6. Enam Suresi / 105.ayet

Ayetlerimizi çok boyutlu ortaya koyuyoruz ki “Sen birilerinden ders almışsın.” desinler. Böylece biz, bu hakikati bilmek isteyen topluma açıklayalım.

Bknz: (6/156)(16/103)(29/48)

Mustafa Çavdar Meali

Enam 105 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Sen bunu öğrenmişsin dememeleri için delilleri çeşitçeşit bildirmede ve bilen topluluğa apaçık anlatmadayız.

(Enam 105)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

İşte Biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklıyoruz. Öyle ki (inkârcılar ve münafıklar) Sana: (Bu sözleri birilerinden) "Sen ders almışsın (Sen peygamber değilsin, başkalarının etkisinde kalmışsın!) ” desinler ve Biz de (akledip) bilen bir topluluğa onu (Kur’an’ı) açıkça belirtmiş (beyan etmiş) olalım.

(Enam 105)

Abdullah Parlıyan Meali:

Böylece biz mesajlarımızı, çok yönlü olarak dile getiriyoruz ki, gerçeklere karşı körlük edenler: “Sen okumuş, öğrenim yapmış, ders yapmışsın” desinler. Böylece o Kur'ân'ı, kavrama yeteneğine sahip olan bir topluma açıklamış oluyoruz.

(Enam 105)

Adem Uğur Meali:

Böylece biz âyetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım.

(Enam 105)

Ahmet Hulusi Meali:

İşte biz, işaretleri çeşitli şekillerde evirip çevirip açıklıyoruz. "Sen gerekeni öğrenmişsin" desinler ve bilen bir toplum için de, onu iyice açıklayalım diye.

(Enam 105)

Ahmet Tekin Meali:

Diğer surelerde çok yönlü açıkladığımız gibi, burada da öğüt ve bilgilendirme, va'd ve tehditlerimizle ilgili âyetleri çok yönlü açıklıyoruz. "Sen bunları başkalarından öğrendin" diyemesinler diye açıklıyoruz. Bir de bu kitabı ilimde ilerlemeye devam eden bilgi toplumlarına iyice ayrıntılı hale getirelim diye çok yönlü açıklıyoruz.*

(Enam 105)

Ahmet Varol Meali

İşte böylece ayetleri etraflıca açıklıyoruz ki, onlar "sen ders almışsın" desinler ve biz de bilen bir topluluğa bunu açıkça bildirmiş olalım.

(Enam 105)

Ali Bulaç Meali:

İşte biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklıyoruz. Öyle ki sana: "Sen ders almışsın" desinler ve biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.

(Enam 105)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İşte biz, âyetleri beyan eder ve halden hale çeviririz ki, Mekke'liler: “- Sen ders görmüşsün, çok okumuşsun” desinler (küfürde ısrar etsinler). Biz, Kur'an'ı, anlayanlara beyan eder ve açıklarız.

(Enam 105)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ayetlerimizi, işte böyle değişik biçimlerde açıklıyoruz ki, "Dersini iyi almışsın!" desinler ve bilen bir topluma ayetleri açıklayalım.

(Enam 105)

Ali Ünal Meali:

Gerçeğin delillerini (Kur’ân’ın âyetleri olarak) bütün yönleriyle ve farklı farklı açılardan işte böyle serdediyoruz. (İnkârcılar,) “Sen bunları bir başkasından ders almış, bize anlatıyorsun!” diyeceklerdir. Ama Biz diliyoruz ki, ilimle alâkası bulunan ve öğrenmek niyetiyle araştıranlar için gerçeği Kur’ân’da apaçık ortaya koyalım.

(Enam 105)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz ayetlerimizi böylece açıklıyoruz. (Ki müminler imanlarını takviye etsinler, kâfirler) “sen, (bizi) yıprattın” desinler ve bilen bir toplum için bu Kur’anı açıklamış olalım.

(Enam 105)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Böylece biz ayetleri derinlemesine açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" demesinler; onu kavrayan topluma izah ediyoruz.

(Enam 105)

Bekir Sadak Meali:

Sana, "Sen okumussun" derler; oysa Biz, ogrenecek kimselere ayetleri boylece turlu turlu aciklamaktayiz.

(Enam 105)

Besim Atalay Meali:

İşte biz âyetleri böylecene açıklarız, onlar sana: «okumuşsun» diyeler, biz de bilen bir ulusçün onu belirtiyoruz

(Enam 105)

Celal Yıldırım Meali:

İşte biz böylece âyetleri çeşit çeşit açıklayıp şekilden şekile çeviririz. O kadar ki, «sen okumuş öğrenim yapmışsın» derler; biz de Onu (Ku'ân'ı) bilip anlayabilen bir millete açıklayalım (diye çeşitli açıklamalar yapıyoruz).

(Enam 105)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlar sana: “Sen iyi ders almışsın” desinler diye ve bir de bilen bir toplum için o (Kur'an')ı açıklayalım diye ayetleri değişik biçimlerde işte böylece açıklıyoruz.

(Enam 105)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Sana, "Sen okumuşsun" derler; oysa Biz, öğrenecek kimselere ayetleri böylece türlü türlü açıklamaktayız.

(Enam 105)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlar, "Sen iyi ders almışsın" desinler diye ve bir de bilen bir toplum için onu (Kur'an'ı) açıklayalım diye ayetleri değişik biçimlerde işte böylece açıklıyoruz.

(Enam 105)

Diyanet Vakfı Meali:

Böylece biz âyetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, «Sen ders almışsın» desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım.

(Enam 105)

Edip Yüksel Meali:

'Sen ders almışsın,' demeleri için ve bilen bir topluma açıklamak için ayetleri böyle sergiliyoruz.

(Enam 105)

Elmalılı Orjinal Meali:

yine ayetleri böyle şekilden şekle koyuyoruz ki hem o körlük edenler sana ders almışsın desinler, hem onu ilmi şanından olanlar için tebyin edelim

(Enam 105)

Elmalılı Yeni Meali:

İşte ayetleri böyle çeşitli şekillerde sunuyoruz ki, o körlük edenler sana: "Bunları bir yerlerden okuyup öğrenmişsin." desinler, hem de onu bilen bir toplum için iyice açıklayalım.

(Enam 105)

Erhan Aktaş Meali:

İşte böylece Biz, ayetleri döne döne açıklıyoruz. Varsın "Sen ders almışsın."[1] desinler. Oysa bilen[2] bir kavim için onu[3] ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.

1)İnanmayanlar, varsın "Sen bunları birilerinden öğrenmişsin." desinler.
2)Gerçeği kavrayan, akleden, kendi aklı ile düşünen.
3)Ayetlerimizi.

(Enam 105)

Gültekin Onan Meali:

İşte biz ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklıyoruz. Öyle ki sana: "Sen ders almışsın" desinler ve biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.

(Enam 105)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte böylece Biz, sana, “Sen ders görmüşsün/ bunları bir yerlerden okuyup öğrenmişsin” desinler ve açığa koyalım diye âyetleri evirip çeviriyoruz/geniş geniş açıklıyoruz.

(Enam 105)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

İşte biz, ayetleri böyle farklı farklı üsluplarla açıklıyoruz. Ta ki: “Sen (Ehl-i Kitap’tan) ders almışsın.” desinler. Biz de onu bilen bir kavim için açıklayalım.

(Enam 105)

Harun Yıldırım Meali:

İşte biz ayetleri böylece çeşitli biçimlerde açıklıyoruz ki onlar: “Sen okumuşsun” desinler ve biz de bilen bir topluluğa onu apaçık gösterelim.

(Enam 105)

Hasan Basri Çantay:

İşte biz ayetleri böylece türlü türlü beyan ederiz. Taki onlar: "Sen okumuşsun" desinler ve biz onu (Kur'anı) bilecek zümrelere besbelli edelim.

(Enam 105)

Hayrat Neşriyat Meali:

İşte (ey Resûlüm!) Âyetleri böyle açıklıyoruz ki (ibret alsınlar), hem (o kâfirler): “Sen ders almışsın!” desinler, hem de (hikmetlerini) bilecek bir kavim için onu (o Kur'ân'ı)açıklayalım.(3)*

(Enam 105)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte ayetleri bunun gibi halden hale çevirip açıklıyoruz. Onlar sonucunda "Sen ders aldın¹." diyorlar, onu (kur'an'ı) herhangi bir bilen millete açıklamak için [ayetleri halden hale çevirip acıkıyoruz].²

(Enam 105)

Hüseyin Atay Meali:

Sana "okumuşsun" derlerken, biz ilkeleri böylece anlatıyoruz. Ve onu bilecek ulus için açıklıyoruz.

(Enam 105)

İbni Kesir Meali:

İşte Biz, ayetleri sana böylece türlü türlü açıklarız. Ta ki onlar; sen okumuşsun, desinler ve Biz onu bilen bir kavme besbelli edelim.

(Enam 105)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ayetleri bu şekilde anlatıyoruz ki, onlar “Dersini iyi almışsın” demeleri ve bilen bir topluma daha açık anlatmak için.

(Enam 105)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve işte böyle âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz. Ve “Sen ders (bu ilmi) almışsın.” desinler diye ve onu, bilen bir kavme beyan etmemiz için.

(Enam 105)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte Biz belgelerimizi böyle evire çevire anlatırız ki Allah'ı tanımıyanlar «senin bilgin var» desinler, Biz de bilenlere büsbütün açıklamış olalım.

(Enam 105)

Kadri Çelik Meali:

İşte biz, ayetleri (bir takım sebeplerden ötürü) böylesine çeşitli biçimlerde açıklamaktayız. Ayrıca (çeşitli biçimlerde açıklıyoruz ki) onlar sana, “Sen ders almışsın” demesinler ve biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça beyan etmiş olalım.

(Enam 105)

Mahmut Kısa Meali:

İşte biz, ayetlerimizi böyle farklı açılardan ve zengin örneklerle tekrar tekrar dile getiriyoruz ki, bilinçli bir toplum için onu güzelce açıklayalım. Fakat ey Muhammed; inkâra şartlanmış olanlar, senin hayatını çok yakından tanıdıkları ve doğruluğundan asla şüphe duymadıkları hâlde, kibir ve inatlarından dolayı, “Senin bu muhteşem ayetleri uydurmana imkân yok, sen bunları, ilim ve hikmet sahibi birinden öğrenmiş olmalısın! Bu da olsa olsa, Yahudilik ve Hıristiyanlık hakkında bilgisi olan kölelerimizden birisidir.” diyeceklerdir. Oysa onlar da gâyet iyi biliyorlardı ki, böyle bir kitabı, Allah’tan başka hiçbir güç meydana getirmiş olamazdı. O hâlde:

(Enam 105)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Muhakkak Biz ayetleri işte böyle açıklıyoruz ki onlar sana desinler: Elbette sen ders almışsın Biz de bilen topluluğa apaçık anlatalım.

(Enam 105)

Mehmet Türk Meali:

İşte Biz âyetleri, (kâfirlerin) sana; “Sen bunları bir yerden öğrenmişsin.” demeleri (sebebiyle) ve bilen toplumlara da onu, iyice anlatmamız için böyle açıklarız.

(Enam 105)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Sen (Allah’ın kelâmını) bize (iyice) okudun,” demeleri ve ilim sahibi insanlara izah etmek için Biz, ayetleri böylece tekrar tekrar (çeşitli biçimlerle) açıklarız.

(Enam 105)

Muhammed Esed Meali:

Böylece Biz mesajlarımızı çok yönlü olarak dile getiriyoruz ki "Sen (bütün bunlardan) iyi ders almışsın!" diyebilsinler ve mesajları, onları kavrama yeteneğine sahip insanlara açıklayabilelim.

(Enam 105)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İşte biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklamaktayız. Öyle ki, onlar sana; "Sen bir yerden ders almışsın!" desinler ve biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.

(Enam 105)

Mustafa Çavdar Meali:

Ayetlerimizi çok boyutlu ortaya koyuyoruz ki “Sen birilerinden ders almışsın.” desinler. Böylece biz, bu hakikati bilmek isteyen topluma açıklayalım.

Bknz: (6/156) - (16/103) - (29/48)

(Enam 105)

Mustafa Çevik Meali:

105-107 Biz böylece âyetlerimizi çeşitli biçimlerde ve çok yönlü açıklıyoruz. Müşrikler bunlar üzerinde akıllarını kullanıp düşünecekleri yerde, “Bunları kendin gibi bir kısım insanlardan öğrenmişsin.” diyorlar. Sen onlara aldırma! Âyetlerimizi yaratılışlarının sebebini düşünen ve ona uygun yaşamak isteyenler için ayrıntılı olarak açıklıyoruz. Sen Rabbinden indirilene uy, O’ndan başka gerçek ilah yoktur. Müşriklerden de yüz çevir. Ey Peygamber! Onların inatla davete karşı çıkmaları seni üzmesin. Allah insanları hak ve batıl olanı, seçme konusunda irade verip imtihan etmek üzere yaratmamış olsaydı, hiç kimse Allah’tan başkasını Rab ve ilah edinemez, O’na şirk koşamazdı. Biz seni de insanları zorla inandırmak için başlarına muhafız olarak dikmedik. Sen onların vekili de değilsin.

(Enam 105)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İşte böylece Biz, mesajlarımızı çok boyutlu olarak dile getiriyoruz ki "Sen dersini almışsın!" desinler; dahası öğrenmeye gönüllü bir topluluğa onu açıklayabilelim.

(Enam 105)

Osman Okur Meali:

İşte böylece âyetleri döne döne açıklıyoruz ki (onlar sana): "Sen ders almışsın (bunları bir yerden okumuş, öğrenmişsin)" desinler ve bilen bir toplum için de onu iyice açıklayalım.

(Enam 105)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve işte Biz âyetleri böyle türlü türlü beyan ederiz. Tâ ki onlar, «Sen ders almışsın,» desinler. Ve Biz onu bilir olan bir kavim için açıkça beyan edelim.

(Enam 105)

Ömer Öngüt Meali:

İşte biz âyetleri böylece türlü türlü açıklıyoruz. Tâ ki onlar sana: “Sen ders almışsın!” desinler ve biz onu anlayan bir topluluk için apaçık gösterelim.

(Enam 105)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kimileri sana, “Sen bir yerden ders almışsın” desinler ve bilenlere de iyice anlatalım diye ayetlerimizi evirip çevirip iyice açıklıyoruz.

(Enam 105)

Sadık Türkmen Meali:

İşte böylece; ayetleri çevire çevire açıklıyoruz. Sana (onlara ayetleri okurken): “Sen bunların dersini almışsın” diyorlar. Oysa Biz öğrenmek isteyen bir toplum için, herkesin anlayacağı şekilde ayrıntılı olarak açıklıyoruz!

(Enam 105)

Seyyid Kutub Meali:

Kimileri sana "Sen bir yerden ders almışsın" desinler ve bilenlere de iyice anlatalım diye ayetlerimizi çeşitli açılardan açıklıyoruz.

(Enam 105)

Suat Yıldırım Meali:

İşte Biz, ayetleri iyice anlayıp kavramaları için farklı üsluplarla, türlü türlü beyan ederiz. Biliyoruz ki onlar neticede "Sen ders almışsın!" diyeceklerdir.Ayetleri böyle türlü türlü açıklamamız, bilmek isteyen kimselere, Kur'an'ı iyice beyan etmek içindir.

(Enam 105)

Süleyman Ateş Meali:

İşte böylece ayetleri döne döne açıklıyoruz ki (onlar sana): "Sen ders almışsın (bunları bir yerden okumuş, öğrenmişsin)" desinler ve bilen bir toplum için de onu iyice açıklayalım.

(Enam 105)

Süleymaniye Vakfı Meali:

İşte ayetlerimizi böyle evire çevire anlatırız ki birileri: "Sen bir yerden öğrenmişsin" desin, biz de onu bilen bir topluluğa açıklamış olalım.

(Enam 105)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"iyi ders almışsın" demeleri ve anlayanlara açıklamak için ayetleri böyle türlü türlü anlatıyoruz.

(Enam 105)

Şaban Piriş Meali:

İşte "sen ders almışsın" desinler diye ve bilen bir topluma da iyice açıklayalım diye ayetleri ayrıntılı olarak ortaya koyuyoruz.

(Enam 105)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte biz, (müşriklerin sana) "sen ders almışsın" demeleri için ve bilen kimselere Kur'ân'ı iyice açıklayalım diye âyetleri böyle çeşitli şekillerde beyan ederiz.

(Enam 105)

Tefhimul Kuran Meali:

İşte biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklamaktayız. Öyle ki onlar sana: «Sen ders almışsın» desinler ve biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.

(Enam 105)

Ümit Şimşek Meali:

Âyetleri Biz böyle çeşitli şekillerde anlatırız—tâ ki onlar “Sen bunu bir yerden ders almışsın” desinler, Biz de bilen bir topluluğa onu iyice açıklamış olalım.

(Enam 105)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu iyice açıklayalım.

(Enam 105)