41. Fussilet Suresi / 41.ayet

Kendilerine gelen bu ilahi uyarıya inanmayanlar iyi bilsinler ki bu Kuran yüce ve eşsiz bir kitaptır.

Bknz: (4/82)(27/6)

Mustafa Çavdar Meali

Fussilet 41 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Kur'an, kendisine tebliğ edildikten sonra kafir olanlar; ve hem de şüphe yok ki bu Kur'an, eşsiz ve sütün bir kitaptır ki.

(Fussilet 41)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Şüphesiz kendilerine zikir (Kur’ani hüküm ve haberler) gelince onu inkâr edenler (ateşin ehlidir) ; oysa O, Aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır. (İnsanlığın huzur ve kurtuluş reçetesidir.)

(Fussilet 41)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onlar ki, Kur'ân kendilerine geldiği zaman, O'nu tanımayıp, gerçekleri örtbas edip reddettiler. Halbuki O eşsiz, üstün, değerli bir kitaptır

(Fussilet 41)

Adem Uğur Meali:

Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Ahmet Hulusi Meali:

Gerçekten, kendilerine gelen hakikatlerini hatırlatıcıyı inkar edenlerdir! Muhakkak ki O (hakikatlerini hatırlatıcı - zikir), Aziyz bir BİLGİdir!

(Fussilet 41)

Ahmet Tekin Meali:

Kendilerine okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur'an geldiğinde, onu inkârda ısrar edenler, bunun sonuçlarına katlanacaklar. O, kudretli ve hükümran bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Ahmet Varol Meali

Onlar (ateşe atılacaklar) kendilerine Kur'an gelince onu inkar ettiler. Oysa o çok ulu bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Ali Bulaç Meali:

Şüphesiz, kendilerine zikir gelince onu inkar edenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.

(Fussilet 41)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Kendilerine Kur'an geldiği vakit, onu inkâr edenler, (azaba uğratılacaklardır). Muhakkak ki, o çok şerefli bir kitabdır.

(Fussilet 41)

Ali Rıza Sefa Meali:

Aslında, kendilerine öğreti geldiği zaman inkar ettiler. Kuşkusuz, O, gerçekten Üstün Kitap'tır.

(Fussilet 41)

Ali Ünal Meali:

Kendilerine gelen bu şânı yüce dersi (Kur’ân) inkâr edenler, (Ateş’e fırlatılanlar arasında olacaklardır). Oysa o, şerefli ve mağlûp edilemez bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Şüphesiz (yasa, ilim ve zikir ile dolu olan) Kur’an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler (sonucuna katlanacaklar.) Çünkü o, eşsiz, güçlü bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kendilerine geldiğinde Kur'an'ı inkar edenler de saklanamazlar. Çünkü o Kur'an eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Bekir Sadak Meali:

(41-42) Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmislerdir; oysa o, degerli bir Kitap'dir. Gecmiste ve gelecekte onu batil kilacak yoktur. Hakim ve ovulmege layik olan Allah katindan indirilmedir.

(Fussilet 41)

Besim Atalay Meali:

Kur'an kendilerine geldiğinde, kâfirler iğrilik etmektedirler, oysa emre bir kitaptır

(Fussilet 41)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar ki, Kur'ân kendilerine geldiği zaman onu tanımayıp reddettiler, (elbette bunun sonucuna katlanacaklardır). Çünkü O, aziz (şerefli, üstün, değerli) bir Kitap'tır.

(Fussilet 41)

Cemal Külünkoğlu Meali:

41,42. Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Geçmişte ve gelecekte batıl ona karışamaz (onu hiçbir şey bozamaz). O (Kur'an), her yaptığını bir hikmete göre yapan ve övülmeye layık olan (Allah) katından indirilmiştir.*

(Fussilet 41)

Diyanet İşleri Eski Meali:

41,42. Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmişlerdir; oysa o, değerli bir Kitap'dır. Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Hakim ve övülmeğe layık olan Allah katından indirilmedir.

(Fussilet 41)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkar edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Diyanet Vakfı Meali:

Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Edip Yüksel Meali:

Kendilerine mesaj ulaştıktan sonra onu inkar edenler bilsin ki o üstün bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Elmalılı Orjinal Meali:

Onlar: o zikir kendilerine geldiği vakıt ona körlük eden mülhidler, halbuki o misli bulunmaz aziz bir kitab

(Fussilet 41)

Elmalılı Yeni Meali:

Onlar, O Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkar edenlerdir. Halbuki o, benzeri bulunmaz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar, kendilerine zikir[1] geldiği zaman onu yalanladılar. Kuşkusuz O, yüce bir Kitap'tır.

1)Öğüt olan Kur'an.

(Fussilet 41)

Gültekin Onan Meali:

Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona küfredenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.

(Fussilet 41)

Hakkı Yılmaz Meali:

(41,42) Şüphesiz Öğüt/Kur’ân kendilerine geldiğinde onu bilerek reddeden kimseler... Ve şüphesiz o Öğüt/Kitap, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan, övülen, övgüye lâyık bulunan tarafından indirilmedir. Önünden ve ardından/ hiçbir tarafından kendisine bâtılın gelmediği çok şerefli bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Harun Yıldırım Meali:

Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Hasan Basri Çantay:

(Ayetlerimiz hakkında sapıklığa düşenler) o zikre (Kur'ana) — o, kendilerine gelince — küfredenler (dir ki işte bunlar şübhesiz bize gizli kalmazlar). Halbuki o, cidden sarp bir kitabdır.

(Fussilet 41)

Hayrat Neşriyat Meali:

Doğrusu o kimseler ki, kendilerine geldiğinde Kur'ân'ı inkâr ettiler. Hâlbuki şübhesiz o, gerçekten çok yüce bir Kitab'dır.

(Fussilet 41)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(41-42) Gerçek şu ki, [sapanlar]¹ yani zikrin [kur'an'ın hak olduğu gerçeğini] kendilerine geldiği zaman göz ardı etmiş olanlar [bize karşı saklanamazlar]. Gerçekten o (kur'an) 'Yalan'ın kendisine ne önünden ne arkasından [hiçbir tarafından] gelemeyeceği [kadar] üstün; kısım kısım indirilişi hakim/hikmetli olan, övgüye layık olan[tarafın]dan [gerçekleşmiş] bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Hüseyin Atay Meali:

41-42 Doğrusu, hatırlatma kendilerine gelince onu inkâr etmişlerdir; doğrusu o, değerli bir Kitap’tır. Ne önünden ne de ardından onu çürütecek gelebilir. Bilge ve övülmeye layık olandan indirilmedir.

(Fussilet 41)

İbni Kesir Meali:

Kendilerine zikir gelince; onlar onu inkar etmişlerdir. Halbuki o, aziz bir kitabdır.

(Fussilet 41)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kendisine geldiğinde, öğütlerle dolu Kur'an'ı inkar edenler bilsinler ki o, kesinlikle değerli bir kitaptır.

(Fussilet 41)

İskender Ali Mihr Meali:

Gerçekten onlar, kendilerine zikir (Kur’ân) geldiği zaman (O’nu) inkâr ettiler. Ve muhakkak ki O, Azîz (yüce ve şerefli) bir Kitap’tır.

(Fussilet 41)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Gerçekten onlar o kimseler ki Kuran kendilerine gelince onu tanımazlık ederler. Oysaki o, öyle mutlu bir kitaptır ki,

(Fussilet 41)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz kendilerine hatırlatıcı (Kur'an) gelince, onu inkâr ettiler. Hâlbuki o üstün bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Mahmut Kısa Meali:

Gerçek şu ki, kendilerine tebliğ edilenbu son ilâhî Öğüdü inkâr edenler, dünyada da âhirette de zillet ve perişanlıktan kurtulamayacaklar! Çünkü bu Kur’an öyle muhteşem, öyle değerli bir kitaptır ki;

(Fussilet 41)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Fevkalade olan Kitap kendilerine geldiğinde inkar ettiler! O Kitap aziz üstün bir Kitap’tır.

(Fussilet 41)

Mehmet Türk Meali:

Şüphesiz, kendilerine gelen Kur’an’ı inkâr edenler (iyi bilsinler ki) o, çok şerefli bir Kitaptır.

(Fussilet 41)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bu Zikir kendilerine gelince, onu inkâr edenler mutlaka (ceza görecekler.) Şüphesiz o, yalnız üstün çıkacak hürmetli bir Kitap’tır.

(Fussilet 41)

Muhammed Esed Meali:

Gerçek şu ki, kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler (var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır); çünkü o yüce bir ilahi kelamdır.

(Fussilet 41)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Gerçek şu ki, onlar kendilerine gelen uyarıyı inkar ettiler. Oysa ki o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Mustafa Çavdar Meali:

Kendilerine gelen bu ilahi uyarıya inanmayanlar iyi bilsinler ki bu Kuran yüce ve eşsiz bir kitaptır.

Bknz: (4/82) - (27/6)

(Fussilet 41)

Mustafa Çevik Meali:

41-42 Kur’an ile ulaştırılan mesajları yalan sayıp da, çağrısını inatla reddedenleri Biz bilmekteyiz. Oysa bu Kur’an, insanları doğru yola çağıran ve bildirdiği hükümlerle bozulmayı önleyen ilahi bir kitaptır ve âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirilmiştir. Batıl onun önünde de ardında da barınamaz. Onda bir yanlışlık ve eksiklik de bulunamaz.

(Fussilet 41)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Şüphesiz onlar, kendilerine ulaştığı halde bu ilahi uyarıyı inkar edenlerdendir: çünkü o, elbette pek yüce bir Kitaptır.

(Fussilet 41)

Osman Okur Meali:

(41-42) Gerçek şu ki, kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler (Kuran kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler) mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Geçmişte ve gelecekte batıl ona karışamaz (onu hiçbir şey bozamaz). O (Kuran), her yaptığını bir hikmete göre yapan ve övülmeye layık olan (Allah) katından indirilmiştir.

(Fussilet 41)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Şüphe yok (mülhidler) o kimselerdir ki, kendilerine geldiği zaman Kur'an'ı inkâr etmişlerdir ve muhakkak ki o, elbette azîz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Ömer Öngüt Meali:

Kendilerine Zikir (Kur'an) geldiğinde onu inkâr edenler, (mutlaka cezalarını çekeceklerdir). Halbuki o aziz bir Kitap'tır.

(Fussilet 41)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bazı kimseler kendilerine gelen kitabı inkâr ettiler. Oysa o çok yüce bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Sadık Türkmen Meali:

Onlar, kendilerine geldiği zaman Zikri/Kur’an’ı inkâr ettiler. Halbuki o; eşsiz, üstün bir Kitap’tır.

(Fussilet 41)

Seyyid Kutub Meali:

Kendilerine gelen Kur'ân'ı inkar ettiler. Halbuki o yüce bir Kitab'dır.

(Fussilet 41)

Suat Yıldırım Meali:

(41-42) Kendilerine gelen bu şanı yüce dersi inkar edenler elbette cezadan kurtulamazlar. Halbuki o eşsiz ve pek kıymetli bir kitaptır. Öyle bir kitaptır ki batıl ona ne önünden, ne ardından, hiç bir taraftan yol bulamaz.(Tam hüküm ve hikmet sahibi, bütün hamdlerin ve övgülerin sahibi) o Hakim ve Hamid tarafından indirilmiştir.

(Fussilet 41)

Süleyman Ateş Meali:

Onlar, kendilerine gelen Kur'an'ı inkar ettiler. Halbuki o, öyle eşsiz bir Kitaptır,

(Fussilet 41)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bu Zikir[1] kendilerine gelince görmezlik edenler (ateşe atılacak olanlardır). Oysaki o, güçlü bir kitaptır.

1) Tümüyle doğru olan bilgiyi. 

(Fussilet 41)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler hüsrana uğrayacaktır; çünkü o, yüce bir Kitap'tır.

(Fussilet 41)

Şaban Piriş Meali:

Kitap kendilerine geldiğinde onu inkar ettiler. Oysa o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Talat Koçyiğit Meali:

Kitap kendilerine geldiği zaman, o yorumcular onu inkâr etmişlerdir. Oysa o, eşsiz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Tefhimul Kuran Meali:

Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona (karşı) küfre sapanlar (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.

(Fussilet 41)

Ümit Şimşek Meali:

Kendilerine öğüt geldiğinde onu yalanladılar. Halbuki o aziz bir kitaptır.

(Fussilet 41)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkar ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır.

(Fussilet 41)