2. Bakara Suresi / 35.ayet

“Ey Âdem! Sen ve eşin yeryüzü bahçesine yerleşin, dilediğiniz yerden bol bol yiyin ve şu kötülüğe/günaha yaklaşmayın/dünyayı ahirete tercih etme, yoksa kendilerine yazık edenlerden olursunuz.” demiştik.

Bknz: (7/19)»(7/20)(15/28)»(15/44)(17/61)»(17/65)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 35 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Demiştik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, dilediğinizi bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haddini aşanlardan olursunuz.

(Bakara 35)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ve Biz: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleşin. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, (şeytani duygulara ve şehevi arzulara kapılmayın,) yoksa (nefislerine) zulmedenlerden olursunuz" deyip (ikaz etmiştik).

(Bakara 35)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sonra “Ey Adem!” dedik “Sen ve eşin cennete yerleşin, orada dilediğinizden serbestçe yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa yaratılış gayesi dışına çıkmış olursunuz.”

(Bakara 35)

Adem Uğur Meali:

Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.

(Bakara 35)

Ahmet Hulusi Meali:

Bundan sonra dedik ki: "Ey Adem, sen ve senin halini, yaşamını paylaştığın (eşin - bedenin), cennet boyutunu mesken edinin. Dilediğinizce bu boyutun nimetleriyle yaşayın ve şu ağaca da yaklaşmayın, (yaklaşırsanız) zalimlerden olursunuz. "

(Bakara 35)

Ahmet Tekin Meali:

Biz Âdem'e: "Ey Âdem, sen ve eşin Cennet'te oturun. Orada Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, tercihinizi isabetli kullanarak istediğiniz zaman her yerde bol bol Cennet nimetlerinden yeyin. Sadece şu bitkiye yaklaşmayın. Eğer bu bitkinin mahsulünden yerseniz, her ikiniz de kendinize yazık eder, zâlimlerden olursunuz." dedik.*

(Bakara 35)

Ahmet Varol Meali

Ve biz: "Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin ve orada, istediğiniz yerde yiyeceklerden bolca yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, sonra kendi kendilerine haksızlık edenlerden olursunuz" dedik.

(Bakara 35)

Ali Bulaç Meali:

Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ve biz demiştik ki: “- Ey Âdem, sen eşinle Cennette sakin ol. Onun nimetlerinden ikiniz de bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa (nefislerine) zulmedenlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve şöyle dedik: "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin ve istediğiniz yerden bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın; kendinize yazık edersiniz!"[14]

14)Halk arasında Havva olarak bilinen Âdem peygamberin eşi, Kur'an'da "Âdem ve eşi" olarak bildirilmiştir. Havva ismi, Tevrat ve İncil ayetlerinde geçer. Tevrat, Yaratılış 3:20; "Âdem, karısına Havva adını verdi. Çünkü o, tüm insanların annesiydi." İncil, I. Timoteos 2:13,14; "Önce Âdem, sonra Havva yaratıldı." Yasaklanan ağaç konusu ise Tevrat, Yaratılış 2:15-17 ayetlerinde, şöyle yazılıdır: "Rab, Aden bahçesini işlemesi için Âdem'i oraya yerleştirdi ve şöyle buyruk verdi: ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin. Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."

(Bakara 35)

Ali Ünal Meali:

“Ey Âdem! Eşinle birlikte cennete yerleş. (Baştan sona nimetler ve istifade yurdu olan) oradan dilediğiniz şekilde bol bol yiyin, istifade edin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın, aksi halde zalimlerden olursunuz!” buyurduk.

(Bakara 35)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz dedik: Ey Âdem! Sen ve zevcen Cennette yerleşin. Orada istediğiniz yerden rahatça yiyin! Fakat bu (yasak) ağaca yaklaşmayın! Yaklaşırsanız, zalimlerden olursunuz.*

(Bakara 35)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Adem'e şöyle dedik: "Sen ve eşin birlikte cennete yerleşiniz, ikiniz de oradaki nimetlerden istediğinizi bol bol yiyiniz, ancak şu ağaca yaklaşmayınız, yoksa zalim/büyük hata yapanlardan olursunuz."

(Bakara 35)

Bekir Sadak Meali:

«Ey Adem! Esin ve sen cennette kal, orada olandan istediginiz yerde bol bol yiyin, yalniz su agaca yaklasmayin; yoksa zalimlerden olursunuz» dedik.

(Bakara 35)

Besim Atalay Meali:

Biz de dedik: «Ey Âdem, cennet içre oturasın eşinle, bol bol yeyin istediğiniz şeylerden, yalnız şu ağaca yaklaşmayınız, günaha girersiniz»

(Bakara 35)

Celal Yıldırım Meali:

Ey Âdem! dedik, (artık) sen ve eşin cennette sakin olun. Dilediğiniz yerde ondan (ondaki nimetlerden) refah ve huzur içinde yeyin. (Ancak) şu ağaca yaklaşmayın, sonra (Hakk'a karşı gelip kendine) zulmedenlerden olursunuz.

(Bakara 35)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yine dedik ki: “Ey Âdem! Eşinle birlikte cennette kal. Onun nimetlerinden ikiniz de bolca yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ki haddi aşanlardan olmayasınız.”

(Bakara 35)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Ey Adem! Eşin ve sen cennette kal, orada olandan istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz" dedik.

(Bakara 35)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Dedik ki: "Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.

(Bakara 35)

Edip Yüksel Meali:

'Adem! Eşinle birlikte cennette kal. Dilediğiniz yerde ondan bolca yeyin; ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!,' dedik.

(Bakara 35)

Elmalılı Orjinal Meali:

ve dedik ki "ya Adem sen ve zevcen Cenneti mesken edin, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ki haddi aşan zalimlerden olmayasınız

(Bakara 35)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin, ikiniz de orada dilediğiniz yerde bol bol yiyin, ancak şu ağaca yaklaşmayın ki, haddini aşan zalimlerden olmayasınız."

(Bakara 35)

Erhan Aktaş Meali:

Dedik ki: "Ey Âdem! Eşinle birlikte cennette[1] oturun. Orada dilediğiniz her şeyden bol bol yiyin. Fakat şu ağaca[2] yaklaşmayın; yoksa haksızlık yapmış olursunuz.

1)Cennet, "bahçe" demektir; bağlık, bahçelik, yeşillikli yer anlamına gelmektedir.
2)Eş'şecerate: Sözcük olarak "ağaç" anlamına gelse de bu sözcüğün ağaçtan başka anlamları da bulunmaktadır. Burada ağaç sözcüğü mecaz (söz oyunu) anlamıyla kullanılmış olup, dünya nimetlerine gereğinden fazla yönelme, yaradılışı bozacak düzeyde dünyaya tutkuyla bağlanmayı ifade etmektedir. (İSRA 60)

(Bakara 35)

Gültekin Onan Meali:

Ve dedik ki: "Ey Adem! Eşinle birlikte cennette kal / yerleş / otur (üskün). Dilediğiniz yerden bolca yiyin ancak şu ağaca (hazihişşecerete) yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"

(Bakara 35)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz, “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette iskân ediniz/burayı yurt tutunuz, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol nasiplenin ve şu girift şeye yaklaşmayın; mal/altın-gümüş tutkunu olmayın, yoksa kendi benliğine haksızlık edenlerden olursunuz” dedik.

(Bakara 35)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Biz dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Oradan bolca, dilediğiniz yerden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

Harun Yıldırım Meali:

Dedik ki: "Ey Âdem! Sen ve eşin bu cennette yerleşin ve orada dilediğiniz yerde bol bol yiyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın; yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz!"

(Bakara 35)

Hasan Basri Çantay:

Ve demişdik ki: "Ey Adem, sen eşinle beraber Cennetde yerleş, Ondan (Cennetin yiyeceklerinden), neresinden isterseniz, ikiniz de bol bol yeyin. (Fakat) şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de (nefsine) zulmedenlerden olursunuz".

(Bakara 35)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem demiştik: “Ey Âdem! Sen zevcen (Havvâ) ile Cennete yerleş; dilediğiniz yerde ondan bol bol yiyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, sonra zâlimlerden olursunuz!”

(Bakara 35)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Ey adem, sen ve eşin cenneti [bahçeyi]¹ yurt edin. Ondan istediğiniz yerde bol bol yiyin ve şu ağaca yaklaşmayın, aksi halde zalimlerden² olursunuz." dedik

(Bakara 35)

Hüseyin Atay Meali:

"Ey Adem! Eşin ve sen cennete yerleş ve orada olanlardan istediğiniz yerde bol bol yiyin, şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haksızlık edenlerden olursunuz" dedik.

(Bakara 35)

İbni Kesir Meali:

Ve demiştik ki: Ey Adem, sen, eşinle birlikte cennette otur. Dilediğiniz O'na döndürüleceksiniz.

(Bakara 35)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz Ademe “Zevcenle beraber bahçede iskan edin. Canlarınızın istediğinden dilediğiniz kadar yiyin için, asla şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa kendinize zulmedenlerden olursunuz” dedik.

(Bakara 35)

İskender Ali Mihr Meali:

Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin, cennette yerleşin. Oradan (oradaki yiyeceklerden) dilediğiniz yerden bol bol yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Biz dedik: «Ey Âdem! Sen de, eşin de Cennet'te kaim. Dilediğiniz yerden dilediğiniz kadar yiyin. Yalnız, şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de kıyıcılık etmiş olursunuz.»

(Bakara 35)

Kadri Çelik Meali:

“Ve ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleş, orada istediğinizden bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın ki böylece zalimlerden olursunuz” dedik.

(Bakara 35)

Mahmut Kısa Meali:

Daha sonra dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin cennette yerleşin. Oradaki nîmetlerden dilediğiniz kadar, serbestçe yiyebilirsiniz. Fakat kendinizi başıboş, müstakil ve kayıtsız zannetmeyesiniz ve size bahşettiğim özgür irâdenin sınırsız olmadığını size dâimâ hatırlatsın diye meyvesini yasakladığım şu ağaca sakın yaklaşmayın, yoksa büyük bir suç işleyerek kendinize zulmetmiş olursunuz!”

(Bakara 35)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Keyfilice sen ve eşin cennete yerleşin ey Adem! " dedik. "Dilediğiniz şeyler Arzu ettiklerinizi bolca yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haddi aşarsınız.

(Bakara 35)

Mehmet Türk Meali:

Ve Biz: “Ey Âdem! Sen eşinle birlikte (içerisinde bulunduğun) şu cennete1 yerleş. İkiniz de oranın (yiyeceklerinden) istediğinizi, dilediğiniz gibi yiyin. Fakat şu ağaca2 yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” dedik.*

(Bakara 35)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin Cennet’te kalın. (Buradaki “Cennet” bu dünyada var olan bir yerdir.. Ahiretteki Cennet’ten bahsedilmemiştir. A ksi takdirde Şeytan’ın orada bulunması söz konusu olamazdı. Ahiretteki Cennet’e şeytan asla giremeyecektir.) Orada istediğiniz yerden bolca yiyin, ancak o ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

Muhammed Esed Meali:

Ve (sonra) "Ey Adem" dedik: "Sen ve eşin bu bahçeye yerleşin ve orada dilediğinizden serbestçe yiyin; ancak bir tek şu ağaca yaklaşmayın ki zalimlerden olmayasınız."

(Bakara 35)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ve biz demiştik ki; "Ey Adem, eşinle birlikte Cennete yerleş ve orada ikiniz de dilediklerinizden bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zulmedenlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Mustafa Çavdar Meali:

"Ey Âdem! Sen ve eşin yeryüzü bahçesine yerleşin, dilediğiniz yerden bol bol yiyin ve şu kötülüğe/günaha yaklaşmayın/dünyayı ahirete tercih etme, yoksa kendilerine yazık edenlerden olursunuz." demiştik.

Bknz: (7/19)»(7/20) - (15/28)»(15/44) - (17/61)»(17/65)

(Bakara 35)

Mustafa Çevik Meali:

Allah Âdem’e şöyle buyurdu: “Ey Âdem! Sen ve eşin şu bahçeye (cennete) yerleşin ve orada dilediğinizi yiyin için, fakat sakın şu ağaca yaklaşmayın yoksa yasağı çiğneyip, kendine zarar veren zalimlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve dedik ki: "Adem! Sen ve eşin şu bahçeye yerleşin, orada canınızın çektiği her şeyden serbestçe yiyin, şu ağaca da yaklaşayım demeyin, sonra zalimlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Osman Okur Meali:

Dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette (bu bahçede) oturun; orada kolaylıkla istediğiniz bahçenin nimetlerinden yiyin;sadece şu ağaca yaklaşmayın.(Şayet yaklaşırsanız) her ikinizde zalimlerden olursunuz dedik.

(Bakara 35)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve Biz demiştik ki: «Ey Âdem! Sen ve refîkan şu cennette oturun. Dilediğiniz yerlerde onun yemişlerinden bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa ikiniz de zâlimlerden olursunuz.»

(Bakara 35)

Ömer Öngüt Meali:

Biz de şöyle dedik: “Ey Âdem! Sen ve eşin, beraberce cennete yerleşin. Orada olanlardan dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz, her ikiniz de zulmedenlerden olursunuz. ”

(Bakara 35)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Ey Âdem!” dedik, “Sen ve eşin cennete yerleşin. Oradaki nimetlerden nerde isterseniz orda bolca yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ilahi sınırları aşar da zalimlerden olursunuz.”

(Bakara 35)

Sadık Türkmen Meali:

VE (sonra) dedik ki: “Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi/istediğiniz yerden serbestçe yiyin. Ancak şu ağaca (haramlara/size yasaklanmış şeylere) yaklaşmayın! Yoksa zalimlerden olursunuz…

(Bakara 35)

Seyyid Kutub Meali:

Dedik ki; «Ey Adem, sen ve eşin Cennete yerleşiniz, oranın yiyeceklerinden istediğinizi bolbol yiyiniz, fakat şu ağaca yanaşmayınız, yoksa zalimlerden olursunuz.»

(Bakara 35)

Suat Yıldırım Meali:

Ve dedik ki: "Adem! Eşinle birlikte cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yiyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Süleyman Ateş Meali:

Dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun, ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"

(Bakara 35)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Dedik ki: "Âdem! Sen eşinle birlikte şu bahçeye[1] yerleş; beğendiğiniz yerden çekinmeden[2] yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa yanlış yapmış[3] olursunuz".

1) Orası dünyadaki bir bahçedir. Arapçada cennet, üstünde bitki örtüsü bulunan yer anlamındadır.  (Bakara 2/30). ayete göre Âdem, dünyada yaratıldı ve kendine dünyadaki varlıkların bilgisi öğretildi. (Araf 7/25). ayete göre de o ve onun soyundan gelenler, burada yaşayacak, burada ölecek ve kıyamet günü yeniden yaratılışları burada olacaktır. Âdem ve Havva'nın dünyanın dışında bir yere götürüldüklerine dair tek bir delil yoktur. Onların yerleştirildikleri yer Ahirette müminlerin gideceği cennet olamaz. O Cennet, imtihan yeri değil, imtihanı kazananlara ödül olarak verilecek yerdir.
2) Ayette geçen rağad =رغد  güzellik ve bolluk anlamına gelir(Müfredat). Ona "hiç çekinmeden" anlamı vermemiz bundandır.
3) Zulüm, yanlış yapmaktır (Müfredat). Bu kökten kelimelere "yanlış yapma" anlamı vermemiz bundandır.   

(Bakara 35)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Ey Âdem! Eşinle cennete yerleşin ve orada dilediğinizden bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zulmetmiş olursunuz" dedik.

(Bakara 35)

Şaban Piriş Meali:

-Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz, dedik.

(Bakara 35)

Talat Koçyiğit Meali:

Demiştik ki: "Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin ve dilediğiniz yerde Onun nimetlerinden bol bol yeyin. (Ancak) şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz."

(Bakara 35)

Tefhimul Kuran Meali:

Ve dedik ki: «Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.»

(Bakara 35)

Ümit Şimşek Meali:

Âdem'e de dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin Cennete yerleşin. Orada istediğiniz yerden bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca(23) yaklaşmayın; yoksa kendinize yazık edersiniz.”*

(Bakara 35)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve Adem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz."

(Bakara 35)