17. İsra Suresi / 16.ayet

Biz bir ülkeye emrimizi bildiririz emrimizi uygulamayan oranın şımarık zenginleri ülkede isyan ve azgınlığa devam ederler ve böylece helakı hak etmiş olurlar. Biz de orayı yerle bir ederiz de, onlar hakkındaki yasamız yerine gelmiş olur.

Bknz: (6/123)(10/13)(13/32)(26/208)

Mustafa Çavdar Meali

İsra 16 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bir şehri helak etmek istersek ileri gelenlerine emrimizi tebliğ ederiz, buyruktan çıkar, orada isyana koyulurlar da azabı hak ederler, biz de onları tamamıyla helak eder, orasını yerle yeksan ederiz.

(İsra 16)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Biz bir ülkeyi (ve düzeni) helak etmek (ve çökertmek)  istediğimiz   zaman, oranın “mütref”lerine (yani; haksız ve hesapsız nimet ve servetle şaşıran ve devlet imkânlarıyla   şımaran, ülkenin ileri gelen kimselerine) emrederiz (onlara fırsat veririz) ki, orada her türlü   fısku fesadı (haksızlık ve hayâsızlığı) yapsınlar... Böylece orası için (azap ve helak) sözümüz hak olur. Biz de o (diyarı ve düzeni) darmadağın edip (yerin dibine batırırız).

(İsra 16)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bir memleketi yok etmek istediğimiz zaman, o toplumun refaha gömülmüş seçkinlerine, zenginlikten şımarmış elebaşlarına son uyarılarımızı iletiriz veya o şımarmış elebaşlarını komuta makamına getiririz, eğer onlar günahkarca yaşamaya devam ederlerse o zaman üzerlerine azap ile ilgili hüküm gerçekleşir de, artık orayı yıkıp yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Adem Uğur Meali:

Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ahmet Hulusi Meali:

Bir bölgeyi helak etmeyi irade ettiğimizde, oranın sefahat önderlerine (Rasullerle düzelmelerini) emrederiz; (ama onlar) orada bozuk inançlarının gereğine devam ederler... Bu yüzden uyarımızın sonucunu yaşamayı hak ederler... Biz de onları helak ederiz.

(İsra 16)

Ahmet Tekin Meali:

Biz bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, varlıklı şımarıklarını idareci yapar, iktidara getiririz. İlâhi-İslâmî emirleri uygulamayı emrettiğimiz halde, onlar orada, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkederler, hak dine itaat dışına çıkarlar, günah, isyan, inkâr bataklığına dalarlar. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmedikleri için, o memleket halkı gerekçeli olarak cezaya müstehak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ahmet Varol Meali

Biz bir kenti helak etmek istediğimizde oranın varlıklılarına emrederiz. Onlar da (emirlerimize uymayıp) orada bozgunculuk çıkarırlar. Bunun üzerine artık söz hak olur ve orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ali Bulaç Meali:

Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, o memleketin zevke düşkün öncülerine Peygamberlerinin diliyle itaat emrederiz. Onlar, orada boyun eğmezler, itaat etmezler. Artık o memleket üzerine hüküm gerçekleşmiştir. İşte o memleketi kökünden helâk eder de ederiz...

(İsra 16)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bir toplumu yıkıma uğratmayı dilediğimizde, ellerine güç geçirmiş olanlarını yönetici yaparız; orada bozgunculuk yaparlar. Artık, verilen söz gerçekleşir; sonunda, orasını yerle bir ederiz.[212]

212)"Ellerine güç geçirmiş olanlarını yönetici yaparız." tümcesi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Onun devlet sahiplerine emrederiz." veya "Refah içinde yaşayan önderlerine emrederiz." veya "Varlıktan şımarmış ileri gelenlerini yönetici yaparız." veya "Varlıklı ileri gelenlerinin kötülük yapmasına izin veririz." biçiminde çevrilmiştir.

(İsra 16)

Ali Ünal Meali:

Herhangi bir memleketi (hak ettikleri bir ceza olarak) helâk etmek dilediğimizde, (bir rasûl vasıtasıyla) emrimizi (Din) gönderir ve oranın halkı arasında zevk u safa içinde dilediklerince yaşamayı gaye edinenleri (toplumların hayatıyla ilgili kanunlarımız çerçevesinde) daha çok nimete boğarız da, orada artık kural tanımaz hale gelir ve günahlara daldıkça dalarlar. Nihayet, hak ettikleri helâk hükmü uygulamaya konur da, o memleketi yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz bir şehri helak etmek istediğimiz zaman, önce zengin azgınlarına itaat etmelerini emrederiz. Onlar o şehrin içinde, emrimizin dışına çıkıp azgınlıklarına devam ederler. İlahî yasa, onlar hakkında tahakkuk eder, Biz de onları yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bir toplumu yok etmek istediğimizde, onların refaha gömülmüş seçkinlerine son uyarılarımızı iletiriz ve onlar eğer günahkarca yaşamaya devam ederlerse cezalandırıcı yargı artık o toplum için kaçınılmaz olur ve biz de onu darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Bekir Sadak Meali:

Bir sehri yok etmek istedigimiz zaman, simarik varliklarina yola gelmelerini emrederiz, ama onlar yoldan cikarlar. Artik o sehir yok olmayi hakeder. Biz de onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Besim Atalay Meali:

Biz bir şehri yokeylemek istersek, emrederiz şehrin büyüklerine, buyrum tutmaz olurlar, söz hak olur onlara, iyicene orayı ezeriz

(İsra 16)

Celal Yıldırım Meali:

Bir memleketi yıkıp yok etmek istediğimiz zaman oranın lüks ve konfor içinde yaşayan şımarık varlıklılarına, (peygamber ve kitaba uyarak doğru yolu seçmelerini) emrederiz ; buna rağmen onlar itaatsizlik edip yanlış yolda yürümeye devam ederler; o takdirde o memleket üzerine (azâb ile ilgili) hüküm hakk olur ve artık orayı yıkıp yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Biz bir memleketi (yaptıkları yüzünden) helâk etmek istediğimiz zaman, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de kötülüğe dalarlar. Böylece o memleket hakkındaki cezalandırma hükmü kesinleşir. Biz de orayı yerle bir ederiz

(İsra 16)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bir şehri yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varlıklarına yola gelmelerini emrederiz, ama onlar yoldan çıkarlar. Artık o şehir yok olmayı hakeder. Biz de onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz bir memleketi helak etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.

(İsra 16)

Diyanet Vakfı Meali:

Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz.  *

(İsra 16)

Edip Yüksel Meali:

Biz bir toplumu yok etmek istediğimiz zaman onun ileri gelen varlıklılarının orada kötülük yapmasına izin veririz. Böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bir memleketi helak etmek murad ettiğimiz vakıt ise onun devletlerine (itaat) emrederiz, onlar itaat etmez de orada fısk yaparlar, bunun üzerine o memleket aleyhine huküm hakkolur, artık onu tedmir eder de ederiz.

(İsra 16)

Elmalılı Yeni Meali:

Bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman oranın devletlilerine (ileri gelenlerine) emrederiz; onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece o ülke aleyhine hüküm hak olur! Artık onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Erhan Aktaş Meali:

Biz bir beldeyi yok etmek istersek, varlık ve güç sahibi ileri gelenlerine uyarımızı yaparız, buna rağmen bozgunculuk yaparlarsa böylece söz[1] hak olur. Ve onu helak ederek yok ederiz.

1)Cezalandırma.

(İsra 16)

Gültekin Onan Meali:

Biz bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' buyururuz, böylelikle onlar onda fasıklıklık yaparlar / fısk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da onu kökünden darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz, bir ülkeyi değişime/yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, onun varlık ve güç sahibi önde gelenlerine, hak yolda olmalarını, hak yolda önderlik yapmalarını emrederiz de onlar, bunun aksine, orada hak yoldan çıkarlar. Artık oranın üzerine Söz 185 hak olur da Biz orayı kökünden darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Biz bir beldeyi helak etmek istediğimizde, orada refah içinde yaşayanlara (Allah’a itaat etmelerini) emrederiz. (Onlarsa itaat etmez) orada fasıklık yaparlar. Artık (azap) hükmü onların üzerine hak olur ve orayı yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Harun Yıldırım Meali:

Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Hasan Basri Çantay:

Bir memleketi helak etmek dilediğimiz vakit onun ni'met ve refahdan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada (bu emre rağmen) itaatden çıkarlar. Artık o (memlekete) karşı söz (azab) hak olmuşdur. İşte biz onu artık kökünden mahv-ü helak etmişizdir.

(İsra 16)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve (biz) bir şehri (isyanları yüzünden) helâk etmek istediğimiz zaman, oranın şımarık ileri gelenlerine (Allah'a itâat etmelerini) emrederiz de (onlar) orada (emrimize)isyân ederler;(3) böylece oraya (azab) söz(ü) hak olur; artık (biz de) orayı tamâmen mahvederek helâk ederiz.*

(İsra 16)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Herhangi bir kenti (eylemleri sebebiyle)¹ helak etmeyi istediğimiz zaman onun [kentin] zengin şımarıklarını² çoğaltırız³, onlar onda [kentte] hadlerini aşarlar, böylece söz (azap) kendilerine hak [şart] olur. Ardından orayı tamamen yıkıp yok ederiz.

(İsra 16)

Hüseyin Atay Meali:

Ve biz bir kenti yok etmek istediğimiz zaman, görkemlilerine emrederiz. Ne var ki, onlar orada bozgunculuk yaparlar; böylece onlara karşı verilen söz gerçekleşir. Sonra biz de orasını yerle bir ederiz.

(İsra 16)

İbni Kesir Meali:

Bir kasabayı da helak etmek istediğimiz zaman; varlıklılarına emir veririz de, orada fasıklık yaparlar. Bunun üzerine artık oraya söz hak olur. Ve Biz de onları yerle bir ederiz.

(İsra 16)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz bir kasabayı yok etmek istediğimiz zaman, o kasabanın önde gelenlerine, o beldeyi fesat yuvası haline getirmelini emrederiz. O zaman, bozgunculuk yapanlara karşı, vaat ettiğimiz azap onların üzerine hak olur. Sonrada o toplumu darma dağın ederiz.

(İsra 16)

İskender Ali Mihr Meali:

Bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman onun (o ülkenin) mutrafilerine (refah içinde olan ileri gelenlerine, zenginlerine) emrettik. Buna rağmen orada fesat çıkardılar. Böylece (Allah’ın) söz(ü) üzerlerine hak oldu. Ve onu (o ülkeyi ve halkını) helâk ederek, yok ettik (dumura uğrattık).

(İsra 16)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz bir ili yok etmeyi diledik mi, önce oranın ileri gelenlerine buyruklarımızı bildiririz. Bunun üzerine onlar o ili karıştırmıya başlarlar. Artık o ili azaba uğratmak gerekir. Bunun üzerine Biz de onu yerin dibine geçiririz.

(İsra 16)

Kadri Çelik Meali:

Biz bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun nimet içinde yüzen şımarıklarına (her türlü nimetlerin verilmesini) emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz (azap) kesinleşir de onu tümüyle helak ederiz.

(İsra 16)

Mahmut Kısa Meali:

Biz bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın ileri gelen lider ve yöneticilerine gönderdiğimiz Elçi ve Kitap aracılığıyla, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip ilâhî yasalara itaat etmelerini emrederiz fakat onlar buna rağmen orada günah işlemeye ısrarla devam ederler ve halk da onları desteklerse, işte o zaman azâbı hak ederler; biz de onları en ağır biçimde cezalandırıp yok ederiz.

(İsra 16)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Altüst edip helak etmek istediğimiz zaman bir ülkeye, Oradaki ileri gelenler İktidar sahibi, güçlülere emrederiz. İşte onlar orada şımarır, elebaşı olurlar. Şımarıklıklarıyla bozgunculuk çıkarırlar. Artık orası da, azabı hak eder olur. Rabbinin hükmü o memlekete gelir. Artık orayı yıkar, ederiz yerle bir.

(İsra 16)

Mehmet Türk Meali:

Biz, bir ülkeyi helâk etmek istersek, oranın en şerlilerini onlara lider yaparız,1 onlar da orada bozgunculuk yaparlar. Böylece o ülke helâk olmayı hak eder, Biz de orayı hemen helâk ederiz.*

(İsra 16)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bir yerleşimi helâk etmek istediğimizde, oranın varlıklı olanlarına (iyiliği) emrederiz. Onlar tam aksine, orada itaatsizlik ederler. (İşte o zaman,) o (yerleşim hakkındaki) sözümüz yerine gelmiş olur ve onu (tamamen) yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Muhammed Esed Meali:

Ama bir toplumu yok etmeyi irade ettiğimiz zaman o toplumun refaha gömülmüş seçkinlerine son uyarı(ları)mızı iletiriz; ve (eğer) onlar günahkarca yaşamaya devam ederler(se), cezalandırıcı yargı artık o toplum için kaçınılmaz olur; ve Biz de onu darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman, o ülkenin şımarık varlıklılarına emrederiz; onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece, o ülke yok olmayı hak eder; biz de onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz bir ülkeye emrimizi bildiririz emrimizi uygulamayan oranın şımarık zenginleri ülkede isyan ve azgınlığa devam ederler ve böylece helakı hak etmiş olurlar. Biz de orayı yerle bir ederiz de, onlar hakkındaki yasamız yerine gelmiş olur.

Bknz: (6/123) - (10/13) - (13/32) - (26/208)

(İsra 16)

Mustafa Çevik Meali:

16-17 Bir toplum Allah’ın âyetleri ile uyarılmalarına rağmen, bundan yüz çevirerek yaşamakta ısrar eder de azaba müstahak olursa, Biz de o toplumu helak etmeden önce onların refah içinde şımarmış önderleri durumundaki seçkinlerini son uyarılarımızla doğru yolda yaşamaya davet ederiz. Buna rağmen azgınlıklarına devam ederlerse işte o toplum için azapla helak edilmek kaçınılmaz olur. Nitekim Nûh’tan sonra da nice toplumları bu sebepten helak ettik, çünkü Allah kullarının kime ve neye göre yaşadıklarından haberdardır.

(İsra 16)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Biz bir toplumun helakini dilediğimiz zaman (bilin ki süreç şöyle gelişmiştir: önce) o toplumun refah içinde şımarmış seçkinlerini yönetici yaparız; buna rağmen onlar orada kötülük işlemeyi sürdürürlerse, artık onlar aleyhindeki hüküm kesinleşir: bunun ardından Biz de orayı yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Osman Okur Meali:

Ve (biz) bir şehri (isyanları yüzünden) helâk etmek durumunda olduğumuz zaman, oranın şımarık ileri gelenlerine (son kez Allah’a itâat etmelerini) emrederiz de (onlar) orada (emrimize) isyân ederlerse; böylece oraya (azab) sözü hak olur; artık (bizde) orayı tamâmen mahvederek helâk ederiz.

(İsra 16)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve Biz bir beldeyi helâk etmek murad edince onun devlet sahiplerine (hakka itaat etmelerini) emrederiz. Onlar ise orada fısk (ve fücurda) bulunmuş olurlar. Artık o beldenin üzerine söz (helâkları hakkındaki hüküm) hak olmuş olur. İmdi onu (o beldeyi) tamamen helâk ile helâk etmiş oluruz.

(İsra 16)

Ömer Öngüt Meali:

Biz bir memleketi yıkıp yok etmek istediğimiz zaman, oranın şımarık varlıklılarına (iyilikleri) emrederiz. Buna rağmen onlar orada itaatsizlik edip kötülük işlerler. Artık o memleket helâke müstahak olur, biz de orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bir belde halkını silip yok etmek istedik mi, uyarılarımızı oranın ileri gelenlerine iletiriz. Onlar kulak asmaz da kötülük dolu hayatlarını sürdürürlerse, cezalandırılmaları için gereken hükmü verme zamanı gelmiş demektir. Biz de orayı yerle bir ederiz!

(İsra 16)

Sadık Türkmen Meali:

Yıkımı hak eden bir kent yıkılmadan önce, onun varlıklı azgın kimseleri emir sahibi olur; orada suç işleyip bozgunculuk yaparlar. Üzerlerine azap yasası gerçekleşir... Biz de onları mahvederiz, orayı tamamen darmadağın ederek!

(İsra 16)

Seyyid Kutub Meali:

Biz bir beldeyi yoketmek istediğimizde oranın şımarık ele başlarına emrederiz de kötülüğe dalarlar. Böylece o belde hakkında hükmümüz haklılık kazanır. Bunun üzerine orayı alt üst ederiz.

(İsra 16)

Suat Yıldırım Meali:

Herhangi bir beldeyi imha etmek istediğimizde oranın lüks içinde yaşayan şımarıklarına iyilikleri emrederiz. Buna rağmen onlar dinlemez, fısk-u fücura devam ederler. Bu sebeple, orası hakkında cezalandırma hükmü kesinleşir. Biz de orayı yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Süleyman Ateş Meali:

Biz bir kenti helak etmek istediğimiz zaman onun varlıklılarına emrederiz, orada kötü işler yaparlar, böylece o ülkeye (azab) karar(ı) gerekli olur, biz de orayı darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bir kenti yaşanmaz hale getirmek istersek önce oranın ileri gelenlerine emirlerimizi ulaştırırız. Onlar, orada yoldan çıkarlar ve cezanın şartları olgunlaşır[1]. Sonra orayı yerle bir ederiz.

1)Cünkü "Biz elçi göndermeden azap etmeyiz." .(İsra 17/15)

(İsra 16)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bir toplumu yok etmek istediğimizde oranın nimet içinde yüzen seçkinlerini uyarırız. Eğer günah işlemeye devam ederlerse cezalandırılmaları kaçınılmaz olur. Artık oranın altını üstüne getiririz.

(İsra 16)

Şaban Piriş Meali:

Bir ülkeyi yok etmeyi dilediğimizde oranın ileri gelenlerine emir veririz. Onlar ise emrimizden dışarı çıkarlar. Hüküm onların aleyhinde gerçekleşir. Orayı yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Talat Koçyiğit Meali:

Bir kasabayı helak etmek istediğimiz zaman ileri gelenlerine, (itaatı) emrederiz; fakat onlar orada (itaattan çıkıp) fisk u fücur işlerler. Bunun üzerine kasabaya azâb vâcib olur. Biz de onu yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Tefhimul Kuran Meali:

Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz.

(İsra 16)

Ümit Şimşek Meali:

Biz bir kavmi helâk etmeyi murad ettiğimizde, oranın refah şımarıklarına emirlerimizi bildiririz; onlar ise itaatten çıkarlar. Böylece azap sözü hak olur ve o beldeyi yerle bir ederiz.

(İsra 16)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.

(İsra 16)