37. Saffat Suresi / 58.ayet

Artık biz bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

Bknz: (40/10)»(40/20)

Mustafa Çavdar Meali

Saffat 58 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Biz artık ölmeyecek değil miyiz?

(Saffat 58)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Artık anladın mı?) "Nasılmış, biz ölecek (sonra dirilip hesaba çekilecek) olanlar değil miymişiz?" (Şimdi söyle bakalım).

(Saffat 58)

Abdullah Parlıyan Meali:

Cennetteki arkadaşlarına hitaben, artık bir daha ölmeyeceğiz,

(Saffat 58)

Adem Uğur Meali:

Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?

(Saffat 58)

Ahmet Hulusi Meali:

"Biz beden kaydından kurtulmuşlardan değil miyiz?"

(Saffat 58)

Ahmet Tekin Meali:

“Biz bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?”

(Saffat 58)

Ahmet Varol Meali

Nasıl biz ölmeyecek miymişiz?

(Saffat 58)

Ali Bulaç Meali:

"Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"

(Saffat 58)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(İşte bak), biz dünyadaki ilk ölümümüzden başka bir daha ölecek değiliz;

(Saffat 58)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Artık ölmeyecek miyiz?"

(Saffat 58)

Ali Ünal Meali:

(Ardından Cennet’teki arkadaşlarına dönerek şöyle der:) “Artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi,

(Saffat 58)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İşte bak! Biz ölümsüzler değil miyiz?!

(Saffat 58)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- "Biz, birinci ölümün dışında. bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?Biz azap da görmeyeceğiz."

(Saffat 58)

Bekir Sadak Meali:

(58-59) «Birinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»

(Saffat 58)

Besim Atalay Meali:

58,59. «İlk ölümden sonra, ölmiyecek, azap da görmiyecek değil miyiz ?»

(Saffat 58)

Celal Yıldırım Meali:

(58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.)

(Saffat 58)

Cemal Külünkoğlu Meali:

58,59. “Peki, biz artık ilk ölümden başka ölmeyeceğiz ve azaba da uğratılmayacağız, değil mi (diyecek).”

(Saffat 58)

Diyanet İşleri Eski Meali:

58,59. "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"

(Saffat 58)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(58-59) "Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?"

(Saffat 58)

Diyanet Vakfı Meali:

58, 59, 60, 61. Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.

(Saffat 58)

Edip Yüksel Meali:

'(Sana göre), biz öldüğümüzde,'

(Saffat 58)

Elmalılı Orjinal Meali:

Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz

(Saffat 58)

Elmalılı Yeni Meali:

(58-59) Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz.

(Saffat 58)

Erhan Aktaş Meali:

"Biz artık bir daha ölmeyeceğiz, öyle değil mi?"

(Saffat 58)

Gültekin Onan Meali:

"Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"

(Saffat 58)

Hakkı Yılmaz Meali:

(56-59) Dedi ki: “Allah'a yemin ederim ki doğrusu sen az daha beni değişime/yıkıma uğratacaktın. Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de bu hazır bulundurulanlardan olacaktım. Peki, nasılmış bak! Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz; bir daha diriltilmeyecekmiş miyiz? Biz, azaba uğratılmayacak mıymışız?”

(Saffat 58)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Demek biz ölmeyecekmişiz, öyle mi?”

(Saffat 58)

Harun Yıldırım Meali:

Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?

(Saffat 58)

Hasan Basri Çantay:

(58-59) "(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?"

(Saffat 58)

Hayrat Neşriyat Meali:

58,59. “Peki (nasılmış), biz (dünyada) ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek(Cennette ebedî olarak kalacak) ve biz (îmânımızdan dolayı) azab görmeyecek kimseler değil miymişiz?”

(Saffat 58)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(58-59) "O halde ilk ölümümüz haricinde biz ölümlü değil miymişiz? Azap edilecekler değil miymişiz?"

(Saffat 58)

Hüseyin Atay Meali:

58-61 Artık, birinci ölümden sonra, bir daha ölmeyeceğiz, azap da görmeyeceğiz, değil mi?" Doğrusu, işte büyük kurtuluş budur. Çalışacaklar bunun için çalışsın.

(Saffat 58)

İbni Kesir Meali:

Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

(Saffat 58)

İlyas Yorulmaz Meali:

(Cennetteki konuştuğuna dönerek) “Biz (cennette) ölmeyeceğiz.”

(Saffat 58)

İskender Ali Mihr Meali:

Artık biz (bir daha) ölecek değiliz, öyle değil mi?

(Saffat 58)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz bir daha ölmiyeceğiz,

(Saffat 58)

Kadri Çelik Meali:

“Nasıl, biz (artık cennette) ölecek olanlar değiliz, değil mi?”

(Saffat 58)

Mahmut Kısa Meali:

Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek, “Biz artık hiç ölmeyeceğiz, değil mi dostlar?” diye heyecanla soracak:

(Saffat 58)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(58-59) "Azaba da uğramayacağız, ilk ölüm dışında bir daha ölmeyeceğiz değil mi? (diyecekler.)

(Saffat 58)

Mehmet Türk Meali:

58,59. “Şimdi (burada, ebedî kalacaklar biz miyiz?) Artık biz, ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve asla azaba uğratılmayacağız.”

(Saffat 58)

Muhammed Celal Şems Meali:

(58-59) “(Ey Cehennem’deki adam!) Hani ilk ölümümüzden başka ölmeyecektik ve bize (asla) azap verilmeyecekti?”

(Saffat 58)

Muhammed Esed Meali:

Ama sonra, (ey cennetteki arkadaşlarım,) biz gerçekten (bir daha) ölmeyeceğiz,

(Saffat 58)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Peki, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi?"

(Saffat 58)

Mustafa Çavdar Meali:

Artık biz bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

Bknz: (40/10)»(40/20)

(Saffat 58)

Mustafa Çevik Meali:

50-61 Cennette birbirleriyle sohbet ederken, içlerinden biri der ki: “Bir zamanlar dünyada iken benim bir arkadaşım vardı ve bana hep derdi ki, sen âhiret hayatına gerçekten inanıyor musun? Şimdi biz öldükten, kemik yığını ve toprak haline geldikten sonra yeniden diriltilip hesaba mı çekileceğiz, buna mı inanıyorsun? Şimdi bana böyle diyenin durumunu görmek için cehenneme bir bakalım.” Cehenneme baktıklarında onu ateşinin ortasında görürler, cennetteki mü’min ona seslenerek, “Vallahi eğer senin aklına uysaydım beni de mahvedecektin. Ben Rabbimin davetine iman edip yönelmeseydim, şimdi o ateşin içinde feryat edenlerden olacaktım.” dedikten sonra da, cennette ki arkadaşlarına dönüp, “Biz bir daha ölmeyeceğiz ve cehennem azabı da görmeyeceğiz, işte gerçek zafer ve mutluluk budur, çalışıp çabalamak isteyenler bunun için çalışsınlar.” diyecek.

(Saffat 58)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(Cennet arkadaşlarına yönelerek): "Biz bir daha asla ölmeyeceğiz, değil mi?

(Saffat 58)

Osman Okur Meali:

(58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!"

(Saffat 58)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

(O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?»

(Saffat 58)

Ömer Öngüt Meali:

"Biz ölmeyecek miymişiz?"

(Saffat 58)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Biz bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

(Saffat 58)

Sadık Türkmen Meali:

“Biz artık bir daha ölmeyeceğiz,

(Saffat 58)

Seyyid Kutub Meali:

«Biz bir daha ölmeyecek miyiz?» der.

(Saffat 58)

Suat Yıldırım Meali:

(58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!"

(Saffat 58)

Süleyman Ateş Meali:

"Biz bir daha ölmeyecek miyiz" der.

(Saffat 58)

Süleymaniye Vakfı Meali:

(Cennetteki arkadaşına döner ve şöyle der:) Artık bize ölüm yok; değil mi?

(Saffat 58)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(58-59) "Çünkü biz artık ne öleceğiz, ne de azaba uğrayacağız."

(Saffat 58)

Şaban Piriş Meali:

Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi?

(Saffat 58)

Talat Koçyiğit Meali:

58-59 "De ki ölümümüzden sonra, artık biz bir daha ölecek değiliz, değil, mi? Ve biz hiç azâb görmeyeceğiz"?

(Saffat 58)

Tefhimul Kuran Meali:

«Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?»

(Saffat 58)

Ümit Şimşek Meali:

“Artık ölmeyeceğiz, değil mi?

(Saffat 58)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"

(Saffat 58)