7. Araf Suresi / 95.ayet

Daha sonra bu yokluk ve kıtlığı bolluk ve bereketliliğe dönüştürmüşüzdür. Onlar da bu nimetlere şükretmek yerine, “Atalarımız da bizim gibi yokluk ve bolluk günleri görmüşler” diyerek şımardılar. Biz de onları hiç beklemedikleri bir anda yakalayıp cezalandırdık.

Bknz: (16/52)»(16/54)(30/33)»(30/36)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 95 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sonra da kötülük yerine iyilik verdik, çoğaldılar ve atalarımız da malca zarara uğramışlardı, genişliğe kavuşmuşlardı, bu, böyledir dediler de ansızın onları azaba uğrattık, anlamadılar bile.

(Araf 95)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, (onları refaha ve rahata eriştirdik de) öyle ki onlar, çoğaldılar ve yine: "Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen de) refah ve genişlikler dokunmuştu" diyerek (haksızlığa ve ahlâksızlığa yöneldiler.) Bunun üzerine, Biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.

(Araf 95)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sonra o darlığı genişliğe çevirmişizdir. O kadar ki, çoğalmışlar; ve doğrusu atalarımıza da bu gibi sıkıntı ve darlık dokunmuştu, demişlerdi de, ne olup bittiğinin farkına varmadan onları kıskıvrak yakalayıvermişizdir.

(Araf 95)

Adem Uğur Meali:

Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve: "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler. Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Ahmet Hulusi Meali:

Sonra içine düştükleri sıkıntıyı iyilik ile değiştirdik... Nihayet refaha erip (mal, evlatça) çoğaldılar ve (bu defa): "Babalarımıza da sıkıntı ve refah dolu günler gelmiştir (bunda alınacak bir ders olamaz)" dediler... Biz de onları, ne olup bittiğini fark etmeden yakaladık!

(Araf 95)

Ahmet Tekin Meali:

Sonra bu kötü, sıkıntılı, felâketli günlerin yerine düzenli bir devlet hayatı, iyilik bolluk, zenginlik ve refah getirdik. Nihayet çoğaldılar. Başlarına gelen felâketleri, Allah'ın cezalandırması ve imtihanı sayacakları yerde: “Atalarımız da böyle sıkıntılar ve sevinçli günler, ekonomik darboğazlar ve refah günleri yaşamışlardı. Bunlar tabiî olaylardır" diyerek ikazları hafife aldılar. Biz de onları, farkına varmadıkları bir anda, ansızın, hayal edemeyecekleri bir şekilde yakalayıp işlerini bitirdik.

(Araf 95)

Ahmet Varol Meali

Sonra kötülüğün yerine iyilik verdik. Derken hayli çoğaldılar, varlıkları arttı ve: "Babalarımıza da darlık ve rahatlık dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Ali Bulaç Meali:

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar, çoğaldılar ve: "Atalarımıza da (bazan) şiddetli sıkıntılar (bazan da) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.

(Araf 95)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Sonra bu sıkıntının yerine iyilik ve selâmet verdik. Derken çoğaldılar ve; “- Doğrusu atalarımıza da böyle sıkıntılı haller olmuş, sevinçli ve geniş haller de gelmiş” dediler. Tam o sırada, hatırlarından geçmezken, ansızın kendilerine azabla yakalayıverdik.

(Araf 95)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sonra, kötülüğün yerine iyilik getirdik ki, rahatlığa ulaştıklarında; "Atalarımıza da hem zorluk hem de gönüllerine dinginlik gelmişti!" desinler. Sonunda, beklemedikleri bir sırada, onları ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Ali Ünal Meali:

Onları bir süre böyle terbiyeye tâbi tutmamızın ardından, (eğer iman etmezlerse bu defa merhale merhale helâk yolunda) sıkıntılı hallerini rahatlıkla değiştiririz. Zamanla nüfusları da, güçleri de artar, bolluğa erer ve hiçbir şeye aldırış etmeden yiyip–içmeye başlarlar da, “Vaktiyle atalarımız kâh üzülmüş, kâh sevinmişlerdi; (biz ise ne kadar rahattayız!)” der ve olupbitenlerden hiç ders almazlar. Nihayet kendilerini o şuursuzlukları içinde ve onlar farkına bile varmadan birden yakalayıveririz.

(Araf 95)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Sonra kötülüğün yerine iyiliği koyduk. Nihayet mal ve nüfusça çoğaldılar. Ve: “Babalarımıza da sıkıntı ve sevinç dokunmuştu.” (Bu normal, tabii bir kanundur) dediler. Bunun üzerine onlar farkına varmadan, aniden onları yakalayıverdik.

(Araf 95)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler. Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Bekir Sadak Meali:

Sonra kotulugun yerine iyiligi koyduk, oyle ki, cogalip, «Babalarimiz da darliga ugramis, bolluga kavusmuslardi» dediler. Bu yuzden onlari haberleri olmadan, ansizin yakalayiverdik.

(Araf 95)

Besim Atalay Meali:

Sonra da kötülüğü, iyiliğe çevirirdik, genişlik bulunca dediler ki: «Atalarınıza da, darlık, sevinç gibi şeyler gelmişti!», onlar anlamaksızın, ansızın onları yakaladık

(Araf 95)

Celal Yıldırım Meali:

Sonra da bu tür kötülüğü iyiliğe çevirmişizdir, o kadar ki. çoğalmışlar ve «doğrusu atalarımıza da (bu gibi) sıkıntı ve darlık dokunmuş, bolluk ve ferahlığa kavuşmuşlardı» demişlerdi de o sebepten haberleri olmadan ansızın onları tutup (mahvetmiştik).

(Araf 95)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Sonra o darlığı değiştirip yerine genişlik (bolluk) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve (nankörlük edip): “Atalarımız da darlık ve sıkıntıya düşmüşlerdi” dediler. İşte ancak bundan sonradır ki, kendileri (ne olup bittiğinin) farkına varmadan, onları kıskıvrak yakaladık.

(Araf 95)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Sonra kötülüğün yerine iyiliği koyduk, öyle ki, çoğalıp, "babalarımız da darlığa uğramış, bolluğa kavuşmuşlardı" dediler. Bu yüzden onları haberleri olmadan, ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Sonra kötülüğün (sıkıntı ve darlığın) yerine iyiliği (bolluk ve genişliği) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve (nankörlük edip): "Atalarımız da darlığa uğramış ve bolluğa kavuşmuşlardı" dediler. Biz de, farkında değillerken onları ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Diyanet Vakfı Meali:

Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve: «Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı» dediler. Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Edip Yüksel Meali:

Sonra kötülüğün yerine iyiliği getirdik. Ne var ki anlayışlarını yitirdiler: 'Sıkıntı ve refah atalarımıza da dokunmuştu,' dediler. Bunun üzerine, haberleri olmadan onları ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Elmalılı Orjinal Meali:

Sonra da fenalık yerine güzelliğe tebdil etmişizdir, taki artmışlar ve demişlerdir: Doğrusu atalarımıza sıkıntılı haller de olmuş, sürurlü demler de, tam o vakit biz de kendilerini hatırlarından geçmezken ansızın tutmuş bastırıvermiştik.

(Araf 95)

Elmalılı Yeni Meali:

Sonra da kötülük yerine güzellik getirmişizdir. Nihayet çoğalmışlar ve: "Doğrusu atalarımızın sıkıntılı halleri de neşeli zamanları da olmuştu." demişlerdi. O zaman Biz de kendilerini -hatırlarından geçmezken- ansızın tutmuş bastırıvermiştik.

(Araf 95)

Erhan Aktaş Meali:

Sonra kötülüğü iyiliğe çevirdik. Nihayet her şeyi unutarak: "Atalarımızın da sıkıntılı ve bolluk günleri olmuştu." dediler. Bu yüzden, Biz de onları ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Gültekin Onan Meali:

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar çoğaldılar ve: "Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen de) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.

(Araf 95)

Hakkı Yılmaz Meali:

94-95 Biz hangi kente bir peygamber gönderdiysek, onun halkını kesinlikle yalvarıp yakarsınlar diye yoksulluk ve darlıkla yakaladık. Sonra kötülüğün yerini iyiliğe değiştirdik; sonunda çoğaldılar ve “Atalarımıza da böyle darlık ve sevinç dokunmuştu” dediler. Bunun üzerine onları hemen, onlar hiç farkında değillerken ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Fakirlik ve sıkıntı imtihanında Allah’a gönülden yalvarıp yakarmadılar.) Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik. Nihayet (afiyet içinde mal ve sayı olarak) çoğaldılar. (Allah’ın onları belalarla imtihan edip, sabırlarını; nimetlerle imtihan edip, şükürlerini sınadığını anlamadılar ve) dediler ki: “Atalarımıza da bazen yokluk bazen de genişlik dokunmuştu. (Demek bu, imtihan değil; herkesin başına gelen sıradan olaylardır.)” (Bunun üzerine) hiç farkında değilken, onları aniden yakalayıverdik.

(Araf 95)

Harun Yıldırım Meali:

Sonra kötülüğü iyilikle değiştirdik ta ki onlar çoğalarak: “Atalarımıza da şiddetli sıkıntılar ve genişlik dokunmuştu.” dediler. Nihayet biz de kendileri farkında değillerken onları ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Hasan Basri Çantay:

Sonra bu sıkıntının yerine iyilik (selamet, bolluk) verdik. Nihayet çoğaldılar, "Atalarımıza da (gah böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gah) iyilik, genişlik dokunmuşdur" dediler. Bunun üzerine biz de kendileri farkına varmadan, onları ansızın tutub yakalayıverdik.

(Araf 95)

Hayrat Neşriyat Meali:

Sonra kötülüğün (o darlığın) yerini, iyilik (bolluk)la değiştirdik. Nihâyet (mal ve evlâd cihetiyle) çoğaldılar ve: “Doğrusu atalarımıza (da zaman zaman böyle) darlıklar ve bolluklar dokunmuştu. (Bunun tehdîd edildiğimiz azabla bir alâkası yok!)” dediler de, kendileri hiç farkında değillerken onları ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Sonra onlar gürleşinceye ve "Atalarımıza da sıkıntı ve mutluluk dokunmuştu.¹" diyene kadar çirkinliğin [kötülüğün] yerini güzellikle [iyilikle] değiştirdik. Derken onlar farkında değilken aniden onları yakaladık.

(Araf 95)

Hüseyin Atay Meali:

Sonra kötülüğün yerine iyiliği koyduk da insanlar çoğaldılar ve "Babalarımız sıkıntıya da sevince de uğramışlardı" dediler. Biz de hiç farkında olmadıkları bir durumda onları ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

İbni Kesir Meali:

Sonra kötülüğün yerine iyilik koyduk. Nihayet çoğaldılar ve; atalarımıza da fakirlik, şiddet, hastalık, iyilik ve genişlik dokunmuştu, dediler. Bunun üzerine Biz de onları kendilerine farkına varmadan ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sonra kötülükleri iyiliklerle değiştiririz ki rahatlasınlar ve ”Atalarımıza da darlıklar ve sıkıntılar uğradı (başımıza gelenler normaldir)” desinler. Bizde haberleri yokken onları, ansızın yakalayıverelim.

(Araf 95)

İskender Ali Mihr Meali:

Sonra seyyiatin yerini hasenatla değiştirdik. Ne zaman ki çoğaldılar ve şöyle dediler. “Babalarımıza da şiddetli darlık ve ferahlık dokunmuştu. (Allah’tan bilmediler, ders almadılar). Bunun üzerine onları farkına varmadan (şuurunda değilken) aniden aldık.”

(Araf 95)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Sonra biz kötülük yerine iyiliği koyduk. Onlar da bir gün gelip hepsini unuttular: «Bizim atalarımız da darlığın, bolluğun ne olduğunu bilirlerdi.» dediler. Bunun üzerine onları hiç beklemedikleri bir sırada birdenbire çarptık.

(Araf 95)

Kadri Çelik Meali:

Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve, “Babalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı” dediler. Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Mahmut Kısa Meali:

Derken bir süre sonra bu kötü durumu kaldırıp, onun yerine güzellikler veririz. Nihâyet, refah seviyeleri iyice yükselince yavaş yavaş azgınlaşmaya başlayarak, “Atalarımız da zaman zaman böyle sıkıntılı ve sevinçli anlar yaşamışlardı. Demek ki, bu olaylar ilâhî bir uyarı, imtihân veya ceza filan değil, tamamen tesadüflere bağlı olarak öteden beri süregelen basit tabîat hâdiseleri ve sosyal olaylarmış!” derler. Böylece Allah’ın emirlerini bir kenara atıp, yeryüzünde fesat çıkarırlar. Bunun üzerine, hiç beklemedikleri bir anda, korkunç bir azap ile onları ansızın yakalayıveririz!

(Araf 95)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Fakat sonra da kötülükler yerine iyiliklerle onları değiştirmişizdir Atalarımıza da belalar, sıkıntılar gelmişti dediler "sonra ferahlıklar Rast gelmişti." Bu böyledir. Ansızın azaba uğrattık, hiç anlamadılar.

(Araf 95)

Mehmet Türk Meali:

Sonra onlara, bu sıkıntıların yerine bolluk verdik. Bu sefer de (hayvanlar gibi) bol bol yediler1 ve: “Atalarımıza da (zaman zaman) böyle darlık ve bolluk dokunurdu.” dediler. Biz de onları kendileri farkında bile olmadan,2 ansızın helâk ediverdik.*

(Araf 95)

Muhammed Celal Şems Meali:

Daha sonra kötülüğü, iyilikle değiştirdik. Ta ki, onlar ilerlediler (ve eski durumlarını unuttular) ve dediler ki: “Sıkıntı ve mutluluk atalarımıza (da) gelirdi.” Biz (de) onları, (azapla) ansızın yakaladık. Ancak onlar, (bunun neden olduğunun) farkında değillerdi.

(Araf 95)

Muhammed Esed Meali:

Sonra o darlığı genişliğe çevirmişizdir ki refahı tatsınlar da (kendi kendilerine): "Atalarımız da darlık ve sıkıntıya düşmüşler (ve genişliği görmüşler)di" desinler, işte ancak bundan sonradır ki, kendileri daha (ne olup bittiğinin) farkına varmadan, onları kıskıvrak yakaladık.

(Araf 95)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sonra da kötülükleri kaldırıp yerine iyilik verdik. Sonunda sayıları ve varlıkları artınca; "Atalarımızın başına da böyle darlıklar ve bolluklar gelmişti," dediler. Biz de onları, hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Mustafa Çavdar Meali:

Daha sonra bu yokluk ve kıtlığı bolluk ve bereketliliğe dönüştürmüşüzdür. Onlar da bu nimetlere şükretmek yerine, "Atalarımız da bizim gibi yokluk ve bolluk günleri görmüşler" diyerek şımardılar. Biz de onları hiç beklemedikleri bir anda yakalayıp cezalandırdık.

Bknz: (16/52)»(16/54) - (30/33)»(30/36)

(Araf 95)

Mustafa Çevik Meali:

94-95 Biz her topluma peygamber ve kitap gönderip yaratılış sebepleri olan kurallarını Allah’ın belirlediği hayatı yaşamaya davet ederken bir yandan da sıkıntı ve yokluklarla sınadık. Sonra da o sıkıntı ve yokluğu bolluk ve refaha çevirdik. Allah’ın her iki durumu da yaşatmasına rağmen, birçoğu Allah’a yönelip şükretmek yerine, “Atalarımız da tıpkı bizim gibi, bazen yokluk, sıkıntı çekmiş, bazen de bolluk ve refah içinde yaşamışlardı.” diyerek nankörlük ve azgınlıklarına devam ettiler. Bu yüzden Biz de böylelerini hiç beklemedikleri bir zamanda yakalayıp hak ettikleri azapla cezalandırdık.

(Araf 95)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Sonra (o) kötü durumu güzelliğe çevirmişizdir de, refaha kavuşup şımarmamışlar ve "(Bir zamanlar) atalarımız da sıkıntılı ve sevinçli günler yaşamışmış" demişlerdir. İşte bunun üzerine biz de onları, olup bitenin farkına dahi varmadan ansızın yakalayıvermişizdir.

(Araf 95)

Osman Okur Meali:

Sonra bu kötü, sıkıntılı, felâketli günlerin yerine düzenli bir devlet hayatı, iyilik bolluk, zenginlik ve refah getirdik. Nihayet çoğaldılar. Başlarına gelen felâketleri, Allah’ın cezalandırması ve imtihanı sayacakları yerde: 'Atalarımız da böyle sıkıntılar ve sevinçli günler, ekonomik dar boğazlar ve refah günleri yaşamışlardı. Bunlar tabiî olaylardır' diyerek ikazları hafife aldılar. Biz de onları, farkına varmadıkları bir anda, ansızın, hayal edemeyecekleri bir şekilde yakalayıp işlerini bitirdik.

(Araf 95)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Sonra bu fenalık yerini güzelliğe tebdîl ettik. Tâ ki çoğaldılar ve dediler ki: «Muhakkak bizim babalarımıza da sıkıntılı haller, neşveli demler dokunmuştur.» Artık Biz de onları kendileri farkına varmadıkları halde ansızın tutup yakaladık.

(Araf 95)

Ömer Öngüt Meali:

Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve: “Atalarımıza da böyle darlık ve sevinç dokunmuştu. ” dediler. Biz de onları hiç hatırlarından geçmediği bir anda ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sonra, kötünün yerine iyiyi koyduk. Eskisine oranla daha da varlıklı oldular. Fakat, “Atalarımıza da bazen sıkıntı, bazen de sevinç dokunmuştur” dediler. Biz de onları, farkına varmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik!

(Araf 95)

Sadık Türkmen Meali:

Sonra, sıkıntının yerini iyilikle değiştirdik. Nihayet çoğaldılar ve dediler ki: “Sıkıntı ve sevinç atalarımıza da dokunmuştu.” Biz de onları ansızın yakaladık, onlar farkında olmadıkları bir sırada!

(Araf 95)

Seyyid Kutub Meali:

Sonra kötü günleri iyi günlerle değiştirdik de sayıca çoğaldılar ve: «Atalarımız da hem sıkıntılı hem de sevinçli günler geçirmişlerdi» dediler. Bunun üzerine onları hiç ummadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.»

(Araf 95)

Suat Yıldırım Meali:

Sonra o kötü durumları değiştirip güzellikleri yayarız. Zamanla ahali çoğalıp "Vaktiyle atalarımız gah üzülmüş, gah sevinmişlerdi." derler fakat olaylardan ibret alıp şükretmezler. Derken, o bilinçsiz halleriyle, hiç hatırlarından geçmezken, ansızın onları kıskıvrak yakalarız.

(Araf 95)

Süleyman Ateş Meali:

Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik de (insanlar) çoğaldılar ve: "Atalarımıza da darlık ve sevinç dokunmuştu (onlar da üzüntülü ve sevinçli günler geçirmişlerdi)." dediler (de olaylardan ibret alıp şükretmediler). Biz de onları, hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sonra kötülüğü alır yerine iyilik veririz. Nihayet zenginleşirler ve derler ki "Atalarımız da darlık ve bolluk yaşamışlar." Bunun üzerine onları beklemedikleri bir anda yakalarız; farkına bile varamazlar.

(Araf 95)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sonra durumlarını iyileştirdik ki refah içinde yaşasınlar. "Atalarımızın da kötü ve iyi günleri olmuştu" dediler. Bunun üzerine onları, ummadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)

Şaban Piriş Meali:

Sonra meşakkatin yerini iyilikle değiştirdik de (başlarına geleni unutarak) boş verdiler. Ve: -Atalarımız da hem darlık hem de bolluk görmüşlerdir, dediler. Biz de onları farkında değillerken ansızın yakaladık.

(Araf 95)

Talat Koçyiğit Meali:

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirmişizdir de, halk gelişip çoğalmış ve "atalarımız da böyle darlığa düşmüşler ve sonra bolluk görmüşlerdi." Demişlerdir. Ne var ki (hak yoldan saptıkları ve kendilerine gönderdiğimiz peygamberlerimizi yalanladıkları için), onlar farkına varmadan, birdenbire onları (azabımızla) yakalayıvermişizdir.

(Araf 95)

Tefhimul Kuran Meali:

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar, çoğaldılar ve: «Atalarımıza da (bazan) şiddetli sıkıntılar (bazan da) refah ve genişlikler dokunmuştu» dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak-yakalayıverdik.

(Araf 95)

Ümit Şimşek Meali:

Sonra da kötülükleri kaldırıp yerine iyilik verdik. Nihayet sayıları ve servetleri artınca, “Atalarımızın başına da böyle darlıklar ve bolluklar gelmişti” dediler. Biz de onları, hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.(15)*

(Araf 95)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüzyüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.

(Araf 95)