26. Şuara Suresi / 4.ayet

Şayet biz dileseydik gökten onlara öyle bir mucize indirirdik ki hepsi ona boyun eğip inanmak zorunda kalırdı.

Bknz: (10/99)(17/59)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 4 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Dileseydik gökten bir delil indirirdik onlara, onun karşısında başlarını eğerlerdi, kalakalırlardı.

(Şuara 4)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Oysa) Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, (mecburen) ona boyunları eğilmiş (olarak) kalıverirlerdi.

(Şuara 4)

Abdullah Parlıyan Meali:

Eğer biz dileseydik, gökten onları zorla imana getirecek bir ayet ve alamet indirirdik de, onun karşısında hemen ona baş eğerler ve inanırlardı.

(Şuara 4)

Adem Uğur Meali:

Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.

(Şuara 4)

Ahmet Hulusi Meali:

Eğer dilesek semadan üzerlerine bir mucize inzal ederiz de, zorunlu olarak boyunları bükülüp, hükmü kabul ederler!

(Şuara 4)

Ahmet Tekin Meali:

Bizim sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa, onların üzerlerine gökten bir âyet, bir mûcize indiririz. Bu mûcizeden dolayı toplu olarak boyun eğmek mecburiyetinde kalırlar.

(Şuara 4)

Ahmet Varol Meali

Dilersek onların üzerlerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir kalır.

(Şuara 4)

Ali Bulaç Meali:

Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.

(Şuara 4)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez).

(Şuara 4)

Ali Rıza Sefa Meali:

Eğer dilersek, gökten bir mucize indiririz; boyunları, Ona eğilsin diye.

(Şuara 4)

Ali Ünal Meali:

Eğer dilemiş olsak, üzerlerine gökten öyle bir delil (mucize) indiririz ki, onun karşısında ister istemez boyun büker ve inanmak zorunda kalırlar.

(Şuara 4)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Eğer istersek, gökten öyle bir mucize indiririz ki, ona boyun eğmeye başlarlar.(*)*

(Şuara 4)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Dilersek onlara gökten bir mucize indiririz de mecbur kalıp boyun eğerler.

(Şuara 4)

Bekir Sadak Meali:

Biz dilesek onlara gokten bir mucize inidiririz de ona boyun egip kalirlar.

(Şuara 4)

Besim Atalay Meali:

İsteseydik onlara gökten belge indirirdik, ona başeğerlerdi

(Şuara 4)

Celal Yıldırım Meali:

Biz isteseydik onlara gökten bir âyet (acık bir belge ya da mu'cize) indirirdik de onlar ona boyun eğip eğilirlerdi.

(Şuara 4)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona (toptan) boyun eğmek zorunda kalırlar (ama bunu istemedik).*

(Şuara 4)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.

(Şuara 4)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.

(Şuara 4)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.

(Şuara 4)

Edip Yüksel Meali:

Dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.

(Şuara 4)

Elmalılı Orjinal Meali:

Dilersek üzerlerine Semadan bir ayet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır

(Şuara 4)

Elmalılı Yeni Meali:

Dilersek üzerlerine gökten bir ayet (mucize) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.

(Şuara 4)

Erhan Aktaş Meali:

Eğer dileseydik gökten öyle bir ayet[1] indirirdik ki hepsi ona boyun eğmek[2] zorunda kalırdı.

1)İradelerini ellerinden alırdık.
2)İman etmek.

(Şuara 4)

Gültekin Onan Meali:

Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.

(Şuara 4)

Hakkı Yılmaz Meali:

Eğer Biz dilersek, (Hıcr 90 o yemincilere indirdiğimiz şey gibi) onlara gökten bir alâmet [gösterge; ışın, radyasyon ve meteorlar, tayfun, sel] indiririz de onların boyunları, ona boyun eğenler oluverirdi.

(Şuara 4)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Şayet dilesek gökten onların üzerine bir ayet/mucize indirir, boyunları o ayet karşısında bükülürdü. (İman etmek, teslim olmak zorunda kalırlardı.)

(Şuara 4)

Harun Yıldırım Meali:

Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.

(Şuara 4)

Hasan Basri Çantay:

Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir ayet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.

(Şuara 4)

Hayrat Neşriyat Meali:

Dilesek, onlara gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilip kalanlar (olarak inanmaya mecbûr) olurlar.

(Şuara 4)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Tercih edersek, onların üzerine gökten bir ayeti kısım kısım indiririz. Böylece onların boyunları¹(öne çıkanları) ona [ayete] eğilmiş bir hale gelirler.

(Şuara 4)

Hüseyin Atay Meali:

Biz dilesek, onlara gökten bir belge indiririz de ona boyunları eğik kalırlar.

(Şuara 4)

İbni Kesir Meali:

Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.

(Şuara 4)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz istersek gökten onlara bir mucize (ayet) indiririz de, sonra onlar indirdiğimiz ayetler karşısında boyun bükmüş olarak çaresiz kalırlar.

(Şuara 4)

İskender Ali Mihr Meali:

Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi.

(Şuara 4)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz dilersek onların üzerine gökten öyle bir belge indiriveririz ki, onlar buna boyun eğiverirler.

(Şuara 4)

Kadri Çelik Meali:

Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de ona boyunları eğilmiş kalıverirler.

(Şuara 4)

Mahmut Kısa Meali:

Eğer onları zorla imana getirmeyi dileseydik, üzerlerine gökten öyle dehşet verici bir mûcize indirirdik ki, bunun karşısında derhal Allah’ın hükmüne boyun eğip ister istemez iman ederlerdi. O hâlde, iman etmiyorlar diye üzülme.

(Şuara 4)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üzerlerine gökten bir mucize indiririz dilersek, öylece boyunları eğilip kalır onların.

(Şuara 4)

Mehmet Türk Meali:

Eğer Biz dileseydik, o (müşriklerin) üzerine gökten bir mûcize indirirdik, onlar da o (mûcizeye) toptan boyun eğerlerdi.

(Şuara 4)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz istersek, kendilerine gökten karşısında boyunlarının eğilip kalacağı bir mucize indiririz.

(Şuara 4)

Muhammed Esed Meali:

Eğer dileseydik, onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki, onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi.

(Şuara 4)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Eğer dilersek gökten üzerlerine bir tansık indiririz de boyunları onun önünde eğilip kalır.

(Şuara 4)

Mustafa Çavdar Meali:

Şayet biz dileseydik gökten onlara öyle bir mucize indirirdik ki hepsi ona boyun eğip inanmak zorunda kalırdı.

Bknz: (10/99) - (17/59)

(Şuara 4)

Mustafa Çevik Meali:

1-6 Ta. Sin. Mim. Bunlar sizin dilinizi oluşturan seslerin harfleridir. Kur’an ile sizlere konuşup, anlaştığınız, yazıştığınız dilinizin seslerinden oluşan sözlerle gerçekler açıkça bildirilmektedir. Ey Peygamber! Onlar iman etmiyorlar diye, sen üzüntüden neredeyse kendini helak edeceksin. Şayet biz dileseydik, onlara gökten öyle müthiş bir mucize indirirdik ki hemen hepsi o zaman boyun eğip, teslim olurlardı. Hakikati inkâra kendilerini şartlandırmış olanlara ne zaman Rahman’ın katından uyarıcı bir peygamber ve kitap gelse, hemen onu inkâr ederler. Nitekim Kur’an’ı da yalanlayıp, alaya alıp yüz çevirmekteler. Alay edip yüz çevirdikleri davetin, gerçeğin ta kendisi olduğu onlara yakında gösterilecek.

(Şuara 4)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Eğer dileseydik onlara semadan öyle bir belge indirirdik ki, onun karşısında (mecburen) boyun büker, baş eğerlerdi.

(Şuara 4)

Osman Okur Meali:

Biz gerekli görseydik, onlara gökten bir mucize inidirirdik de ona boyun eğip kalırlardı.

(Şuara 4)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar.

(Şuara 4)

Ömer Öngüt Meali:

Biz dilersek onların üzerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de ona boyun eğmek zorunda kalırlar.

(Şuara 4)

Ömer Sevinçgül Meali:

Dileseydik, onlara gökten bir ayet ‘bir alâmet, bir mucize’ indirirdik. Onun karşısında hemen boyun büker baş eğerlerdi.

(Şuara 4)

Sadık Türkmen Meali:

Eğer dileseydik; üzerlerine gökyüzünden bir mucize indirirdik de, (mecburen/zorla) eğilerek ona boyunları bükülür kalırdı!

(Şuara 4)

Seyyid Kutub Meali:

Eğer dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de karşısında boyunları eğik kalır.

(Şuara 4)

Suat Yıldırım Meali:

Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mucize indirirdik ki, onun karşısında ister istemez boyun bükerlerdi.

(Şuara 4)

Süleyman Ateş Meali:

Dilesek onların üzerine gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilir (inanırlar).

(Şuara 4)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Farklı bir tercihte bulunsaydık gökten üzerlerine öyle bir belge indirirdik ki, karşısında başları öne eğilirdi.

(Şuara 4)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Dileseydik onlara gökten bir âyet indirirdik de, onu görünce hakikate boyun eğmek zorunda kalırlardı.

(Şuara 4)

Şaban Piriş Meali:

Dilersek, üzerlerine gökten bir işaret indiririz de boyunları öne eğilip kalır.

(Şuara 4)

Talat Koçyiğit Meali:

Eğer dilersek, üzerlerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğik kalır.

(Şuara 4)

Tefhimul Kuran Meali:

Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.

(Şuara 4)

Ümit Şimşek Meali:

Eğer dileseydik, onlara gökyüzünden bir âyet indirirdik de ister istemez ona boyun eğerlerdi.

(Şuara 4)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.

(Şuara 4)