Nahl 1    
Allah’ın emri gelmiştir, artık onun acele gelmesini istemenize gerek yok.(1) Allah onların koştukları bütün şirklerden münezzehtir ve çok yücedir.(2)
Nahl 2    
O, “Benden başka ilah yok, yalnızca ben varım. Öyleyse sadece benden sakının!” emriyle insanları uyarmaları için kullarından dilediğine, katından melekleri vahiyle indirendir.
Nahl 3    
Zira O, gökleri ve yeri gerçek bir amaç için yaratmıştır. Allah, onların koştukları bütün şirk unsurlarından çok yücedir.
Nahl 4    
O, insanı bir damla sudan/spermden yarattı.(1) Buna rağmen insan, Allah’a apaçık bir düşman oluverdi.(2)
Nahl 5    
Evcil hayvanları da o yarattı. Onlardan giysiler yapar, daha birçok yararları yanında bir de yiyecek elde edersiniz.
Nahl 6    
Ve onlarda, sabah yaylıma salarken akşam da otlaktan gelirken, sizin için apayrı bir güzellik vardır.
Nahl 7    
Ancak zor bela ulaşabileceğiniz uzak yerlere yüklerinizi onlar taşır. Hiç şüphe yok ki Rabbiniz çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Nahl 8    
O; atları, katırları ve merkepleri hem binmeniz hem de hayatınıza renk katması için yarattı. Ve O, daha sizin bilmediğiniz neler yaratacaktır.
Nahl 9    
Doğru yolu göstermek Allah’a aittir isteyen kimse Allah’ın gösterdiği yola girer (1) ama saptırıcı başka yollar da vardır. Eğer Allah isteseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.(2)
Nahl 10    
O’dur, gökten size su indiren. Onunla hem içme suyu temin eder hem de onunla, hayvanlarınızı otlattığınız bitkileri ve ağaçları yetiştirirsiniz.
Nahl 11    
Allah, o su ile sizin için ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzüm ve türlü türlü meyveler yetiştirir. İşte bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.
Nahl 12    
O, geceyi ve gündüzü, sizin istifadenize sunmuştur. Güneş, ay ve yıldızlarda onun emriyle sizin istifadenize sunulmuştur. İşte bunda da aklını kullanan bir toplum için nice deliller vardır.
Nahl 13    
O, yeryüzünde sizin için rengârenk nimetler var etmiştir. İşte bunda düşünüp ibret alan bir toplum için bir delil vardır.
Nahl 14    
Ve yine O, yemeniz için taze et ve takınıp kuşanacağınız mücevheratı ondan çıkarasınız diye denizi sizin istifadenize sunmuştur. Allah’ın lütfundan payınıza düşeni arayasınız diye, denizlerde gemilerin akıp gittiğini görürsün. Umulur ki bütün bu nimetlerin hakkını verirsiniz.
Nahl 15    
Ve yine O, sarsılmayasınız diye yeryüzüne ağırlık koymuş ve yolunuzu bulasınız diye de nehirler ve yollar yerleştirmiştir.
Nahl 16    
Ve daha nice alametler... Nitekim insanlar yıldızlarla yollarını bulurlar.
Nahl 17    
Siz hiç düşünmez misiniz, bütün bunları yaratanla hiçbir şey yaratamayan bir olur mu?
Nahl 18    
Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, onları asla sayamazsınız.(1) Şüphesiz ki Allah, yine de eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır.(2)
Nahl 19    
Ve Allah, gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir.
Nahl 20    
Oysa onların, Allah ile aralarına koyup dua ile yalvardıkları herhangi bir şeyi yaratmak şöyle dursun, onlar kendileri yaratılmışlardır.
Nahl 21    
Onlar; ölüdürler, canlı değil. Üstelik ne zaman diriltileceklerini de bilemezler.
Nahl 22    
Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Fakat ahirete inanmayanların kalpleri, büyüklük taslamalarından dolayı bu gerçeği inkâr etmektedir.
Nahl 23    
Hiç şüphe yok ki Allah, onların kalplerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilmektedir.(1) Zira O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.(2)
Nahl 24    
Ve onlara, “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulduğunda “Eskilerin masallarını” derler.
Nahl 25    
Böylece onlar, kıyamet günü kendi günahlarını tastamam yüklendikleri gibi, bilgisizlikleri sebebiyle saptırdıklarının günahlarını da kısmen yüklenmiş olurlar. Ne berbat bir yüktür o yüklendikleri.
Nahl 26    
Onlardan öncekiler de tuzaklar kurmuşlardı. Fakat Allah, onların kurdukları o bina gibi sapasağlam tuzakları; ta temelinden çökertmiş ve çatısını da başlarına geçirmişti ve nereden geldiğini anlayamadan azap onları yakalayıvermişti.
Nahl 27    
Sonra da kıyamet günü Allah onları aşağılayarak şöyle der: “Hani nerede, uğrunda mücadele ettiğiniz, şirk koştuğunuz ortaklarım?” Hakikat bilgisine ulaşanlar: “Bugün, rezillik ve azap gerçeği örtbas eden bu kâfirler için kaçınılmazdır!” derler.
Nahl 28    
Onlar şirke gömülmüş bir halde melekler canlarını alırken, teslim olmuş bir vaziyette şöyle derler: “Biz herhangi bir kötülük yapmamıştık!” Melekler: “Neler yaptığınızı Allah çok iyi biliyor!”
Nahl 29    
Haydi içinde kalacağınız cehennem kapılarından girin bakalım. Büyüklük taslayanların barınağı ne kötüdür!
Nahl 30    
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara; “Rabbiniz size ne indirdi?” denildiğinde, “İyilik ve güzellik!” diye karşılık verirler. İyi ve güzel davrananlara bu dünya da güzellik vardır, hele ahiret yurdu daha da hayırlıdır. Sakınıp korunanların yurdu ne güzeldir.
Nahl 31    
O yurtlar, tabanından ırmakların çağladığı Adn cennetleridir ki, onlar oraya girecekler ve orada diledikleri her şey onların olacak. Sakınıp korunanları Allah böyle ödüllendirir.
Nahl 32    
Melekler onların canlarını güzel bir şekilde incitmeden alacaklar ve onlara “Selamün Aleyküm, ne mutlu size yaptıklarınızın karşılığı olarak girin cennete!” diyecekler.
Nahl 33    
Şimdi onlar meleklerin gelmesini veya Rabbinin azap emrinin gelmesini mi bekliyorlar? İşte onlardan öncekiler de aynen böyle davranmışlardı. Oysa Allah, onlara haksızlık yapmıyordu ama onlar kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı.
Nahl 34    
Nihayet yaptıkları kötülüklerin, kötü sonucu başlarına geldi ve hafife alıp alay edip durdukları o şey kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.
Nahl 35    
Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştırarak şirk koşanlar “Allah dilemiş olsaydı ne biz ne de atalarımız, Allah’tan başka hiçbir şeye kulluk etmez, onun dışında birisinin sözüyle hiçbir şeyi haram kılmazdık.” derler. Onlardan öncekiler de aynen böyle söylediler. Oysa elçilerin vahyi apaçık bir şekilde tebliğ etmekten başka ne görevi var?
Nahl 36    
Andolsun ki biz, “Sadece Allah’a kulluk edin ve O’nun yolundan saptıran şer güçlerden uzak durun!” emrini bildirmesi için her topluma bir elçi gönderdik. Onlardan kimi Allah’ın gösterdiği yola uydu, kimi de sapıklık damgasını hak etti. Yeryüzünü dolaşın da, hakikat karşında yalana sarılanların sonu nasılmış bir görün.
Nahl 37    
Sen, onların doğru yola girmelerini ne kadar çok istersen iste şu bir gerçek ki; Allah sapıklığı tercih edeni doğru yola yöneltmez ve bunların yardımcısı da olmayacaktır.
Nahl 38    
Bir de onlar “Allah, ölen bir kimseyi asla diriltemeyecek” diye Allah’ın adına var güçleriyle yemin ediyorlar. Hayır, bu Allah’ın gerçekleştirmeyi kendine borç bildiği bir vaadidir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar.
Nahl 39    
Evet bu diriltme, hakkında ihtilaf ettikleri konuları beyan etmek ve kâfirlerin de birer yalancı olduklarını açığa çıkarmak içindir.
Nahl 40    
Zira biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona “Ol” deriz ve hemen oluş sürecine girer.
Nahl 41    
Beri taraftan, zulme ve işkenceye uğradıktan sonra Allah yolunda yurtlarını terk edip göç edenlere gelince; onları dünya hayatında güzel bir yurt ve imkâna kavuşturacağız. Ahiret ödülü ise, o çok daha büyük olacaktır. İnanmayanlar keşke bunu anlayabilseler.
Nahl 42    
Bunlar, davalarında direnip sabredenler ve sadece Rabblerine dayanıp güvenenlerdir.
Nahl 43    
Senden önce kendilerine vahyederek elçi olarak gönderdiklerimiz de senin gibi adamlardan başkası değildi. Eğer bilmiyorsanız önceki vahiylerin mensuplarına sorun.
Nahl 44    
Onları hakikatin apaçık belgeleri ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni beyan edesin diye sana da bu Kuran’ı indirdik. Bunu belki derinlemesine düşünürler.
Nahl 45    
Şimdi sana çirkin tuzaklar planlayanların, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın tepelerine binmeyeceğinden yana bir garantileri mi var?
Nahl 46    
Yahut gündelik işlerin peşinde dolaşırlarken asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermeyeceğinden yana bir garantileri mi var?
Nahl 47    
Veyahut içlerine salınan bir korkuyla, yok oluşa sürüklenmeyeceklerinden yana bir garantileri mi var? Şüphe yok ki Rabbiniz, yine de çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Nahl 48    
Şimdi onlar, Allah’ın yarattığı şeylerin gölgelerinin bir yasayla sağa ve sola dönerek, derin bir tevazu ile Allah’a secde ederek boyun eğdiklerini görmüyorlar mı?
Nahl 49    
Zira göklerde ve yerde bulunan tüm canlılar ve melekler hiç büyüklenmeden Allah’a secde ederler/yasaya boyun eğerler.
Nahl 50    
Çünkü onlar üstlerinde egemen olan Rabblerinden korkarlar ve verilen emirleri aynen uygularlar.