Biz Davud’a Süleyman’ı bahşettik. Süleyman, ne güzel bir kuldu. O, her daim Allah’a yönelen biriydi.
Bknz: (17/55)
Biz Davud’a Süleyman’ı bahşettik. Süleyman, ne güzel bir kuldu. O, her daim Allah’a yönelen biriydi.
Bknz: (17/55)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Ve Davud'a.Süleyman'ı ihsan ettik, ne güzel bir kuldu, şüphe yok ki o, daima Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu.
(Sad 30)Biz Davud'a (oğlu) Süleyman'ı armağan ettik. O ne güzel bir kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-bağlanan biriydi. (Her konuda Allah'a sığınırdı.)
(Sad 30)Biz Davud'a oğul olarak Süleyman'ı armağan ettik. O ne güzel bir kuldu, daima Allah'a döner, Allah'a sığınırdı.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı hibe ettik; ne güzel kuldu! Gerçekten O, evvab (hakikatini sıkça yaşayan) idi.
(Sad 30)Biz Dâvûd'a Süleyman'ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel, bizi ilâh tanıyan, candan müslüman, saygılı bir kuldu. Sesli zikir ve tesbih ile Allah'a yönelirdi.*
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı bahşettik. O ne güzel bir kuldu! (Her tutumunda Allah'a) yönelen biriydi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip dönen biriydi.
(Sad 30)Bir de Davûd'a (oğlu) Süleyman'ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu? Çünkü o, daima (Allah'ın rızasına ve ibadetine) rücû edendi.
(Sad 30)Davut'a da Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel kuldu; kuşkusuz, O, yönelirdi.
(Sad 30)(Risalet misyonu içinde hilâfet vazifesini hakkıyla yerine getiren) Davud’a Süleyman’ı bahşettik. Ne güzel kuldu (Süleyman)! Tam bir teslimiyet ve samimiyetle Allah’a sürekli yöneliş halinde idi.
(Sad 30)Biz Süleyman’ı, Davud’a bağışladık. O ne iyi kuldu! Kesinkes o her zaman Bize yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı bağışladık. Süleyman ne iyi bir kuldu! Çünkü o, daima Allah'a yöneliyordu.
(Sad 30)Davud'a Suleyman'i bahsettik; o ne guzel bir kuldu! Dogrusu o daima Allah'a yonelirdi.
(Sad 30)Davud'a da, Süleyman'ı vermişiz, o ne güzel bir kuldur, Allaha da sığınır
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı ihsan ettik. Ne güzel kuldur O! Şüphesiz O, devamlı Allah'a yönelip gönlünü O'na verendi.
(Sad 30)Biz Davud'a (oğul olarak) Süleyman'ı bahşettik. O, ne güzel bir kuldu! O, her zaman bize yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı bahşettik; o ne güzel bir kuldu! Doğrusu o daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah'a çok yönelen bir kimse idi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a, Süleyman'ı verdik. İyi bir kuldu, (Tanrı'ya) sürekli yönelen biriydi.
(Sad 30)Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab
(Sad 30)Bir de Davud'a Süleyman'ı ihsan ettik; ne güzel kuldu. O tesbih edip Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel bir kuldu. O, her zaman Allah'a yönelendi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O ne güzel kuldu. Çünkü o, [Tanrı'ya] yönelen / dönen (evvab) biriydi.
(Sad 30)Dâvûd'a Süleymân'ı da bahşettik. O ne güzel kuldu! Şüphesiz O, Rabbine çokça dönendi.
(Sad 30)Davud’a, Süleyman’ı ihsan ettik. Ne güzel bir kuldur o. Çünkü o, çokça (Allah’a) yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davuda (oğlu) Süleymanı ihsan etdik. (Süleyman) ne güzel kuldu! Çünkü o, (tesbihde, zikirde ve bütün vakıtlarında) daima (Allaha) dönen (bir zat) di.
(Sad 30)Bir de Dâvûd'a (oğlu) Süleymân'ı ihsân ettik. (O Süleymân) ne iyi kuldu! Hakikaten o, dâimâ (Allah'a) yönelen bir kimseydi!
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı hediye ettik. Ne güzel kuldur! Gerçekten o, (Allah'a) çokça yönelendir.
(Sad 30)30-31 Ve Davud'a Süleyman'ı verdik. O ne güzel bir kuldu! Doğrusu, o daima Allah'a yönelirdi. Ona bir akşam üstü çalımlı, cins koşu atları sunulmuştu.
(Sad 30)Davud'a da Süleyman'ı lutfettik. O ne güzel bir kuldu ve muhakkak ki o, Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davut'a Süleyman'ı bağışladık, Süleyman ne güzel bir kuldu ve o hep Rabbine samimi olarak yönelirdi.
(Sad 30)Ve Dâvud (a.s)’a oğlu Süleyman’ı, armağan ettik. Ne güzel kul. Muhakkak ki o evvabtı (Allah’a ulaşmıştı).
(Sad 30)Biz Davut'a Süleyman'ı bağışladık. O ne güzel kuldur! Çünkü o hep Allah'a dönen bir kimse idi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, pek de güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelen biriydi.
(Sad 30)Biz Davud’a, oğul olarak Süleyman’ı armağan ettik. O ne güzel bir kuldu; çünkü o, dâimâ Rabb’ine yönelirdi. Öyle ki;
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı ihsan ettik. O ne güzel kuldu. Çünkü o, her daim Allah'a yönelen biridir.
(Sad 30)Biz Dâvût’a da Süleyman’ı hediye ettik. O ne güzel bir kuldu. Çünkü o, çok doğru (ve azimli) birisiydi.
(Sad 30)Biz, Davud’a Süleyman’ı bahşettik. O ne iyi bir kuldu! Şüphesiz (Allah’a da) çok eğilendi.
(Sad 30)Ve biz Davud'a (oğul olarak) Süleyman'ı armağan ettik; o, ne güzel bir kul(umuz oldu)! O, her zaman Bize yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu. Doğrusu o, sürekli Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Bknz: (17/55)
(Sad 30)Biz, iman edip sorumluluklarını yerine getiren Davud’a mükâfat olarak Süleyman’ı armağan ettik. O da sürekli Bize yönelen bir kuldu.
(Sad 30)Davud'a bir de Süleyman'ı bahşettik: o ne güzel kuldu; çünkü o sürekli Bize yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a (oğul olarak) Süleyman'ı bahşettik. O, ne güzel bir kuldu! O, her zaman bize yönelirdi.
(Sad 30)Ve Davûd için Süleyman'ı bağışladık. Ne güzel kul! Şüphe yok ki, O (Hakk'a) dönücü idi.
(Sad 30)Davut'a da Süleyman'ı bahşettik. O ne güzel kul idi, daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Davud’a ‘oğul olarak’ Süleyman’ı bahşettik. Süleyman ne güzel kuldu! O her zaman bize yönelirdi.
(Sad 30)SÜLEYMAN’ı da... Davud’a (evlât olarak) verdik. Ne güzel bir kul! Hep bize yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı hediye ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Doğrusu O daima Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)(Bunları belirttikten sonra tekrar Davud'un kıssasına dönelim:) Davud'a evlat olarak Süleyman'ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Hep Allah'a yönelirdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik, (Süleyman) ne güzel kuldu! Hep Allah'a başvururdu.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı bağışladık. O ne güzel bir kuldu; her zaman Bize yönelirdi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı bağışlamıştık. O, ne güzel bir kuldu. O, Allah'a yönelen biriydi.
(Sad 30)Davud'a oğlu Süleyman'ı ihsan etmiştik;o, ne güzel bir kuldu; dâima Allah'a rûcü ederdi.
(Sad 30)Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip dönen biriydi.
(Sad 30)Davud'a Biz Süleyman'ı bağışladık. Ne güzel bir kuldu o; doğrusu, Allah'a yönelmiş bir kimseydi.
(Sad 30)Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel kul! Hep Allah'a sığınır, yakarırdı.
(Sad 30)