23. Muminun Suresi / 41.ayet

Derken korkunç bir çığlık onları yakalayıverdi ve hak yerini buldu. Onları böylece sel yatağındaki kalıntılar gibi çerçöp haline dönüştürdük. Nuh’u yalanlayan zalimlerin canı cehenneme!

Bknz: (46/24)(51/41)»(51/42)

Mustafa Çavdar Meali

Müminun 41 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helak ediverdik de selle sürüklenip gelen çerçöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa.

(Müminun 41)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü (çer çöp kalıntısı) kılıverdik. Zulmeden kavim için (hayır ve huzurdan uzaklık ve) yıkım olsun. (Kahredilsin!)

(Müminun 41)

Abdullah Parlıyan Meali:

Derken o korkunç ses onları gerçek bir şekilde yakaladı da, bu yüzden onları sel önündeki kıyılara atılıp itilmiş, çerçöp haline getirdik. Yaratılış gayesi dışına çıkanlar, her türlü rahmet ve yardımdan uzak olsunlar.

(Müminun 41)

Adem Uğur Meali:

Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!

(Müminun 41)

Ahmet Hulusi Meali:

Korkunç ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik! Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır!

(Müminun 41)

Ahmet Tekin Meali:

Haklı bir gerekçe ile şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe, onların işini bitirdi. Kendilerini bir sel süprüntüsüne çevirdik. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!*

(Müminun 41)

Ahmet Varol Meali

Derken onları hak üzere o korkunç çığlık yakaladı. Böylece onları sel süpürüntüsü haline getirdik. Zâlimler topluluğu uzak olsun!

(Müminun 41)

Ali Bulaç Meali:

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.

(Müminun 41)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah'dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!...

(Müminun 41)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ardından, hak ettikleri bir gürleme onları yakaladı. Sonunda, onları süprüntü durumuna getirdik. "Artık, uzak olsun; haksızlık yapanlar toplumu!"

(Müminun 41)

Ali Ünal Meali:

Derken, hak ettikleri o korkunç çığlık Allah’ın adilane hükmü olarak onları yakalayıverdi de, hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Ah, hep uzak olası o zalim topluluk!

(Müminun 41)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Haklı olarak bir ses ve patlama, onları birden yakalayıverdi. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. “Kahrolsun, o zalim toplum!” (dedik.)

(Müminun 41)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Nitekim, gerçekleşmesi kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!

(Müminun 41)

Bekir Sadak Meali:

Gercekten, onlari bir ciglik yakaladi ve onlari supruntu yigini haline getirdik. Haksizlik eden millet, rahmetden irak olsun!

(Müminun 41)

Besim Atalay Meali:

Hak olarak bir haykırtı yakaladı onları, çöre çöpe döndüler, ırak ola zalim olan uluslar

(Müminun 41)

Celal Yıldırım Meali:

Derken korkunç bir ses gerçekten onları yakaladı da bu yüzden onları (kıyılara atılıp itilmiş) çerçöp haline getirdik. Zâlim kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık!.

(Müminun 41)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Derken onları korkunç bir ses, kıskıvrak yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!

(Müminun 41)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!

(Müminun 41)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çör çöp yığını haline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!

(Müminun 41)

Diyanet Vakfı Meali:

Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!

(Müminun 41)

Edip Yüksel Meali:

Korkunç felaket onları eşitçe yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı hakketmişti.

(Müminun 41)

Elmalılı Orjinal Meali:

Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!

(Müminun 41)

Elmalılı Yeni Meali:

Derken, onları gerçekten korkunç bir ses alıverdi de kendilerini bir sel süpürüntüsü yapıverdik. Artık öyle bir defolmuş oldu ki o topluluk, o zalimler!

(Müminun 41)

Erhan Aktaş Meali:

Derken, kaçınılmaz bir gerçek olarak sayha[1] onları yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yaptık. Zalim halk yok oldu.

1)Korkunç çığlık, korkunç felaket.

(Müminun 41)

Gültekin Onan Meali:

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.

(Müminun 41)

Hakkı Yılmaz Meali:

Sonra da çığlık onları hak ile yakalayıverdi. Böylece kendilerini süprüntü yaptık. Artık uzaklık, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğunadır.

(Müminun 41)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onları (kulakları sağır edip beyinleri parçalayan) çığlık hak ile yakaladı ve onları çer çöp hâline getirdik. (Dedik ki:) “Zulmeden kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.”

(Müminun 41)

Harun Yıldırım Meali:

Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!

(Müminun 41)

Hasan Basri Çantay:

İşte onları o müdhiş (azab) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu!

(Müminun 41)

Hayrat Neşriyat Meali:

Nihâyet, o (korkunç) ses onları hak ile yakaladı da onları bir sel süprüntüsü hâline getirdik. Artık o zâlimler topluluğu helâk olsun!(4)*

(Müminun 41)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Derken o çığlık kendilerini hak ile [gereğince] yakaladı. Onları selin götürdüğü çer-çöp haline getirdik. Uzaklık[yıkım], zalimler halkına olsun!

(Müminun 41)

Hüseyin Atay Meali:

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları sel süprüntüsü haline getirdik. Haksızlık eden ulus yok olsun gitsin!

(Müminun 41)

İbni Kesir Meali:

Gerçekten onları müthiş bir çığlık yakaladı. Ve onları bir süprüntü yığını haline getirdik. Zulmeden kavim uzak olsun.

(Müminun 41)

İlyas Yorulmaz Meali:

Verilen söz karşılığında, onları şiddetli bir ses dalgası yakaladı. Haksızlık yapan bir topluluk olduğu için, onları yere çökmüş kupkuru bir ot haline getirdik.

(Müminun 41)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.

(Müminun 41)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunun üzerine korkunç bir çığlık ötlerini kopardı. Onları çere çöpe çevirdik. Kıyıcılar takımı ırak olsun.

(Müminun 41)

Kadri Çelik Meali:

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun!

(Müminun 41)

Mahmut Kısa Meali:

Ve çok geçmeden, gerçekten de, kulakları sağır edici o korkunççığlık ansızın çarpıverdi onları ve böylece, hepsini selin sürükleyip kıyıya attığı kokuşmuş bir çer. çöp yığınına dönüştürdük! Evet, rahmetimden uzak olsun, o zalim topluluk!

(Müminun 41)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üzerinden çok geçmeden onları, korkunç çığlık gibi bir ses yakalamıştır. Nasıl da süprüntü, çer çöp haline koyduk. Zulüm edenler boğulup gitsinler.

(Müminun 41)

Mehmet Türk Meali:

(Derken,) o korkunç ses, onları gerçekten yakalayıverdi. (Böylece) Biz de onları çör çöp haline getiriverdik. (Sonunda) o zâlimler topluluğu, defoldu gitti.1*

(Müminun 41)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ardından hakkında kesin bir haber bulunan, korkunç sesli (bir azap) onları yakaladı. Biz, onları çöpe döndürdük. Böylece zalim insanlara lanet olsun.

(Müminun 41)

Muhammed Esed Meali:

Ve ani bir darbe şeklinde gelen (cezamız) tam yerinde ve kaçınılmaz olarak onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu!

(Müminun 41)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Nitekim o korkunç ses onları hak ettikleri şekilde yakalayıverdi de hepsini sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğu yok olsun gitsin.

(Müminun 41)

Mustafa Çavdar Meali:

Derken korkunç bir çığlık onları yakalayıverdi ve hak yerini buldu. Onları böylece sel yatağındaki kalıntılar gibi çerçöp haline dönüştürdük. Nuh’u yalanlayan zalimlerin canı cehenneme!

Bknz: (46/24) - (51/41)»(51/42)

(Müminun 41)

Mustafa Çevik Meali:

39-42 Bunun üzerine peygamberleri de Allah’a şöyle dua etti: “Rabbim beni yalancılıkla suçlayan bu topluluğa karşı, bana yardım et.” Allah da Peygamberine, “Çok geçmeden onları söylediklerine ve yaptıklarına pişman edeceğiz.” diye vahyetti. Ardından onları müthiş bir çığlık yakalayıverdi ve âdeta bir çer çöp yığını haline getirdi. Sonra da o inkârcılar cehennemin yakıtı oldular. İçlerinden kurtardığımız mü’minlerle nesli devam ettirdik.

(Müminun 41)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Derken mutlak hakikatin üstün gücü, onları sarsıcı bir bela çığlığı halinde kuşattı. Sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik: evet, uzak olsun bu zalimler güruhu!

(Müminun 41)

Osman Okur Meali:

Derken onları o korkunç ses, kaçınılmaz olarak kıskıvrak yakalayıverdi de kendilerini çer çöp yığını hâline getirdik. Zalimler kavmi, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!

(Müminun 41)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun.

(Müminun 41)

Ömer Öngüt Meali:

Nitekim onları vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi. Biz onları bir süprüntü yığını hâline getirdik. Uzak olsun zâlim kavim!

(Müminun 41)

Ömer Sevinçgül Meali:

Derken, bir çığlık onları kıskıvrak yakaladı. Onları, sellerle taşınan bir süprüntüye çevirdik! Uzak olsun o zalimler!

(Müminun 41)

Sadık Türkmen Meali:

Derken, gerçekten korkunç bir ses onları yakaladı. Onları bir sel süprüntüsü haline getirdik! O zalimlerin toplumu uzak olsun!

(Müminun 41)

Seyyid Kutub Meali:

Derken ansızın hakettikleri müthiş bir gürültüye tutuluverdiler de kendilerini sel süprüntüsüne dönüştürdük. Kahrolsun zalimler güruhu!

(Müminun 41)

Suat Yıldırım Meali:

Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme!

(Müminun 41)

Süleyman Ateş Meali:

Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zalim kavim!.

(Müminun 41)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bunun üzerine onları gerçek anlamda yüksek bir ses yakaladı, hepsini çere çöpe çevirdik. Zalimler[1] topluluğu uzak olsunlar

1)  Zalim: Yanlış yapan, suçlu (müfredat) Bakınız Bakara 2/35 ve ilgili dipnot

(Müminun 41)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Yaptıklarından dolayı onları korkunç bir gürültüyle cezalandınp çer çöpe çevirdik. Böyle zalimlerin hepsi yok olsun!

(Müminun 41)

Şaban Piriş Meali:

Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!

(Müminun 41)

Talat Koçyiğit Meali:

Nitekim onları o korkunç azâb yakalayıvermişti . Onları bir çöp yığını haline getirmiştik."; Uzak olsun öyle zâlim kavim.

(Müminun 41)

Tefhimul Kuran Meali:

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun!

(Müminun 41)

Ümit Şimşek Meali:

Derken o korkunç ses onları hak ettikleri şekilde yakalayıverdi de hepsini sel süprüntüsüne çevirdik. Yok olsun o zalimler güruhu!

(Müminun 41)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!

(Müminun 41)