Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden sana indirilen kitabın hükümlerini tutsalardı tepelerinden ayaklarının altlarından nimetlere nail olurlar, onları yerlerdi. İçlerinde geri ve aşırı olmayan insaf ehli de var, fakat çoğunun yaptığı işler, ne de kötü.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'ân'a inanıp, doğru dürüst hayatlarına uygulasalardı, kuşkusuz hiçbir yönden yoksulluk görmezlerdi, sürekli nimet içinde olurlardı. Onlardan aşırı gitmeyip orta yolu tutan bir topluluk vardır, ama pek çoğu ne kötü işler yapıyorlar.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
(Maide 66)
Şayet onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara inzal olunanı değerlendirip gereğini uygulasalardı, elbette fevklerinden ve ayaklarının altından gelen (manevi ve maddi alemlerden alacakları) nimetlerle yaşarlardı! Onlardan ümmet-i mukteside (hepsinin hakkını veren) var; ama çoğu ne kötü işler yapıyor!
(Maide 66)
Onlar, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat'ın ve İncil'in hükümlerini açıklayarak yerine getirseler, Rablerinden kendilerine indirilenleri, Kur'ân'ı gereğince uygulamış olsalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki nimetlerden bol bol yerlerdi. Onların arasında mûtedil tutkun, yetişmiş, maksada ulaştıran hak yolu tutan, ehl-i tevhid olan bir cemaat da var. Onlardan çoğunun işledikleri ameller ne kadar kötüdür.*
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni uygulasalardı üstlerinden ve ayaklarının altından (nimetler) yerlerdi. İçlerinde orta yolu tutturan bir topluluk var. Ama çoğunun yapmakta oldukları işler pek kötüdür!
(Maide 66)
Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!
(Maide 66)
Bir de onlar, Tevrat'a, İncil'e, Rablerinden kendilerine indirilen bütün ilâhî kitaplara inanarak amel edip duraydılar, şüphesiz ki, hem üstlerinden (ağaç meyvalarından) hem de ayaklarının altlarından (hububatlardan= tahıllardan) yiyeceklerdi (bol bol rızıklanacaklardı). İçlerinden bir topluluk mûtedildir. (Hz. Peygambere iman etmişlerdir). Fakat çoğu ne fena işler yapıyorlar!
(Maide 66)
Tevrat'ı, İncil'i ve Efendilerinden kendilerine indirileni uygulasalardı, yukarıdan ve aşağıdan sunular göreceklerdi. Aralarında, aşırı olmayan bir topluluk da vardır. Oysa onların çoğunluğu, ne kötü bir şey yapıyorlar.
(Maide 66)
Ne olurdu, (zamanında) Tevrat’ı, bilâhare (Tevrat’taki hükümlerde yaptığı bazı değişikliklerle) İncil’i ve kendilerine Rabbilerinden indirilen diğer Kitapları bütün hükümleriyle ve hakkıyla uygulamış, (dolayısıyla son olarak Kur’ân’a da inanıp bağlanmış) olsalardı (–Hiç olmazsa bundan sonra böyle yapsalar!–) o takdirde hiç şüphesiz, (yukarıdan yağacak ve yerden fışkıracak nimet ve bereketler sebebiyle) başlarının üzerinden ve ayaklarının altından bol bol yerlerdi. Her şeye rağmen, içlerinde ölçülü ve dengeli davranıp mutedil yolda giden bir zümre de vardır; fakat çoğunluğa gelince: işleyip durdukları şeyler ne de kötü!
(Maide 66)
Eğer onlar, Tevrat, İncil ve Rablerinden kendilerine ineni uygulatsaydı, üstlerinden (meyvelerden) ve altlarından (zirai mahsulâttan) bol bol yiyeceklerdi. Onlardan doğru yolu bulmuş bir toplum var. Fakat çokları da çok kötü işler yapıyorlar.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rabblerinden onlara indirileni doğru dürüst uygulasalardı, elbette hem üstlerinden/gökten hem de ayaklarının altlarından/yerden yerlerdi. Onlardan aşırılığa kaçmayan bir zümre vardır, fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
(Maide 66)
Eger onlar Tevrat'i, Incil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur'an'i geregince uygulasalardi, her yonden nimete ermis olurlardi. Iclerinde orta yolu tutan bir zumre vardi, cogunun isledikleri ise kotu idi. *
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat ile İncil'i, Tanrıları katından onlara geleni de, elde tutsalardı, yerin göğün nimetini yerlerdi, onlardan bir bölük taşkınlık etmez, çoklarının yaptıkları kötüdür
(Maide 66)
Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve incîl'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ân hükümlerini) dosdoğru yerine getirselerdi, herhalde hem üstlerinden, hem ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan mutedil (ve insaflı) bir grup yok değildir. Çoğu ise ne kötü İşler yapıyorlar !
(Maide 66)
Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı (Kur'an-ı) dosdoğru uygulasalardı gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir topluluk vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkindir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.*
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür! *
(Maide 66)
Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.
(Maide 66)
eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lakin çoğu ne kötü işler yapıyorlar
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni doğruca uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altlarında olanlardan yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet de yok değil; fakat çoğu ne kötü işler yapıyorlar!
(Maide 66)
Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabb'lerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altından[1] yiyeceklerdi. İçlerinde muktesid[2] bir toplum var. Ve onlardan çoğu da kötü işler yapıyorlar.
1)Her yönden.
2)Orta yol tutan.
(Maide 66)
Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine rablerinden indirileni ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından [sayısız nimeti] yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
(Maide 66)
Ve hiç kuşkusuz eğer onlar Tevrât'ı, İncîl'i ve kendilerine Rablerinden indirilen Kur’ân'ı ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından [her yönden] besleneceklerdi. Onlardan bir kısmı orta yol tutan; bazısına inanıp bazısına inanmayan, inanmadığı hâlde inanmış gözüken önderli bir toplumdur. Ve onlardan çoğunun yapmakta oldukları ne kötüdür!
(Maide 66)
Şayet onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden indirileni (içindekilerle amel ederek) ayakta tutmuş olsalardı üstlerinden (yağmurun getirdiği) ve ayaklarının altından (toprağın bitirdiklerinden) yerlerdi. Onlardan bir topluluk orta yolludur/mutedildir. (Fakat) onların çoğunun yapmakta oldukları ne kötüdür.
(Maide 66)
Onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirileni ikame etselerdi elbette üstlerinden ve ayaklarının altlarından yerlerdi. Onlardan orta yolu tutanlar da vardır. Buna rağmen onların pek çoğunun yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
(Maide 66)
Bir de eğer onlar Tevratı, İncili ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'anın hükümlerin) i dosdoğru tutsalar (tatbik ve icra etseler) di muhakkak ki hem üstlerinden, hem ayaklarının altından yiyeceklerdi. (Her taraflarından Allahın ni'metlerine gark olacaklardı). İçlerinde iktisatçı (mutedil, tarafsız, yahud iktisad bilgisine vakıf) bir zümre de vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakda oldukları ise ne kadar kötüdür.
(Maide 66)
Ve eğer gerçekten onlar, Tevrât'ı, İncîl'i ve Rablerinden kendilerine indirilen(Kur'ân)ı hakkıyla tatbîk etselerdi, mutlaka üstlerinden (yağmurlar ve meyvelerle rızıklandırılırlar) ve ayaklarının altından (yetişen nice mahsûllerden) yerlerdi. İçlerinde(peygambere düşmanlıkta) aşırılığa kaçmayan bir ümmet vardır. Fakat onlardan birçoğu var ki, yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
(Maide 66)
Şayet onlar Tevrat'ı, İncili ve kendilerine RAB'lerine kendilerine indirileni sürekli olarak gereğince uygulamış olsalardı, mutlaka üstlerinden (gelen nimetlerden) ve ayaklarının altından (topraktan gelen nimetlerden) yerlerdi. Onlardan orta yollu bir topluluk (ümmet) vardır. Onlardan pek çoğuna [gelince ise] onların eylemleri ne çirkindir!
(Maide 66)
Eğer doğrusu, onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, üstlerinden ve ayaklarının altından yiyecek elde ederlerdi. İçlerinde orta yolu tutan bir millet vardı. Ancak onların çoğunluğu ne kötü işler yapıyorlardı.
(Maide 66)
Eğer onlar; Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblarından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalardı; muhakkak ki hem üstlerinden, hem de ayaklarının altlarından yiyeceklerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları şey ise ne kötüdür.
(Maide 66)
Onlar Tevrat'ı, İncil'i ve onlara indirilen Rablerinin emirlerini günlük hayatlarında yaşasalardı, onların tepelerinden ve ayaklarının altlarından rızklar yağardı. Onlardan, Allah'ın indirdiği kitaplarla amel edip, orta yolu takip edenler var. Ama onlardan pek çoğunun yaptığı ne kötü şeylerdir.
(Maide 66)
Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve İncil’i ve Rabb’lerinden kendilerine indirileni, gereği gibi uygulasalardı (yerine getirselerdi), mutlaka onlar, hem üstlerinden hem de ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan bir kısmı (evliyalık mertebesine ulaşmış, henüz daimî zikre ulaşmamış) muktesid olan bir ümmettir. Ve (fakat) onlardan bir çoğunun yaptıkları şey ne kötü.
(Maide 66)
Bir de eğer onlar Tevrat'a, İncil'e, çalablarından kendilerine bildirilenlere dört elle sarılsalardı, yerin üstündeki, altındaki azıklardan bol bol yiyeceklerdi. Onların arasında kendini bilen bir topluluk da vardır. Ancak bir çoğunun yaptıkları ne çirkindir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimetler) yerlerdi. Onlardan orta yolu tutan (aşırı olmayan) bir zümre vardır ve onlardan çoğunun ise yapmakta oldukları pek de kötüdür!
(Maide 66)
Evet, eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine gönderilen bu son ilahi vahyi içtenlikle kabullenip hayatın her alanında uygulamış olsalardı, hiçbir yoksulluk görmezlerdi. Onları tepeden tırnağa nîmetlere boğardık; böylece üstlerinden yağan göğün ve ayaklarının altından fışkıran yerin nîmetlerinden yararlanırlar ve yerlerdi. Gerçi içlerinde, aşırılıktan uzak, ölçülü ve dengeli insanlar da yok değil fakat çoğunluğu, o kadar kötü işler yapıyorlar ki!
O hâlde, Müslümanlara büyük bir görev düşüyor:
(Maide 66)
Eğer onlar (önce) Tevrât’ı ve İncil’i (sonra da) Rableri tarafından kendilerine indirilen (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki hem de ayaklarının altındaki nîmetlerden1 yerlerdi. Onların aralarında aşırılığa kaçmayan ılımlı bir grup2 olmakla birlikte, onların çoğunun yaptıkları şey, çok kötüdür. *
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat, İncil ve Rableri tarafından kendilerine indirileni yerine getirmiş olsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından yerlerdi. Aralarında orta yolda bir topluluk (da) var. Ancak aralarından çoğunun yaptıkları, pek kötüdür.
(Maide 66)
eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötüdür onların!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve rableri tarafından kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, elbette hem üstlerinden hem de ayaklarının altından kendilerine bol bol yaşamlıklar verilirdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama yine de onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür.
(Maide 66)
Yine onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran’ı gereğince uygulasalardı nimetler içinde yüzerlerdi (1). İçlerinden itidalli ve ölçülü olan ve söz dinleyen kimseler de vardır (2) fakat onların çoğunun yaptıkları ne kötüdür?
Bknz: 1(5/68) - (42/13) - 2(31/32) - (3/11)(3/113)»(3/114) - (25/44)
(Maide 66)
65-66 Kitap ehlinden olduklarını söyleyenler, Allah adına Kur’an ile yapılan davete yürekten iman edip gereklerini yerine getirselerdi, Biz de onların günahlarını bağışlar, onları cennet nimetleri ile ödüllendirirdik. Şayet onlar geçmişte Tevrat ve İncil ile davet edildiklerine bugün de Kur’an ile bildirilenlere uysalardı, Allah da gökten ve yerden sayısız nimetlerle ödüllendirirdi. Onlardan pek azı davet edildikleri doğru yola uyarlar. Çoğu da şirki ve küfrü yol edinmişlerdir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rableri tarafından indirilenleri uygulamış olsalardı, gökten ve yerden gelen tüm nimetlerden yararlanırlardı. Onlardan doğru, adil bir yol tutturanlar var. Çoğuna gelince: ne berbat şeyler yapıyorlar!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötü dür onların!
(Maide 66)
Ve eğer onlar Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalar idi elbette hem üstlerinden hem de ayakları altından yiyeceklerdi. Onlardan mutedil bir cemaat vardır. Onlardan birçoğunun yaptıkları ise ne kadar fenadır!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı; hiç şüphesiz ki hem üstlerinden hem de ayaklarının altından yerlerdi. (Her yönden nimete ermiş olurlardı). İçlerinden aşırılığa kaçmayan, mutedil bir zümre vardı, çoğunun yaptıkları ise kötü idi.
(Maide 66)
Tevrat’a, İncil’e ve kendilerine Rablerinden indirileni ‘Kur’an’ı’ uygulasalardı, hem başlarının üstünden yerlerdi, hem de ayaklarının altından... Gerçi içlerinde ılımlı bir topluluk da vardır. Onların birçoğu ne kötü işler yapıyorlar!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı), gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden (dallardan) ve ayaklarının (toprağın) altından (bol bol rızık) yerlerdi[]. Onlardan orta yolu tutan bir zümre var. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür [] Üretim sektöründe öncelikle; meyve, sebze, tarım ürünleri üretimini; bütün insanlara yetecek kadar üretilmesi işâret ediliyor.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'an'a uygun yaşasalardı, başları üzerinden ve ayakları altından kaynaklanan nimetler yerlerdi. Onların içinde ılımlı, aşırı davranışlardan sakınan bir kesim var. Fakat çoğu ne fena işler yapıyor!
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rab'leri tarafından kendilerine indirilen Kur'an'ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi. Onlardan mutedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, muhakkak ki üstlerinde(ki ağaçların meyvelerinde)n ve ayaklarının altın(daki ürünler)den yerlerdi. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir ümmet var, ama onlardan çoğu, ne kötü işler yapıyorlar?
(Maide 66)
Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni[1] uygulasalardı, üstlerinden ve altlarından nimetlere boğulurlardı. Aralarında dengeli davranan bir toplum(ümmet) vardır ama onlardan çoğunun davranışı ne kötüdür!
1)Sahiplerinden kendilerine indirilen, 68. ayette bildirildiğine göre Kur'an-ı Kerim'dir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rablerinden kendilerine indirilene uysalardı, her bakımdan nimete kavuşurlardı. İçlerinde doğru yolu izleyenler var. Ama çoğunun yaptığı ne kötüdür!
(Maide 66)
Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur'an'ı gereğince uygulasalardı üzerlerindeki ve altlarındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır, fakat onların çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
(Maide 66)
Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve Rablarından kendilerine indirilen (Kur'an)ı dosdoğru tutup hakkıyle tatbik etselerdi, hem üstlerindeki, hem de ayakları altındaki (sayısız nimetlerden bol bol) yerlerdi. Oysa aralarında mutedil bir gurup da vardı. Bununla beraber, onların çoğunun yaptıkları işler ne kadar kötüdür.
(Maide 66)
Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yapmakta oldukları ise ne kötüdür!.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir.
(Maide 66)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbetteki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!
(Maide 66)