Ve biz onun iktidarını güçlendirmiş ve ona doğru karar verme ve etkili bir konuşma kabiliyeti vermiştik.
Bknz: (4/163)
Ve biz onun iktidarını güçlendirmiş ve ona doğru karar verme ve etkili bir konuşma kabiliyeti vermiştik.
Bknz: (4/163)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona peygamberlik ve gerçekle batılı ayırt ediş bilgisini verdik.
(Sad 20)(Hz. Davud’un) Onun mülkünü (ve hükmetme gücünüartırmış ve) sağlam kılmıştık. (Ayrıca ona) Hikmet (varlıkların ve olayların iç yüzünü öğreti) vermiş, “fasl-ı hitap” (ihtilafları ve sorunları adil ve kesin çözümlere kavuşturma, hüküm ve içtihat yapma ve) çok açık ve etkili konuşma yeteneği (bağışlamıştık.)
(Sad 20)Biz de buna karşılık O'nun saltanat ve otoritesini güçlendirdik ve kendisine peygamberlik, yüksek bilgi, hakkı batıldan ayırma, davaları çözme, açık ve güzel konuşma kabiliyeti vermiştik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
(Sad 20)Onun mülkünü (hükümranlığını) kuvvetlendirdik ve Ona Hikmet (sebepler ilmi) ve Fasl-ul Hitab (doğruyla yanlışı en mantıklı şekilde hemen ayıran muhakeme kuvvesi) verdik.
(Sad 20)Biz onun ülkesini, devletini ve hükümranlığını güçlendirdik. Kendisine peygamberlik, ilim, hikmet, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi, isabetli ifade, çözüm ve hakkı bâtıldan ayırt etme kabiliyeti verdik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını güçlendirmiştik. Ona hikmet ve açık, kesin hüküm verme kabiliyeti vermiştik.
(Sad 20)Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
(Sad 20)Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine de peygamberlik ile kaza-hüküm ilmini verdik.
(Sad 20)Onun yönetimini güçlendirmiş ve Ona, hem bilgelik hem de etkili bir anlatım yetisi vermiştik.
(Sad 20)O’nun hakimiyetini güçlendirdik ve kendisine hikmet, ayrıca ikna edici ve meseleleri aydınlatıcı bir beyan gücü verdik.
(Sad 20)Onun iktidarını sağlamlaştırdık. Ona ilim, hikmet ve açık bir hitabet verdik.
(Sad 20)Onun mülkünü güçlendirdik. Kendisine hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
(Sad 20)Onun hukumranligini kuvvetlendirmistik. Ona hikmet ve kesin hukum selahiyeti vermistik.
(Sad 20)Berkitmiştik mülkünü; ona biz, hem doğru sözü ayırt etmek, hem dahi hikmet verdik
(Sad 20)Onun mülk ü saltanatını sağlamlaştırdık; Ona hikmet ve hakkı bâtıldan ayırd etme yeteneği verdik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm selahiyeti vermiştik.
(Sad 20)Biz Davud'un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik. *
(Sad 20)Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik.
(Sad 20)Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve fasl-ı hıtab vermiştik.
(Sad 20)Hem mülkünü güçlendirmiş, hem de kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
(Sad 20)Onun gücünü pekiştirdik. Ona hikmeti[1] ve fasl-ı hitabı[2] verdik.
1)Baskı, zulüm, fitne ve fesadı engellemek için konulan yasa, kural ve ilkeler. Sağlıklı düşünme, gerçeği kavrama, doğru hüküm verme yetisi. Yargı, yargılama, karar, güçlendirme, sağlamlaştırma.
2)Hakk'ı Batıl'dan ayıran sözü söyleme yeteneği.
Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
(Sad 20)Biz o'nun mülkünü de pekiştirdik. Ve o'na yasayı ve hakkı bâtıldan ayıran sözü söyleme imkânını verdik.
(Sad 20)Onun mülkünü güçlendirdik. Ona hikmeti ve isabetli karar/etkileyici konuşma özelliği verdik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
(Sad 20)Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona hikmet ve (hak ile bâtılı) ayırd edici konuşma (kabiliyeti) verdik.
(Sad 20)Onun krallığını güçlendirdik, ona hikmeti [akılla gerçeği tespit etme kabiliyetini] ve açık hitabı [düzgün konuşmayı/kesin hükmü] verdik.
(Sad 20)Onun egemenliğini kuvvetlendirmiştik. Ona bilgelik ve kararlı konuşma yeteneği de vermiştik.
(Sad 20)Onun mülkünü pekiştirmiş, kendisine hikmet ve kesin söz söyleme hakkı vermiştik.
(Sad 20)Davut'un mülkünü çoğaltıp güçlendirdik ve ona hükümler içeren kitabı ve sözün doğrusuyla yanlışını ayırma yeteneği verdik.
(Sad 20)Ve onun mülkünü (idaresini) güçlendirdik. Ve ona, hikmet ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletle hükmetme, hitap etme yeteneği) verdik.
(Sad 20)Biz onun hakanlığını berkittik. Ona doğrunun bilgisini, doğruyu eğriden ayırt etme gücünü de verdik.
(Sad 20)Onun (Davud'un) mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme (isabetli karar verme) kabiliyeti vermiştik.
(Sad 20)Biz de buna karşılık onun devlet ve otoritesini güçlendirmiş ve kendisine Peygamberlik, hak ve batılı birbirinden ayırma ve bunu insanlara farkettirme, ayrıca doğru karar verme ve yerli yerince söz söyleme yeteneği bahşetmiştik.
(Sad 20)Sağlamlaştırılarak onun hükümranlığı kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel lisan vermişizdir.
(Sad 20)Onun hükümranlığını güçlendirmiş, ona hikmet ve davaları çözme kabiliyeti vermiştik.
(Sad 20)Biz onun saltanatını güçlendirdik. Ona hikmet ve kesin karar veren kelâm ihsan ettik.
(Sad 20)Biz de (buna karşılık) o'nun otoritesini güçlendirmiş ve kararlarında hikmet ve basiret üzere olmasını sağlamıştık.
(Sad 20)Biz onun egemenliğini güçlendirmiş ve kendisine hem erdemli bilgi, hem de güzel konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Bknz: (4/163)
(Sad 20)Biz de Davud’un bu teslimiyetine karşılık onun iktidarını güçlendirdik, ona ilim, hikmet, keskin bir anlayış, kavrayış ve etkili bir hitabet kabiliyeti bahşettik.
(Sad 20)Biz de onun iktidarını sağlama aldık; zira ona adaletle hükmedecek muhakeme ve anlaşmazlıkları sona erdirecek yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Ve O'nun mülkünü kuvvetlendirmiştik ve O'na hikmet ve fasl-ı hitap vermiş idik.
(Sad 20)Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve güzel konuşma, anlatma üstünlüğü vermiştik.
(Sad 20)Onun hâkimiyetini pekiştirmiştik. Hak üzere, yerli yerince hükmetme, davaları karara bağlama yetkisi vermiştik.
(Sad 20)Onun otoritesini böylece pekiştirmiş/güçlendirmiştik. Ona hikmet/bilim (tabiattaki varlıklardan yararlanma bilgisi) ve isabetli söz/karar gücü, (davaları karara bağlama kabiliyeti) vermiştik.
(Sad 20)O'nun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, O'na hikmet ve açık, güzel konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Biz onun hakimiyetini güçlendirdik, ona hikmet, nübüvvet, isabetli karar verme ve meramını güzelce ifade etme kabiliyeti verdik.
(Sad 20)Onun mülkünü güçlendirmiştik, kendisine hikmet (peygamberlik, yüksek bilgi, hakkı batıldan ayırma, davaları çözme) ve açık, güzel konuşma (yeteneği) vermiştik.
(Sad 20)İktidarını güçlendirdik. Ona hikmet (doğru karar verme) ve etkili konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Onun otoritesini güçlendirmiş ve ona doğru karar verme yeteneği bağışlamıştık.
(Sad 20)Davud'un hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve dâvada hükmetme gücü vermiştik.
(Sad 20)Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
(Sad 20)Biz onun egemenliğini güçlendirmiş ve kendisine hem hikmet, hem de açık ve güzel konuşma yeteneği vermiştik.
(Sad 20)Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla batılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik.
(Sad 20)