O halde, sen onları dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak.
Bknz: (3/178)
O halde, sen onları dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak.
Bknz: (3/178)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Öyleyse Sen onları (İlahi bir inkılâpla tepetaklak yıkılacakları ve darbeye) çarpılıp derbeder olacakları günlerine kavuşuncaya kadar (kendi halleri ve hileleriyle baş başa) bırak (ve sabırla sonlarını bekleyiver).
(Tur 45)Artık korkudan bayılacakları güne kavuşuncaya kadar bırak onları, ne yaparlarsa yapsınlar.
(Tur 45)Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Bırak onları, dehşeti yaşayacakları (ölüm) günlerine kavuşuncaya kadar!
(Tur 45)Artık ölecekleri, helâk edilecekleri, savaş meydanlarında öldürülecekleri güne kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
(Tur 45)O halde (Ey Rasûlüm), bırak onları; tâ o çarpılacakları (ölüm) günlerine kadar...
(Tur 45)O bakımdan, yedikleri darbe ile cansız yere düşecekleri güne kavuşacakları âna kadar bırak onları.
(Tur 45)Artık içinde bayılacakları gün ile karşılaşacaklarına kadar, onları bırakıver.
(Tur 45)Artık, çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak!
(Tur 45)Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.
(Tur 45)Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak. *
(Tur 45)Artık onları cezalandırılacakları güne kavuşuncaya kadar kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
(Tur 45)Artık onları, baygın düşüp yıkılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
(Tur 45)(Madem inanmıyorlar, öyleyse) çarpılıp düşecekleri günle karşılaşıncaya kadar, onları kendi hâllerine bırak.
(Tur 45)Şimdi onları, baygın düşüp yıkılacakları günleri ile karşılaşana kadar bırak.
(Tur 45)(Ey Habîbim!) Artık, içinde çarpılacakları günlerine (kıyâmete) kavuşuncaya kadar onları (kendi hâllerine) bırak!
(Tur 45)(45-46) O halde, kendisinde çarpılacakları günleriyle yani kendileri yardım olunmaz bir haldeyken, hilelerinin kendilerine hiçbir şekilde yeterli olmayacağı gün ile kendileri karşılaşıncaya kadar kendilerini bırak.
(Tur 45)45-46 Çarpılacakları güne ulaşmalarına kadar onları bırak. O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.
(Tur 45)Artık onları, helâk olacakları günlerine kavuşuncaya kadar terket.
(Tur 45)Artık onları cezaya çarpılacakları güne kavuşuncaya kadar kendi başlarına bırak.
(Tur 45)Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
(Tur 45)Öyleyse, ey Müslüman! Onları inandırmak için mûcizeler peşinde koşma! Kur’an’ın beyânına inanmıyorlarsa bırak onları, dehşetle çarpılacakları Hesap Günü ile karşılaşıncaya kadar inkâr bataklığında bocalayıp dursunlar!
(Tur 45)Resulüm O halde sen onları, çarpılacakları güne kavuşuncaya kadar bırak gitsinler.
(Tur 45)(Ey Muhammed!) Öyleyse sen, helâk olacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
(Tur 45)Öyleyse üzerlerine yıldırım düşürüleceği günü görünceye kadar kendilerini terk et.
(Tur 45)Bundan böyle, dehşete kapılacakları (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak onları!
(Tur 45)Artık sen çarpılacakları güne erişinceye kadar onları kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Bknz: (3/178)
(Tur 45)44-47 Müşrik ve kâfir kalmakta inatla direnenler, “Gökten üzerimize taş yağdır da görelim” diye seninle alay ederlerken, üzerlerine gökten bir parçanın düştüğünü görecek olsalar yine de inanmaz, “Bu olsa olsa üzerimize doğru gelmekte olan yoğun bir bulut kütlesidir.” derler. Ey Peygamber! Gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkayan, şirki ve küfrü tabiatları haline getirip kendilerini şartlandırmış bu kimseleri, helak olacakları güne kadar kendi hallerine bırak, bataklıklarında debelenip dursunlar. O Gün geldiğinde sana kurdukları tuzaklarının, attıkları iftiraların, kibirlenip büyüklük taslamış olmanın pişmanlığını duyacaklar fakat artık çok geç kalmış olacaklar. Bunların âhirette çekecekleri cehennem azabından önce, dünyada da çekecekleri cezaları vardır. Fakat onların çoğu dünyada başlarına gelen azabın tercih ettikleri hayat nizamı ve ahlak sebebiyle olduğunun bilincinde değiller.
(Tur 45)Artık onları, dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak!
(Tur 45)Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır.
(Tur 45)Öyleyse bırak onları, dehşete düşecekleri günlerine kavuşuncaya kadar...
(Tur 45)O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak!
(Tur 45)Onları kendi başlarına bırak; cezaya çarptırılacakları güne kadar böyle gitsin.
(Tur 45)Onları dehşete kapılacakları Gün'e kadar kendi hallerine bırak.
(Tur 45)(Ey Muhammed!) Cezalandırılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
(Tur 45)Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
(Tur 45)Çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar sen onları kendi hallerine bırak.
(Tur 45)Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları!
(Tur 45)