9. Tevbe Suresi / 66.ayet

Boşuna mazeret üretmeyin çünkü siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra (bu alaycı tavrınızla) kâfirliğinizi açığa vurmuş oldunuz, biz sizden bazınızı bağışlasak bile diğerlerini günahta ısrar etmelerinden dolayı mutlaka cezalandıracağız.

Bknz: (3/86)»(3/106)(9/94)(16/88)»(16/89)(32/12)(75/12)»(75/15)

Mustafa Çavdar Meali

Tevbe 66 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Özür dilemeye kalkışmayın, siz kafir oldunuz sözde iman ettikten sonra. Sizin bir bölüğünüzü affetsek bile suçlu olduklarından dolayı bir bölüğünüzü azaplandıracağız.

(Tevbe 66)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ey münafıklar, boşuna) Özür belirtip durmayınız. (Çünkü) Siz, imanınızdan sonra inkâra saptınız. (Hakk davadan ve hayırlı topluluktan ayrıldınız.) Sizden (pişman olup Hakka dönen) bir topluluğu bağışlasak da, bir kısmınızı gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azaplandıracağız.

(Tevbe 66)

Abdullah Parlıyan Meali:

Boşuna anlamsız mazeret ileri sürmeyin. Böylece sizler iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, düpedüz gerçekleri inkâr etmiş oldunuz. Bu olayla ilgi derecesine göre, içinizden bir kısmınızın günahını bağışlasak bile, günahlara gömülüp gitmelerinden dolayı, diğerlerini azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)

Adem Uğur Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Ahmet Hulusi Meali:

Mazeret beyan etmeyin! İmanınızdan sonra gerçekten hakikat bilgisini inkar eden oldunuz! Bir kısmınızı affetsek bile, suçlarında ısrarlı olmaları sebebiyle diğerlerine azabımızı yaşatacağız.

(Tevbe 66)

Ahmet Tekin Meali:

Boşuna özür dilemeyin. Açıkça imanınızı ifade ettikten sonra, küfrünüzü de açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, bir kısmını, güç ve iktidarlarına dayanıp, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işledikleri, âsi, günahkâr, suçlu olmakta ısrar ettikleri için azâbımıza dûçar edeceğiz.

(Tevbe 66)

Ahmet Varol Meali

Hiç özür dilemeyin. Siz imanınızden sonra inkar ettiniz. Sizden bir topluluğu bağışlasak bile suçlu olmalarından dolayı bir topluluğu da azaplandıracağız.

(Tevbe 66)

Ali Bulaç Meali:

Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra inkara saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu günahkar olmaları nedeniyle azablandıracağız.

(Tevbe 66)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Boşuna özür dilemeyin. Siz iman ettiğinizi söyledikten sonra, içinizdeki küfrü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmını bağışlasak bile, diğer bir kısmını, suçlarında ısrar ettiklerinden azabımıza uğratacağız.

(Tevbe 66)

Ali Rıza Sefa Meali:

Özür dilemeyin; inandıktan sonra nankörlük ettiniz. Aranızdan bir bölümünü bağışlasak bile, suça batmış olmaları yüzünden, bir bölümünüzü cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Ali Ünal Meali:

Şimdi de özür beyan etmeye kalkmayın. Gerçek şu ki, dillerinizle iman ettiğinizi söylediniz, sonra da küfrünüzü ortaya koydunuz. İçinizden, boş konuşma ve ciddiyetsizlikleri Allah ve Rasûlü’yle alay gayesi taşımayanları bu davranışlarından dolayı affetsek bile, diğerlerini inkârda ve günah işlemekte ısrarları sebebiyle elbette cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Özür beyan etmeyin, kesinlikle, inandıktan sonra kâfir oldunuz. Eğer bir grubunuzu affetsek de bir grubunuzu da suçlu, azgın oldukları için cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Özür dilemeyiniz!Şüphesiz, inandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir grubu affetsek bile, bir gruba da suç işlemekte olduklarından dolayı azap ederiz.

(Tevbe 66)

Bekir Sadak Meali:

Ozur beyan etmeyin, inandiktan sonra inkar ettiniz. Icinizden bir toplulugu affetsek bile, suclarindan oturu bir topluluga da azap ederiz. *

(Tevbe 66)

Besim Atalay Meali:

Sizler özür dilemeyin, inandıktan sonra, içinizden bir takımını bağışlasak da, günah ettiklerinden bir bölüğe azap ederiz

(Tevbe 66)

Celal Yıldırım Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin. Doğrusu siz imân ettiğinizi (açıkladıktan) sonra küfre saptınız. İçinizden bir topluluğu (tevbeleri sebebiyle) affedersek, diğer bir topluluğu suç ve günahta (İsrar ettiklerinden) dolayı azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin. Doğrusu siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra küfre saptınız. İçinizden bir topluluğu (tevbeleri sebebiyle) affetsek bile, (diğer) bir topluluğu suç ve günahta (ısrar ettiklerinden) dolayı azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlarından ötürü bir topluluğa da azab ederiz.*

(Tevbe 66)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Diyanet Vakfı Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Edip Yüksel Meali:

Özür dilemeyiniz. Siz inandıktan sonra inkar ettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile, suç işlemiş oldukları için bir kısmını cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Elmalılı Orjinal Meali:

Biyhude i'tizar etmeyin, iyman ettiğinizi söyledikten sonra küfürünüzü açığa vurdunuz, içinizden bir kısmını afvedersek bir kısmını cürümlerinde ısrar ettiklerinden dolayı azabımıza uğratacağız

(Tevbe 66)

Elmalılı Yeni Meali:

Sakın boşuna özür dilemeyin, siz iman ettiğinizi söyledikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden bir kısmınızı bağışlasak da, bir kısmına suçlarında ısrar etmelerinden dolayı azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Erhan Aktaş Meali:

Hiç özür dilemeyin! Ant olsun siz inandıktan sonra gerçeği yalanlayarak nankörlük ettiniz. Sizden bir kısmınızı affetsek bile, suç işlemelerinden dolayı bir kısmınıza da azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Gültekin Onan Meali:

Özür belirtmeyin. Siz inandıktan sonra küfrettiniz. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu, günahkar olmaları nedeniyle azablandıracağız.

(Tevbe 66)

Hakkı Yılmaz Meali:

Özür dilemeyin, siz “İman ettik” dedikten sonra kesinlikle küfrettiniz; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile, şüphesiz kendileri günah işleyen kimseler oldukları için azaplandıracağız.

(Tevbe 66)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Özür dilemeyiniz! Muhakkak ki imanlarınızdan sonra kâfir oldunuz. Sizden bir grubu bağışlasak bile, suçlu günahkârlar olmaları nedeniyle bir diğer gruba azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Harun Yıldırım Meali:

“Özür belirtmeyiniz. Siz iman ettikten sonra küfre girdiniz. Sizden bir grubu affetsek bile, suçlugünahkâr olmaları nedeniyle diğer bir grubu azablandıracağız.”

(Tevbe 66)

Hasan Basri Çantay:

(Bihude) özür dilemiye kalkmayın. Siz iman (etdiğinizi ikramdan sonra küfretdiniz. içinizden bir zümreyi afvetsek bile (diğer) bir güruhunu — onlar mücrim (cürümlerinde musir) kimseler oldukları için — azablandıracağız.

(Tevbe 66)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin; îmân etmenizden sonra gerçekten kâfir(liğinizi açığa vurmuş) oldunuz! İçinizden bir kısmını (samîmî tevbelerine binâen) affetsek bile, bir kısmına da gerçekten onlar günahkâr kimseler olduklarından dolayı azâb edeceğiz!

(Tevbe 66)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(65-66) Sorsan onlara mutlaka "Biz sadece dalmıştık ve eğleniyorduk." derler. "Allah ile, ayetleri [mucizeleri] ile ve elçisi ile mi alay ediyordunuz? Özür dilemeyin. inancınızın ardından gerçeği örtmüş oldunuz." de. Sizden bir takımı affetsek, (başka) bir takıma, suçlu olduklarından dolayı azap ederiz.

(Tevbe 66)

Hüseyin Atay Meali:

Özür dilemeyin, şüphesiz, inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir topluluğu bağışlasak da, suç işlemekte olan bir topluluğa da azap ederiz.

(Tevbe 66)

İbni Kesir Meali:

Mazeret beyan etmeyin, gerçekten siz, inanmanızdan sonra küfrettiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, mücrimler oldukları için bir topluluğa azab ederiz.

(Tevbe 66)

İlyas Yorulmaz Meali:

Siz şimdi, Allah kalplerinizdekini açığa vurdu diye kendinizi temize mi çıkarıyorsunuz? (Bunun için) Özür beyan etmeyin, siz açıkça imanınızdan sonra inkar ettiniz. Eğer sizden bir kısmınızı bağışlasak da, işledikleri günahlardan dolayı yinede bir kısmını azaba uğratırız.

(Tevbe 66)

İskender Ali Mihr Meali:

Özür beyan etmeyin. Siz, îmânınızdan sonra inkâr etmiştiniz. Eğer sizden bir grubu affetsek de suçlu olmalarından dolayı bir (diğer) gruba da azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bağış dilemeye kalkışmayın. Çünkü siz inanç getirdikten sonra tanımaz oldunuz. İçinizden bir kısmını bağışlasak bile, bir kısmını yine de azaba uğratacağız. Çünkü onlar suç işlediler.

(Tevbe 66)

Kadri Çelik Meali:

Mazeret beyan etmeyin, siz inandıktan sonra küfre saptınız. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir topluluğa da azap ederiz.

(Tevbe 66)

Mahmut Kısa Meali:

O hâlde, ey münâfıklar! Boşuna mâzeretler sıralayıp özür dilemeye kalkmayın; çünkü siz, iman ettikten sonra, bile bile yeniden kâfir oldunuz! İçinizden bilinçsizce bu konuşmalara katılan veya hatâsını anlayıp hemen tövbe eden bir grubu bağışlasak bile, ısrarla suç işlemeye devam ettikleri için, diğerlerini kesinlikle cezalandıracağız. Bu münâfıkları daha iyi tanıyabilmeniz için, onları iyice deşifre ediyoruz:

(Tevbe 66)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Boşuna özür dilemeyin. Siz imandan sonra ettiniz, inkar! Eh bir kısmınızı affetsek bile suçları sebebiyle diğerine azaba uğratırız

(Tevbe 66)

Mehmet Türk Meali:

“Siz îman ettikten sonra tekrar kâfir olduğunuz için1 boşu boşuna özür dileyip durmayın. Her ne kadar içinizden bir kısmını affetsek bile suçlarında ısrar eden günâhkârlara, mutlaka azap edeceğiz.2 *

(Tevbe 66)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Artık) mazeret uydurmayın. Sizler, inandıktan sonra, kesinlikle kâfir oldunuz. Eğer Biz, aranızdan bir topluluğu affedersek, bir topluluğu (da,) suçlu oluşundan dolayı azaba uğratırız.

(Tevbe 66)

Muhammed Esed Meali:

(Boşuna anlamsız) mazeretler ileri sürmeyin! Böylece sizler düpedüz hakkı inkar etmiş oldunuz, hem de (ondan yana) inancınız(ı açıkladık)dan sonra!" (Bu olayla ilgi derecesine göre) içinizden bir kısmınızın günahını bağışlasak bile, suça gömülüp gitmelerinden ötürü, ötekileri azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sakın özür dilemeyin. İnandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir bölümünüzü bağışlasak bile; suçlu oldukları için bir kısmınızı cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Mustafa Çavdar Meali:

Boşuna mazeret üretmeyin çünkü siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra (bu alaycı tavrınızla) kâfirliğinizi açığa vurmuş oldunuz, biz sizden bazınızı bağışlasak bile diğerlerini günahta ısrar etmelerinden dolayı mutlaka cezalandıracağız.

Bknz: (3/86)»(3/106) - (9/94) - (16/88)»(16/89) - (32/12) - (75/12)»(75/15)

(Tevbe 66)

Mustafa Çevik Meali:

64-67 Münafıklardan bir kısmı da kendileri hakkında Allah’ın bir sûre indirip de kalplerinde olanı açığa çıkaracağından endişe ettiklerini her yerde alaylı bir biçimde anlatıyorlar. Onlara bu haldeyken rastlayıp da ne ile alay ettiklerini sorsan “Önemli bir şey değil, kendi aramızda muhabbet ediyoruz” derler. Sen onlara de ki: “Alay edip durun bakalım! Fakat hiç şüpheniz olmasın ki ortaya çıkmasından endişe ettiğiniz nifak, fitne ve fesadınızı Allah ortaya çıkararak, gerçek kimliğiniz olan münafıklığınızı gözler önüne serecektir. O yüzden boşuna Allah ve Peygamberi ile alay ettiğinizi gizlemeye çalışmayın. Allah, bu tutumundan tevbe ederek İslam’ı yaşamaya yönelenlerinizi bağışlar. Tevbe etmeyenleriniz ise hak ettikleri azap ile cezalandırılacaktır. Bu münafıkların erkekleri de kadınları da aynıdır. İnsanları Allah’ın men ettiği şeyleri yapmaya teşvik eder, doğru yoldan alıkoymaya çalışırlar. Bunların elleri de çok sıkıdır, başkalarını kendileri gibi cimri olmaya ve üstelik Allah’ı unutturmaya çağırırlar. Hiç şüphesiz Allah da onları gözden çıkarmış ve unutmuştur. Bunlar, fasıkların ta kendileridir.

(Tevbe 66)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bahane üretmeyin! Doğrusu siz, inandığınızı (açıkladıktan) sonra da küfre saptınız. Bir kısmınızı suçu savunmalarından dolayı cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Osman Okur Meali:

(Boşuna) özür dilemeyin. Doğrusu siz inandığınızı (açıkladıktan) sonra küfre saptınız. İçinizden bir topluluğu (tevbeleri sebebiyle) affetsek bile, (diğer) bir topluluğu suç ve günahta (ısrar ettiklerinden) dolayı azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

İtizarda bulunmayınız, muhakkak ki, siz imânınızdan sonra kâfir oldunuz. Eğer sizden bir zümreyi (tevbe edeceklerinden dolayı) affedersek, bir gürûhu onlar mücrim kimseler oldukları için azaba uğratacağızdır.

(Tevbe 66)

Ömer Öngüt Meali:

Hiç özür beyan etmeyin! Çünkü siz inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir kısmına da azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Geçersiz mazeretler ileri sürerek kendinizi temize çıkarmaya çalışmayın. Her şey ortada. Siz hakikati açıkça inkâr ettiniz. Hem de inancınızı dile getirdikten sonra! Sizin bir kısmınızı affetsek bile, ‘büyük’ suçları sebebiyle öbürlerine azap ederiz.”

(Tevbe 66)

Sadık Türkmen Meali:

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir topluluğu affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir topluluğa azap edeceğiz.

(Tevbe 66)

Seyyid Kutub Meali:

Uydurma bahaneler ileri sürmeyiniz. İman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Bir kısmınızı affetsek bile, ağır suçlu olduklarından dolayı diğer kısmınızı azaba çarptıracağız.

(Tevbe 66)

Suat Yıldırım Meali:

"Ey münafıklar! Hiç boşuna özür dilemeyin. Gerçek şu ki: Siz iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, içinizdeki inkarı açığa vurdunuz. Sizden bir kısmınızı, (tövbeleri veya alay etmemeleri sebebiyle) affetsek de, bir kısmını suçlarında ısrar etmelerinden dolayı cezalandıracağız."

(Tevbe 66)

Süleyman Ateş Meali:

Hiç özür dilemeyin, siz inandıktan sonra inkar ettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile suç işlediklerinden dolayı bir kısmına da azab edeceğiz.

(Tevbe 66)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sakın bahane üretmeyin; siz inanıp güvendikten sonra kafir oldunuz. İçinizden bir kesimini bağışlasak bile, bir kesimini cezalandıracağız. Çünkü onlar suçludurlar.

(Tevbe 66)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Boşa mazeret uydurmayın, inandığınızı söyledikten sonra inkar ettiniz. Bir kısmınızı affetsek bile, günahkar oldukları için diğerlerini cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Şaban Piriş Meali:

Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra inkar ettiniz. İçinizden bir kısmınızı bağışlasak bile; suçlu oldukları için bir kısmınızı cezalandıracağız.

(Tevbe 66)

Talat Koçyiğit Meali:

Boşuna özür dilemeyin; zira siz, îmanınızdan sonra küfrettiniz. İçinizden bir zümreyi affetsek bile, suçlu olmaları dolayısıyla bir zümreye de azâb ederiz.

(Tevbe 66)

Tefhimul Kuran Meali:

Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra küfre saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu, günahkâr olmaları nedeniyle azablandıracağız.

(Tevbe 66)

Ümit Şimşek Meali:

Hiç özür beyan etmeyin. Siz imanınızdan sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizin bir kısmınızı affetsek de, diğer bir kısmınızı, suçlarında ısrar etmeleri yüzünden azaplandırırız.

(Tevbe 66)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Özür beyan etmeyin; imanınızdan sona küfre saptınız. İçinizden bir grubu affetsek bile diğer bir grubu, günaha batmış kişiler oldukları için azaba uğratacağız.

(Tevbe 66)