16. Nahl Suresi / 101.ayet

Biz bir mesajı, başka bir mesaj ile değiştirdiğimizde ki, Allah hangi mesajı indireceğini pek ala bilir. Onlar “Bunu sen uyduruyorsun” derler. Hayır, aslında onların çoğu vahiy gerçeğini bilmiyorlar.

Bknz: (2/106)(10/15)»(10/16)(11/13)»(11/14)(13/38)»(13/39)

Mustafa Çavdar Meali

Nahl 101 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bir ayeti, başka bir ayetin yerine koyup hükmünü değiştirdik mi, Allah neyi indireceğini daha iyi bildiği halde, sen derler, ancak bir iftiracısın; halbuki onların çoğu bilmez.

(Nahl 101)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz (şartlara ve ihtiyaçlara göre hükmünü ertelediğimiz) zaman, ki -Allah neyi indirdiğini (ve değiştirdiğini) daha iyi bilir-. "Sen yalnızca iftira edici (ve yalan dizicisin) " dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler (gafil ve cahil sürüleridir).

(Nahl 101)

Abdullah Parlıyan Meali:

Biz bir ayetin yerine, başka bir ayeti getirdiğimizde, Allah neyi indireceğini çok iyi bilirken, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, sen sadece değişik zamanlarda değişik ayetler getirdiğini söylemek suretiyle, hep uyduruyorsun derler. Halbuki onların çoğu, bilmeyen, anlamayan kimselerdir.

(Nahl 101)

Adem Uğur Meali:

Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ahmet Hulusi Meali:

Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti getirdiğimizde, "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Allah neyi inzal ettiğini daha iyi bilir! Bilakis, onların çoğunluğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ahmet Tekin Meali:

Biz geçmiş kitaplardaki bir âyetin yerine Kur'ân ile başka bir âyeti getirdiğimiz zaman, -ki Allah neyi indireceğini iyi bilir- : “Bu Kur'ân'ı sen uyduruyor, Allah'a iftira ediyorsun” derler. Kesinlikle hayır. Onların çoğu ilimden yoksun insanlar, neshin-geçmiş kutsal kitapları yürürlükten kaldırmanın hikmetini bilemezler.

(Nahl 101)

Ahmet Varol Meali

Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimizde -ki Allah ne indirdiğini pek iyi bilir-: "Sen ancak bir iftiracısın" derler. Hayır; onların çoğu bilmiyor.*

(Nahl 101)

Ali Bulaç Meali:

Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilir.- "Sen yalnızca iftira edicisin" dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz, bir âyetin yerine, bir âyeti değiştirip getirdiğimiz zaman (önceki âyetin hükmünü kaldırdığımız vakit) Allah ne indirdiğini pek iyi bilmişken, kâfirler dediler ki: “- Sen, ancak bir iftiracısın.” Hayır, onların çoğu Kur'ân'ın hakikatını ve hüküm değiştirmenin faydasını bilmezler.

(Nahl 101)

Ali Rıza Sefa Meali:

Bir kanıtı değiştirerek yerine başka bir kanıt getirdiğimizde, Allah, ne indirdiğini bilmesine karşın, "Yalnızca uyduruyorsun!" derler. Hayır, onların çoğu bilmez.

(Nahl 101)

Ali Ünal Meali:

Biz, (Din’in esaslarını zihinlere ve kalblere yerleştirme ve onu kemale erdirme sürecinde zamanın ve şartların ruhuna uygun olarak) bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimizde ve gerçekleri farklı âyetlerde farklı ifadelerle açıkladığımızda, Allah öncekiyle ve sonrakiyle neyi indirmekte olduğunu herkesten çok daha iyi bilirken, (ey Rasûlüm) kalkmış “Sen başka değil, sadece Allah adına uydurmalarda bulunan bir iftiracısın!” diyorlar. Hayır, onların çoğu (işin gerçeğini) bilmemektedirler.

(Nahl 101)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz bir ayet yerine başka bir ayeti koyduğumuzda -ki Allah, ne indirdiğini çok iyi bilendir- Onlar: “Sen ancak bir iftiracısın!” derler. Hayır! Onların çoğu, (hakikati) bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Biz bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman onlar şöyle derler: "Sen sadece düpedüz bir iftiracısın."HalbukiAllah ne indirdiğini en iyi bilendir, onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Bekir Sadak Meali:

Bir ayetin yerini baska bir ayetle degistirdigimizde, ki Allah ne indirdigini gayet iyi bilir onlar, «Sen sadece uyduruyorsun» derler. Hayir, oyle degildir, ama onlarin cogu bunu bilmezler.

(Nahl 101)

Besim Atalay Meali:

Biz, bir âyeti başka bir âyetle değiştirirsek, Allah iyi bilir neyi indireceğin; «Sen yalnız iftiracısın!» diyorlar, pek çoğuysa, bilmiyorlar onların

(Nahl 101)

Celal Yıldırım Meali:

Biz bir âyeti başka bir âyetin yerine koyup değiştirdiğimizde —ki Allah indireceğini daha iyi bilir— onlar, sen ancak uyduruyorsun, derler. Hayır, onların çoğu (hakikati) bilmezler.

(Nahl 101)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Biz bir ayetin yerine onun hükmünü neshedecek (değiştirecek) başka bir ayet getirdiğimiz zaman, inkârcılar sana: “Sen bunu yalandan uyduruyorsun” derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesten iyi bilmektedir. Aslında onların çoğu işin gerçeğini (ayetlerin neden neshedildiğinin hikmetini) bilmezler. *

(Nahl 101)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimizde, ki Allah ne indirdiğini gayet iyi bilir onlar, "Sen sadece uyduruyorsun" derler. Hayır, öyle değildir, ama onların çoğu bunu bilmezler.

(Nahl 101)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e, "Sen ancak uyduruyorsun" derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.*

(Nahl 101)

Edip Yüksel Meali:

Biz bir delilin yerine bir başka delili getirdiğimiz zaman ki ALLAH neyi indirdiğini iyi bilir 'Sen, ancak bir iftiracısın!,' derler. Gerçekten çokları bilmiyor.

(Nahl 101)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bir ayeti bir ayetin yerine bedel yaptığımız vakıt Allah indirdiğine ve indireceğine a'lem iken o Şeytan yaranı: "Sen sırf bir müfterisin" dediler, hayır onların çoğu bilmezler

(Nahl 101)

Elmalılı Yeni Meali:

Bir ayeti bir ayetin yerine bedel yaptığımız zaman Allah indirdiğini ve indireceğini en iyi bilirken o şeytan dostları: "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Erhan Aktaş Meali:

Biz, bir ayeti, başka bir ayetle değiştirdiğimiz[1] zaman: "Allah ne indirdiğini bilirken[2], sen kesinlikle uyduruyorsun." derler. Hayır, onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.

1)Tevrat ve İncil'deki hükümlerin yerine yeni bir hüküm getirdiğimiz zaman. Kur'an'da "nesh" edilmiş(geçersiz kılınmış) ayetler olduğunu iddia ederek, Kur'an'a iftira atanlar, referans olarak bu ayeti ileri sürmektedirler. Oysa ayette söz konusu edilen şey, Kur'an'daki herhangi bir hükmün iptal edilmesi değil, daha önceki kitaplarda yer alan kimi hükümlerin değiştirilmesidir. Örneğin kıblenin yönünün değiştirilmesi gibi.
2)Allah, böyle bir ayet indirmemiştir; Allah, hangi ayeti indireceğini biliyor. Bu ayetler, Allah'ın indirdiği ayetler değil, bunlar senin uydurmandır.

(Nahl 101)

Gültekin Onan Meali:

Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, Tanrı neyi indirdiğini daha iyi bilir... "Sen yalnızca iftira edicisin" dediler. Hayır onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz bir âyet yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman –Allah ne indirdiğini daha iyi bilen olmasına rağmen– onlar, “Sen, ancak bir uydurucusun” dediler. İşin doğrusu onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Biz bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimizde -elbette, Allah ne indirdiğini en iyi bilendir- derler ki: “Sen ancak bir müfterisin!” (Hayır, öyle değil!) Bilakis, onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Harun Yıldırım Meali:

Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir "Sen ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Hasan Basri Çantay:

Biz bir ayeti diğer bir ayetin yerine (bunu nesh ederek) getirdiğimiz vakit — ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir — dediler ki: "Sen ancak bir iftiracısın". Hayır, onların pek çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bir âyetin yerine (onun hükmünü kaldıran) başka bir âyet getirdiğimiz zaman, ki Allah ne indirdiğini daha iyi bilendir, (kâfirler:) “Sen ancak bir iftirâcısın!” derler. Hayır! Onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Allah, neyi kısım kısım indirdiğini¹ daha çok bilirken bir ayeti (diğer) bir ayetin yerine değiştirdiğimiz² zaman "sen sadece bir uydurukçusun!" dediler. Hayır, onların çoğunluğu bilmiyor.

(Nahl 101)

Hüseyin Atay Meali:

Biz bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman, ki Allah ne indirdiğini en iyi bilendir, onlar, "Sen sadece uyduruyorsun" derler. Hayır! Onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

İbni Kesir Meali:

Biz, bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman; Allah ne indirdiğini gayet iyi bilirken, onlar: Sen sadece uyduruyorsun, derler. Hayır onların çoğu bunu bilmezler.

(Nahl 101)

İlyas Yorulmaz Meali:

Allah, ne indirdiğini bildiği halde, biz bir ayetin yerine başka bir ayeti değiştirdiğimizde “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Ama onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

İskender Ali Mihr Meali:

Biz, bir âyeti değiştirerek (onun) yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman: “Allah neyi indireceğini bildiğine göre sen sadece bir müfterisin (iftira edensin).” dediler. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz bir âyeti başka bir âyetin yerine koyunca, ki Allah neyi bildireceğini çok iyi bilir, onlar şunu derler: «Sen ancak yalan uydurucusun.» Yok, onların pek çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Kadri Çelik Meali:

Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir. “Sen yalnızca iftira edicisin” dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Mahmut Kısa Meali:

Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdik mi, yani daha önceki ümmetlere gönderdiğimiz kitapları yürürlükten kaldıran yeni bir kitap ve yeni bir şeriat gönderdik mi, Allah insanlığın her aşamasında neler gönderdiğini ve göndereceğini herkesten daha iyi bildiği hâlde, inkârcılar, “Ey Muhammed! Sen ancak, uydurduğu sözleri Allah’a nisbet eden bir yalancısın! Daha önce gönderilen kutsal kitaplar dururken, Allah niçin yeni bir kitap göndersin ki?” derler. Hayır, doğrusu onların çoğu, bütün ilâhî kitapların aynı kaynaktan geldiğini ve Kur’an’ın, daha önce tahrif edilen, anlamı çarpıtılan gerçekleri yeniden aslî şekline kavuşturan son ilâhî kitap olduğunu bilmezler.

(Nahl 101)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nasıl ki; Biz bir ayeti, bir başkasıyla değiştirdiğimizde, iftiracısın derler. Allah neyi indireceğini çok iyi bilir. Halbuki onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Mehmet Türk Meali:

Biz, bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman,1 -Allah neyi indirdiğini çok iyi bilip dururken- (kâfirler sana): “Sen sadece uyduruyorsun” dediler. Asla (böyle değil), bilakis onların çoğu, (hiçbir şey) bilmiyorlar.2*

(Nahl 101)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bir mucize yerine başka bir mucize getirdiğimiz zaman, onlar sen ancak bir iftiracısın derler. Allah, indirdiği şeyin (insanlarca duyulan ihtiyacını) çok iyi bilir. Ancak onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Muhammed Esed Meali:

Biz bir ayetin yerine bir başka ayeti getirdiğimizde -ki Allah adım adım ne indirdiğini bütünüyle bilmektedir- (hakkı inkar edenler), "Sen sadece uyduruyorsun!" derler. Oysa onların çoğu bilmeyen, anlamayan kimselerdir!

(Nahl 101)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmekte iken inkarcılar elçiye; "Sen, ancak bir iftiracısın," dediler. Hayır, öyle değil; onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz bir mesajı, başka bir mesaj ile değiştirdiğimizde ki, Allah hangi mesajı indireceğini pek ala bilir. Onlar “Bunu sen uyduruyorsun” derler. Hayır, aslında onların çoğu vahiy gerçeğini bilmiyorlar.

Bknz: (2/106) - (10/15)»(10/16) - (11/13)»(11/14) - (13/38)»(13/39)

(Nahl 101)

Mustafa Çevik Meali:

101-103 Önceki toplumlar gönderdiğimiz âyetlerin hükümlerini terk edip ortadan kaldırınca, Biz de sonraki gönderdiğimiz kitaplarla onların yerlerine yenilerini koyarız. Âyetlerin hükümlerinin uygulanmasının zamanını ve şartlarını da Biz belirleriz. Müşrikler de Peygamber’e, “Bunları sen uydurup söylüyorsun.” derler. Oysa onlar aslında gerçeği duymak ve bilmek istemiyorlar. Ey Peygamber! Sen onlara de ki: “Bunları ben uydurmuyorum. Bu Kur’an, iman edenlere rehberlik etmek, onları güçlü kılıp desteklemek için Allah adına, Ruhu’lKudüs (Cebrail) tarafından indirilmektedir.” Biz ayrıca müşriklerin, “Bu Kur’an’ı Muhammed’e ehli kitaptan birileri öğretiyor, o da gelip bize okuyor.” dediklerini de biliyoruz fakat o birileri dedikleri kişilerin dili de Arapça değil ki, oysa Kur’an geldiği toplumun dili olan Arapça ile çok açık ve anlaşılır olarak indirilmektedir.

(Nahl 101)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve Biz bir ayeti diğeriyle değiştirdiğimizde, -ki Allah neyi ne zaman indireceğini pekala bilir- "Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen birisin!" derler; aksine onların çoğu (lafının nereye vardığını) bilmeyen kimselerdir.

(Nahl 101)

Osman Okur Meali:

Biz bir âyetin (delilin, belgenin, işaretin) yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir - «Sen ancak bir iftiracı sın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler.

(Nahl 101)

Ömer Öngüt Meali:

Allah ne indireceğini pek iyi bildiği halde, biz bir âyeti başka bir âyetin yerine getirdiğimiz zaman: “Sen ancak iftiracısın. ” derler. Hayır! Onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ömer Sevinçgül Meali:

Biz bir ayet yerine bir başka ayeti getirince, Allah indirdiklerini en iyi bilirken, “Sen uyduruyorsun” dediler. Hayır! Onların çoğu cahildir!

(Nahl 101)

Sadık Türkmen Meali:

BİZ bir ayeti başka bir ayetin yeriyle değiştirdiğimizde;-ki Allah ne indireceğini daha iyi bilir“Sen ancak bir iftiracısın” dediler. Hayır, onların birçoğu bilmiyor!

(Nahl 101)

Seyyid Kutub Meali:

Biz herhangi bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman kâfirler sana «Sen bunu yalandan uyduruyorsun» derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesden iyi bilir. Aslında onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Suat Yıldırım Meali:

Biz bir ayetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir ayet getirdiğimiz zaman -ki Allah göndereceği ayetleri pek iyi bilmektedir- onlar: "Sen iftiracının tekisin!" dediler. Hayır, hiç de öyle değil! Onların çoğu işin gerçeğini bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Süleyman Ateş Meali:

Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman, -Allah ne indirdiğini bilirken- "Sen (Allah'a) iftira ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allah'ın üstüne atıyorsun)" derler. Hayır, onların çokları bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Allah, neyi indireceğini çok iyi bildiği halde, bir ayetin yerine başka bir ayeti koyduğumuzda sana şöyle dediler: "Sen sadece iftiracısın." Yok, onların pek çoğu bunu bilmezler.

(Nahl 101)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah ne indirdiğini çok iyi bildiği halde, bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimizde: "Sen bir iftiracısın" derler. Hayır, onların çoğu bilmiyor.

(Nahl 101)

Şaban Piriş Meali:

Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman -ki Allah ne indirdiğini çok iyi bilir- şöyle derler: "sen ancak uyduruyorsun." Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.

(Nahl 101)

Talat Koçyiğit Meali:

Biz, bir âyetle bir âyetin yerini değiştirdiğimiz zaman -ki Allah ne indirdiğini çok iyi bilir -"Sen bir iftiracısın" derler. Hayır, öyle değil; fakat çoğu bilmiyor.

(Nahl 101)

Tefhimul Kuran Meali:

Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir- «Sen yalnızca iftira edicisin» dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.

(Nahl 101)

Ümit Şimşek Meali:

Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimizde—ki Allah peyderpey indirdiklerini çok iyi bilir—onlar “Sen iftiracının birisin” derler. Onların çoğu, işin aslını bilmiyor.(24)*

(Nahl 101)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.

(Nahl 101)