Ardından şöyle yalvardı:
– Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet, zira sen sonsuz bir lütuf ve ihsan sahibisin!
Bknz: (2/201)
Ardından şöyle yalvardı:
– Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet, zira sen sonsuz bir lütuf ve ihsan sahibisin!
Bknz: (2/201)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nail olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsanın, boldur.
(Sad 35)(Hz. Süleyman:) “Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak (başka birisinin bir daha ulaşamayacağı) bir mülkü (maddi imkân ve iktidarı) bana hibe-armağan edip (büyük lütfuna ulaştır!) Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin” (diye yalvarmıştı. Evet, Hakkı ve adaleti yürütmek, halka hizmet, hayra rehberlik etmek ve bu yolla Allah’ın rızasına erişmek maksadıyla Mevlâ’dan imkân ve iktidar istenebilir ve bu yönde çalışmalıdır.)
(Sad 35)“Rabbim!” demişti. “Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; şüphe yok ki sen, karşılıksız çokça verensin.
(Sad 35)Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
(Sad 35)"Rabbim beni mağfiret et (birimselliğimi ört) ve bana, benden sonra kimseye gerekmeyecek (bana has) bir özellik hibe et... Muhakkak ki sen Vehhab'sın" (diye dua etti).
(Sad 35)“Rabbim, beni koruma kalkanına al, bağışla. Bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık, bir devlet hibe et. Sen yalnız sen, en çok bağışlayansın.” dedi.
(Sad 35)Dedi ki: "Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet. Şüphesiz, sen çok ihsan sahibisin."
(Sad 35)"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
(Sad 35)Şöyle dua etti: “- Ey Rabbim! beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin = Vehhâb'sın.”
(Sad 35)"Efendim!" dedi; "Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin erişemeyeceği bir yönetim gücü ver. Kuşkusuz, Sen, Bağışı Sonsuzsun!"[389]
389)Süleyman peygambere erişilmez bir yönetim gücü verilmesi, Tevrat, I. Tarihler 29:25 ayetinde, şöyle yazılıdır: "Rab, tüm İsrailoğullarının gözünde, Süleyman'ı çok yükseltti. Ve daha önce İsrail'de hiçbir kralın erişemediği bir krallık görkemiyle donattı."
Şöyle dedi: “Rabbim, beni bağışla ve bana (Sen’in yolunda) hizmet için öyle bir hükümdarlık lütfet ki, benden sonra kimse onu tevarüs edemesin (ve kimseye yaraşmasın). Şüphesiz ki Sen, Vehhâb (bol ve hiç karşılıksız veren)sin.”
(Sad 35)“Ya Rabbi! Beni affet, benden sonra hiç kimseye yaramayacak bir iktidar bana ver. Her şeyi gerçekten veren Sen’sin,” dedi.
(Sad 35)O şöyle dedi: "Ey Rabbim!Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver. Şüphesiz bağışlayıcı sadece sensin."
(Sad 35)Suleyman: «Rabbim! Beni bagisla, bana benden sonra kimsenin ulasamiyacagi bir hukumranlik ver; Sen suphesiz, daima bagista bulanansin» dedi.
(Sad 35)Dedi ki: «Tanrım! Beni bağışla, benden sonra hiç kimsenin eremiyeceği bir mülk ver sen bana; evet sensin dileklere erdiren»
(Sad 35)Ey Rabbim! dedi, beni bağışla ; bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, karşılıksız çokça verensin.
(Sad 35)(Süleyman:) “Rabbim, beni bağışla! Benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin” dedi.
(Sad 35)Süleyman: "Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın" dedi.
(Sad 35)Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.
(Sad 35)Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
(Sad 35)Dedi ki, 'Rabbim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin.'
(Sad 35)Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
(Sad 35)"Ya Rab, beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz bütün dilekleri veren Sensin, Sen." dedi.
(Sad 35)"Ey Rabb'im! Beni bağışla. Bana, benden sonra hiç kimsenin sahip olamayacağı bir mülk[1] bağışla. Kuşkusuz ki Sen, bol bol bağışlayıcısın." dedi.
1)Güç, imkan.
"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
(Sad 35)34-35 Andolsun ki Biz Süleymân'ı da çeşitli badirelerden, sıkıntılardan geçirerek saflaştırmıştık/ olgunlaştırmıştık. Ve tahtının üzerine bir ceset bırakmıştık. Sonra o, döndü; “Ey Rabbim! Beni koru/bana maddî ve manevî pislik bulaştırma ve bana, benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk hibe et/ bağışla! Şüphesiz ki Sen, bol bol hibe edensin/ bağışlayansın” dedi.
(Sad 35)Demişti ki: “Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimseye nasip olmayacak bir mülk ver. Şüphesiz ki sen, (kullarına karşılıksız veren) El-Vehhâb’sın.”
(Sad 35)Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
(Sad 35)Dedi ki: "Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye layık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen".
(Sad 35)Dedi ki: “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir saltanat ihsân et! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!”
(Sad 35)"RAB'bim! Beni bağışla, bana benden sonra hiçbir kimseye ait olması mümkün olmayan bir krallık armağan et. Gerçekten sen, çokça armağan edensin." dedi.
(Sad 35)"Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Doğrusu Sen daima bağışta bulunansın" dedi.
(Sad 35)Dedi ki: Rabbım; bağışla beni. Ve bana öyle bir mülk ver ki; benden sonra hiç bir kimse ulaşamasın. Muhakkak ki en çok bağışta bulunan Sensin, Sen.
(Sad 35)“Rabbim! Beni bağışla.. Benden sonra hiçbir kimseye gerekmeyecek bir mülk ver. Her şeyi verip bağışlayan, elbette yalnızca sensin” dedi.
(Sad 35)"Rabbim, beni mağfiret et. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk bağışla (hediye et). Muhakkak ki Sen, Sen Vehhab’sın (çok bağışlayıcısın)." dedi.
(Sad 35)Süleyman dedi: «Çalabım! Beni yarlıga. Bana öyle bir hakanlık bağışla ki benden sonra kimse onun bir eşini daha elde edemesin. Çünkü en büyük bağışlayıcı Sensin.
(Sad 35)Dedi ki: “Rabbim! Beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.”
(Sad 35)“Ya Rab! Sana kulluğumun bilincindeyim. Zulme ve küfre karşı gücüm yettiği kadar çalıştım. Yine de Sana layık bir şekilde hakkıyla kul olamadım. Eksik ve noksanlarım, kusur ve kabahatlarım var. Affınla, lutfunla, rahmet ve merhametinle mağfiretini isterim. Bağışla beni ya Rab! Bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık bahşet ki, sürekli fitne ve kargaşa çıkaran bu şer odakları karşısında dimdik ayakta durabileyim! Hiç kuşkusuz sen, sonsuz lütuf ve ikram sahibisin.”
(Sad 35)Ardından "Rabbim beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülkü ver. Doğrusu Sen, karşılıksız armağan edensin. Şüphesiz ki sen çok ihsan edensin" demiştir.
(Sad 35)34,35. Yemin olsun Biz Süleyman’ı tahtının üstüne bir ceset bırakarak (bir şekilde) imtihan ettik.1 Sonra o, (Rabbine) hakkıyla yönelerek: “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir hükümdarlık ver. Şüphesiz tek karşılıksız veren, sensin.” dedi.2*
(Sad 35)(Süleyman) dedi ki: “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana benden sonraki bir kimseye uygun düşmeyecek bir hükümranlık nasip et. Şüphesiz çok bahşeden, ancak Sensin.”
(Hz. Süleyman (a.s.) kendisine vâris olacak oğlunun maneviyattan uzak olduğunu görünce, kendisinin sahip olduğu bir saltanata onun sahip olmaması konusunda dua etmiştir. Nitekim oğlu yerine geçince saltanatı gitgide çökmüştür.)
"Rabbim!" demişti, "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; çünkü sen lütuf sahibisin!"
(Sad 35)O şöyle demişti; "Ey Rabbim, beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir egemenlik ver! Kuşkusuz ki, sen karşılıksız bağışta bulunansın."
(Sad 35)Bknz: (2/201)
(Sad 35)Ardından da Süleyman, “Rabbim beni bağışla ve bana benden sonra da kim senin ulaşamayacağı bir hükümdarlık ve Senin davet ettiğin hayatı yaşamayı nasip eyle, çünkü Sen sonsuz lütuf sahibi ve cömert olansın.” diye dua etti.
(Sad 35)"Rabbim!" demişti, "Bana mağfiret eyle! Bana, benden sonra hiç kimsenin üstlenmeye layık olmadığı bir iktidar ver: çünkü Sen, evet Sensin cömertçe bahşeden!"
(Sad 35)Süleyman: "Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulanansın" dedi.
(Sad 35)Dedi ki: «Yarabbi! Bana mağfiret buyur ve bana bir mülk bağışla ki, benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphe yok ki, Sen'sin çok bağışlayan, Sen.»
(Sad 35)Dedi ki: "Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver! Şüphesiz ki sen karşılıksız bağışta bulunansın.
(Sad 35)“Rabbim!” dedi, “Beni bağışla! Bana, benden sonra kimselere nasip olmayacak bir hâkimiyet ‘egemenlik’ ver. Sen lütuf sahibisin!”
(Sad 35)Dedi ki: “Rabbim, beni bağışla! Ve benden sonra, hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk/krallık bana ver. Şüphesiz Sen, bütün isteklere (dualara) karşılık verensin.”
(Sad 35)Süleyman: «Rabb'im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi.
(Sad 35)"Ya Rabbi!" dedi, "affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan vehhabsın!"
(Sad 35)"Rabbim," dedi, "beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sensin o çok lutfeden, Sen!"
(Sad 35)"Sahibim, suçumu affet ve bana öyle bir hakimiyet ver ki benden sonra kimse ona ulaşamasın. Çünkü çokça bağışta bulunan Sensin" dedi.
(Sad 35)(34-35) Ama daha önce otoritesini zayıflatarak Süleyman'ı denemiştik. Bunun üzerine o, Bize yönelmiş ve: "Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir egemenlik ver. Çünkü Sen, çok bağışlayıcısın" demişti.
(Sad 35)-Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin!
(Sad 35)Demişti ki: "Rabbım! Beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir hükümranlık ihsan et. Şüphesiz dâima ihsan eden sensin".
(Sad 35)«Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.»
(Sad 35)“Rabbim, beni bağışla,” dedi. “Ve bana öyle bir saltanat ver ki, benden başka hiç kimseye nasip olmasın. Şüphesiz bütün nimetleri bağışlayan Sensin.”
(Sad 35)Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhab!"
(Sad 35)