11. Hud Suresi / 8.ayet

Şayet onlardan o azabı belli bir süre ertelersek:
– Onu engelleyen nedir, derler. İyi bilin ki o azap geldiği gün onu onlardan savuşturacak hiçbir güç olmayacak ve hafife aldıkları şey kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

Bknz: (16/61)(18/58)»(18/59)(35/45)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 8 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onların uğrayacakları azabı, mukadder bir zamana kadar geciktirirsek, bunun teahhuruna da sebep nedir derler. Bilin ki onlara azabın gelip çattığı gün o azap, artık geriye bırakılamaz ve alay ettikleri musibet, onları çepeçevre kuşatır.

(Hud 8)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun muayyen bir taifeye (veya belirli bir süreye) kadar onlardan azabı erteleyecek olursak; hemen hepsi birden; “Onu engelleyen nedir? (Hadi cezamızı verse ya!) ” derler. Şunu iyi bilin ki; onlara bu azabın geleceği (ve şeytani saltanatlarının devrileceği) gün (kesindir) ve bu, onlardan asla geri çevrilecek değildir. Ve alaya aldıkları şey de kendilerini çepeçevre kuşatıp (onları rezil ve zelil edecektir.)

(Hud 8)

Abdullah Parlıyan Meali:

Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar geciktirecek olsak, “Onu engelleyip alıkoyan nedir?” diyecekler. Bilin ki, azap onlara geldiği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey, onları çepeçevre kuşatmış olacaktır.

(Hud 8)

Adem Uğur Meali:

Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek, mutlaka "Onun gelmesini engelleyen nedir?" derler. Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir. Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki, eğer azabı onlardan belirli bir süre ertelesek; kesinlikle: "Onu tutan nedir?" derler... Kesin olarak bilin ki! Onlara geldiği gün, onlardan geri çevrilecek değildir! Alay etmekte oldukları şey her yönden onları kuşatmıştır.

(Hud 8)

Ahmet Tekin Meali:

Eğer biz onlara azâbı belli bir süre ertelesek, andolsun: “Onun hemen gerçekleşmesini engelleyen nedir?” derler. Bilin ki, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Alay edip durdukları şeylerin gücü de kendilerini abluka altına almış olacaktır, işlerini bitirecektir.

(Hud 8)

Ahmet Varol Meali

Onlardan azabı sayılı bir süre için geciktirsek mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun ki, o geldiği gün artık kendilerinden geri çevrilmez ve alaya aldıkları şey onları kuşatmış olur.*

(Hud 8)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Eğer ilerideki belirli bir müddete kadar kendilerinden azabı geciktirirsek, o vakit de muhakkak (alay tarzında) şöyle derler: “- Bu azabın inişini engelliyen nedir?” Bilsinler ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden çevrilecek değildir. O alay ettikleri azab da kendilerini sarmış bulunacaktır.

(Hud 8)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ama belirlenmiş bir süreye dek cezayı onlardan ertelesek, kesinlikle, şöyle derler: "Onu önleyen ne?" İyi bilin ki, ceza geldiği gün onlardan uzaklaştırılmayacak ve alay ettikleri şey onları kuşatacaktır.

(Hud 8)

Ali Ünal Meali:

Kendisiyle onları tehdit ettiğimiz azabı üzerlerine hemen göndermeyip, (birtakım sebep ve hikmetler gereği) belli bir süre için ertelesek, (alaylı alaylı,) “Bu azabı tutan nedir ki, gelmiyor?” derler. İyi bilin ki, o azap başlarına geldiği gün artık onlardan geriye çevrilecek değildir ve alaya aldıkları o azap, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.

(Hud 8)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Eğer sayılı bir müddete kadar onlardan azabı geciktirsek, “Bu azabın gelmesini engelleyen nedir?” diye soracaklar. İşte azabın onlara geleceği gün, asla onlardan geri çevrilmeyecektir. Ve alaya aldıkları (azap,) onları kuşatacaktır.

(Hud 8)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelersek, elbette,"Onun gelmesini engelleyen nedir?" derler. Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir. Alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatmış olacaktır.

(Hud 8)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, onlarin azabini sayili bir sureye kadar ertelesek, «Onu alikoyan nedir?» derler. Bilin ki, onlara azap geldigi gun, artik geri cevrilmez; alaya aldiklari sey onlari mahvedecektir. *

(Hud 8)

Besim Atalay Meali:

Biz azabı onlardan — sayılı bir zamançin— geciktirirsek, herhalde diyecekler ki: «Nedir bunu durduran?», iyi bilin, o gelirse, onlardan geri dönecek değil, alay ettikleri şey onları saracaktır

(Hud 8)

Celal Yıldırım Meali:

Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar geciktirecek olsak, «onu engelleyip alıkoyan nedir?» diyecekler. Bilin ki azâb onlara geldiği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey onları iyiden iyiye kuşatacaktır.

(Hud 8)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar geciktirecek olsak: “Onu engelleyip alıkoyan nedir?” diyecekler. Bilin ki azap onlara geldiği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey onları iyiden iyiye kuşatacaktır.

(Hud 8)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, "Onu alıkoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara azab geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya aldıkları şey onları mahvedecektir.*

(Hud 8)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka "Onu ne alıkoyuyor?" derler. İyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.

(Hud 8)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek, mutlaka «Onun gelmesini engelleyen nedir?» derler. Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir. Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Edip Yüksel Meali:

Onlardan azabı belli bir süre için ertelesek, 'Onu tutan nedir,' derler. Doğrusu, onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilemez ve alay ettikleri şey kendilerini kuşatacaktır.

(Hud 8)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve eğer ilerideki sayılı bir müddete kadar kendilerinden azabı te'hır edersek o vakıt da mutlak şöyle derler: onu ne men'ediyor? O, onlara geleceği gün kendilerinden çevrilecek değildir, ve o istihza ettikleri şey, kendilerini sarmış bulunacaktır

(Hud 8)

Elmalılı Yeni Meali:

Eğer kendilerinden ilerideki sayılı bir süreye kadar azabı geciktirecek olsak, mutlaka: "Onu ne engelliyor?" derler. Azap onlara geleceği gün, artık kendilerinden çevrilecek değildir ve alay ettikleri şey kendilerini sarmış olacaktır.

(Hud 8)

Erhan Aktaş Meali:

Eğer, bir ümmet[1] için azabı onlardan belli bir süreye kadar erteleyecek olursak, "Bunu engelleyen şey nedir ki?" derler. Bilesiniz ki, onlara azap geldiği gün, artık geri çevrilmez. Alaya aldıkları azap onları kuşattır.

1)Topluluk, aynı inanca mensup insanlar topluluğu.

(Hud 8)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir ümmete (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve eğer Biz bunlardan azabı belli bir önderli toplum oluşana kadar erteleyecek olursak, o zaman da, “Onu engelleyen nedir ki?” diyecekler. Haberiniz olsun! O azap, onlara geldiği gün kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve o alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.

(Hud 8)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Azabı belli bir süreye kadar erteleyecek olsak: “Onu alıkoyan nedir?” diyecekler. Dikkat edin! Azap geldiği gün onlardan çevrilecek değildir. Ve alay ettikleri şey onları çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun, eğer onlardan azabı sayılı bir vakte kadar ertelesek, mutlaka: “Onu alıkoyan nedir?” derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir. Alay etmekte oldukları şey de onları çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz kendilerinden azabı sayılı bir müddete kadar gecikdirsek mutlakaa diyeceklerdir ki: "Bunu alıkoyan (sebeb) de ne"? Haberiniz olsun ki, o bunlara geleceği gün kendilerinden döndürülecek değildir. Eğlenceye alageldikleri şey (azab) onları çepçevre kuşatacakdır.

(Hud 8)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve and olsun ki onlardan azâbı sayılı bir müddete kadar ertelesek, mutlaka: “Ona (o azâbın gelmesine) mâni' olan nedir?” derler. Dikkat edin! (O azab) onlara geleceği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir ve kendisiyle alay etmekte oldukları (azab), onları kuşatmış olacaktır.

(Hud 8)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Eğer, Sayılmış bir topluluk [zamanlarına] kadar kendilerinden azabı ertelesek, mutlaka "Onu [azabı] tutan ne?" derler. Dikkat! [azap] kendilerine geldiği gün, kendilerinden geri çevirlecek bir halde değildir. Maskara etmeye çalışmakta oldukları [azap] kendilerinin başına geldi.

(Hud 8)

Hüseyin Atay Meali:

Andolsun, onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, "O’nu alıkoyan nedir?" diyeceklerdir. Dikkat! Onlara geldiği gün, artık geri çevrilmez. Alaya alıp durdukları şey onları kuşatacaktır.

(Hud 8)

İbni Kesir Meali:

Sayılı bir müddete kadar üzerlerinden azabı erteleyecek olsak mutlaka: Bunu alıkoyan da ne? derler. Dikkat edin, o geldiği gün, onlardan asla dönmeyecek, alaya aldıkları şey onları mahvedecektir.

(Hud 8)

İlyas Yorulmaz Meali:

Eğer bu inkarlarından sonra (hak ettikleri) azabı belirli bir vakte kadar ertelesek “Bize azap etmekten O nu (Allah'ı) alıkoyan nedir” derler. Onlara azap geldiğinde, onlardan bu azabı savabilecek var mı? Alay ettikleri azap onların üzerine hak olmuştur (mutlaka gelecektir).

(Hud 8)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve eğer bir ümmete azabı, (onlardan) belli bir süre ertelesek (tehir etsek), mutlaka: “Onu tutan (men eden) nedir?” derler. Onlara azap geldiği gün, onlardan uzaklaştırılacak değil. (Öyle) değil mi? Onunla alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı (ihata etti).

(Hud 8)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Eğer Biz onları vereceğimiz sayılı bir güne değin geciktirecek olursak besbelli ki onlar: «Bu azabın gecikmesi neden?» derler. Bilin ki onlara azap bir kere erişti mi, artık geri döndürülmiyecektir. Onların eğlence yerine koydukları azap onları kuşatacaktır.

(Hud 8)

Kadri Çelik Meali:

Hiç şüphesiz onların azabını sayılı bir süreye kadar ertelesek, muhakkak “Onu alıkoyan nedir?” derler. İyi bilin ki onlara azap geldiği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Mahmut Kısa Meali:

Eğer Biz, isyankârlıklarından dolayı onları derhal yok etmeyip de, hak ettikleri azâbıbelirlenmiş bir vakte kadar ertelesek, bunun hikmetini hiç düşünmeden, “Onun hemen gerçekleşmesini engelleyen ne? Hani Allah kâfirlere azap edecekti? Demek tüm uyarılar, tehditler yalanmış!” diyerek alaycı bir tavırla, azâbın bir an önce gelmesini isteyecekler. Fakat şunu iyi bilsinler ki, kendilerine vaadedilen o azap gelip çattı mı, bir daha asla geri çevrilecek değildir veişte o zaman, öteden beri alay edip durdukları cehennem, kendilerini çepeçevre kuşatmış olacaktır. Fakat gel gör ki:

(Hud 8)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Uğrayacakları azabı, mukadder edilmiş vakte kadar ertelesek şöyle derler: (Doğrudan gelse ya,) bu azabı alıkoyan nedir? Haberiniz olsun. O gelecektir Hakikaten o geldikten sonra geri çevrilecek de değildir. Alaya aldıkları şeyler Üzerlerine elbette hakkıyla gelip, onları çepeçevre kuşatmış olacaktır.

(Hud 8)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun! Eğer onlardan azabı bir süreye1 kadar ertelesek, (bu defa da) kesinlikle: “Onu alıkoyan (sebep) nedir?” diyecekler. Şunu iyi bilin ki; o (azap) onlara geldiği gün (bir daha) asla geri çevrilmez ve alaya aldıkları o şey de onları, çepeçevre kuşatı(veri)r. *

(Hud 8)

Muhammed Celal Şems Meali:

Eğer Biz, tayin edilen süreye kadar onlardan azabı geciktirirsek, onlar mutlaka, “Bunun (gelmesine) engel olan nedir?” diyecekler. İyi dinleyin! O (azap) onlara geldiği gün, onlardan asla uzaklaştırılmayacak ve alay ettikleri (de) kendilerini kuşatacaktır.

(Hud 8)

Muhammed Esed Meali:

Ve ayrıca, onların (hak ettiği) azabı (tarafımızdan) belirlenmiş bir vakte kadar ertelesek hemen şöyle derler: "Onun (hemen gerçekleşmesini) önleyen ne?" Bilin ki, o Gün (o sözü geçen azap) onların başına geldiği zaman, onu kendilerinden uzak tutacak hiçbir güç olmayacak; ve alay edip durdukları şey onları kuşatıp bunaltacaktır.

(Hud 8)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, onların azabını sayılı bir süreye değin ertelesek; "Onu alıkoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara azap geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya aldıkları şey onları mahvedecektir.

(Hud 8)

Mustafa Çavdar Meali:

Şayet onlardan o azabı belli bir süre ertelersek: – Onu engelleyen nedir, derler. İyi bilin ki o azap geldiği gün onu onlardan savuşturacak hiçbir güç olmayacak ve hafife aldıkları şey kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

Bknz: (16/61) - (18/58)»(18/59) - (35/45)

(Hud 8)

Mustafa Çevik Meali:

7-8 Allah gökleri ve yeri altı evrede yarattı, sonra suyu yaratıp, ilmini ve kudretini su üzerinde tecelli ettirerek tüm canlıların özünü de sudan yarattı ve hükümranlığını sudan yarattıkları üzerinde tesis ederek hayatlarını yasalara bağlayıp nizamlarını kurdu. Daha sonra da sizden hanginizin davetine uyacağını sınamak için amellerinizle ilgili sınırlar belirleyip tercihlerinizle baş başa bıraktı. Ey Peygamber! “Şimdi senin, insanlara öldükten sonra tekrar diriltilip, dünya hayatınızı yaşayış biçiminizden hesaba çekileceksiniz.” deyişinle birlikte insanların bir kısmı “Bunlar bizi büyülemek için söylenmiş, aslı olmayan sözler.” diyeceklerdir. Onların hak ettikleri azabı bir süre ertelesek, bu sefer de “Tehdit edildiğimiz azap gelecekse hemen gelsin de görelim” derler. Acaba, onunla karşılaştıkları gün de böyle diyebilecekler mi? O Gün azabı başlarından savabilecek hiçbir güç yoktur ve nihayet alay ettikleri azap, onları çepeçevre kuşatmış, artık iş işten de çoktan geçmiştir.

(Hud 8)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve eğer onların cezasını sayılı bir süreye ertelesek, hemen "Onu tutan mı var?" derler. Bakın, o gün geldiğinde, onu onlardan savuşturacak hiçbir güç olmayacak; dahası, alaya aldıkları gerçek onları çepeçevre kuşatacak.

(Hud 8)

Osman Okur Meali:

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve andolsun ki, eğer onlardan azabı sayılı bir müddete kadar geri bırakacak olsak elbette diyeceklerdir ki: «Onu men eden nedir?» Haberiniz olsun ki, onlara geleceği gün, kendilerinden bertaraf edilecek değildir ve kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onları ihata edecektir.

(Hud 8)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek: “Onu alıkoyan nedir?” derler. İyi bilin ki onlara azap geldiği gün, bir daha geri döndürülmez. Alaya aldıkları şey de onları çepeçevre kuşatır.

(Hud 8)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sayılı bir süreye kadar azaplarını ertelesek, bu sefer de, “Onu engelleyen ne!” derler. Dikkat edin! O azap bir gün kendilerine gelirse geri çevrilmez! Alay ettikleri şey onları kuşatıp mahveder!

(Hud 8)

Sadık Türkmen Meali:

Eğer onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek; “O azabı tutan nedir?” derler. İyi bilin ki; azap onlara geldiği gün, onlardan geri çevrilir değildir! Ve alay edip durdukları şey onları kuşatmış olur.

(Hud 8)

Seyyid Kutub Meali:

Eğer onların azabını belirli bir sürenin sonuna ertelersek, 'Bu azabı bizden alıkoyan nedir?' derler. Haberleri olsun ki, azabımızla yüzyüze geldiklerinde onu hiç kimse başlarından savamaz, böylece alay konusu ettikleri akıbetin pençesine düşerler.

(Hud 8)

Suat Yıldırım Meali:

Şayet biz kendilerine azap göndermeyi belirli bir zamana kadar ertelersek: "Bu azabı alıkoyan sebep nedir?" derler. İyi bilin ki o azap başlarına geldiği gün, artık onlardan geriye çevrilmez ve alaya aldıkları o azap, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.

(Hud 8)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun onlardan azabı sayılı bir ümmete (belli bir süreye) ertelesek, "Onu tut(up bize gelmesine engel ol)an nedir?" derler. İyi bilin ki, o (azab) başlarına geldiği gün, bir daha onlardan geri çevrilmez ve alay ettikleri şey, kendilerini kuşatmış olur.

(Hud 8)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Onlara vereceğimiz azabı belli bir süre ertelesek "Onu tutan ne ki?" derler. Şunu bilin ki azap geldiği gün onlardan savılacak değildir. Hafife aldıkları o şey başlarına gelecektir.

(Hud 8)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Hakettikleri azabı belli bir süre ertelesek: "O neden gerçekleşmiyor?" diyecekler. O azap başlarına geldiği Gün, ondan kurtulamazlar. Alay ettikleri şey, kendilerini kuşatıverir.

(Hud 8)

Şaban Piriş Meali:

Şayet azabı onlardan sayılı bir süreye kadar ertelersek: -O'nu engelleyen nedir? derler. Dikkat edin. Alay ettikleri şey onlara geldiği gün; onlardan hiç ayrılmaz ve onları çepeçevre içine alır.

(Hud 8)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlardan belli bir süre azabı geciktirsek, "onu tutan nedir?" derler. Fakat şunu iyice bilin ki, onlara azabın geldiği gün, artık onlardan geri çevrilecek değildir. Alaya aldıkları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelersek, mutlaka: «Onu akılkoyan nedir?» derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

(Hud 8)

Ümit Şimşek Meali:

Onlara göndereceğimiz azabı belirli bir zamana erteleyecek olsak, bu defa da “Onu alıkoyan ne?” derler. Heyhat! Azap başlarına geldiği gün, bir daha asla geri çevrilecek değildir; artık alaya aldıkları şey kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.

(Hud 8)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır.

(Hud 8)