18. Kehf Suresi / 47.ayet

O gün dağları yerlerinden söküp yürüttüğümüzde yeryüzünün dümdüz olduğunu göreceksin ve o gün geride tek bir kişi bile bırakmadan insanların hepsini bir araya toplayacağız.

Bknz: (20/105)»(20/107)(52/10)(84/3)(6/51)(6/94)(36/53)

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 47 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve o gün dağları yerinden sökeriz ve görürsün ki yeryüzü dümdüz olmuş ve onları diriltiriz, haşrederiz, hiçbir tanesini bırakmayız.

(Kehf 47)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Kıyamette) Dağları (yerinden söküp) yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; (artık) onları (bütün insanları haşredip) bir arada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarıda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Abdullah Parlıyan Meali:

O gün dağları yerinden ayırıp yürütürüz de, yeryüzünü düz ve pürüzsüz görürsün; o gün kimseyi bırakmaksızın herkesi diriltip, mahşer alanına toplayacağız.

(Kehf 47)

Adem Uğur Meali:

(Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

(Kehf 47)

Ahmet Hulusi Meali:

Dağları yürüttüğümüz gün (organları işlevsiz bıraktığımızda), arzı çırılçıplak görürsün! Onların hepsini bir araya toplamışızdır; öyle ki hiçbiri ihmal edilmez!

(Kehf 47)

Ahmet Tekin Meali:

Dağları yürüteceğimiz, yerin, içindeki ağırlıkları ve ölüleri dışına atacağı, yeryüzünü çıplak göreceğin ve bütün insanları haşredip toplayacağımız gün, onlardan hiçbirini mahşerin dışında bırakmayacağız.*

(Kehf 47)

Ahmet Varol Meali

O gün dağları yürütürüz, yeri dümdüz görürsün, onların hepsini bir yere toplarız ve hiçbirini bırakmayız.

(Kehf 47)

Ali Bulaç Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve arzı çırılçıplak göreceksin. İnsanları, hesap yerine toplamışız da onlardan hiç bir kimse bırakmamışız.

(Kehf 47)

Ali Rıza Sefa Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Çünkü hiçbirini bırakmadan onları toplayacağız.

(Kehf 47)

Ali Ünal Meali:

Unutmayın ki, gün gelir dağları yürütürüz ve yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte, (herkes gibi) o Âhiret’e inanmayanları da diriltip Mahşer Yeri’nde topladık; eksik bıraktığımız tek bir kişi kalmadı.

(Kehf 47)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Dağları yürüttüğümüz, yeryüzünü çırılçıplak gördüğün ve onları mahşerde topladığımız gün, hiçbirini (toprak içinde) bırakmakla mağdur etmeyeceğiz.

(Kehf 47)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Dağları yürüttüğümüz gün, yeryüzünü dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın insanların hepsini bir araya getiririz.

(Kehf 47)

Bekir Sadak Meali:

Bir gun daglari yuruturuz de yeri dumduz gorursun. Hic birini birakmaksizin diriltip bir araya toplariz.

(Kehf 47)

Besim Atalay Meali:

O gün biz dağları yürütürüz de, yeryüzünü apaçıkça görürsün, içlerinden hiçbirini bırakmadan, onları toparlarız

(Kehf 47)

Celal Yıldırım Meali:

O gün dağlan yerinden ayırıp yürütürüz. Yeryüzünü düz ve pürüzsüz görürsün. (İnsanları) kaldırıp mahşer alanına toplarız da onlardan hiçbirini geride bırakmamış oluruz.

(Kehf 47)

Cemal Külünkoğlu Meali:

O gün dağları (yerlerinden) yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz göreceksin. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları (mahşerde) bir araya toplayacağız. *

(Kehf 47)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bir gün dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın diriltip bir araya toplarız.

(Kehf 47)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. Biz onları mahşerde toplarız da içlerinden hiçbirini bırakmayız.

(Kehf 47)

Diyanet Vakfı Meali:

(Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

(Kehf 47)

Edip Yüksel Meali:

Dağları silip götürdüğümüz ve yeri çıplak bıraktığımız gün onları toplarız; bir tanesini bile bırakmadan.

(Kehf 47)

Elmalılı Orjinal Meali:

Düşün o günü ki dağları yürütürüz, Arzı görürsün çırçıplak ve onları hep mahşere toplamışızdır da hiç bir kimse bırakmamışızdır

(Kehf 47)

Elmalılı Yeni Meali:

Düşün o günü ki, dağları yürüteceğiz; yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Onları mahşer meydanına toplamışızdır, hiçbir kimseyi geride bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Erhan Aktaş Meali:

O gün dağları yürüteceğiz. Ve yeryüzünü dümdüz görürsün. Hiç kimseyi bırakmaksızın onların tamamını[1] mahşerde toplarız.

1)Tüm ölüleri.

(Kehf 47)

Gültekin Onan Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Bizim dağları yürüttüğümüz gün; ve sen yeryüzünü çırılçıplak/ dümdüz göreceksin. Ve Biz onları bir araya topladık. Böylece onlardan hiçbir kimseyi bırakmadık.

(Kehf 47)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Dağları yürüteceğimiz gün, yerin açığa çıkmış (dümdüz) olduğunu görürsün. Hepsini (diriltip) bir araya toplamış, tek bir kişiyi dahi geride bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Harun Yıldırım Meali:

(Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız.

(Kehf 47)

Hasan Basri Çantay:

(Düşün) o gün (ü) ki biz dağları yürüteceğiz ve sen yeri (çırçıplak) bir çöl göreceksin. Onları da mahşerde toplamışızdır da içlerinden hiç birini bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Hayrat Neşriyat Meali:

Öyle bir gün ki, dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün; artık onların hiçbirini bırakmaksızın hepsini (mahşerde) toplamışızdır!

(Kehf 47)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Dağları gezdireceğimiz¹, yeri [yeryüzünü] bariz [her şeyi ortada] olarak göreceğin ve onları sürüp toplayacağımız günü [an!] Artık onlardan hiçbir kimseyi geride bırakmayız..

(Kehf 47)

Hüseyin Atay Meali:

Ve dağları yürüttüğümüz gün, yeryüzünü dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın insanların hepsini bir araya getiririz.

(Kehf 47)

İbni Kesir Meali:

Bir gün dağları yürütürüz de; sen, yeri dümdüz görürsün. Hiç birini bırakmaksızın toplarız onları.

(Kehf 47)

İlyas Yorulmaz Meali:

O gün dağları biz yürütürüz, arzı da dürülmüş olarak görürsün. İnsanları bir araya toplarız ve onlardan hiçbirini unutmayız.

(Kehf 47)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve o gün dağları yürüteceğiz. Ve (o gün) yeryüzünü bariz (açık ve net) olarak görürsün. Ve onları, (huzurumuzda) haşredip toplamak suretiyle (insanlardan) onlardan (hiç) birini bırakmayacağız.

(Kehf 47)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Biz dağları yürüteceğiz. Sen yeri dümdüz göreceksin. Onları da derleriz de hiçbirini bırakmayız.

(Kehf 47)

Kadri Çelik Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (içi boşaltılmış) görürsün; onları bir arada toplamışız da içlerinden hiç birini dışarıda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Mahmut Kısa Meali:

O Gün, dağları yerinden söküp hallaç pamuğu gibi atacağız; öyle ki, yerin paramparça edildiğini ve onun yerine yaratılan dünyanın (14. İbrahim: 48) dümdüz, çırılçıplak olduğunu göreceksin. Sonra da, bütün insanları yeniden dirilterek bir araya getirecek, bir tekini bile geride bırakmayacağız.

(Kehf 47)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Eh gün olur, dağları yürütürüz. Yer çırılçıplak, dümdüz görünür Haşir anı, mahşerde insanları topladık. Eksik bir kişi bile kalmamıştır

(Kehf 47)

Mehmet Türk Meali:

O dağları yürüteceğimiz gün, yeryüzünün içerisindekilerin yüze çıktığını ve Bizim, bir tanesini bile bırakmaksızın (tüm insanları) diriltip bir araya topladığımızı görürsün.1*

(Kehf 47)

Muhammed Celal Şems Meali:

O gün Biz, dağları (yerlerinden oynatıp) yürüteceğiz ve yeryüzünün (içindekileri) dışarı çıkardığını göreceksin. Onların (hepsini) bir araya toplayacağız ve onlardan hiç birini (de geride) bırakmayacağız.

(Kehf 47)

Muhammed Esed Meali:

Çünkü, dağları ortadan kaldıracağımız o Gün yeryüzünü boş ve çıplak görürsün; (o Gün) kimseyi bırakmaksızın herkesi (diriltip) bir araya toplayacağız.

(Kehf 47)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Gün gelir, dağları yürütürüz, yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. Bütün insanları huzurumuza toplar, bir tek kişiyi bile eksik bırakmayız.

(Kehf 47)

Mustafa Çavdar Meali:

O gün dağları yerlerinden söküp yürüttüğümüzde yeryüzünün dümdüz olduğunu göreceksin ve o gün geride tek bir kişi bile bırakmadan insanların hepsini bir araya toplayacağız.

Bknz: (20/105)»(20/107) - (52/10) - (84/3) - (6/51) - (6/94) - (36/53)

(Kehf 47)

Mustafa Çevik Meali:

47-49 Günü gelince dağları yerlerinden söküp yürüteceğiz, yeryüzünü dümdüz, çırılçıplak ve bomboş bırakacağız. İşte O Gün bütün ölmüş insanları da diriltip bir araya toplayacağız ve Rabbinin huzurunda sıraya dizilecekler. Rableri onlara şöyle diyecek: “İşte sizi ilk yarattığımız gibi, bugün de yapayalnız huzurumuza geldiniz fakat dünyada iken çoğunuz huzurumuza çıkıp hesap vereceğinize inanmıyordunuz.” Ve o gün her insanın dünya hayatında yapıp ettiklerinin kayıtlarının tutulduğu amel defterleri ortaya konacak, Allah’ın davetini görmezden gelerek yaşamış olanlar amel defterlerindeki kayıtları görünce, dehşetle “Eyvah! Bu nasıl bir defter, küçük büyük denmemiş, her işimiz ve her sözümüz kayda geçirilmiş.” diyecekler, böylece dünya hayatlarıyla yüzleşecekler. Gerçek şu ki, Rabbiniz kimseye haksızlık edip, sebepsiz yere azap ederek cezalandırmaz.

(Kehf 47)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve dağları yürütüp düzleyeceğimiz o gün, yeryüzünü düz ve çıplak görürsün; nitekim geride bir tek kişi bırakmadan onların tümünü toplayacağız.

(Kehf 47)

Osman Okur Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarıda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve yâd et (o günü ki) dağları yürütürüz ve yeri apaçık görürsün. Ve onları haşretmiş oluruz. Artık onlardan bir ferdi bile terketmemişizdir.

(Kehf 47)

Ömer Öngüt Meali:

O gün dağları yürütürüz, yeryüzünün ise çırılçıplak olduğunu görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın onları mahşerde bir araya toplarız.

(Kehf 47)

Ömer Sevinçgül Meali:

Günü gelince dağları yürütürüz, yeryüzünü dımdızlak görürsün. Birini bile bırakmaksızın bütün insanları diriltip bir araya toplarız.

(Kehf 47)

Sadık Türkmen Meali:

O gün dağları yürütürüz ve yeryüzünü dümdüz olmuş/çırılçıplak görürsün. Onların hepsini toplamışızdır, içlerinden hiçbirini geride bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Seyyid Kutub Meali:

O gün dağları yerlerinden, söküp yürütürüz. Yeryüzünü çırılçıplak ve dümdüz görürsün. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları biraraya toplarız.

(Kehf 47)

Suat Yıldırım Meali:

Gün gelir, dağları yürütürüz, yerin dümdüz hale geldiğini görürsün. İşte bütün insanları mahşer meydanına topladık, eksik bıraktığımız bir tek kişi bile kalmadı.

(Kehf 47)

Süleyman Ateş Meali:

(Yalnız kalıcı eylemlerin yarar sağlayacağı) O gün dağları yürütürüz; yeri alaçık (çırılçıplak) görürsün (dağlar savrulup dümdüz olmuş, engebeler kalkmıştır) onları (hep bir yere) toplamışız, hiçbirini bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün yeri çıplak (bitkisiz) bir halde göreceksin. Bir tek eksik bırakmadan onları bir araya toplamış olacağız.

(Kehf 47)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Dağları ortadan kaldırdığımız Gün, yeryüzünün dümdüz olduğunu görürsün. O Gün herkesi, hiçbirini dışarda bırakmaksızın bir araya toplarız.

(Kehf 47)

Şaban Piriş Meali:

O gün dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Onlardan hiç birini bırakmadan, toplarız.

(Kehf 47)

Talat Koçyiğit Meali:

Bir gün dağları yürütürüz ve sen yeryüzünü apaçık(ve dümdüz) görürsün. Gelmiş geçmiş herkesi haşrederiz; tek birini bile terketmeyiz.

(Kehf 47)

Tefhimul Kuran Meali:

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır.

(Kehf 47)

Ümit Şimşek Meali:

O gün dağları yürütürüz; yeri ise dümdüz görürsün. Hiçbirini eksik bırakmadan onları huzurumuzda toplarız.

(Kehf 47)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır.

(Kehf 47)