66. Tahrim Suresi / 8.ayet

Ey iman edenler, samimi ve kararlı bir şekilde tövbe ederek Allah’a yönelin ki Rabbiniz de günahlarınızı örtsün ve sizi, Nebi’yi ve onunla birlikte olanları asla mahcup etmeyeceği o günde tabanından ırmakların çağladığı cennetlere yerleştirsin. O gün onlar önleri ve sağ yanları iman nuruyla aydınlanmış bir şekilde cennetlere doğru koşacaklar ve “Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi bağışla çünkü sen her şeye gücü yetensin” diye niyazda bulunacaklar.

Bknz: (4/31)(25/63)»(25/71)(57/13)»(57/14)

Mustafa Çavdar Meali

Tahrim 8 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ey inananlar, tövbe edin Allah'a halis bir tövbeyle; umulur ki Rabbiniz; kötülüklerinizi örter ve sizi, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, o gün Allah, Peygamberi ve inananlardan onunla beraber bulunanları horlamaz, nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar, parlar da Rabbimiz derler, nurumuzu tamamla, kuvvetlendir bize ve ört suçlarımızı bizim, şüphe yok ki senin, her şeye gücün yeter.

(Tahrim 8)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ey iman edenler! “Tevbe-i Nasuh” ile (yani kesin bir niyetle, günahlara geri dönmemek azmiyle, samimi ve halis bir pişmanlık düşüncesiyle, açılan bir yarığı en sağlam bir iple ve bir daha kopmaz biçimde diker gibi) Allah’a tevbe edin (ve kötülüklerden vazgeçin) . Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokuverir. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri (asla) küçük düşürmeyecektir. (Mahcup ve mahrum etmeyecektir.) Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar (vaziyette huzurla yürüyecekler ve) : "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” diyeceklerdir.

(Tahrim 8)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey iman edenler! Tam bir pişmanlık ve gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtüp yok eder ve sizi içinden ırmaklar akan cennetlere koyar ki o gün Allah, peygamberi ve O'nunla beraber iman edenleri utandırmaz ve nurları önlerinde ve sağlarında hızla yayılır ve “Ey Rabbimiz!” derler. “Bizim nurumuzu tamamla ve kuvvetlendir ve bizi bağışla, şüphesiz ki senin gücün herşeye yeter.”

(Tahrim 8)

Adem Uğur Meali:

Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin" derler.

(Tahrim 8)

Ahmet Hulusi Meali:

Ey iman edenler! Allah'a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dahil eder. O süreçte Allah, O Nebi'yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil - rüsva etmez! Onların nuru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: "Rabbimiz... Nurumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle... Muhakkak ki sen her şeye Kaadir'sin. "

(Tahrim 8)

Ahmet Tekin Meali:

Ey iman edenler, tevbe-i nasuh ile, hâlisâne, samimi bir tevbe ile günah işlemekten vazgeçerek, Allah'a itaate yönelin, üzerinizdeki başkalarına ait hakları sahiplerine iade edin. Umulur ki, Rabbiniz kusurlarınızı siler, bağışlar. Sizi altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyar. Allah'ın, peygamberini ve onunla birlikte, iman edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi cennetlere koyar. Onların imanlarından, işledikleri hayırlardan ve sâlih amellerinden kaynaklanan nurları, genişleyerek ve yayılarak önlerini, sağlarını, sollarını aydınlatır. Onlar: “Rabbimiz, bizim faydalanmamız için nurumuzu devam ettir, bizi koruma kalkanına al, bağışla. Sen kanunlarının cari olduğu her şey üzerinde gücünü kudretini kullanır, düzenlemeni yaparsın.” derler.

(Tahrim 8)

Ahmet Varol Meali

Ey iman edenler! Gönlü etkileyen (nasuh) tevbe ile Allah'a tevbe edin. Olur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmaz. Nurları önlerinden ve sağlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin."

(Tahrim 8)

Ali Bulaç Meali:

Ey iman edenler! Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin."

(Tahrim 8)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ey iman edenler! Allah'a öyle tevbe edin ki, tam bir pişmanlıkla halis bir tevbe olsun; olur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter ve sizi, (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamberini ve O'nunla beraber iman edenleri utandırmıyacaktır. (Sırat üzerinde) nurları önlerinde ve sağlarında koşub parlayacak; şöyle diyeceklerdir: “- Ey Rabbimiz! Bizim nûrumuzu tamamla, (bu Sırat üzerinde nûrları sönen münafıklar gibi bizleri yapma). Bizi bağışla; muhakkak ki sen, her şeye kadirsin.”

(Tahrim 8)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ey inanca çağırılanlar! Yürekten pişmanlığınızı Allah'a gösterin.[521] Efendinizin, kötülüklerinizi örtmesi ve altlarından ırmaklar akan cennetlere sizi yerleştirmesi umut edilebilir. O gün, Allah, hem peygamberi hem de Onunla birlikte olan inananları utandırmayacaktır. Önlerinden ve sağ yanlarından aydınlıkları yayılır. Şöyle derler: "Efendimiz! Aydınlığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz, Sen, her şeye Gücü Yetensin!"

521)"Yürekten pişmanlık" olarak yazdığımız "Tevbeten nasuhan" söylemi, kimi çevirilerde, "Nasuh tövbesi" biçiminde yazılmış ve bu isimle bir öykü uydurulmuştur. Bu ayetle ilişkilendirilen uydurma öyküyü, arka taraftaki Kur'an Ayetlerine Yakıştırılan Öyküler bölümünde bulabilirsiniz.

(Tahrim 8)

Ali Ünal Meali:

Ey iman edenler! İçten ve ıslah edici bir tevbe ile Allah’a yönelin! Umulur ki Rabbiniz, (arada bir de olsa işlemekten kurtulamadığınız) fenalıklarınızı, günahlarınızı siler ve sizi (ağaçlarının arasından ve köşklerinin) altından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamber’i ve onun beraberindeki mü’minleri utandırmaz, sükûtu hayale uğratmaz. Onların nurları, önlerinden ve sağlarından parlayarak âdeta koşturur ve yollarını aydınlatır. “Rabbimiz,” derler, “(Cennet’e ulaşabilmemiz için lütf u kereminden) nûrumuzu tam ver ve bizi bağışla. Sen, her şey üzerinde mutlak güç yetirensin.”

(Tahrim 8)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ey iman edenler! Samimi ve doğru bir halde Allah’a yönelin. Yakında Rabbiniz günahlarınızı siler; sizi altlarında nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamber’i ve onunla beraber inananları utandırmayacaktır. Nurları, önlerinde ve sağlarında onlara yol gösterir. Onlar: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Sen, her şeye gücü yetensin” derler.

(Tahrim 8)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Ey iman edenler! Gönülden gelen bir tövbe ile Allah'a yöneliniz. Belki Rabbiniz kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların önlerinden ve sağlarından nurları aydınlatıp gider de,'Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi affet, çünkü senin her şeye gücün yeter' derler."

(Tahrim 8)

Bekir Sadak Meali:

«Ey inananlar! Yurekten tevbe ederek Allah'a donun ki, Rabbiniz kotuluklerinizi ortsun, sizi, iclerinden irmaklar akan cennetlere koysun. Allah'in peygamberini ve onunla beraber olan muminleri utandirmayacagi o gun, isiklari onlerinde ve defterleri saglarindan verilmis olarak yururler ve: «Rabbimiz! Isigimizi tamamla, bizi bagisla, dogrusu Sen herseye Kadir'sin» derler.

(Tahrim 8)

Besim Atalay Meali:

ey inanmış olanlar! İçten gelen bir tövbe ile Allaha tövbe edin, ola ki, Tanrınız geçip günahınızdan, altından ırmaklar akan cennetlere sizi kor, o gün, Allah peygambere, hem onunla birlikte inanmış bulunanlara horluk göstermiyecek, her yönden nurları parlar onların; derler ki: «Tanrımız! Tümle bizim nurumuzu, bizi bağışla, evet senin gücün her şeye yeter!»

(Tahrim 8)

Celal Yıldırım Meali:

Ey imân edenler! Tam bir pişmanlık, gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe ediniz. Umulur ki Rabbınız, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir. O günde ki, Allah, Peygamberi ve O'nunla beraber bulunup imân edenleri rüsvay etmez. Nurları önlerinde ve sağlarında yürür. «Ey Rabbimiz I» derler, «bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki senin kudretin herşeye yeter.»

(Tahrim 8)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ey inananlar! Allah'a içtenlikle (bir daha yapmamaya karar vererek) tevbe edin! (Böyle yaparsanız) umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nuru (o gün), önlerinde ve sağ taraflarında koşacak (çevrelerini aydınlatacak)tır. (Ve o inananlar) diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla (cennete girinceye kadar sönmesin). Ve bizi bağışla! Çünkü sen her şeye gücü yetensin!” *

(Tahrim 8)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: "Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin" derler.

(Tahrim 8)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.

(Tahrim 8)

Diyanet Vakfı Meali:

Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler.  *

(Tahrim 8)

Edip Yüksel Meali:

Ey inananlar, ALLAH'a yürekten tevbe edin ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün ve altından ırmaklar akan cennetlere soksun. ALLAH, o gün peygamberi ve beraberinde bulunanları utandırmaz. Işıkları, önlerinden sağ yanlarına doğru yayılır ve, 'Rabbimiz, bizim için ışığımızı tamamla ve bizi bağışla; sen herşeye gücü yetensin,' derler.

(Tahrim 8)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddi, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nurları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rabbena! Bizlere nurumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadirsin.

(Tahrim 8)

Elmalılı Yeni Meali:

Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe ile tevbe edin ki, nasuh (gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Ola ki Rabbiniz kusurlarınızı örter, Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin!"

(Tahrim 8)

Erhan Aktaş Meali:

Ey iman edenler! Öğüt veren bir tövbe ile Allah'a tövbe edin. Umulur ki Rabb'iniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, nebileri ve onlarla beraber olanları asla üzmeyecektir. Onların ışıkları önlerini ve yanlarını aydınlatır. "Rabb'imiz, bizim ışığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, Her Şeye Güç Yetiren'sin." derler.

(Tahrim 8)

Gültekin Onan Meali:

Ey inananlar, Tanrı'ya kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Tanrı sizin kötülüklerinizi örter (yükeffire) ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Tanrı, Peygamberi ve onunla birlikte inananları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin."

(Tahrim 8)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ey iman etmiş kimseler! Saf, katışıksız/ samimi bir hatadan dönüş ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz, Peygamber'i ve o'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı, ışıklarının önlerinde ve sağlarında koşacağı, “Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, çünkü Sen her şeye güç yetirensin” diyecekleri günde sizin kötülüklerinizi örter ve sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.

(Tahrim 8)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Ey iman edenler! Allah’a nasuh bir tevbeyle (günaha dönmeme azmiyle) tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, kusurlarınızı örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Nebi’yi ve beraberindeki müminleri rezil etmeyecektir. Onların nuru önlerinde koşup (parıldar). Sağlarından (amel defterlerini almışlardır). Derler ki: “Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, günahlarımızı bağışla. Çünkü sen, her şeye kadîr olansın.”

(Tahrim 8)

Harun Yıldırım Meali:

Ey iman edenler! Allah’a, samimi bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter, sizi altından nehirler akan cennetlere sokar. O gün Allah, rasulü ve onunla birlikte iman edenleri mahcup etmeyecek. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşarparıldar. Derler ki: “Rabbimiz bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.”

(Tahrim 8)

Hasan Basri Çantay:

Ey iman edenler, tam bir sıdk-u hulusa malik bir tevbe ile Allaha dönün. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah peygamberini ve iman edib onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, nuurları önlerinde ve sağlarında koşacak, "Ey Rabbimiz, diyecekler, bizim nuurumuzu tamamla, bizi yarlığa. Şübhesiz ki Sen herşey'e hakkıyle kaadirsin".

(Tahrim 8)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ey îmân edenler! (Samîmî bir tevbe olan) Tevbe-i Nasûh ile Allah'a tevbe edin!(1)Olur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve Allah, peygamberi ve onunla berâber îmân edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar! Onların nûru önlerinde ve sağlarında koşar (da): “Rabbimiz! Nûrumuzu bize tamamla ve bize mağfireteyle! Şübhesiz ki sen, herşeye hakkıyla gücü yetensin!” derler.*

(Tahrim 8)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ey inanmış olanlar! Allah'a, Nasuh bir tevbe olarak tevbe edin. Allah'ın, Nebi'yi ve onunla birlikte inanmış olanları mahçup etmeyeceği günde sizden çirkinliklerinizi [kötülüklerinizi] tamamen örtüp kaybetmesi ve alt taraflarından ırmaklar akan cennetlere girdirmesi beklenir. [o gün] onlar "RAB'bimiz! Aydınlığımızı (Nurmuzu) bizim için tamamla ve bizim için [günahlarımızı] bağışla. Gerçekten sen, her şeye imkanı olansın." derlerken, onların aydınlıkları önlerinde ve yeminlerinde/sağlarında koşar.

(Tahrim 8)

Hüseyin Atay Meali:

"Ey inananlar! Yürekten öz tövbe ile Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın, peygamberini ve onunla beraber olan inananları utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve sağlarından olarak yürürler ve "Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu, Sen her şeyi ölçümleyensin" derler.

(Tahrim 8)

İbni Kesir Meali:

Ey iman edenler; Allah'a nasuh tevbesi ile tevbe edin. Umulur ki Rabbınız kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün, Allah; peygamberini ve onunla beraber olan mü'minleri utandırmayacak. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşacak; Rabbımız, ışığımızı tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin, diyecekler.

(Tahrim 8)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ey İman edenler! Samimi bir tövbe ile Allah'a, hatalarınızdan dolayı tövbe edin (vazgeçin). Eğer bunu yaparsanız, Rabbiniz hatalarınızın üzerini örter ve altlarından ırmakların aktığı cennetlere koyar. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları alçaltıp üzmeyecek. Nurları hep önlerini ve sağ taraflarını aydınlatacak ve “Rabbimiz! (Bize vaat ettiğin) Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Elbetteki sen her şeye gücü yetensin” diye dua edecekler.

(Tahrim 8)

İskender Ali Mihr Meali:

Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.

(Tahrim 8)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ey inanan kimseler! Allah'a bütün isteğinizle dönün. Olabilir ki çalabınız sizin kötülüklerinizi örter de sizi içinden ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah peygamberi, inanıp onunla birlik olanları utandırmıyacaktır. Onların ışıkları önlerinde, sağ yanlarında koşacaktır. Onlar diyecekler: «Ey çalabımız! Bizim ışığımızı sonuna dek yak, bizi yarlıga, çünkü Senin her nesneye gücün yeticidir.

(Tahrim 8)

Kadri Çelik Meali:

Ey iman edenler! Allah'a kesin bir tevbe ile tevbe edin. Belki Allah, böylece sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah; peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşuşturur. Derler ki: “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin.”

(Tahrim 8)

Mahmut Kısa Meali:

Ey iman edenler! Tüm içtenliğinizle Allah’a yönelip günahlarınızdan pişmanlık duyarak tövbe edin; yüreğinizdeki ümit ışığı hiç sönmesin, umulur ki Rabb’iniz, günahlarınızı bağışlayacak ve sizi, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştirecektir. O Gün Allah, Peygamberi ve onun yanında yer alan samîmî ve fedâkâr Müslümanları elbette utandırmayacaktır. Öyle ki, O Gün zâlimler ve münâfıklar karanlıklar içinde cehenneme doğru yol alırlarken, müminlerin dünyada iken kazanmış oldukları nurları, önlerinden ve sağ taraflarından kendilerinitakip edecek ve cennete giden yolu onlara gösterecektir. Bu arada münafıkların zaten nurlarının yokluğu ortaya çıkıp kapkaranlıkta kalınca Müslümanlar şöyle dua ederler: “Ey Rabb’imiz!” Biz cennete girinceye kadar nurumuzu tamamla; nurumuzu bizden ayırma, bizi karanlıklarda bırakma. Gerçi biz bunu hak edecek davranışlar gösteremedik, Sana hakkıyla kulluk da edemedik, onun için bizi bağışla ey Rabb’imiz; hiç kuşku yok ki, Sen her şeye kadirsin!” O hâlde, bu müjdeye nâil olabilmek için;

(Tahrim 8)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Halis bir şekilde Allah'a tövbe edin, Ey iman sahipleri! Elbette umulur Rabbiniz; kötülüklerinizi örter, altından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte o gün Allah, peygamberi ve beraberindekileri küçük düşürmeyecektir. Mü'minlerin nurları önlerine ve sağlarında koşar ve parıldar, hızla yayılır. Tamamla nuru Rabbimiz! Bizi bağışla, kavi eyle! Senin gücün her şeye yeter.”

(Tahrim 8)

Mehmet Türk Meali:

Ey îman edenler! Allah’a gönülden tevbe edin.1 Umulur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter. Allah’ın Peygamberini ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi zemîninden ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların (îmanlarının) nuru, önlerinden ve sağ taraflarından koşarken: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla.2 Doğrusu, senin gücün her şeye yeter.” derler.*

(Tahrim 8)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ey inananlar! İçtenlikle tevbe ederek Allah’a yönelin. Rabbinizin tüm kötülüklerinizi yok etmesi ve sizleri içinden ırmaklar akan Cennetler’e koyması pek muhtemeldir. O gün Allah, Peygamberi’ni ve onunla birlikte inananları utandırmayacak. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında hızla ilerleyecek. Onlar diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz sen, her şeye daima gücü yetensin!”

(Tahrim 8)

Muhammed Esed Meali:

Siz ey imana ermiş olanlar! Gönülden tevbe ederek Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz kötü fiilerinizi yok eder ve Allah'ın Peygamberi ile o'nun inancını paylaşanları utandırmayacağı o Gün, sizi içinden ırmaklar akan bahçelere koyar. Onlar, önlerinden ve sağ taraflarından hızla ışık yayarlar ve "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bu ışığımızı ebediyyen parlat ve günahlarımızı bağışla! Çünkü Sen her şeye kadirsin!"

(Tahrim 8)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ey inananlar, içtenlikli ve kesin bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki, rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, elçisini ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Onlar şöyle derler; "Ey rabbimiz, ışığımızı tamamla ve bizi bağışla! Çünkü sen her şeye güç yetirensin."

(Tahrim 8)

Mustafa Çavdar Meali:

Ey iman edenler, samimi ve kararlı bir şekilde tövbe ederek Allah’a yönelin ki Rabbiniz de günahlarınızı örtsün ve sizi, Nebi’yi ve onunla birlikte olanları asla mahcup etmeyeceği o günde tabanından ırmakların çağladığı cennetlere yerleştirsin. O gün onlar önleri ve sağ yanları iman nuruyla aydınlanmış bir şekilde cennetlere doğru koşacaklar ve “Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi bağışla çünkü sen her şeye gücü yetensin” diye niyazda bulunacaklar.

Bknz: (4/31) - (25/63)»(25/71) - (57/13)»(57/14)

(Tahrim 8)

Mustafa Çevik Meali:

Ey iman edenler! Günahlarınızdan yürekten tevbe ederek Allah’a yönelin, umulur ki Rabbiniz bu yönelişinizin sebebi ile sizleri bağışlayıp içlerinden ırmaklar akan cennetlerine yerleştirir. Yaratılış sebepleri olan sınırlarını Allah’ın belirlediği bir hayatı yaşamak ve yaşatmak uğrunda ellerinden gelen gayreti gösterenleri, Allah asla mahcup etmeyecek ve O Gün mü’minlerin nurları önlerini ve yanlarını aydınlatacaktır. Onlar O Gün şöyle dua ederler: “Rabbim nurumuzu daim kıl, günahlarımızı bağışla, Senin her şeye gücün yeter.”

(Tahrim 8)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Siz ey iman edenler! Samimi bir kalp ile tevbe ederek içten bir sadakatle Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve Allah'ın peygamber ve ona katılarak iman edenleri mahcup etmeyeceği o gün, sizi zemininden ırmakların çağladığı cennetlere koyar: Onlar önlerinden ve sağlarından ışık saçarlar ve şöyle dua ederler: "Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla: çünkü sen her şeye kadirsin!

(Tahrim 8)

Osman Okur Meali:

Ey inananlar! Allah'a içtenlikle (bir daha yapmamaya karar vererek) tevbe edin! (Böyle yaparsanız) umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, nebiyi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. (Oraya gidecek olanların) Nurları önlerini ve sağ yanlarını aydınlatır. Şöyle derler: “Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Her şeye bir ölçü koyan sensin.”

(Tahrim 8)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ey mü'minler! Allah'a Tevbe-i Nâsûh ile tevbede bulunun. Umulur ki Rabbiniz sizden günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akar cennetlere girdirir. O gün ki Allah, Peygamberini ve O'nunla beraber imân etmiş olanları rüsvay etmez. Nûrları önleri ve sağ tarafları arasında koşar. Derler ki: «Ey Rabbimiz! Bize nûrumuzu tamamla, bizim için mağfiret buyur. Şüphe yok ki Sen her şey üzerine hakkıyla kâdirsin.»

(Tahrim 8)

Ömer Öngüt Meali:

Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin. "

(Tahrim 8)

Ömer Sevinçgül Meali:

Ey inananlar! Allah’a samimi bir tevbeyle tevbe edin. Rabbiniz, günahlarınızı örter, sizi altında ırmaklar akan cennetlere girdirir. O gün Allah, Peygamberini ve onun yanındaki müminleri utandırmaz. Cenneti kazananlar, o gün nurları önlerinde ve yanlarında koşacaklar, “Rabbimiz! Nurumuzu tamamla! Günahlarımızı bağışla! Senin her şeye gücün yeter!” diyecekler.

(Tahrim 8)

Sadık Türkmen Meali:

EY İMAN EDENLER! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve Nebi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde; Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin herşeye hakkıyla gücün yeter” derler.

(Tahrim 8)

Seyyid Kutub Meali:

Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah â dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve O'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların, nurları, önlerinden ve yanlarından koşar da «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin» derler.

(Tahrim 8)

Suat Yıldırım Meali:

Ey iman edenler! Samimi ve kesin bir dönüşle Allah'a tövbe ediniz! Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri utandırmaz. Onların nuru, önlerinden ve sağ taraflarından sür'atle ilerler.Şöyle derler onlar: "Ey Kerim Rabbimiz! Nurumuzu daha da artır, tamamına erdir, kusurlarımızı affet, çünkü Sen her şeye kadirsin."

(Tahrim 8)

Süleyman Ateş Meali:

Ey inananlar, Allah'a yürekten tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allah'ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!"

(Tahrim 8)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ey inanıp güvenenler! Örnek bir dönüşle Allah'a dönün. Belki Sahibiniz, nebilerini ve inanıp güvenenleri (müminleri) aşağılamayacağı günde kabahatlerinizi örter de sizi içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. (Oraya gidecek olanların) Nurları önlerini ve sağ yanlarını aydınlatır. Şöyle derler: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Her şeye bir ölçü koyan sensin."

(Tahrim 8)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Ey iman edenler! Samimi olarak Allah'a yönelin ki, Rabbiniz günahlarınızı bağışlasın ve sizi içinden sular akan cennetlere koysun. Allah o Gün, peygamberleri ve beraberindeki müminleri utandırmaz. Önlerinden ve sağ taraflarından ışık yayarlar. "Rabbimiz! Işığımızı sürekli artır ve günahlarımızı bağışla. Çünkü Sen'in gücün her şeye yeter" derler.

(Tahrim 8)

Şaban Piriş Meali:

-Ey iman edenler, tam arınarak Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, günahlarınızı örter ve sizi alt tarafından ırmaklar akan cennetlere girdirir. O gün, Allah, Peygamberi ve onunla beraber iman etmiş olanları utandırmaz. Nurları önlerinden ve yanlarından koşar. Rabbimiz, derler. Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.

(Tahrim 8)

Talat Koçyiğit Meali:

Ey îman edenler! Bir daha dönmemek üzere Allah'a tövbe edin; belki o zaman Rabbınız gühâhlarınızı örter ve sizi, Allah'ın, Peygamberi ve onunla birlikte îman edenleri utandırmayacağı gün, (ağaçları) altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün, onların nuru, önlerinden ve yanlarından koşar; onlar da derler ki; "Rabbımız! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphe yoktur ki, sen her şeye kaadirsin."

(Tahrim 8)

Tefhimul Kuran Meali:

Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah, sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşup parıldar. Derler ki: «Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen, her şeye güç yetirensin.»

(Tahrim 8)

Ümit Şimşek Meali:

Ey iman edenler! İçten ve kesin bir tevbe ile Allah'a dönün. Bakarsınız, Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün, Allah'ın Peygamberi ve beraberindeki iman edenleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nuru önlerinde ve sağlarında koşarken, onlar da “Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; Senin herşeye gücün yeter” diye dua etmektedirler.

(Tahrim 8)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadir'sin, her şeye gücün yeter."

(Tahrim 8)