16. Nahl Suresi / 46.ayet

Yahut gündelik işlerin peşinde dolaşırlarken asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermeyeceğinden yana bir garantileri mi var?

Bknz: (7/4)(7/97)»(7/98)(15/61)»(15/84)(29/40)(46/21)»(46/25)

Mustafa Çavdar Meali

Nahl 46 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Yahut onu aciz bırakamayacaklarına göre dönüp dolaşırlarken tutup onları helak etmeyeceğinden.

(Nahl 46)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ya da onlar, (gafletle) dönüp dolaşmaktalarken, (İlahi azabın) onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.

(Nahl 46)

Abdullah Parlıyan Meali:

Yahut O'nu aciz bırakamayacaklarına göre, dönüp dolaşırlarken, tutup onları helak etmeyeceğinden.

(Nahl 46)

Adem Uğur Meali:

Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Ahmet Hulusi Meali:

Yahut onları dönüp dolaşırlarken aniden yakalamayacağından (emin mi oldular)? Onlar (Allah'ı) aciz bırakamazlar!

(Nahl 46)

Ahmet Tekin Meali:

Yahut onlar, servet, kudret ve ticaret sahibi olarak refah içinde ülke ülke dolaşırlarken, Allah'ın kendilerini yakalayamayacağından, cezalandırmayacağından emin mi oldular? Onlar Allah'ı âciz bırakacak, koyduğu kanunların dışına çıkacak, yakayı kurtaracak değildirler.*

(Nahl 46)

Ahmet Varol Meali

Yahut dönüp dolaşmaları esnasında kendilerini yakalamasından. Ki onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.

(Nahl 46)

Ali Bulaç Meali:

Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.

(Nahl 46)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Yahud gezip dolaşırlarken (Allah'ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyiciler de değillerdir.

(Nahl 46)

Ali Rıza Sefa Meali:

Veya dönüp dururlarken, onları yakalamayacağına ilişkin? Zaten güçsüz bırakamazlar.

(Nahl 46)

Ali Ünal Meali:

Yahut, çalımlı çalımlı dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalayıvermesinden? –Allah’ın bunları yapmasına asla mani olabilecek değillerdir.

(Nahl 46)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Veya yeryüzünde dolaşırlarken, azabın kendilerine geleceğinden emin mi oldular? Azap gelirse, onlar kurtulacak değiller.

(Nahl 46)

Bayraktar Bayraklı Meali:

-Tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Bekir Sadak Meali:

(46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sefkatlidir, merhametlidir.

(Nahl 46)

Besim Atalay Meali:

46,47. Ya da gezerlerken azaba yakalanmamaktan; yahut korku içindelerken, azap gelmiyeceğinden emniyette midirler? Onlar âciz kılamazlar Allahı, benim Tanrım acıyıcı, yarlıgayıcı

(Nahl 46)

Celal Yıldırım Meali:

(46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.

(Nahl 46)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yahut dönüp dolaşırlarken (azabın) kendilerini yakalamasına karşı (emin mi oldular)? Onlar, Allah'ı âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Diyanet İşleri Eski Meali:

46,47. Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.

(Nahl 46)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah'ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Diyanet Vakfı Meali:

45, 46. Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Edip Yüksel Meali:

Yahut (yataklarında) dönüp dururlarken kendilerini yakalamayacağından..? Onlar kurtulamazlar.

(Nahl 46)

Elmalılı Orjinal Meali:

veya dönüp dolaşırken kendilerini yakalayıvermesinden, ki onlar aciz bırakacak değillerdir

(Nahl 46)

Elmalılı Yeni Meali:

Ya da dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalayamayacağından? Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Erhan Aktaş Meali:

Veya gezinip dururlarken, onları ansızın yakalamasından. Onlar, bunu engelleyemezler de.

(Nahl 46)

Gültekin Onan Meali:

Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken (tekallübihim), onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar [bu konuda Tanrı'yı] aciz bırakacak değildirler.

(Nahl 46)

Hakkı Yılmaz Meali:

(45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şefkatlidir, çok merhametlidir.

(Nahl 46)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Ya da dönüp dolaşırken onları (azapla) yakalayıvermesinden (emin mi oldular)? Onlar (Allah’ı) aciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Harun Yıldırım Meali:

Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Hasan Basri Çantay:

Yahud onlar dönüb dolaşırlarken (Allahın) kendilerini yakalayıvermesinden (bir eman mı aldılar) ki onlar (hiç bir suretle Allahı) aaciz bırakıcı değildirler.

(Nahl 46)

Hayrat Neşriyat Meali:

Veya dönüp dolaşırlarken (azâbın) kendilerini yakalayıvermesinden (mi emin oldular)? Hâlbuki onlar, (Allah'ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir.

(Nahl 46)

Hubeyb Öndeş Meali: /

veya kendilerinin dönüp dolaşması[esnasın]da kendilerini yakalamasından [emin midirler?] artık onlar aciz bırakıcılar değildir.

(Nahl 46)

Hüseyin Atay Meali:

Ya da kaçışıp dururlarken yakalamasından, ki kaçamazlar;

(Nahl 46)

İbni Kesir Meali:

Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

İlyas Yorulmaz Meali:

Veya bir dönüşüm içinde (normal yaşantı anında) oldukları bir sırada (yakaladığında), bu durumda onların Allah'ı engelleyecek güçleri var mı?

(Nahl 46)

İskender Ali Mihr Meali:

Veya onlar dönüp dolaşırlarken, Allah’ın onları yakalamasından (yakalamamasından) emin mi oldular? Ve onlar, (Allah’ı) aciz bırakamazlar.

(Nahl 46)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ya da dönüp dolaşırken Allah'ın kendilerini çarpacağından korkmuyorlar mı? Hem onlar Allah'ı bundan alıkoyamazlar da.

(Nahl 46)

Kadri Çelik Meali:

Ya da onlar, (normal hayatlarında) dönüp dolaşırlarken onları (azabın) yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda asla Allah'ı) aciz bırakacaklar değillerdir.

(Nahl 46)

Mahmut Kısa Meali:

Ya da refah ve zenginlikle şımarmış bir hâlde gezip dolaşırlarken, onları ansızın yakalayıp helâk etmeyeceğinden —ki buna asla engel olamazlar— nasıl emîn olabiliyorlar?

(Nahl 46)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Aciz bırakacak değillerdir O'nu, dönüp dolaşırken derdest etmeyeceğinden mi eminler?

(Nahl 46)

Mehmet Türk Meali:

Yahut onlar (rızık için) dolaşıp dururlarken (hiç helâkin) kendilerini yakalayıvermesinden... (eminler mi?) Ve onlar (Allah’ı) asla âciz bırakamazlar.

(Nahl 46)

Muhammed Celal Şems Meali:

(45-46) (Sana karşı) çirkin planlar kuranlar, Allah’ın kendilerini bu memlekette rezil etmesinden, ya (da önceden haber verilen) azabın hiç tahmin etmedikleri yoldan gelip çatmasından yahut (da) yolculukları esnasında, (Allah’ın) onları yakalamasından, emniyette midirler? Onlar, (Allah’ı) asla aciz kılan değildirler.

(Nahl 46)

Muhammed Esed Meali:

Yahut dönüp dururken hiçbir şekilde engel olamayacakları (bir azapla O'nun) kendilerini (apansız) yakalamayacağına,

(Nahl 46)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ya da dönüp dolaştıkları sırada azabın onları yakalayıvermesinden güvende midirler ? Onlar asla bunu engelleyemezler.

(Nahl 46)

Mustafa Çavdar Meali:

Yahut gündelik işlerin peşinde dolaşırlarken asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermeyeceğinden yana bir garantileri mi var?

Bknz: (7/4) - (7/97)»(7/98) - (15/61)»(15/84) - (29/40) - (46/21)»(46/25)

(Nahl 46)

Mustafa Çevik Meali:

45-47 Ey Peygamber! Sana tuzaklar kurarak, zulüm nizamlarını devam ettirmek isteyenler, Allah’ın kendilerini yerle bir etmeyeceğinden yahut azabın hiç ummadıkları bir zamanda günlük işlerini yapmaktayken onları birdenbire yakalamayacağından nasıl emin olabilirler? Böyle bir cezayı önlemeye kimsenin gücü yetmez. Ayrıca bunlar, Allah adına yapılan davetten yüz çevirmeleri sebebi ile O’nun kendilerini içten içe çürütüp helak olmaya mahkûm ederek, kendi başlarına bırakacağını hiç düşünmezler mi? Şüphesiz Allah kullarına karşı çok şefkatli, merhametli ve bağışlayıcıdır. O yüzden tevbe edip doğru olana ulaşmaları için zaman tanır, onları hemen cezalandırmaz.

(Nahl 46)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Veya (gündelik telaşeyle) dolaşıp dururken, kendilerine asla savuşturamayacakları bir (belanın) yakalamayacağından?

(Nahl 46)

Osman Okur Meali:

(45-46) Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Veya onları dönüp dolaşırlarken ya- kalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ'yı) aciz bırakıcılar değildirler.

(Nahl 46)

Ömer Öngüt Meali:

Yahut onlar dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Onlar âciz bırakacak değillerdir.

(Nahl 46)

Ömer Sevinçgül Meali:

Ya da azabın kendilerini gezip dolaşırlarken yakalamasından güvende midirler! Buna asla engel olamazlar ki!

(Nahl 46)

Sadık Türkmen Meali:

Yahut gezip dolaşırlarken kendilerini yakalamasından? Onlar buna engel olacak değillerdir.

(Nahl 46)

Seyyid Kutub Meali:

Ya da ilahi azabın gezilerinden biri sırasında kendilerini yakalamayacağından emin midirler? Onların Allah'ın yapacağını engellemeleri sözkonusu değildir.

(Nahl 46)

Suat Yıldırım Meali:

(45-46) Şer planları hazırlayanlar, emin mi oldular: Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden, yahut gezip dolaşırlarken Allah'ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından? Çünkü onlar, kaçıp kurtulacak durumda değildirler.

(Nahl 46)

Süleyman Ateş Meali:

Yahut dönüp dolaşırlarken onun, kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir!

(Nahl 46)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yahut dönüp dolaşırken Allah'ın onları yakalamasına karşı güvenceleri mi var? Onlar, Allah'ı çaresiz bırakamazlar.

(Nahl 46)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(45-47) Kötülük planlayanlar, Allah'ın kendilerini yere geçilmeyeceğinden, ummadıkları bir taraftan azaba uğratmayacağından, sevinç veya korku içindelerken engel olamayacakları bir azapla cezalandırmayacağından güvendeler mi? Doğrusu Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.

(Nahl 46)

Şaban Piriş Meali:

Veya Onlar, dolaşıp dururlarken, kaçamayacakları bir azabın kendilerine gelmesinden güvende midirler?

(Nahl 46)

Talat Koçyiğit Meali:

Yahut (rızk için yeryüzünde) dolaşıp dururlarken azabın kendilerini yakalamıyacağından ki onlar buna engel olamayacaklardır.

(Nahl 46)

Tefhimul Kuran Meali:

Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.

(Nahl 46)

Ümit Şimşek Meali:

Yahut onlar dolaşıp dururlarken, asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermesinden mi emin oldular?

(Nahl 46)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar.

(Nahl 46)