77. Mürselat Suresi / 6.ayet
- « Mürselat 5
- Mürselat 6
- Mürselat 7 »
Mürselat 6 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Özürle suçu yok etmek hususunda olsun, yahut korkutma hususuna ait bulunsun.
(Mürselat 6)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Böylece (hiç kimsenin “bilmiyordum, başka türlü sanıyordum” gibi) bir özrü ve mazereti (kalmasın), veya (herkes apaçık şekilde) uyarılsın! (Diye gerçekleri, gerekçeleriyle birlikte ortaya koyanlara yemin olsun ki),
(Mürselat 6)Abdullah Parlıyan Meali:
onlar kulların Allah katında ileri sürebilecekleri delilleri kalmaması için özrü ortadan kaldırmak veya azap ve ceza ile kulları korkutmak üzere gelirler.
(Mürselat 6)Ahmet Tekin Meali:
İnsanların özür dilemeleri, tevbe etmeleri veya sorumluluk, hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılmaları için vahyi peygamberlere tebliğ edenlere.
(Mürselat 6)Ali Fikri Yavuz Meali:
5,6. Hak sahiblerine özür, yahud haksızlara azab olarak vahyi peygamberlere getiren melekler hakkı için;
(Mürselat 6)Ali Ünal Meali:
Bazıları tevbe ve bağışlanma sebebi edinsin, bazıları ise uyarılsın diye:
(Mürselat 6)Bahaeddin Sağlam Meali:
5, 6. Kötülüğü önlemek yahut uyarmak için vahiy getiren meleklere andolsun ki;
(Mürselat 6)Bayraktar Bayraklı Meali:
- Birbiri ardınca gönderilenlere, görevlerine koştukça koşanlara, iyiden iyiye yayanlara, hak ile batılı ayırdıkça ayıranlara, öğüt bırakanlara, özür veya uyarıda bulunanlara yemin olsun ki, size verilen söz mutlaka gerçekleşecektir.
(Mürselat 6)Bekir Sadak Meali:
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah'in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(Mürselat 6)Besim Atalay Meali:
5,6. Gerek özür, gerek kocundurma yoluyla öğüt verenlere ant olsun ki
(Mürselat 6)Celal Yıldırım Meali:
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va'dolunan elbette meydana gelecektir.
(Mürselat 6)Cemal Külünkoğlu Meali:
5,6,7. Arındırmak ve sakındırmak için İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun ki, vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır.
(Mürselat 6)Diyanet İşleri Eski Meali:
1,2,3,4,5,6,7. Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.
(Mürselat 6)Diyanet İşleri Yeni Meali:
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(Mürselat 6)Diyanet Vakfı Meali:
5, 6. (Allah'a yönelenleri) arıtmak, (kötüleri) sakındırmak için öğüt telkin edenlere;
(Mürselat 6)Hakkı Yılmaz Meali:
1-7 Küme küme gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit olunduğunuz, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir.
(Mürselat 6)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Mazeretleri kaldırmak veya uyarmak için (tüm bunlara) andolsun ki,
(Mürselat 6)Hasan Basri Çantay:
(5-6) kötülüğü imhaa ye, azab ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,
(Mürselat 6)Hayrat Neşriyat Meali:
5,6. Hem (tevbe edenleri) ma'zur kılmak veya (günah işleyenleri) korkutmak için(peygamberlere) zikir (vahiy) bırakanlara!
(Mürselat 6)Hubeyb Öndeş Meali: /
(1-7) Peş peşe gönderilenler, ardından estikçe esenler, yaydıkça yayanlar, ardından ayırdıkça ayıranlar, ardından bir özür için veya bir uyarı için¹ hatırlatmayı (zikri) atanlar delildir ki: ne vaat olunuyorsanız [size ne söz veriliyorsa] o kesinlikle ama kesinlikle gerçekleşicidir.
(Mürselat 6)Hüseyin Atay Meali:
1-7 Birbiri ardından gönderilenlere ve estikçe esenlere ve yaydıkça yayanlara ve ayırdıkça ayıranlara, arınmak veya uyarmak için öğüt bildirenlere andolsun, ancak size söz verilen şey kuşkusuz gerçekleşecektir.
(Mürselat 6)İlyas Yorulmaz Meali:
Suçlarından dolayı özrün nasıl yapılacağını veya uyarmayı ulaştıranlara, yemin olsun ki.
(Mürselat 6)İskender Ali Mihr Meali:
(Bu yeminler), özür olarak (mazeret olmaması) veya nezir olarak (uyarması) içindir.
(Mürselat 6)Mahmut Kısa Meali:
Bu öğüt ve hatırlatmaları, kendileri için bir mâzeret, yahut tebliğ edilenler için uyarı olarak yapanlara…
(Mürselat 6)Mehmet Türk Meali:
1,2,3,4,5,6,7. Birbiri ardınca gönderilen (melek)lere, her şeyi kökünden koparan (fırtına)lara, gerçekleri yayan (Kur’an âyet)lerine, hak ile bâtılı ayıran, gerek mazur kılmak, gerekse uyarmak için öğüt veren (Peygamber)lere yemin olsun ki; elbette size söz verilen kıyamet, kesinlikle1 kopacaktır.2*
(Mürselat 6)Muhammed Celal Şems Meali:
(1-6) Yavaşça yürütülenleri, sonra hızla ilerleyenleri ve (mesajı) iyice yayanları, ardından (da hak ile batıl arasında) açıkça fark yaratanları ve (de) delilini (tamamlamak) veya uyarmak için (insanlara Allah’ın) kelâmını anlatanları, şahit olarak gösteriyoruz.
(Mürselat 6)Mustafa Çevik Meali:
1-7 Allah’ın, yanlışı gideren, doğruyu ikame edip yayan, doğru ile yanlışı ayıran, öğüt ve uyarılar içeren kitaplarına ve onları getiren meleklere andolsun ki, size vadedilen Kıyamet günü mutlaka gelip çatacak.
(Mürselat 6)Mustafa İslamoğlu Meali:
(o öğütle) imana yöneleni mazur addeden ve (tevbe için) uyarıda bulunanlar...
(Mürselat 6)Osman Okur Meali:
(1-7) Birbiri ardından gönderilenlere (vahiylere) ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak, için vahiy getiren (meleklere) and olsun ki, size vadedilen şey gerçekleşecek!
(Mürselat 6)Ömer Öngüt Meali:
Gerek (Allah'a yönelenleri) arıtmak, gerek (kötüleri) sakındırmak için olsun.
(Mürselat 6)Suat Yıldırım Meali:
(5-6) Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için:
(Mürselat 6)Süleymaniye Vakfı Meali:
O bilgi, özür için de uyarı için[1] de olabilir.
1)Buna şu olay örnek verilebilir: Yahudilerde cumartesi günü av yasağı vardır. Davud (a.s.) zamanında sahil kenti Eyle'de Yahudiler yaşardı. Yılın bir ayında oraya balıklar akın eder, neredeyse su görünmez olurdu. Sadece cumartesi günleri balık gelirdi. Deniz kenarında havuzlar kazıp arklar açtılar. Cumartesi balıklar havuzlara doldu, pazar günü avladılar. Cezalanacaklarından korka korka balıklardan yararlandılar. Zamanla evlatlar babalarının yolundan gitti, mal mülk edindiler. Bu işi hoş karşılamayan bazı gruplar, onları uyardı ama vazgeçmediler, "Ne zamandır biz bu işi yapıyoruz, bunun için Allah'tan hiçbir ceza gelmedi." dediler. Onlara: "Aldanmayın, belki size bir azap gelir, yok olursunuz." dendi. Bir sabah alçak maymunlar gibi oldular. Üç gün böyle yaşadılar, sonra yok olup gittiler.
2)[Fahrüddin er-Razi, Tefsir-i Kebir].
Bir bölük onlarla mücadele ederken, "İçlerinden bir topluluk şöyle demişti: "Allah'ın yok edeceği ya da şiddetli azap vereceği bir kavme niye öğüt veriyorsunuz?" Dediler ki: "Rabbinize karşı özrümüz olsun diye, belki de çekinirler"(Araf 7/164)
Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
(1-7) Peşpeşe gönderilen, fırtına gibi esen, hakikati her tarafa yayan, doğruyla yanlışı kesin olarak ayıran, mazereti ortadan kaldırmak veya uyarmak için hatırlatmada bulunan bu mesajlara andolsun ki, size söz verilen Gün, mutlaka gerçekleşecektir.
(Mürselat 6)Talat Koçyiğit Meali:
1-7 Birbiri ardınca ve iyiliklerle gönderilen, rüzgar gibi esip savuran, yaydıkça yayan, hak ile bâtılı birbirinden ayıran, kötülükleri kaldırmak ve azâb ile korkutmak için peygamberlere ilim ve hikmet getiren meleklere yemin ederim ki, size vaad olunan kıyamet mutlaka vâki olacaktır.
(Mürselat 6)Tefhimul Kuran Meali:
Özür (suçu, eksikliği ortadan kaldırmak) olarak veya uyarıp korkutmak için.
(Mürselat 6)