28. Kasas Suresi / 40.ayet

Bu sebeple biz de onu ve askerlerini kıskıvrak yakaladık ve onları denize gömdük. Bak gör işte haksız yere büyüklenenlerin akıbeti nasılmış.

Bknz: (10/90)»(10/91)

Mustafa Çavdar Meali

Kasas 40 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Biz de hem onu, hem askerini helak ettik, onları suya boğduk; artık bak da gör, zalimlerin sonucu ne olmuş.

(Kasas 40)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bunun üzerine onu (Firavun) ve askerlerini tutup suya attık (boğup batırdık) . Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak ki (derbeder olup gitmişlerdi).

(Kasas 40)

Abdullah Parlıyan Meali:

Biz onu da, askerlerini de yakalayıp Kızıldeniz'e döktük. Yaratılış gayesi dışında yaşayanların sonu, nasıl oldu baksana!

(Kasas 40)

Adem Uğur Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!

(Kasas 40)

Ahmet Hulusi Meali:

Bunun üzerine Onu ve ordularını tuttuk da denize attık... Zulmedenlerin sonu nasıl oldu bir bak!

(Kasas 40)

Ahmet Tekin Meali:

Onu, askerî erkânını ve ordusunu yakaladık, cezalandırdık, denize attık. İbret nazarıyla bak, incele, inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede, insanları köleleştirmekte devam eden zâlimlerin, müşriklerin âkıbeti nasıl oldu?

(Kasas 40)

Ahmet Varol Meali

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Zalimlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

Ali Bulaç Meali:

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

(Kasas 40)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz de hem Firavunu, hem askerlerini yakaladık da onları denize atıverdik. Ey Rasûlüm, şimdi bak ki, zalimlerin akıbeti nasıl olmuştur!...

(Kasas 40)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sonunda, onu ve ordusunu yakalayıp denize attık. Artık, haksızlık yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bak?

(Kasas 40)

Ali Ünal Meali:

Ama Biz neticede onu ve ordularını kıskıvrak yakaladık ve denize fırlatıverdik. Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu?

(Kasas 40)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakaladık. Onları denize attık. İşte bak, zalimlerin sonunun nasıl olduğunu gör!

(Kasas 40)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Biz de, onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nasıl oldu?

(Kasas 40)

Bekir Sadak Meali:

Biz de, onu ve askerlerini yakalayip suya attik. Zalimlerin sonunun nasil olduguna bir bak.

(Kasas 40)

Besim Atalay Meali:

Firavunla, ordusunu, hemen yakalayıp denize attık, gör ki, zalimlerin sonu nice olmuştur?

(Kasas 40)

Celal Yıldırım Meali:

Biz onu da, askerlerini de yakalayıp (Kızıldeniz'in) sularına fırlatı verdik. Bir bak, o zâlimlerin sonu ne oldu..

(Kasas 40)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve bu yüzden onu ve onun buyruğunda olanları kıskıvrak yakalayıp denize gömdük (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Kasas 40)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Biz de, onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak!

(Kasas 40)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!

(Kasas 40)

Edip Yüksel Meali:

Onları ve ordusunu yakalayıp denize attık. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna dikkat et.

(Kasas 40)

Elmalılı Orjinal Meali:

Biz de kendisini ve ordularını tuttuk da deryaya fırlatıverdik, şimdi bak o zalimlerin akıbeti nasıl oldu?

(Kasas 40)

Elmalılı Yeni Meali:

Biz de onu ve ordularını tuttuk denize fırlatıverdik. Bak şimdi o zalimlerin sonu nasıl oldu?

(Kasas 40)

Erhan Aktaş Meali:

Sonra onu ve askerlerini yakalayıp suya gömdük. Bak bakalım, zalimlerin sonunun nasıl olduğuna!

(Kasas 40)

Gültekin Onan Meali:

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

(Kasas 40)

Hakkı Yılmaz Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp o bol suda/nehirde fırlatıp atıverdik. Şimdi, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Kasas 40)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve denize fırlattık. Zalimlerin akıbetinin nasıl olduğuna bir bak!

(Kasas 40)

Harun Yıldırım Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!

(Kasas 40)

Hasan Basri Çantay:

Bunun üzerine biz de hem onu, hem askerlerini yakalayıverdik de denizin içine atdık. Bak (Habibim) zalimlerin aakıbeti nice oldu!

(Kasas 40)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bunun üzerine onu ve askerlerini yakaladık da onları denize atıverdik. Artık bak, o zâlimlerin âkıbeti nasıl oldu!

(Kasas 40)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından, onu ve ordusunu yakaladık, onları denizin içine değersizce attık. Artık, bak: zalimlerin sonucu nasıl oldu?

(Kasas 40)

Hüseyin Atay Meali:

Biz de, onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Haksızlık edenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

İbni Kesir Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sonra onu ve ordusunu yakalayıp denizin içine attık. Bakın bakalım, yeryüzünde haksızlık yapanların sonucu ne olmuş.

(Kasas 40)

İskender Ali Mihr Meali:

Sonra onu ve onun ordularını, yakalayıp denize attık. Bunun üzerine zalimlerin akıbetinin nasıl olduğuna bak!

(Kasas 40)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine Biz hem onu, hem de askerlerini tutup denize döktük. Bak, kıyıcıların sonu nice oldu!

(Kasas 40)

Kadri Çelik Meali:

Bunun üzerine onu ve askerlerini tutuverip suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak!

(Kasas 40)

Mahmut Kısa Meali:

İşte bu yüzden, onu da, ona destek veren ordusunu da kıskıvrak yakalayıpKızıldeniz’e gömdük; zâlimlerin sonu nasıl oluyormuş, bakın ve ibret alın! Şöyle ki:

(Kasas 40)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kesinlikle onu ve askerlerini yakalayıp baş aşağı denize attık. İşte bak zalimlerin sonunu gör!

(Kasas 40)

Mehmet Türk Meali:

Biz de onu ve ordularını, denizde boğarak helâk ettik. O zâlimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ardından Biz, onu ve ordularını yakalayıp denize attık. Böylece zalimlerin sonunun nasıl olduğunu gör!

(Kasas 40)

Muhammed Esed Meali:

Ve bu yüzden onu ve onun buyruğunda olanları kıskıvrak yakalayıp denize gömdük. Bak işte, zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Kasas 40)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutuverip suya attık. O halde, zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına hadi bir bak.

(Kasas 40)

Mustafa Çavdar Meali:

Bu sebeple biz de onu ve askerlerini kıskıvrak yakaladık ve onları denize gömdük. Bak gör işte haksız yere büyüklenenlerin akıbeti nasılmış.

Bknz: (10/90)»(10/91)

(Kasas 40)

Mustafa Çevik Meali:

39-40 Firavun ve askerleri böyle alaycı tavırlarla böbürlenip, büyüklendiler ve sandılar ki sonunda bizim huzurumuza hiç çıkmayacaklar. İşte bu yüzden Biz de Firavun ve askerlerini kıskıvrak yakalayıp, denizde helak ettik. İlahlık taslayan zalimlerin sonuna bir bakın bakalım.

(Kasas 40)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Sonunda onu ve askerlerini enseledik ve onları denize gömdük: Bak gör işte, zalimlerin akıbeti nasıl olurmuş!

(Kasas 40)

Osman Okur Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu!

(Kasas 40)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Onu da, askerlerini de yakaladık, onları hemen denize atıverdik. Artık bak ki, zalimlerin akibeti nasıl oldu?

(Kasas 40)

Ömer Öngüt Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Bir bak zâlimlerin sonunun nasıl olduğuna!

(Kasas 40)

Ömer Sevinçgül Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp sulara gömdük! Şimdi bak bakalım o zalimlerin ‘zorbaların, tiranların’ sonu nasıl oldu!

(Kasas 40)

Sadık Türkmen Meali:

Onu ve ordularını yakaladık! Onları denize attık. Zalimlerin sonu gör/bak (araştır) nasıl oldu!

(Kasas 40)

Seyyid Kutub Meali:

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Bir bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu.

(Kasas 40)

Suat Yıldırım Meali:

Biz de kendisini de, ordularını da yakalarından tuttuğumuz gibi denize fırlatıverdik. İşte bak, zalimlerin sonunun ne olduğunu gör!

(Kasas 40)

Süleyman Ateş Meali:

Biz de onu ve askerlerini tuttuk, suya attık; bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu!

(Kasas 40)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Biz de onu alıp ordularıyla birlikte nehire gömdük. O zalimlerin sonunun nasıl olduğunu bir düşün.

(Kasas 40)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Biz de onu ve adamlarını sulara gömdük. Zâlimlerin sonunun nasıl olduğunu gör!

(Kasas 40)

Şaban Piriş Meali:

Bu sebeple biz de onu ve askerlerini yakaladık, Onları denize atıverdik. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Kasas 40)

Talat Koçyiğit Meali:

Oysa biz onu ve askerlerini yakalamış, sonra da denize atıvermişizdir. Bak, zâlimlerin akıbeti nasıl oluyormuş.

(Kasas 40)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutuverip suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.

(Kasas 40)

Ümit Şimşek Meali:

Biz ise onu ve ordusunu yakalayıp denize attık. Bir bak, o zalimlerin sonu nice oldu!

(Kasas 40)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu!

(Kasas 40)