56. Vakıa Suresi / 41.ayet

Amel defteri soldan verilenler. Ne felakettir onların sonu!

Bknz: (56/9)(90/19)

Mustafa Çavdar Meali

Vakıa 41 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli.

(Vakıa 41)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

"Ashab-ı Şimal"(e gelince), ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal!" (O küfür ve kötülük ehli ne acı ve alçaltıcı bir ortamdadır).

(Vakıa 41)

Abdullah Parlıyan Meali:

Amel defterleri sol taraflarından verilenler, amma ne de sol taraf ehli veya kimdir bu hesabı soldan görülenler.

(Vakıa 41)

Adem Uğur Meali:

Soldakiler; ne yazık o soldakilere!

(Vakıa 41)

Ahmet Hulusi Meali:

Ashab-ı Şimal (şaki olanlar; hakikati inkar edip kozalı yaşayanlar), ne ashab-ı şimaldir!

(Vakıa 41)

Ahmet Tekin Meali:

Sağduyularına kulak vermeyerek, Allah'ın kitabını inkâr edip, burunlarının doğrusuna gidenler, zaafa uğrayanlar, kötü sonuçla karşılaşanlar! Ne bedbahttır hak yoldan uzaklaşarak kötü sonuçla karşılaşanlar!

(Vakıa 41)

Ahmet Varol Meali

Sol ashabı ne (bedbahttırlar) o sol ashabı!

(Vakıa 41)

Ali Bulaç Meali:

"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal."

(Vakıa 41)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Solcular ise, onlar ne acıklı durumdalar!...

(Vakıa 41)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve kötülükte direnenlerin yoldaşları! Kötülükte direnenlerin yoldaşları, nedir?[495]

495)"Kötülükte direnenlerin yoldaşları" olarak yazdığımız "Ashabu'l şimal" terimi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Kötülüğe batanlar" veya "Sol taraf halkı" veya "Solun adamları" veya "Solcular" veya "Defterleri soldan verilenler" veya "Şomluk ve uğursuzluk yaranı" biçiminde çevrilmiş; kimi Kur'an çevirilerinde ise "Ashab-ı şimal" olarak bırakılmıştır.

(Vakıa 41)

Ali Ünal Meali:

(Amel defterlerini sol taraflarından alacak olan) Ashabı şimâl (bedbahtlık ehli)ne gelince: Nasıl da bedbahtlık ehlidir onlar!

(Vakıa 41)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Sol tarafın adamları (uğursuzlar) ise, ne kötü adamlardır.

(Vakıa 41)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Soldakiler; ne yazık o soldakilere!

(Vakıa 41)

Bekir Sadak Meali:

Defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara!

(Vakıa 41)

Besim Atalay Meali:

41,42,43,44. Uğursuz olan kimselere gelince; ne kötüdür uğursuzlar, onlar sam yelinde, sıcak bir havada —Ne serin, ne faydalı— zifirden bir gölgede bulunacaklar !

(Vakıa 41)

Celal Yıldırım Meali:

Şeâmetliler, ne bedbahttır şeâmetliler!

(Vakıa 41)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Kötülüğe batanlar (amel defterleri sol tarafından verilenler) ise ne mutsuz kimselerdir!

(Vakıa 41)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!

(Vakıa 41)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!

(Vakıa 41)

Diyanet Vakfı Meali:

Soldakiler; ne yazık o soldakilere!

(Vakıa 41)

Edip Yüksel Meali:

Sol tarafta bulunanlar, sol tarafta olacaklardır.

(Vakıa 41)

Elmalılı Orjinal Meali:

Eshab-i Şimal ise ne Eshab-i Şimal!

(Vakıa 41)

Elmalılı Yeni Meali:

Solun adamları ise, ne solun adamları!

(Vakıa 41)

Erhan Aktaş Meali:

Ve solun adamları![1] Nedir solun adamları?

1)"Solun adamları" deyiminin günümüzde bir ideoloji olan "solculuk" düşüncesiyle bir ilgisi yoktur. Bu bir deyim olarak, Arapça'da zillet içerisinde, aşağılık durumda olmanın, değersiz gibi sıfatlara sahip olmayı ifade etmektedir.

(Vakıa 41)

Gültekin Onan Meali:

'Ashab-ı Şimal', ne (mutsuzdur o) 'Ashab-ı Şimal'.

(Vakıa 41)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve solun ashâbı, nedir o solun ashâbı?

(Vakıa 41)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Amel defterlerini soldan alacak olan) Ashabu’l Şimal, ne Ashabu’l Şimal’dir ama!

(Vakıa 41)

Harun Yıldırım Meali:

Ashabu’lŞimal, nedir Ashabu’lŞimal?

(Vakıa 41)

Hasan Basri Çantay:

Solcular: (Onlar) ne solculardır!

(Vakıa 41)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ashâb-ı Şimâl (amel defterleri sol eline verilenler) ise, ne (bedbaht insanlardır o)Ashâb-ı Şimâl!

(Vakıa 41)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Solun dostları, nedir solun dostları?

(Vakıa 41)

İbni Kesir Meali:

Solcular da. Solcular kimlerdir?

(Vakıa 41)

İlyas Yorulmaz Meali:

(Kıyamet günü) Mutsuzluğu hak edenler. Onlar (orada) ne kadar mutsuzlar.

(Vakıa 41)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve ashabuş şimal [şeamet (kötülük), meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler, cehennemlikler], (ama) ne ashabuş şimal!

(Vakıa 41)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Solcular! Ne yazık o solculara!

(Vakıa 41)

Kadri Çelik Meali:

Defterleri soldan verilenler. Nedir defterleri soldan verilenler?

(Vakıa 41)

Mahmut Kısa Meali:

Kötü insanlara gelince, vay hâline o kötü insanların!

(Vakıa 41)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(41-42) Vah esefa Ashab-ı Şimal, ne bedbahttır. Kızgın ateş ve kaynar sular içindedir.

(Vakıa 41)

Mehmet Türk Meali:

O sol taraftakiler, ne uğursuz kimselerdir.

(Vakıa 41)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Keza) sol taraftakiler! Kimlerdir sol taraftakiler?

(Vakıa 41)

Muhammed Esed Meali:

Kötülükte ısrar edenlere gelince, nedir bu kötülük ısrarcıları(nın cezası)?

(Vakıa 41)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Mutsuzlar ise ne kadar da mutsuz olacaklardır.

(Vakıa 41)

Mustafa Çavdar Meali:

Amel defteri soldan verilenler. Ne felakettir onların sonu!

Bknz: (56/9) - (90/19)

(Vakıa 41)

Mustafa Çevik Meali:

41-48 Amel defterleri sol taraflarından verilen bedbahtlara gelince, o nankör ve inatçılar cehennemin kavurucu sıcağı ile kavrulurken, bir yandan da kaynar su içirilecekler, boğucu, simsiyah bir duman içinde yaşayacak, yürekleri dağlayan bir umutsuzluk içinde yanıp duracaklar. Çünkü onlar dünyada iken, Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetleri, yalnızca dünya hayatı için ölçüsüzce kullanmış, Allah’a karşı nankörlük edip azgınlaşmış, O’nun sınırlarını tanımayıp, kendileri nizamlar kurup hükümler koyup, sınırlar oluşturmuşlardı. Ayrıca öldükten sonra Allah’ın insanları tekrar diriltip hesap soracağı günü ve gerçeğini de yalan sayıp, inkâr etmiş, “Ne yani, ölüp kemiklerimiz çürüyüp de toprağa karıştıktan sonra, yeniden mi diriltileceğiz, bizden önceki atalarımız da mı diriltilecek?” diye alay etmişlerdi.

(Vakıa 41)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve bedbaht kesime gelince... Nedir o bedbaht kesimin (cezası)?

(Vakıa 41)

Osman Okur Meali:

Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!

(Vakıa 41)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ashâb-ı Şimal ise, ne?

(Vakıa 41)

Ömer Öngüt Meali:

Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar!

(Vakıa 41)

Ömer Sevinçgül Meali:

Hayırsızlar, ama ne hayırsızlar!

(Vakıa 41)

Sadık Türkmen Meali:

KİTABI solundan verilenler; nedir o kitabı solundan verilenler?

(Vakıa 41)

Seyyid Kutub Meali:

Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!

(Vakıa 41)

Suat Yıldırım Meali:

Ashab-ı Şimal ki ne Ashab-ı Şimal! Ne bedbahttır onlar!

(Vakıa 41)

Süleyman Ateş Meali:

Solun adamları (amel defterleri, sol tarafından verilenler), nedir o solcular!

(Vakıa 41)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Uğursuz olanlar sınıfına gelince; ne yazık uğursuz olan o kimselere!

(Vakıa 41)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Değersiz kimselere gelince: Vay onların hâline!

(Vakıa 41)

Şaban Piriş Meali:

Sol taraf halkı, nedir sol taraf halkı?

(Vakıa 41)

Talat Koçyiğit Meali:

O meymenetsiz olanlar, ne bedbahttır o meymenetsizler (amel defteri solundan verilecek olanlar}.

(Vakıa 41)

Tefhimul Kuran Meali:

«Ashab-ı Şimal», ne (mutsuzdurlar o) «Ashab-ı Şimal.»

(Vakıa 41)

Ümit Şimşek Meali:

Bir de Ashab-ı Şimal var ki, ne bedbahttır onlar.

(Vakıa 41)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve şomluk ve uğursuzluk yaranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yaranı?

(Vakıa 41)