26. Şuara Suresi / 101.ayet

Ne de candan bir dost.

Bknz: (44/41)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 101 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ne bir can dostu.

(Şuara 101)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Ne de candan-yakın bir dost (çıkacaktır) .”

(Şuara 101)

Abdullah Parlıyan Meali:

ne de candan bir dostumuz.

(Şuara 101)

Adem Uğur Meali:

"Ne de yakın bir dostumuz".

(Şuara 101)

Ahmet Hulusi Meali:

"Güveneceğimiz bir dostumuz da yok. "

(Şuara 101)

Ahmet Tekin Meali:

“Yakın bir dost da yok.”

(Şuara 101)

Ahmet Varol Meali

Candan bir dostumuz da yok.

(Şuara 101)

Ali Bulaç Meali:

"Ne de candan, yakın bir dost."

(Şuara 101)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ne de yakın bir dost...

(Şuara 101)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Ne de yakın bir dostumuz!"

(Şuara 101)

Ali Ünal Meali:

“Ne de candan bir dostumuz.

(Şuara 101)

Bahaeddin Sağlam Meali:

100, 101. “Artık bizim için, ne bir şefaatçi ne de sıcak (samimi) bir dost bulunur.”

(Şuara 101)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: "Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır.Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 101)

Bekir Sadak Meali:

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

(Şuara 101)

Besim Atalay Meali:

Ne de sıcak dostumuz

(Şuara 101)

Celal Yıldırım Meali:

(100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir dostumuz...

(Şuara 101)

Cemal Külünkoğlu Meali:

100,101. “İşte bu yüzden artık bizim için ne şefaatçiler var, ne de yakın bir dost.”

(Şuara 101)

Diyanet İşleri Eski Meali:

96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

(Şuara 101)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Candan bir dostumuz da yok."

(Şuara 101)

Diyanet Vakfı Meali:

100, 101. Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir dostumuz.

(Şuara 101)

Edip Yüksel Meali:

'Ne de yakın bir dostumuz.'

(Şuara 101)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ne de yakın bir sadik

(Şuara 101)

Elmalılı Yeni Meali:

ne de sadık bir dost!

(Şuara 101)

Erhan Aktaş Meali:

"Gerçek bir dostumuz da."

(Şuara 101)

Gültekin Onan Meali:

"Ne de candan, yakın bir dost."

(Şuara 101)

Hakkı Yılmaz Meali:

(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!”

(Şuara 101)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Ne de sıcak bir dost...”

(Şuara 101)

Harun Yıldırım Meali:

“Ne de yakın bir dost.”

(Şuara 101)

Hasan Basri Çantay:

"ne de candan bir dost yok".

(Şuara 101)

Hayrat Neşriyat Meali:

100,101. “Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir dostumuz vardır!”

(Şuara 101)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(100-101) "Artık, şefaatçilerden bizim için [kimse] yoktur, sıcak bir arkadaş da yoktur."

(Şuara 101)

Hüseyin Atay Meali:

96-102 Cehennemde aralarında çekişerek derler ki: "Andolsun biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi aracımız da, içtenli bir dostumuz da yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 101)

İbni Kesir Meali:

Ve sıcak bir dostumuz da yoktur.

(Şuara 101)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Bizi koruyup gözetecek bir dost ta yok.”

(Şuara 101)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve (bizim için) sadık bir dost yoktur.

(Şuara 101)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

ne de bizi candan seven biri.

(Şuara 101)

Kadri Çelik Meali:

“Ne de şefkatli bir dost!”

(Şuara 101)

Mahmut Kısa Meali:

Ne de bize merhametle kucak açacak candan bir dostumuz.

(Şuara 101)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(100-101) Refakat edecek bize, ne bir şefaatçi var. Ne de bizim için candan bir dost vardır.

(Şuara 101)

Mehmet Türk Meali:

100,101. “Şimdi bizim ne bir arka çıkanımız var. Ne de bir candan dostumuz”.

(Şuara 101)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Samimi bir dostumuz (da) bulunmamaktadır.”

(Şuara 101)

Muhammed Esed Meali:

ne de candan bir dostumuz.

(Şuara 101)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Üstelik candan bir dostumuz da bulunmamaktadır."

(Şuara 101)

Mustafa Çavdar Meali:

Ne de candan bir dost.

Bknz: (44/41)

(Şuara 101)

Mustafa Çevik Meali:

92-102 Cehennemi hak edenlere, “O peşine düşüp, kullukta kusur etmediğiniz ilahlarınız şimdi nerede? Bakalım onların kendilerine ya da size yardıma güçleri yetecek mi?” denilecek. Sonunda hem onlar hem de bilinçsizce onların peşlerinden gidenler, hep birlikte iblisin avanesi olarak cehennem ateşine atılacaklar. Ve orada birbirlerini suçlayarak, “Vallahi biz dünyada iken, büsbütün sapıklık içinde yaşamışız, sizin gibi yaratılmışların uydurduğu hayat nizamlarına uyup, sizi âlemlerin Rabbi ile bir tutmuştuk, dolayısı ile bizi siz saptırdınız, şirki, küfrü hayat nizamı halinde bize kabullendirdiniz. Fakat bugün ne bize arka çıkabiliyor, ne de dostluk gösterebiliyorsunuz. Keşke dünya hayatına tekrar dönme imkânımız olsa da, biz de Allah adına, peygamber ve kitaplarla yapılan davete iman edip teslim olanlardan olabilsek.” diyerek pişmanlık içinde kıvranacaklar.

(Şuara 101)

Mustafa İslamoğlu Meali:

ne de yürekten bir dost.

(Şuara 101)

Osman Okur Meali:

Candan bir dostumuz da yok.

(Şuara 101)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Ne de yakın bir dost var.»

(Şuara 101)

Ömer Öngüt Meali:

“Sıcak bir dostumuz da yoktur. ”

(Şuara 101)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Yakın bir dostumuz da yok.

(Şuara 101)

Sadık Türkmen Meali:

Sıcak, candan bir dostumuz da yoktur!

(Şuara 101)

Seyyid Kutub Meali:

Cana yakın bir dostumuz da yok.

(Şuara 101)

Suat Yıldırım Meali:

(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülalemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkan olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

(Şuara 101)

Süleyman Ateş Meali:

"Ne de sıcak bir dostumuz."

(Şuara 101)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(96-102) O Gün orada birbirlerini suçlayarak: "Allah şahit, biz, apaçık sapıklık içindeydik. Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk. Ama bizi günahkar önderlerimiz saptırdı. Şimdi ne kurtulmamıza aracılık edecek biri var, ne de sâdık bir dostumuz... Keşke o hayata geri dönsek de iman edenlerden biri olsak" derler.

(Şuara 101)

Şaban Piriş Meali:

Sıcak bir dost da yok..

(Şuara 101)

Talat Koçyiğit Meali:

"Candan bir dost da."

(Şuara 101)

Tefhimul Kuran Meali:

«Ne de candan, yakın bir dost.»

(Şuara 101)

Ümit Şimşek Meali:

“Ne de candan bir dostumuz.

(Şuara 101)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ne sıcak, samimi bir dostumuz."

(Şuara 101)