16. Nahl Suresi / 106.ayet

Kalbi iman ile dopdolu olduğu halde, zorlama ile kâfir oldum diyen kişinin durumu hariç; kim iman ettikten sonra kâfir olur ve kalbini küfre açarsa dünyada Allah’ın gazabına uğrar. Ve ahirette de onlar için korkunç bir azap vardır.

Bknz: (3/105)»(3/106)(4/137)(9/66)(47/32)(63/1)

Mustafa Çavdar Meali

Nahl 106 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Canla, gönülle inanmışken ve yüreği, inançla yatışmışken zorla, cebirle, istemediği halde dininden döndüğünü söyleyenden başka inandıktan sonra Allah'ı inkar eden, hatta kafirlikle yüreği genişleyen, hoşlanan kişi yok mu, bu çeşit kişileredir Allah'ın gazabı ve onlara pek büyük bir azap var.*

(Nahl 106)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Kim imanından sonra Allah’a (karşı) inkâra sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde, baskı altında zorlanan hariç- (bile bile) inkâra göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah’tan bir gazap vardır ve büyük azap onlarındır.

(Nahl 106)

Abdullah Parlıyan Meali:

Gönülden inanmışken ve yüreği imanla dopdolu iken, zorla istemediği halde, dininden döndüğünü söyleyenden başka, inandıktan sonra, Allah'ı inkâr eden, hatta Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmekle yüreği genişleyen ve hoşlanan kişi yok mu, bu çeşit kimseleredir Allah'ın gazabı, ahirette de büyük bir azap vardır; Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler için.

(Nahl 106)

Adem Uğur Meali:

Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Ahmet Hulusi Meali:

Kalbi imanla mutmain olduğu halde, (küfre) zorlanan hariç, kim imanından sonra Allah'a küfrederse ve küfre sinesini açar ise, işte Allah gazabı onun üzerinedir! Kendilerine çok büyük azap vardır.

(Nahl 106)

Ahmet Tekin Meali:

Kalbi, aklı iman ile huzur ve sükûn bulduktan sonra, küfre zorlananlar hariç, kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr eder, tekrar küfre saplanırsa, gönlünü küfre açarsa, işte Allah'ın gazabı, hışmı bunlaradır. Onlara büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Ahmet Varol Meali

İman ettikten sonra Allah'ı inkâr eden; -kalbi imanla yatışmış olduğu halde zorlanan (ve bu yüzden küfür sözü söyleyen) değil- ama göğüslerini küfre açan kimselere Allah'tan bir gadab vardır. Ve onlar için büyük bir azap vardır.*

(Nahl 106)

Ali Bulaç Meali:

Kim imanından sonra Allah'a (karşı) inkara sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- inkara göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.

(Nahl 106)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Kalbi iman ile kararlaşmış olduğu halde, (küfür kelimesini söylemeye) cebredilenler (ve böylece yalnız dilleriyle söyliyenler) müstesna, kim Allah'a küfrederse, onlara şiddetli bir azab var; lâkin küfre bağrını açanlar üzerine Allah'dan bir gazab ve kendilerine çok büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

Ali Rıza Sefa Meali:

İnanca eriştikten sonra baskıyla zorlananlar dışında, inandıktan sonra Allah'a nankörlük ederek yüreklerini nankörlüğe açanların üzerine, Allah'ın öfkesi iner. Üstelik onlar için, büyük bir ceza vardır.

(Nahl 106)

Ali Ünal Meali:

İnkâra mecbur bırakılıp da bunu yalnızca diliyle yapan, fakat kalbi imanla dopdolu ve doygun olandan başka her kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder ve gönlünü küfre açarsa, böylelerinin üzerine Allah’tan çetin bir ceza iner ve onlar için çok büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr ederse, -kalbi iman ile dolu olduğu halde inkâra zorlanan müstesna- fakat kimin küfür ile gönlü seviniyorsa, işte onların üzerine Allah’tan bir gazap vardır ve ayrıca onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde, zorlananın dışında olan kimse inandıktan sonra Allah'ı inkar eder ve gönlünü inkarcılığa açarsa, bunlara Allah katında bir öfke vardır ve büyük azap da onlaradır.

(Nahl 106)

Bekir Sadak Meali:

Gonlu imanla dolu oldugu halde, zor altinda olan kimse mustesna, inandiktan sonra Allah'i inkar edip, gonlunu kafirlige acanlara Allah katindan bir gazap vardir; buyuk azap da onlar icindir.

(Nahl 106)

Besim Atalay Meali:

Gönlü inan ile dolu olup da, zorlanmış bulunan kimseden başka, inandıktan sonra Allaha karşı kâfirlik eden, göğsünü küfre açan kimselere, Allahın gadabı gelir; onlar için ulu azap da vardır

(Nahl 106)

Celal Yıldırım Meali:

Kalbi imân ile yatışmış olduğu halde, zorlanan kimse dışında, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip göğsünü küfre açanlar üzerine Allah' tan bir gazab vardır ve büyük bir azâb da onlar içindir.

(Nahl 106)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde (dinden dönmeye) zorlananların dışında, her kim inandıktan sonra Allah'ı bırakıp göğsünü (kalbini) küfre açarsa, işte Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır; büyük azap da onlar içindir.

(Nahl 106)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah'ı inkar eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah'tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Diyanet Vakfı Meali:

Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.*

(Nahl 106)

Edip Yüksel Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde (inkara) zorlanan dışında, imandan sonra inkara göğsünü açıp ALLAH'ı inkar edenler ALLAH'tan bir gazabı hakketmişlerdir ve onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Elmalılı Orjinal Meali:

Her kim imanından sonra Allaha küfrederse -kalbi iyman ile mutmainn olduğu halde ikrah edilen başka- velakin küfre sinesini açan kimse labüdd onların üstüne Allahdan bir gadab iner ve onlara azim bir azab vardır

(Nahl 106)

Elmalılı Yeni Meali:

Her kim imanından sonra Allah'a küfrederse kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan başka ve kim küfre göğsünü açarsa, onların üstüne kesinkes Allah'tan bir gazap iner ve onlara büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Erhan Aktaş Meali:

Kalbi iman ile yatışmış olduğu halde, -baskı ile zorlanan kimse hariç- kim imanından sonra Allah'ı küfrederse[1] ve kim küfre göğüs açarsa, bilsin ki Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Bunlar için büyük bir azap vardır.

1)Allah'ı inkar ederse.

(Nahl 106)

Gültekin Onan Meali:

Kim inancından sonra Tanrı'ya küfredip de, -kalbi inançla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- küfre göğüs açarsa, işte onların üstünde Tanrı'dan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.

(Nahl 106)

Hakkı Yılmaz Meali:

Her kim imanından sonra küfreder; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeder, –kalbi iman ile yatışmış hâlde iken, baskıyla zorlanan hariç olmak üzere– ve de küfre; inanmamaya göğsünü açarsa, artık kendilerinin üzerine Allah'tan bir gazap vardır. Bunlar için büyük bir azap da vardır.

(Nahl 106)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde (küfre) zorlananlar hariç, kim de imanından sonra kâfir olur, (kendi tercihiyle küfre saparak) küfre gönlünü açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir ve onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Harun Yıldırım Meali:

Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Hasan Basri Çantay:

Kalbi iman üzere (sabit ve bununla) mutmein (ve müsterih) olduğu halde (cebr-ü) ikrah e uğratılanlar müstesna olmak üzere kim imanından sonra Allahı tanımaz, fakat küfre sine (-i kabul) açarsa Allahın gazabı onların başındadır. Onlar için en büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

Hayrat Neşriyat Meali:

Kalbi îmân ile mutmain olduğu hâlde (inkâra) zorlanan kimse müstesnâ, kim îmân ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse (onun için şiddetli bir tehdid vardır), fakat kim de küfre gönlü(nü) açarsa, artık Allah'dan onların üzerine bir gazab ve onlar için (pek) büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(105-106) (o) Yalanı, sadece Allah'ın ayetlerine [kanıtlarına] inanmayanlar uyduruyorlar. İşte onlar, yani¹ inancının ardından Allah[ın varlığı] gerçeğini örtüp göz ardı edenler yalancıların ta kendisidir. Ancak, kalbi inançla tatmin [dolu] olduğu halde zorlanan hariç. Ama kimler küfre [gerçeği örtmeye] göğüs [gönül] genişletirse, Allah'tan bir gazap kendilerinin üzerinedir. Onlara büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Hüseyin Atay Meali:

İnandıktan sonra, gönlü inançla dolu olarak zor altında Allah'ı inkâr edenin dışında kim gönlünü inkârcılığa açarsa, onlara Allah katından bir öfke vardır ve büyük azap da onlaradır.

(Nahl 106)

İbni Kesir Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlananların dışında, her kim; imanından sonra Allah'ı tanımayıp küfre göğüs açarsa; işte Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlar için büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kalbi iman ile dolu olduğu halde inkar etmeye zorlananların dışında, kim imanından sonra inkar eder ve kalbini küfre açarsa, onlar üzerine Allah dan bir öfke ve büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

İskender Ali Mihr Meali:

Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah’tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır.

(Nahl 106)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Gönlü inançla dolu iken zorlananlar bir yana, herkim Allah'a inandıktan sonra tanımazlık ederse, bir de gönlünü tanımazlığa kaptırırsa işte bu gibiler Allah'ın öfkesine uğrıyacaklardır. Onlar için acıklı bir azap vardır.

(Nahl 106)

Kadri Çelik Meali:

Gönlü imanla dolu olduğu halde, zorlanan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip gönlünü küfre açanlara Allah katından bir gazap vardır ve büyük azap da onlar içindir.

(Nahl 106)

Mahmut Kısa Meali:

Her kim iman ettikten ve İslâm’ın güzelliklerini bizzat yaşadıktan sonra,yeniden küfre dönerek Allah’ın dinini inkâr edecek olursa, —tabii ki bundan maksat, kalbi imanla dopdolu olduğu hâlde, baskı altında inkâr etmiş görünenler değil fakat imanın coşkusunu tatmış olmasına rağmen gönlünü yeniden inkâra açıp da, İslâm dışı herhangi bir inanç veya ideolojiyi bilerek ve isteyerek onaylayan kimselerdir— işte Allah’ın kahredici gazâbı onların üzerindedir ve onlar için korkunç bir azap vardır! Demek ki, baskı altında bulunan bir Müslüman, öldürülme veya bir uzvunun kesilmesi gibi hayati bir tehlikeyle yüz yüze geldiğinde —her ne kadar şehâdeti göze alıp direnmesi daha fazîletli ise de— kendisini kurtarmak için diliyle inkâr edebilir. Ancak şu da var ki, Peygamberlerin ve onların temsilcisi konumundaki İslâm âlimlerinin her ne sebeple olursa olsun İslâm’ı inkâr anlamına gelebilecek bir beyânâtta bulunmaları câiz değildir. Çünkü halk, İslâm’ın hükümlerini onlardan öğrenir. Dolayısıyla alimlerin sözleri bir anlamda hüccet olduğundan ve yalnızca kendilerini değil, onlara itaat etmekle yükümlü olan bütün Müslümanları bağladığından, onların dini hükümler konusunda yalan söylemeleri kesinlikle doğru değildir. Öte yandan, eğer bir Müslüman, daha aşağı derecede bir baskı ile karşılaşırsa, yalnızca diliyle bile olsa inkâr edemez, ederse —her ne kadar kâfir olmasa da— günaha girmiş olur. Ancak daha da ileri gidip “gönlünü inkâra açarak” kâfirliği benimsediği takdirde, dinden çıkarak Allah’ın gazâbına müstahak olur. Peki bir insan, niçin inkâra yönelir?

(Nahl 106)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nasıl ki tüm gönlüyle inanmışken sonradan Allah'ı inkar eden kimseler Ancak kalbi ile iman etmiş fakat baskı ile zorlanan hariç olanlardır. Hak edecekleri şey, Allah'tan inecek bir azaptır. Allah'ın gazabına uğrar.

(Nahl 106)

Mehmet Türk Meali:

Kalbi îmanla dopdolu olduğu halde (Allah’ı inkâra) zorlanan(lar)1 dışında kim îmanından sonra Allah’ı inkâr edip, küfre göğüs açarsa onlara (dünyada) Allah’tan bir gazap, (âhirette ise) çok büyük bir azap vardır.2*

(Nahl 106)

Muhammed Celal Şems Meali:

Kalbi imanla huzur bulmuşken (kâfirliğe) zorlanan kimse, (bir ceza görmeyecektir.) Ancak onun dışında, iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eden ve kâfirliğe göğsünü açanlara, Allah’ın gazabı (inecektir.) Onlara, büyük bir azap mukadderdir.

(Nahl 106)

Muhammed Esed Meali:

İmana eriştikten sonra Allah'ı inkar eden kimseye gelince -ki, bundan kasıt, kalbi imanla dolu olduğu halde baskı altında inkar etmiş görünen kimse değil, fakat kalbini bile isteye hakkın inkarına açan kimsedir- işte böylelerinin üzerine Allah katından bir hışım çökecek ve onların payına çok büyük bir azap düşecektir:

(Nahl 106)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Gönlü inançla dolu olduğu halde, baskı altında olan kimse dışında, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü inkarcılığa açanlara Allah katından bir öfke vardır; üstelik onları büyük bir azap beklemektedir.

(Nahl 106)

Mustafa Çavdar Meali:

Kalbi iman ile dopdolu olduğu halde, zorlama ile kâfir oldum diyen kişinin durumu hariç; kim iman ettikten sonra kâfir olur ve kalbini küfre açarsa dünyada Allah’ın gazabına uğrar. Ve ahirette de onlar için korkunç bir azap vardır.

Bknz: (3/105)»(3/106) - (4/137) - (9/66) - (47/32) - (63/1)

(Nahl 106)

Mustafa Çevik Meali:

106-109 Gönülden iman etmiş olmasına rağmen, baskı altında Allah’a imanından görünüşte vazgeçtiğini söylemek zorunda kalan kimsenin dışında, mü’min olduğunu söyleyen bir kimse, sonra da imanından vazgeçer, şirke ve küfre dönerse dünyada ve âhirette Allah’ın gazabına uğrar. Bu cezayı hak etmelerinin sebebi kısa ve geçici olan dünya hayatını âhiret hayatına tercih etmeleridir. Allah bunlara doğru olan hayat nizamı ile yaşamayı nasip etmez ve onların bu nankörce yönelişleri sebebi ile kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürler. Şüphesiz onlar, âhirette de bunun cezası ile karşılaşıp hüsrana uğrayacaklardır.

(Nahl 106)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İman ettikten sonra Allah'ı inkar eden kimseye gelince: -(ki) bu kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında görünüşte inkar eden kimse değil, ve fakat kalbini küfre bile isteye açan kimsedir- işte böyleleri Allah'ın rahmetinden dışlanacaklar, dahası (ahirette) onları korkunç bir azap bekleyecektir.

(Nahl 106)

Osman Okur Meali:

İman içine tam olarak yatmış birinin baskı altında kafir olduğunu söylemesi bir yana, kim inandıktan sonra gönlünü kafirliğe açarsa Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.

(Nahl 106)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Kalbi imân ile mutmain olduğu halde icbar edilen müstesna, velâkin her kim imânından sonra Allah Teâlâ'yı inkâr eder de küfre sine açarsa işte onların üzerine Allah'tan bir gazap vardır ve onlar için pek büyük bir azap da vardır.

(Nahl 106)

Ömer Öngüt Meali:

Gönlü imanla mutmain olduğu halde, zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr eder ve gönlünü küfre açarsa; onların üzerine Allah'tan bir gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kalbi imanla dolu olup da baskı altında kalan ‘bu yüzden güya inkâr eden’ kimse bir yana, inandıktan sonra Allah’ı inkâr edip kalbini küfre açan kimseye Allah’tan hem bir gazap, hem de büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Sadık Türkmen Meali:

KİM inandıktan sonra, Allah’ı inkâr ederse;-kalbi imanla yatışmış olduğu halde zorlanan kimse hariçkim inkâra göğsünü açarsa (inkârı severse), Allah’tan bir gazap, işte onların üzerinedir. Onlar için büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Seyyid Kutub Meali:

iman ettikten sonra kâfir olanlar, Allah'ın gazabına uğrarlar, onun için büyük bir azap vardır. Yalnız bu hüküm, kalpleri kesin bir imanın hazzı ile donanmış olduğu halde baskı altında kalanlar için değil, fakat gönüllerinin kapısını inkârcılığa açanlar için geçerlidir.

(Nahl 106)

Suat Yıldırım Meali:

Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkar etmeye mecbur bırakılıp da yalnız dilleriyle inkar sözünü söyleyenler hariç, kim imanından sonra Allah'ı inkar ederek gönlünü inkara açar, göğsüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthiş bir azap vardır.

(Nahl 106)

Süleyman Ateş Meali:

İnandıktan sonra Allah'a nankörlük eden, -kalbi imanla yatışmış olduğu halde (inkara) zorlanan değil- fakat küfre göğüs açan, (küfürle sevinç duyan) kimselere Allah'tan bir gazab iner ve onlar için büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kalbi güven (iman) dolu iken ağır baskı altında olan dışında her kim, inanıp güvendikten sonra ayetleri görmezlikten gelir ve görmezliği (kafirliği) içine sindirirse, Allah'ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.

(Nahl 106)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlananların dışında, kim hakikati bile bile inkar ederse, işte Allah onlara şiddetle kızacak ve çetin bir şekilde azap edecektir.

(Nahl 106)

Şaban Piriş Meali:

Kim iman ettikten sonra Allah'a nankörlük ederse, kalbi iman ile dopdolu olduğu halde küfre zorlanan kimseden başka kim de göğsünü inkarcılığa açarsa, Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Ve onlara büyük bir azap vardır.

(Nahl 106)

Talat Koçyiğit Meali:

Kalbi îman ile dopdolu olduğu halde küfre zorlanan kimse dışında, îmanından sonra Allah'ı inkar eden ve küfre göğüs açan kimselere, Allah katından bir azab gelir. Onlar için büyük bir azab vardır.

(Nahl 106)

Tefhimul Kuran Meali:

Kim imanından sonra Allah'a (karşı) küfre sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- küfre göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır.

(Nahl 106)

Ümit Şimşek Meali:

Kalbi imanla huzura ermiş olduğu halde inkâra zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra kâfir olur ve gönül rızasıyla inkârı benimserse, öyleleri Allah'ın gazabına uğrar; onların hakkı büyük bir azaptır.

(Nahl 106)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkara göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür.

(Nahl 106)