27. Neml Suresi / 14.ayet

Aslında onlar kesin kanaat getirdikleri halde sırf zulüm ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inanmadılar. Bozguncuların sonu nasıl olurmuş bir bak!

Bknz: (2/75)»(2/76)(10/89)»(10/91)

Mustafa Çavdar Meali

Neml 14 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkar ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.

(Neml 14)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Vicdanları (nefislerindeki fıtri duyguları da, elçinin davetini haklı bulup) kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık Sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak (ve insanlara bildir).

(Neml 14)

Abdullah Parlıyan Meali:

Firavun ve çevresinin, vicdanları da Musa'nın getirdiğinin doğruluğuna, tam bir kanaat getirdikleri halde, haksızlığı kendilerine yol edinmiş olmaları ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından dolayı, mesajlarımızı inkâr ettiler. Bak işte, bu bozguncuların sonu nasıl oldu!

(Neml 14)

Adem Uğur Meali:

Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Ahmet Hulusi Meali:

Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği hakikatlere) yakin duyduğu halde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkar ettiler... Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!

(Neml 14)

Ahmet Tekin Meali:

Mûcizelerin Allah tarafından gerçekleştirildiğini, delilleriyle bildikleri, vicdanları, bunların doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı mûcizeleri bile bile inkâr ettiler. Fesat çıkaranların, bozguncuların âkıbetinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir bak, incele.

(Neml 14)

Ahmet Varol Meali

Vicdanları (doğruluğunu) kesin olarak anladığı halde zulüm ve büyüklenme yüzünden onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Ali Bulaç Meali:

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

(Neml 14)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler!...)

(Neml 14)

Ali Rıza Sefa Meali:

Kendileri de onları kesin olarak bilmelerine karşın, haksızlık yaparak ve büyüklük taslayarak inkar ettiler. Artık, bozgunculuk yapanların sonunun nasıl olduğuna bir bak?

(Neml 14)

Ali Ünal Meali:

Vicdanları onların Allah’tan olduğuna tam kanaat getirdiği halde, bile bile yanlışta ısrar ederek ve boş bir büyüklenme ile onları inkâr ettiler. Ama neticede, işi gücü bozgunculuk olan o güruhun âkıbeti nasıl oldu, bir düşün.

(Neml 14)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Vicdanları o mucizelere tam inandığı halde, onlar zulmen ve azgınlık olarak o mucizeleri yalanladılar. İşte bak, bozguncuların sonunun nasıl olduğunu gör!

(Neml 14)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kendileri de mucizelerimize kesin olarak inandıkları halde, zulüm vekibirlerinden dolayı, onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Bekir Sadak Meali:

Gonulleri kesin olarak kabul ettigi halde, haksizlik ve buyuklenmelerinden oturu onlari bile bile inkar ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak! *

(Neml 14)

Besim Atalay Meali:

Kendileri, yakından bilip, dururlarken — zulmederek, büyüklenerek— onu tanımadılar, göresin, nice oldu sonu fesatçıların

(Neml 14)

Celal Yıldırım Meali:

Mu'cizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği halde sırf haksızlık, azgınlık ve kendilerini yüksek görmek yüzünden onları inadla inkâr ettiler. Artık sen fesatçıların sonunun ne olduğuna bir bak !

(Neml 14)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve vicdanları bunların doğruluğuna kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bir bak ki o bozguncuların sonu nasıl oldu!

(Neml 14)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!*

(Neml 14)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri halde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkar ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Diyanet Vakfı Meali:

Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Edip Yüksel Meali:

Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.

(Neml 14)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve nefisleri yakin hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?

(Neml 14)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!

(Neml 14)

Erhan Aktaş Meali:

Doğruluğundan emin oldukları halde, haksızca ve büyüklenerek bile bile yalanladılar. Ama bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Gültekin Onan Meali:

Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

(Neml 14)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve onların kendileri bunlara tam bir kanaat getirdiği hâlde, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmaları ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. –Şimdi bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!–

(Neml 14)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Nefislerinde yakinen (ayet ve mucizelerin doğruluğuna) inandıkları hâlde, zulüm ve haddi aşma nedeniyle onu yalanladılar. Bozguncuların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak.

(Neml 14)

Harun Yıldırım Meali:

Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Hasan Basri Çantay:

Vicdanları da bunlara tam bir kanaat haasıl etdiği halde zulm ve kibr ile yine bunları (inadlarından) inkar etdiler. (Habibim) fesadcıların encamı bak nice oldu!

(Neml 14)

Hayrat Neşriyat Meali:

Kendileri de bunlara (bu mu'cizelerimize) kat'î olarak inandıkları hâlde, zulüm ve kibir yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bak, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!

(Neml 14)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(13-14) Ardından, gösterici ayetlerimiz [mucizelerimiz] kendilerine gelince "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler ve kendi benlikleri onlara [mucizelere] yakinen-kesin olarak inandığı halde¹, onları [mucizeleri] bir zulüm ve büyüklenme olarak bile bile reddettiler. Artık bak, bozguncuların sonucu nasıl oldu?

(Neml 14)

Hüseyin Atay Meali:

Onları, vicdanları kesin olarak bildiği halde, haksızlık ederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

İbni Kesir Meali:

Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Neml 14)

İlyas Yorulmaz Meali:

Gelen ayetlerimizle mücadele ettiler ve sonunda nefislerini üstün tutarak, Allah'ın ayetlerine haksızlık (zulüm) yolunu seçtiler. Bak bakalım, bozgunculuk yapanların sonu nasıl olmuş?

(Neml 14)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onu, yakîn (kesin) olarak bildikleri (inandıkları) halde, nefslerine zulmederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Öyleyse müfsitlerin (fesatçıların) akıbetlerinin nasıl olduğuna bak!

(Neml 14)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bu belgelere kanasıya inanmış iken kıyıcılıklarından, büyüklük taslamalarından dolayı yine de onları tanımaz oldular. Bak, karıştırıcıların sonu nice oldu.

(Neml 14)

Kadri Çelik Meali:

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak!

(Neml 14)

Mahmut Kısa Meali:

Ve bunların birer ilâhî mûcize olduğunu pekâlâ bildikleri hâlde, zulüm ve kibirleri yüzünden hepsini inatla inkâr ettiler. Şimdi insanlık tarihini bir gözden geçir de bak bakalım; yeryüzünde fesat çıkaran bozguncuların sonu nice olmuş! Zâlimleri bekleyen acı âkıbete dikkat çekildikten sonra, gelelim müminlere müjdelenen ilâhî nîmetlere:

(Neml 14)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Neyin doğru olduğuna karar verip, onlara yakinen gönülden inandıkları halde onlar, Enfüsi kibirleri ve zulümleri yüzünden inkar ettiler. Sonunda bak nasıl oldu fesatçılar.

(Neml 14)

Mehmet Türk Meali:

Vicdanları kabul ettiği halde, sırf zulüm ve kibirlerinden dolayı onları inadına inkâr ettiler. (Ey Muhammed!) Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.

(Neml 14)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlara iyice inanmalarına rağmen, zulmederek ve kibirlenerek onları inkâr ettiler. Böylece fesat çıkaranların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Muhammed Esed Meali:

ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!

(Neml 14)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Gönülleri bu tansıkları kesin bir biçimde doğruladığı halde, zulüm ve böbürlenmeleri yüzünden onları inkar ettiler. Oysa bak, o bozguncuların sonu nice oldu!

(Neml 14)

Mustafa Çavdar Meali:

Aslında onlar kesin kanaat getirdikleri halde sırf zulüm ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inanmadılar. Bozguncuların sonu nasıl olurmuş bir bak!

Bknz: (2/75)»(2/76) - (10/89)»(10/91)

(Neml 14)

Mustafa Çevik Meali:

13-14 Musa bu mucizeler ve âyetlerle Firavun’u ve çevresindekileri doğru yola davet edince, Firavun ile adamları hemen, “Bu apaçık bir sihir ve sihirbazlık işidir.” dediler. Aslında iç dünyalarında gördüklerinin sihir, duyduklarının da sihirbazın sözleri olmadığını anlamışlardı, fakat büyüklük taslayıp kibirlenmeleri sebebi ile gerçeği çarpıtıp inkâr ettiler, bu sebepten bak bakalım sonları nasıl oldu.

(Neml 14)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İç dünyalarında kesin kanaat getirdikleri halde, sırf gerçeği çarpıtma ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inkara saptılar: hele bir bak, fesatçıların akıbeti nasıl olurmuş?

(Neml 14)

Osman Okur Meali:

Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve kibirden dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?

(Neml 14)

Ömer Öngüt Meali:

Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların âkibetlerinin nice olduğuna bir bak!

(Neml 14)

Ömer Sevinçgül Meali:

Zihinleri kavradığı hâlde, zulmü kendilerine yol edinmeleri, büyüklük taslamaları yüzünden inkâr ettiler. Şimdi bak nasıl oldu bozguncuların sonu!

(Neml 14)

Sadık Türkmen Meali:

Onları inkâr ettiler. Nefisleri onların doğruluğuna kanaat getirdikleri halde! Hainlik ve böbürlenme yüzünden inkâr ettiler! Bozguncuların sonu bak nasıl oldu?

(Neml 14)

Seyyid Kutub Meali:

Vicdanların kesinlikle doğru kabul ettiği bu mucizeleri gerçeği çiğneyerek ve küstahça burun kıvırarak inkâr ettiler. Gör bakalım, o bozguncuların sonu nice oldu?

(Neml 14)

Suat Yıldırım Meali:

Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkar ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların akıbetlerinin nasıl olduğunu gör!

(Neml 14)

Süleyman Ateş Meali:

Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkar ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.

(Neml 14)

Süleymaniye Vakfı Meali:

İçlerinde en küçük şüphe olmadığı halde zalimliklerinden ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inanmadılar. Bak bakalım, o bozguncuların sonu ne oldu.

(Neml 14)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onların doğru olduğuna inandıkları halde, haksız olarak ve büyüklük taslayarak onlara karşı çıktılar. Ama bozguncuların sonu ne kötü oldu!

(Neml 14)

Şaban Piriş Meali:

Gerçeği çok iyi anladıkları halde, sırf zalimlik ve büyüklenme yüzünden inkar ettiler. İşte bak, bozguncuların sonu nasıl oldu?!

(Neml 14)

Talat Koçyiğit Meali:

Gönülleri, o delillerin hak olduğuna kanaat getirdiği halde, sırf zulüm ve kibir yüzünden onları inkâr etmişlerdi. Şimdi sen (ey Muhammed) o bozguncuların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak.

(Neml 14)

Tefhimul Kuran Meali:

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

(Neml 14)

Ümit Şimşek Meali:

Vicdanları bu âyetleri kesin bir şekilde doğruladığı halde, zulüm ve kibirleri yüzünden onları inkâr ettiler. Fakat bak, o bozguncuların sonu nice oldu!

(Neml 14)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!

(Neml 14)