olurdu. Ancak, onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. İsyan ile, inkâr ile, baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, haksızlık eden zâlimler ise, kendilerine verilen servetin, eğlencenin, şımartıldıkları refahın peşine düştüler. Onlar zaten İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr idiler.

(Hud 116)

Ahmet Varol Meali

Sizden önceki nesillerden, yeryüzünde fesattan alıkoyan fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Onlardan kendilerini kurtardığımız çok azı dışında bunu yapan olmadı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine takıldılar ve suçlu kimseler oldular.

(Hud 116)

Ali Bulaç Meali:

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu günahkarlardı.

(Hud 116)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Şimdi, sizden önceki devirlerden geri kalan akıl sahipleri, yeryüzünde fesad çıkarmaktan (insanları) alıkoysalardı ya! Fakat onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz kimseler pek azdır. Zulüm yapanlar ise, kendilerine verilen refahın (lüks saltanatının) ardına düştüler ve hep mücrim, günahkâr oldular.

(Hud 116)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sizden önceki kuşakların aklı başında olanları, yeryüzünde bozgunculuk yapılmasına engel olsalar olmaz mıydı? Ama onların arasında, kurtardığımız çok azı dışında, hiç kimse bunu yapmadı. Haksızlık yapanlar ise kendilerini şımartan şeylerin peşine düştüler ve suçlulara katıldılar.

(Hud 116)

Ali Ünal Meali:

Ne olurdu, sizden önce (helâk edilen) nesiller içinde (iman, ilim, ahlâk ve salih davranışlar gibi) kalıcı faziletler sahibi ve Allah yanında kalıcılığı olan değerleri gaye edinmiş bazı insanlar bulunsaydı da, yeryüzünde bozgunculuk çıkmaması için çalışsalardı. Ne yazık ki, onların içinde bu vazifeyi yapıp da kurtardığımız pek az kişi vardı. En büyük zulüm (olan Allah’a şirk koşma) suçunu işledikleri gibi, insanların haklarına da tecavüz edip neticede kendilerine yazık edenlere gelince: onlar, içine dalıp gittikleri zevk ve safa peşinde koştular hep ve sürekli günah hasadıyla meşgul oldular.

(Hud 116)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Sizden önce gelip geçen, mal ve mülk sahibi olan o çağların hiçbiri neden yeryüzündeki bozgunculuğu engellemedi? Yalnız oralardan kurtardığımız çok az bir grup engellemeye çalıştılarsa da zulmedenler kendilerine verilen refahın peşine düştüler ve suçlulardan oldular.

(Hud 116)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Fakat ne yazık ki, sizden önceki kuşaklar arasından yeryüzünde bozgunculuktan alıkoyacak akıl ve iz'an sahibi erdemli insanlar çıkmadı. Fakat onlardan az bir kısmını kurtardık. Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkar idiler.

(Hud 116)

Bekir Sadak Meali:

Sizden onceki nesillerin ileri gelenleri, yeryuzunde bozgunculuga engel olmali degil miydiler? Onlardan kurtardiklarimiz pek azdir. Kendilerine verilen nimete karsi haksizlik edenlere uyanlar ise suclu oldular.

(Hud 116)

Besim Atalay Meali:

Sizden önce, yeryüzünde, fesatçılıktan alıkoyan, akıllılar bulunmalıydı, onlar azlıktaydılar, biz onları bununçin kurtardık, zulmedenler eğlenceye daldılar, günah eder oldular

(Hud 116)

Celal Yıldırım Meali:

Sizden önceki nesillerden akıl ve idrâk sahiplerinin yeryüzünde fitne ve fesadı yasaklamaları gerekmiyor muydu ? Onlardan kurtardığımızın pek azı ancak (bu fazileti gösterip mücâdele etmişti). O zulmedenler ise kendilerine sunulan refahın peşine düştüler, zaten onlar suçlu günahkârlar idi.

(Hud 116)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Sizden önceki nesillerde yeryüzünde bozgunculuktan sakındıran birtakım akıllı ve erdemli kimseler bulunmalı değil miydi? Ama içlerinden kurtarmış olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme sapanlar ise kendilerini şımartan ihtiraslarına kapılarak ağır suçlara daldılar.

(Hud 116)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular.

(Hud 116)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkar kimseler oldular.

(Hud 116)

Diyanet Vakfı Meali:

Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları)  bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar).  Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkâr idiler.

(Hud 116)

Edip Yüksel Meali:

Sizden önceki nesillerin erdem sahibi olanları, yeryüzünde kötülüklere engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardığımız az kişi hariç... Zalimler ise, kendilerine verilen refaha dalıp şımardılar; böylece suçlulara katıldılar.

(Hud 116)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şimdi sizden evvelki karnlardan bakıyye sahipleri Yer yüzünde fesaddan nehyeder olsalardı; lakin onlardan necata irdirdiğimiz pek az kimselerden başka yok, o zulmetmekte bulunanlar ise şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep mücrim oldular

(Hud 116)

Elmalılı Yeni Meali:

Şimdi sizden önceki devirlerden yeryüzünde bozgunculuğu yasaklayan faziletli kimseler bulunmalıydı. Ancak onlardan, yalnızca kurtardığımız pek az kimselerden başka yok. Zulmedenler ise kendisi ile şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep suçlu oldular.

(Hud 116)

Erhan Aktaş Meali:

Keşke sizden önceki nesiller de, yeryüzünde fesatlığa karşı çıkan faziletli kimseler olmuş olsaydı. Onlardan ancak çok azını kurtuluşa erdirdik. Zulmedenler ise içinde bulundukları refaha dalıp böylece suçlu kimseler oldular.

(Hud 116)

Gültekin Onan Meali:

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu günahkarlardı.

(Hud 116)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte sizden önceki devirlerden “bakıyye” [söz, eser, erdem] sahipleri; akıllı insanlar, Kitap Ehli, yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalışsalardı! Fakat onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. Allah'ın ortağı olduğunu kabullenerek, Allah'ın ilahlığını ve rabliğini bilerek reddederek yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kişiler ise, şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve suçlular oldular.

(Hud 116)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Sizden önceki nesiller arasında -kurtardığımız azınlık dışında- yeryüzünde fesadı engelleyecek birileri olmalı değil miydi? Zalimler ise (yeryüzündeki fesadı ortadan kaldırmak yerine) şımartıldıkları rahat hayatın peşine düştüler. Ve onlar suçlu günahkârlardı.

(Hud 116)

Harun Yıldırım Meali:

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde fesadı engelleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar zaten suçlugünahkârlar idi.

(Hud 116)

Hasan Basri Çantay:

Sizden önceki devirlerde (insanları) yer yüzünde fesad (çıkarmak) dan vaz geçirmiye çalışacak (bu suretle onları helakden kurtaracak) fazilet saahibleri bulunmalı değil miydi? (O devirlerin insanları) içinden (vazifelerini yapdıkları için) kurtardığımız (kimseler) ancak (pek) azdır. Zaalim olanlar ise yalınız kendilerine verilen (dünyevi) refahın ardına düşdüler, günahkar insanlardı onlar.

(Hud 116)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hâlbuki sizden önceki (helâk ettiğimiz) nesiller içinde, yeryüzünde fesad çıkarmaktan (insanları) men' eden fazîletli kimseler bulunmalı değil miydi? Onlardan, kurtardığımız pek az kimse müstesnâ (içlerinde fazîletli insanlar yoktu). Zulmedenler ise, içinde şımartıldıklarının (o sayısız ni'metlerin) peşine düştü ve günahkâr kimseler oldular.

(Hud 116)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Sizden önceki kentlerden de, yerde bozgunculuktan engelleyen bakiyet [sağ duyu] sahiplerinin olması gerekmez miydi? Onlardan kurtardıklarımızdan¹ ancak pek azı [bunu yaptı]. Zulmetmiş olanlar, içinde bulundukları refaha uydular ve suçlular oldular.

(Hud 116)

Hüseyin Atay Meali:

Sizden önceki kuşakların içinde akıllı olanların yeryüzünde bozgunculuğa engel olmaları gerekmez miydi? Ancak, onlardan kurtardığımız pek azı bunu yaptı. Haksızlık edenler, kendilerine verilen görkeme kapılıp azdılar ve suçlu oldular.

(Hud 116)

İbni Kesir Meali:

Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Zalim olanlar ise yalnız kendilerine verilen refahın ardına düştüler. Suçlu kimselerdi onlar.

(Hud 116)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sizden önceki nesiller içerisinde, bizim kurtardıklarımızdan pek azı haricinde, aklı başında olanlarda dahil olmak üzere, yeryüzünde karışıklık çıkarmayı yasaklamaları gerekirken, zulmedip haksızlık yapanlar, günahkar ve suçlu bir davranışla, kendilerini refaha ve rahat bir hayata götürecek imkanların peşlerine düştüler.

(Hud 116)

İskender Ali Mihr Meali:

Bu durumda, sizden önceki nesillerden bakiye sahiplerinden (asırlarca münkerden nehyedenler ve ma’rufla emredenler) onlardan kurtardıklarımızdan pek azı dışındakilerden de bir kısmı, yeryüzünde fesattan nehyetseler (men) olmaz mıydı? Zalim olanlar, onları şımartan şeylere (mal, mülk) tâbî oldular. Ve mücrimler (suçlular) oldular.

(Hud 116)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Sizden önce gelip geçenler arasında iyilik için çalışanlar olsaydı da ortalığı kargaşadan alıkoysalardı. İçlerinden kurtardıklarımız pek azdır. Kıyıcılara gelince, onlar da orada kendilerine verilen dirliğin ardına düştüler de suçlu oldular.

(Hud 116)

Kadri Çelik Meali:

Sizden önceki kuşaklardan, (iyiliği emrettikleri ve kötülükten sakındırdıkları için) kendilerinden kurtardığımız pek az kimse dışında, yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde refaha erdikleri şeyin peşine düştüler ve onlar zaten hep suçlu kimseler idiler.

(Hud 116)

Mahmut Kısa Meali:

Sizden önceki nesillerden akıllı ve erdemli kişilerin,zâlimlere karşı ortak bir cephede birleşerek yeryüzünde ahlâkî yozlaşmayı, bozgunculuğu ve fesadı engellemek için çaba göstermeleri gerekmez miydi? Fakat ne yazık ki, bunu yapmadılar. Ancak içlerinden, mücâdeleden asla yılmadıkları için kurtuluşa erdirdiğimiz birkaç küçük topluluk bu görevi hakkıyla yerine getirdi. Zâlimlere gelince, onlar daimtihân amacıyla kendilerine bahşedilen refah ve zenginliğin peşine takıldılar; böylece hem kendilerine, hem insanlığa, hem de Rab’lerine karşısuç işlemiş oldular. Ve bu yüzden azâbı hak ettiler. Bu âkıbet, onların kendi tercihleriydi:

(Hud 116)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Hakikaten sizden önceki nesiller arasında akıllı ve söz sahibi kimseler Uygun şekilde, yeryüzünde fesat çıkaranları alıkoyan kimse olsaydılar. Doğrusu içlerinden kurtardığımız çok az kısmı dışında bunu yapmamıştır. Haliyle zalimler daldıkları refahın peşine düştüler ve suçlu kimseler oldular

(Hud 116)

Mehmet Türk Meali:

Sizden önceki toplumlardan yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler, bulunsa olmaz mıydı? (Ama öyle olmadı) onlardan Bizim kurtardığımız pek azı dışında, zâlimlerin tamamı, şımardılar ve günâhkâr oldular.

(Hud 116)

Muhammed Celal Şems Meali:

Sizden önceki zamanlarda, Bizim necat verdiğimiz birkaçı dışında, yeryüzünde (insanları) fesat (çıkarmaktan) alıkoyan akıl sahibi kimseler, neden çıkmadı? Zulmedenler ise, kendilerine bahşedilen bolluğun zevkine kapıldılar. Onlar (zaten) suçlu (kimselerdi.)

(Hud 116)

Muhammed Esed Meali:

Fakat, ne yazık ki, (yok ettiğimiz) sizden önceki kuşaklar arasından, yeryüzünde yozlaşmaya karşı çıkan -(doğru yolu izledikleri için) kendilerini kurtardığımız küçük toplulukların dışında- akıl / iz'an ve erdem sahibi kimseler çıkmadı. Ve zulme eğilim gösteren çoğunluk yalnızca kendilerini yozlaştıran hazların peşine düşüp günaha gömülüp gittiler.

(Hud 116)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sizden önceki kuşakların ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular.

(Hud 116)

Mustafa Çavdar Meali:

Keşke çıksaydı. Sizden önceki nesiller arasında, kendilerini kurtardığımız küçük bir azınlık dışında yeryüzündeki bozulma ve çürümeyi engellemeye çalışan akıllı ve şuurlu kimseler ne yazık ki çıkmadı. Zulme gömülmüş çoğunluk ise refah ve zenginliğin cazibesine kapılıp şımararak günaha gömüldüler.

Bknz: (3/104) - (5/63) - (5/79)

(Hud 116)

Mustafa Çevik Meali:

Sizden önceki nesiller içinde kendilerini kurtardığımız çok az mü’min dışında, yaşadıkları toplumların içinde fesadın, yozlaşmanın ortadan kaldırılması için gayret eden kimse çıkmadı. Şirke batmış müşrik ve kâfir çoğunluk ise kendilerini yozlaştıran refah ve hazların peşine düşüp helak olmayı hak ettiler.

(Hud 116)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Keşke çıksaydı, ama ne yazık ki sizden önceki nesiller arasından, kendilerini kurtardığımız bir azınlık dışında, yeryüzünde toplumsal çürümeye karşı direnen akıllı ve erdemli kimseler çıkmadı. Zulme eğilimli çoğunluksa, ayartıcı dünyevi zevklerin peşine takıldılar ve günaha gömülüp gittiler.

(Hud 116)

Osman Okur Meali:

.Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Kendilerini kurtardığımız az kimse dışında bunu yapan olmadı. Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkâr idiler.

(Hud 116)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Sizden evvelki asırlarda yeryüzünde fesattan nehyeder bir kısım fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Ancak onlardan necâta erdirdiğimiz bir azı müstesna, ve o zulmedenler ise kendilerinin içinde bulundukları refaha (dünya varlığına) uydular ve günahkâr kimseler oldular.

(Hud 116)

Ömer Öngüt Meali:

Sizden önceki asırlarda faziletli kimselerin yeryüzünde bozgunculuğu önlemeye çalışmaları gerekmez miydi? Ancak onlar arasından kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten onlar günahkâr idiler.

(Hud 116)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sizden önceki nesillerin ileri gelenlerinin yeryüzündeki fesada engel olmaları gerekmez miydi! Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Zalimler ise, kendilerine verilen zenginliklerle hayatın tadını çıkarmayı yeğlediler, günah bataklıklarına dalan suçlular oldular.

(Hud 116)

Sadık Türkmen Meali:

FAKAT, NE YAZIK Kİ; sizden önceki nesillerden arta kalan akıllı/erdemli kimselerin, yeryüzünde zulmü/terörü engellemeleri gerekmez miydi? Onlardan kurtardığımız bazı kimseler bunu yaptı. Ve o zulmeden kimseler ise; kendilerine verilen nimetin/refahın peşine düşüp azdılar, suç işlemeye devam ettiler.

(Hud 116)

Seyyid Kutub Meali:

Sizden önceki kuşaklardan, yeryüzünde bozgunculuktan sakındıran birtakım akıllı ve erdemli kimseler çıksaydı ya! Sadece toplu felaketlerden kurtardığımız az sayıda kimse bu görevi yerine getirdi. Zalimler ise kendilerini şımartan ihtiraslarına kapılarak ağır suçlara daldılar.

(Hud 116)

Suat Yıldırım Meali:

Sizden önceki nesillerde, dünyada fesat ve düzensizliği menedecek, böylece onları helak olmaktan koruyacak idrak ve fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Onların içinden görevlerini yaptıklarından ötürü kurtardığımız az kimse var. Zalimler ise içinde bulundukları refahın ardına düştüler. Doğrusu onlar suçlu kimselerdi.

(Hud 116)

Süleyman Ateş Meali:

Sizden önceki nesillerden akıllı kimselerin, yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan men'etmeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar ve suç işleyenler olup çıktılar.

(Hud 116)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sizden önceki dönemlerde birikimi[1] olanlar o yerlerdeki bozulmaya karşı çıksalardı olmaz mıydı? Kendilerini kurtardığımız az kimse dışında bunu yapan olmadı. Yanlış yapanlar, şımartıldıkları şeyin arkasını bırakmadı ve günahkarlar haline geldiler.

1) Önceki nebiler ve kitaplardan öğrendikleri bilgi birikimi

(Hud 116)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sizden önceki kuşaklar arasından fesadı engelleyecek kimseler çıkmadı. Bunu ancak, fazilet sahibi pek az kimse yaptı. Biz de onları kurtardık. Zulmedenler ise, kendilerini yozlaştıran hazların peşine düşerek günaha gömüldüler.

(Hud 116)

Şaban Piriş Meali:

Sizden önceki devirlerde yeryüzünde fesattan vazgeçirmeye çalışacak fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Onlardan sadece çok azını kurtardık. Fakat zalimler kendilerine verilen nimetlerle azdılar. Günahkar oldular.

(Hud 116)

Talat Koçyiğit Meali:

Sizden önceki nesillerden aklı başında olanlar, (küfürleriyle zulmedenleri) yeryüzünde fesad çıkarmaktan alıkoyamazlar mı idi? Halbuki onlar arasında kurtardıklarımızdan ancak çok azı bunu yapmış; o zulmedenler ise, kendilerini ifsad eden nimetlerin peşine düşmüşler ve suçlu olmuşlardır.

(Hud 116)

Tefhimul Kuran Meali:

Sizden önceki kuşaklardan onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu günahkârlardı.

(Hud 116)

Ümit Şimşek Meali:

Keşke sizden önceki nesillerden, yeryüzünde bozgunculuğun önüne geçecek söz sahibi insanlar olsaydı! Lâkin, onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz pek azı bunu yaptı. Zulmedenler ise daldıkları refahın peşine düştüler de mücrim olup çıktılar.(24)*

(Hud 116)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sizden önceki kuşakların söz ve eser sahibi olanları, yeryüzünde bozgunculuktan alıkoymalı değiller miydi? Ama içlerinden kurtarmış olduklarımızın az bir kısmı dışında hiçbiri bunu yapmadı. Zulme sapanlar ise içine gömüldükleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular haline geldiler.

(Hud 116)