9. Tevbe Suresi / 69.ayet

(Ey Münafıklar) Siz de tıpkı sizden önce gelip geçen kâfirler gibisiniz. Üstelik onlar güç ve kuvvet bakımından sizden daha üstün servet ve nüfus bakımından sizden daha fazlaydılar. Onlar paylarına düşen dünyalıklarla sefa sürdüler, siz de payınıza düşen ile dünyada sefa sürüyorsunuz, tıpkı sizden öncekilerin sefa sürdüğü gibi, onların batıl bataklığına düştüğü gibi siz de batılın bataklığına saplandınız. İşte bu tiplerin dünyada yaptıkları, ahirette boşa gitmiştir ve işte onlar gerçekten kaybedenlerdir.

Bknz: (10/62)(18/103)»(18/107)(28/77)(34/35)(47/1)(57/16)

Mustafa Çavdar Meali

Tevbe 69 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Siz de, sizden öncekilere benziyorsunuz; onlar, kuvvetçe daha ileriydi sizden, malları, evlatları da daha fazlaydı. Nasibiniz kadar faydalanmak istediniz, nitekim sizden öncekiler de nasipleri kadar faydalanmak istediler ve onlar nasıl kafirliğe daldılarsa siz de daldınız. Yaptıkları iş, dünyada da boşa gitti, ahirette de ve onlardır ziyankarların ta kendileri.

(Tevbe 69)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Aynen) Sizden öncekiler (münafıklar ve kâfirler) gibisiniz. (Sonunuz da onlar gibi olacaktır.) Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar (dünyalıktan) kendi paylarıyla yararlanmaya (ve zevku sefa içinde yaşamaya) baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve şehvet batağına) dalanlar gibi (gaflet ve dalâlete) daldınız. (Daha önce dünyalık nimet ve fırsatlardan kendi paylarına düşenlerle şımarıp haksızlık ve ahlâksızlık yolunda nefsani arzularına tapındıkları gibi, maalesef sizler de hayır yolunda kullanmak üzere size verilenlerle şeytani gurura ve duygularınıza kapıldınız; bâtıla kayanlarla beraber siz de sapkınlığa battınız) . İşte onların dünyada ve ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey münafıklar! Sizler tıpkı kendinizden evvel yaşayıp giden, münafık kimseler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe sizden daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar. Onlar bu dünyadan kendi paylarını aldılar. Siz de kendi payınızı alıp yararlandınız; tıpkı sizden öncekilerin paylarını aldıkları gibi. Ve işte siz de, tıpkı onlar gibi çürük ve asılsız davalara dalıp gittiniz. İşte bunların amelleri hem dünyada, hem de ahirette boşa gitti ve işte bunlardır kaybedenler.

(Tevbe 69)

Adem Uğur Meali:

(Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir.

(Tevbe 69)

Ahmet Hulusi Meali:

Sizden önceki kimseler gibi (tıpkı)... Onlar kuvvet olarak sizden çok daha güçlüydüler... Zenginlik ve evlatlar itibarıyla (sizden) daha çoktular... Nasipleri kadarıyla dünya nimetlerinden faydalandılar... Sizden öncekilerin kendi nasipleriyle faydalandıkları gibi; siz de kendi nasibinizle faydalandınız; onların daldıkları gibi siz de daldınız! İşte bunların dünyada da, gelecekte de yaptıkları boşa gitmiştir... İşte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Ahmet Tekin Meali:

Siz de tıpkı sizden önce yaşayıp helâk olmuş milletler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, malları, servetleri ve evlâtları sizinkilerden daha çoktu. Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler paylarına düşen kadarıyla nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de onlar gibi payınıza düşen kadarıyla zevk sürmeye baktınız. Siz de, sizden önce batağa, çürük ve asılsız davalara dalanlar gibi batağa daldınız. İşte onların amelleri dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da boşa gitmiştir. Onlar, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Ahmet Varol Meali

(Ey münafıklar!) Siz de, sizden öncekiler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlüydüler ve malları da, çocukları da sizinkilerden daha çoktu. Onlar (dünyadan) paylarına düşenden yararlanmaya baktılar. Sizden öncekilerin paylarına düşenden yararlandıkları gibi siz de kendi payınızdan yararlandınız. Aynı şekilde onların (batıla ve dünya zevklerine) daldıkları gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir ve zarara uğrayanlar da onlardır.

(Tevbe 69)

Ali Bulaç Meali:

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Siz ey münafıklar, kendinizden öncekiler gibisiniz. Üstelik onlar, kuvvetçe sizden daha çetin, mal ve evlâd bakımından sizden daha çok idiler. Dünya hayatından nasîbleri kadar zevk sürmeğe bakmışlardı. İşte sizden öncekiler, nasibleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız; siz de o bataklığa dalanlar gibi daldınız. İşte bunların, dünya ve âhirette, bütün amelleri boşa gitmiştir. İşte bunlar, hüsranda kalanlardır.

(Tevbe 69)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sizden öncekiler gibi. Üstelik onlar, sizden daha güçlüydü, malları ve çocukları daha çoktu; paylarına düşenden yararlandılar. Siz de sizden öncekilerin kendi paylarına düşenden yararlandığı gibi, kendi payınıza düşenden yararlandınız ve dalanlar gibi dalıp gittiniz. Onların yaptıkları boşa gitmiştir; yitime uğrayanlar, işte onlardır.

(Tevbe 69)

Ali Ünal Meali:

İşte böyle, ey münafıklar ve kâfirler! Tıpkı sizden önce gelip de helâk olup gitmiş topluluklar gibi. Bir farkla ki onlar, sizden daha güçlü, malları ve evlâtlarının çokluğu bakımından sizden daha ileride idi. Onlar, bu dünyada paylarına düşen nimet ölçüsünde zevk sürmeye baktılar; nasıl sizden öncekiler böyle paylarına düşen nimet ölçüsünde zevk sürmeye baktılarsa, nitekim siz de payınıza düşen nimetler ölçüsünde zevk sürmeye kalktınız ve hep birlikte (oyun ve eğlence) bataklığına dalanlar gibi siz de daldınız. O münafık ve kâfirlerin bütün yaptıkları, dünyada da Âhiret’te de heder olup gitti. İşte öyleleridir bütün bütün kaybedip kendilerini helâke atanlar.

(Tevbe 69)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Sizden önceki toplumlar gibi… Kuvvet yönünden sizden daha şiddetli, mal ve evlat yönünden daha bollukta idiler. Hayattan kendilerine düşen payla yaşadılar. Siz de onların yaşadığı gibi, payınızla yaşadınız, onların daldığı gibi siz de daldınız. İşte onların bütün yaptıkları, dünya ve ahirette boşa çıktı. Ve asıl zarar edenler onlardır.

(Tevbe 69)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ey münafıklar, siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mal ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Onlar kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi, siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı onların zevke dalıp gittiği gibi, siz de zevke dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır. Asıl ziyana uğrayanlar da onlardır.

(Tevbe 69)

Bekir Sadak Meali:

Ey ikiyuzluler! Siz, sizden once daha kuvvetli, mallari ve cocuklari daha cok olup, hisselerince bunlardan faydalanan kimseler gibisiniz. Sizden oncekiler, hisselerince faydalandiklari gibi siz de hissenizce faydalandiniz ve onlarin batila daldiklari gibi siz de daldiniz. Iste bunlar dunyada ve ahirette isleri bosa cikanlardir, iste bunlar mahvolanlardir.

(Tevbe 69)

Besim Atalay Meali:

Münafıklar! Sizden öncekiler gibisiniz, onlar sizden çok güçlüydü, daha çoktu oğulları, malları, paylariyle gönendiler, sizden öncekilerin gönendikleri gibi, paylarınızla sizler de gönendiniz, onlar nice dalmışlarsa, siz de öyle daldınız, hem dünyada, hem ahrette onların işi bitik, işte bunlar ziyandalar

(Tevbe 69)

Celal Yıldırım Meali:

(Ey münafıklar!) sizin durumunuz, sizden öncekilerin durumuna benzer. (Ne var ki) onlar sizden daha güçlü, mal ve evlâd bakımından daha çok (imkânlara sahip) idiler. Kendi paylarından yararlanmaya (zevk almaya) çalıştılar; sizden öncekiler (dünyalıktan) kendi paylarından yararlanmak istedikleri gibi siz de kendi (nifak) payınızdan yararlanıp (zevk almak) istediniz, (böyle bir bataklığa) dalanlar gibi daldınız, işte bunların amelleri hem Dünya'da, hem Âhiret'te boşa gitmiştir ve işte ziyana uğrayanlar bunlardır.

(Tevbe 69)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Onlara de ki:) “Sizler de sizden önce yaşayıp gitmiş kimseler gibisiniz. Onlar (kendi zamanlarında) kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar. Onlar (bu dünyadan) kendi paylarını aldılar; siz de sizden öncekilerin kendi paylarını aldıkları gibi kendi payınızı alıp yararlandınız ve onlar gibi (dünya zevklerine) dalıp gittiniz. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir ve onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ey ikiyüzlüler! Siz, sizden önce daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olup, hisselerince bunlardan faydalanan kimseler gibisiniz. Sizden öncekiler, hisselerince faydalandıkları gibi siz de hissenizce faydalandınız ve onların batıla daldıklarıgibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve ahirette işleri boşa çıkanlardır, işte bunlar mahvolanlardır.

(Tevbe 69)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Ey münafıklar!), siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Diyanet Vakfı Meali:

(Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir.

(Tevbe 69)

Edip Yüksel Meali:

Tıpkı sizden öncekilere benziyorsunuz; sizden daha güçlüydüler, sizden daha çok mal ve çocuklara sahiptiler. Kendilerine düşen paydan hoşlandılar, sizden öncekilerin kendi paylarından hoşlanmaları gibi siz de kendi payınızdan hoşlandınız. Kendilerini kaptıranlar gibi siz de kaptırdınız. Onlar, işleri dünya ve ahirette boşa çıkmış kimselerdir. Onlar, kaybedenlerdir.

(Tevbe 69)

Elmalılı Orjinal Meali:

Sizden evvelkiler gibi ki kuvvetce sizden daha çetin, mal ve evladca sizden daha çok idiler de dünya hayatından kısmetleriyle zevk sürmeğe bakmışlardı, o sizden evvelkiler kısmetleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız, siz de o batağa dalan gibi daldınız, işte bunların Dünya ve Ahırette bütün amelleri heder oldu ve işte bunlar hep o husran içinde kalanlardır

(Tevbe 69)

Elmalılı Yeni Meali:

Sizden öncekiler gibisiniz, onlar kuvvetçe sizden daha çetindiler, malları ve çocukları daha çoktu; dünya hayatından paylarına düşenlerle zevk sürmeye bakmışlardı. Sizden öncekiler paylarına düşenlerle nasıl zevk sürmek istedilerse siz de aynı şekilde payınıza düşenle zevk sürmeye baktınız ve o batağa dalanlar gibi siz de daldınız. İşte bunların dünyada da ahirette de bütün yaptıkları boşa gitti. İşte bunlar, hep hüsran içinde kalanlardır.

(Tevbe 69)

Erhan Aktaş Meali:

Tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Onlar; kuvvetçe sizden daha güçlü, mal ve evlat bakımından sizden daha çoktular. Onlar, payları kadar bundan yararlandılar. Sizden öncekilerin paylarınca yararlandıkları gibi siz de payınızca yararlandınız. Ve onların daldığı[1] gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar hüsrana uğrayanlardır.

1)Dünyaya bağlandıkları gibi.

(Tevbe 69)

Gültekin Onan Meali:

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Hakkı Yılmaz Meali:

Siz de tıpkı kendinizden önceki, sizden daha güçlü-kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlıklı ve de paylarına düşen kadar yararlanan kimseler gibisiniz. İşte siz de, sizden öncekiler paylarına düşen kadarıyla nasıl yararlanmak istedilerse siz de onlar gibi payınıza düşen kadarıyla yararlanmak istediniz. Siz de dalanlar gibi daldınız. İşte bunların, dünyada ve âhirette amelleri boşa gitti ve işte bunlar, kayba/zarara uğrayıp acı çeken kimselerin ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Sizden önceki (münafık ve kâfirler) gibisiniz. Onlar sizden daha kuvvetli, malları ve evlatları da daha fazlaydı. Onlar nasiplerince zevküsefa sürdüler. Sizler de sizden öncekilerin nasiplerince zevküsefa sürdükleri gibi nasibinizce zevküsefa sürüyorsunuz. Ve onların dalıp gittikleri gibi (dünyanın oyun ve eğlencesine) daldınız. Bunların tüm amelleri dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. Ve bunlar, hüsrana uğrayan kimselerdir.

(Tevbe 69)

Harun Yıldırım Meali:

Siz de kendinizden öncekiler gibisiniz. Halbuki onlar kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa çıkmıştır. İşte onlar zarara uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Hasan Basri Çantay:

(Ey münafıklar) siz de tıbkı kendinizden evvelkiler gibisiniz. (Halbuki) onlar kuvvetçe sizden daha yamandı, malları, evladları daha çokdu. (Bu dünyadaki) nasıybleri kadar (zevkden) faidelenmek istediler. İşte sizden evvelkiler nasıl öyle nasıyblerince yaşamak istedilerse siz de yine kısmetinizce (zevkden) faide aradınız. Siz de (o batağa) dalanlar gibi daldınız. Onların dünyada da, ahiretde de yapdıkları boşa gitdi. İşte bunlar da husran içinde kalanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Ey münâfıklar! Siz de) sizden öncekiler gibisiniz; (hâlbuki onlar) kuvvetçe sizden daha şiddetli, mallar ve çocuklar cihetiyle daha çok idiler. Böylece (onlar dünyadan) kendi nasibleriyle faydalanmak istediler; sizden öncekiler kendi paylarına düşenle nasıl zevk sürmek istedilerse, artık siz de kendi kısmetinizle faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi (siz de o batağa) daldınız. İşte onlar dünya ve âhirette amelleri boşa gidenlerdir. Ve yine onlar gerçekten hüsrâna uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Sizden öncekilere [söz verdiği] gibi. Onlar kuvvet olarak sizden daha güçlü; mallar ve çocuklar bakımından çoktu, kendi paylarından faydalanmak istediler. Sizden öncekilerin, kendi paylarından faydalanmak istediği gibi, siz de kendi paylarınızdan faydalanmak istediniz. (yalanlamaya ve boş şeylere) dalmış olanlar gibi (yalanlamaya ve boş şeylere) daldınız. İşte onların eylemleri dünyada [ilk hayatta] ve ahirette [son hayatta] boşa çıkmıştır. İşte onlar, kaybedenlerin ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Hüseyin Atay Meali:

Siz de, sizden daha kuvvetli, malları ve çocukları daha çok olan sizden öncekiler gibisiniz. Onlar paylarına göre zevklerine düştüler. Sizden öncekiler paylarına göre zevklendikleri gibi siz de paylarınıza düşenle zevk sürüyorsunuz. Onların dalışları gibi siz de daldınız. Bunlar, şimdikinde ve sonrakinde işleri boşa çıkacak olanlardır. İşte, onlar kaybedenlerdir.

(Tevbe 69)

İbni Kesir Meali:

Sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvet bakımından sizden daha yaman, mallar ve çocuklar bakımından çoktular. Onlar hisselerince bundan faydalandılar. Sizden öncekiler hisselerince faydalandıkları gibi, siz de hissenizce ondan faydalandınız ve onların daldığı gibi siz de daldınız. İşte onların yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar, hüsrana uğrayanların kendileridir.

(Tevbe 69)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlatça sizden daha zengin olanlar, paylarına düştüğü kadarını geçimlik olarak elde ettiler. Sizden öncekilerin paylarına düşeni elde ettikleri gibi, sizde kendi payınıza düşen kadarını geçimlik olarak elde ettiniz. Sonra faydasız şeylerle uğraşanlar gibi, sizde boş ve faydasız şeylerle vakit geçirdiniz. İşte böyle yapanların dünya hayatında yaptıkları, hem bu dünyada, hemde ahirette boşa gitmiştir. Ziyana uğrayanlar işte bunlardır.

(Tevbe 69)

İskender Ali Mihr Meali:

Sizden önceki kimseler gibisiniz. Kuvvet olarak, mal ve evlât olarak daha çoktular, sizden daha kuvvetli idiler (oldular). Böylece nasipleri kadar faydalandılar (metalandılar), sizden önceki kimselerin kendi nasipleri kadar faydalandığı gibi siz de nasibiniz kadar faydalandınız. Ve (dünya metaına) dalanlar gibi siz de daldınız. İşte onlar, onların amelleri heba oldu (boşa gitti). İşte onlar, hüsrana uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Oysaki onlar sizden daha güçlü kimselerdi, onların malları, çocukları sizinkinden daha çoktu. Kendilerine düşenden yararlanmak istemişlerdi. Öyleyse sizden öncekiler kendilerine düşenden nasıl yararlandılarsa siz de size düşenden öylece yararlandınız. Siz de onlar gibi daldınız. Bu gibilerin bu dünyada işledikleri de, öbür dünyadakiler de boşa gitti. İşte onlar kendilerine yazık edenlerdir.

(Tevbe 69)

Kadri Çelik Meali:

Sizden önceki (münafık ve kâfir) kimseler gibi (hareket etmektesiniz). Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çok idiler. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlandıkları gibi kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya) dalanlar gibi (dünyaya) daldınız. İşte onların dünya ve ahirette bütün amelleri boşa çıkmıştır. İşte onlar hüsrana uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Mahmut Kısa Meali:

Ey münâfıklar! Şu hâlinizle, tıpkı sizden önceki ikiyüzlüler gibisinizve sonunuz da onlardan farklı olmayacaktır. Üstelik onlar, sizden daha güçlü, daha zengin ve daha kalabalıktılar. Bu nîmetleri bahşeden Allah’a kulluk edecekleri yerde, dünya malından paylarına düşenle keyif sürmeyi tercih ettiler. İşte, sizden öncekiler nasıl paylarına düşen nîmetlerle zevk. ü sefa sürdülerse, siz de onların hâlinden hiç ibret almadan, payınıza düşenlerle gününüzü gün ediyor, onların Allah’ı unutup kötülüklere daldıkları gibi, siz de dalıp gidiyorsunuz. İşte, dünyaya ve âhirete yönelik tüm yaptıkları boşa gidenler bunlardır ve her şeylerini kaybedip ziyana uğrayanlar da, yine bunlardır.

(Tevbe 69)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Varlıkla, evlatla siz de, sizden öncekilere benziyorsunuz. Ama onlar Bu bakımdan (mal-evlat) daha fazlaydı. Faydalanmak istediler Ellerindeki imkan kadar, paylarını almaya baktılar. Siz de benzer Tedariğe kalktınız. Kendi paylarınızla yararlanma çabasındasınız sizler Elbet siz de dünyaya dalanlar gibi dalıp gittiniz. İşte ey müfıklar! Var olan amelleri hem dünyada hem de ahirette boşa gitmiştir.

(Tevbe 69)

Mehmet Türk Meali:

(Ey münâfıklar!) Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz. Hâlbuki onların gücü, sizden daha fazla, malları ve çocukları, sizden daha çok idi. Onlar, (bu dünyadan) paylarına düşeni aldılar. Sizden öncekiler nasıl paylarına düşeni aldılarsa siz de payınıza düşeni aldınız ve böylece, (onların bâtıla) dalıp gittikleri gibi, siz de (bâtıla) dalıp gittiniz. İşte bunlar, dünyada da âhirette de bütün yaptıkları boşa giden ve gerçekten hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Ey münafıklar! Bu azap,) sizden öncekilere (verilen azap) gibi olacak. Onlar sizden daha güçlü, malları ve evlatları (da sizden) daha fazla olanlardı. Onlar nasiplerince faydalandılar. Sizden öncekilerin nasiplerince faydalandıkları gibi, siz (de) nasibinize göre faydalandınız. Onların alay edip eğlendikleri gibi, sizler (de) alay edip eğlendiniz. Bu dünyada ve ahirette yaptıkları boşa çıkacak olanlar, (işte) onlardır. İşte hüsrana uğrayanlar (da,) onlardır.

(Tevbe 69)

Muhammed Esed Meali:

(Onlara de ki: "sizler de) sizden önce yaşayıp gitmiş (münafık) kimseler gibisiniz. Onlar kuvvetçe sizden daha güçlü, servetçe daha zengin ve sayıca daha kalabalıktılar; onlar (bu dünyadan) kendi paylarını aldılar; siz de kendi payınızı alıp yararlandınız; tıpkı sizden öncekilerin kendi paylarını aldıkları gibi: Ve işte siz de, tıpkı onlar gibi, çürük ve asılsız davalara dalıp gittiniz. (Geçmişte de, gelecekte de) işte bu tür kimselerdir, yapıp ettikleri bu dünya hayatında da öte dünyada da boşa gitmiş olanlar; ve işte böyleleridir, kaybedenler!

(Tevbe 69)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ey ikiyüzlüler, siz, sizden önce daha güçlü, malları ve çocukları daha çok olup, paylarınca bunlardan yararlanan kimseler gibisiniz. Sizden öncekiler, paylarınca yararlandıkları gibi siz de payınızca yararlandınız ve onların batağa daldıkları gibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve ahirette işleri boşa gidenlerdir. İşte bunlar yıkıma uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Mustafa Çavdar Meali:

(Ey Münafıklar) Siz de tıpkı sizden önce gelip geçen kâfirler gibisiniz. Üstelik onlar güç ve kuvvet bakımından sizden daha üstün servet ve nüfus bakımından sizden daha fazlaydılar. Onlar paylarına düşen dünyalıklarla sefa sürdüler, siz de payınıza düşen ile dünyada sefa sürüyorsunuz, tıpkı sizden öncekilerin sefa sürdüğü gibi, onların batıl bataklığına düştüğü gibi siz de batılın bataklığına saplandınız. İşte bu tiplerin dünyada yaptıkları, ahirette boşa gitmiştir ve işte onlar gerçekten kaybedenlerdir.

Bknz: (10/62) - (18/103)»(18/107) - (28/77) - (34/35) - (47/1) - (57/16)

(Tevbe 69)

Mustafa Çevik Meali:

68-70 Münafık erkek ve kadınlarla birlikte, müşrik ve kâfir olduklarını ilan eden erkek ve kadınlara, Allah içlerinde devamlı kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. Allah onları lanetlemiş, hak ettikleri ateşe mahkûm etmiştir. Onlara de ki: “Ey münafıklar! Siz de tıpkı sizden öncekiler gibi ikiyüzlü yaşamaktasınız. Üstelik onlar sizden güçlü, mal-mülk ve evlat bakımından sizden çok da üstün idiler. Onlar da kısacık dünya hayatlarında Allah’ın davetine sarılmak yerine basit ve geçici çıkarları, zevkleri tercih edip âhireti hiç hesaba katmadan geçip gittiler. Şimdi siz de payınıza düşen nimetleri onlar gibi boşu boşuna harcayıp tüketiyorsunuz.” Oysa onların dünyada yaptıklarının hepsi boşa gitti, âhirette ise hüsrana uğrayıp hak ettikleri azapla cezalandırılacaklar. Hâlbuki onlara da kendilerinden önce yaşamış olan Nûh, Âd, Semûd ve İbrahim’in kavminin, Medyen halkının ve onlara benzeyen toplulukların başlarına gelenlerin haberleri de ulaştırılmıştı. Onları da peygamberleri -tıpkı sizin uyarıldığınız gibi- Allah’ın âyetleri ile uyarmış, yaratılış sebeplerine uygun hayat nizamı ile yaşamaya davet etmişti. Ancak onlar da uyarıları dikkate almadılar, böylece dünyada başlarına gelenlere ve âhirette karşılaşacakları azaba kendileri sebep oldular. Allah onlara zulmetmedi, onlar Allah’a başkaldırarak kendi kendilerine zulmettiler.

(Tevbe 69)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(De ki onlara): "(Siz de) tıpkı sizden önceki (ikiyüzlüler) gibisiniz. Onlar kuvvet bakımından sizden daha güçlüydüler, servet ve sayıca daha fazlaydılar; fakat bu dünyadan paylarına düşenle safa sürmeyi seçtiler; siz de kendi payınıza düşenle safa sürmeyi seçtiniz; tıpkı sizden öncekilerin kendi paylarına düşenle safa sürmeyi seçtikleri gibi: sonunda siz de aynı onlar gibi batılın bataklığına saplandınız. Önünde de sonunda da, bu tür kimselerin çabaları boşa gidecektir; sonunda kaybedecek olan da bunlardır.

(Tevbe 69)

Osman Okur Meali:

(Ey münafıklar! Sizde) sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler. Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar. İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, sizde payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi sizde daldınız. İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir.

(Tevbe 69)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

(Ey münafıklar!) Siz de evvelkiler gibi ki, onlar sizden kuvvetçe daha şiddetli idiler ve emval ve evlatça daha ziyâde idiler. Artık onlar kendi nâsipleriyle faidelendiler. Siz de kendi nâsibinizle faidelenmek istediniz, o sizden evvelkilerin kendi nâsipleriyle faidelendikleri gibi ve siz de bâtıla dalanlar gibi dalıverdiniz. İşte onların amelleri dünyada ve ahirette bâtıl oldu ve işte ziyana uğramış olanlar da onlardır.

(Tevbe 69)

Ömer Öngüt Meali:

Siz de tıpkı kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlıklı idiler. Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kısmetlerine düşen kadarıyla nasıl zevk sürmek istedilerse, siz de onlar gibi kısmetinize düşen kadarıyla zevk sürmeye baktınız, siz de sizden önce (batağa) dalanlar gibi (batağa) daldınız. İşte bunların dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve işte bunlar hep hüsran içinde kalanlardır.

(Tevbe 69)

Ömer Sevinçgül Meali:

‘Ey münafıklar!’ Siz de sizden öncekiler gibisiniz! Onlar size oranla daha kuvvetli, servetçe daha zengin, çocuk sayısı bakımından daha çoktular. Onlar, nasipleri oranında bunlardan faydalandılar. Sizden öncekilerin faydalanması gibi, siz de nasibiniz oranında faydalandınız. Sonunda, onlar gibi siz de anlamsız kurgularınıza dalıp gittiniz. Onların yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa gitti. İşte bunlar zarar edenlerin ta kendileridir!

(Tevbe 69)

Sadık Türkmen Meali:

(Ey münafıklar!) Siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi, siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi siz de daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Seyyid Kutub Meali:

Ey münafıklar, siz de sizden önce yaşamış ve sizden daha güçlü, daha zengin ve daha çok sayıda çocuklu olup paylarına düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapılan kimseler gibi davrandınız, bu kimseler nasıl paylarına düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapıldılar ise, siz de öylece payınıza düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapıldınız, vaktiyle eğriliğe dalanlar gibi siz de eğriliğe daldınız. Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş kimselerdir. Onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir.

(Tevbe 69)

Suat Yıldırım Meali:

Ey münafıklar! Sizin durumunuz tıpkı sizden önce helak olan ümmetlerin durumuna benzer. Üstelik onlar kuvvetçe sizden daha güçlü olup, malları daha fazla, evlatları daha çoktu. Onlar bu dünyadaki nasipleri kadar zevk almak istediler. İşte sizden öncekiler nasıl öyle nasiplerince yaşamak istedilerse, siz de yine kısmetinizce zevk almak istediniz. Siz de o batağa dalanlar gibi daldınız. Onların yaptıkları işler, hem dünyada hem de ahirette boşa gitti. İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileri oldular.

(Tevbe 69)

Süleyman Ateş Meali:

(Siz de), sizden öncekiler gibi (yaptınız). Onlar kuvvetçe sizden daha yaman, mal ve evladça sizden daha çok idiler. Onlar, (dünya malından) kendi paylarına düşenle zevklerine baktılar, sizden öncekilerin, (dünyadan) kendi paylarına düşenle zevklerine baktıkları gibi, siz de kendi payınıza düşenle zevkinize baktınız ve (batıla) dalanlar gibi siz de(batıla) daldınız. Onlar, eylemleri, dünya ve ahirette boşa gitmiş kimselerdir ve ziyana uğrayanlar da onlardır.

(Tevbe 69)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Siz de öncekiler gibisiniz. Ama onlar sizden güçlüydüler. Malları ve evlatları daha çoktu. Kendi paylarından yararlanmaya baktılar. Öncekiler kendi paylarından nasıl yararlandılarsa sizde kendi payınızdan o şekilde yararlanmaya baktınız. Onların dalıp gittikleri gibi siz de dalıp gittiniz. Yaptıkları, dünyada da ahirette de boşa gitti. Umduğunu bulamayacaklar. Zarar edenler işte onlardır.

(Tevbe 69)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Siz de, sizden önceki münafık kimseler gibisiniz. Onlar sizden daha güçlü, daha zengin ve daha kalabalıktı. Onlar dünyadaki paylarını aldılar. Sizden öncekiler kendi paylarına düşenle sefa sürdükleri gibi, siz de kendi payınıza düşenle sefa sürdünüz. Siz de onlar gibi bâtıla daldınız. İşte böyle kimselerin yaptığı dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir; kaybedenler de onlardır.

(Tevbe 69)

Şaban Piriş Meali:

Sizden daha kuvvetli malları ve evlatları daha çok olanlar gibi... Nasipleri kadar yaşadılar. Siz, öncekilerin nasiplerinden istifade ettikleri gibi siz de nasibinize düşenden yararlandınız. Onların daldıkları gibi siz de daldınız. İşte bunlar dünyada ve ahirette yaptıkları boşa gidenlerdir. İşte bunlar mahvolanlardır.

(Tevbe 69)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey münâfklar!) Siz, sizden daha kuvvetli olan, daha çok mal ve evlâdları bulunan ve bu sebeple nasîblerince bunlardan faydalanan sizden öncekiler gibisiniz. Onların, kendi nasîblerince dünya lezzetlerinden faydalandıkları gibi, siz de kendi nasîbinizce bunlardan faydalandınız. Onların bâtıla daldıkları gibi, siz de daldınız, işte bunlar, dünya ve âhirette amelleri boşa gidenlerdir. İşte asıl hüsrana uğrayanlar da bunlardır.

(Tevbe 69)

Tefhimul Kuran Meali:

Sizden önceki (münafıklar ve kâfirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

(Tevbe 69)

Ümit Şimşek Meali:

Siz de, ey münafıklar, sizden öncekiler gibisiniz. Hattâ onlar daha da güçlüydüler; malları ve evlâtları daha fazlaydı. Nihayet onlar bu dünyadan nasiplerini aldılar. Sizden öncekiler nasıl nasiplerini aldılarsa, siz de öylece nasibinizi aldınız ve o batağa dalanlar gibi siz de daldınız. Öylelerinin yaptıkları dünyada da, âhirette de boşa çıkmıştır. Onlar hüsrana düşenlerin tâ kendileridir.

(Tevbe 69)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır. İşte böyleleri hüsrana batmıştır.

(Tevbe 69)