91. Şems Suresi / 8.ayet
Şems 8 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Sonra da (her nefse) fücurunu (kötülüklerini) ve takvasını (küfür ve kötülükten sakınma çarelerini) ilham edip (öğreten yüce Rabbe yemin olsun ki).
(Şems 8)Abdullah Parlıyan Meali:
sonra da o insana kötü ile iyiyi, doğruluk ile sapıklığı birbirinden ayıracak özellik ve ölçüyü öğretene veya insanlara hayrı ve şerri, itaat ve isyanı ilham ile öğreten Allah'a.
(Şems 8)Ahmet Hulusi Meali:
Sonra da ona (bilince) hem fücurunu (Hak'tan ve Sistemden sapmayı) ve hem de takvasını (korunmasını) ilham edene ki...
(Şems 8)Ahmet Tekin Meali:
Andolsun nefsi, insanı, günah işleme, mantıklı düşünme ve dinin dışına çıkma zaaflarıyla, vicdan azabıyla; takva esaslarını-Kur'an esaslarını benimseme ve hayata geçirme, Allah'a sığınma, emirlerine yapışma, günahlardan arınma, azaptan korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla özgürce şahsiyetini geliştirme, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma kabiliyetiyle donatana!
(Şems 8)Ali Bulaç Meali:
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
(Şems 8)Ali Rıza Sefa Meali:
Ardından, hem kötülüğü hem de sorumluluk bilincine erişmeyi ona bildirene!
(Şems 8)Ali Ünal Meali:
Koyup da ona hem günah yolunu ve hakkında kötü olanın şuurunu, hem de doğru yolu ve hakkında hayırlı olanın şuurunu ilham edene:
(Şems 8)Bahaeddin Sağlam Meali:
O nefse bozulma ve korunmayı yanlış ve doğruyu ilham edene (yapısına) andolsun ki
(Şems 8)Bayraktar Bayraklı Meali:
- Güneşe ve onun aydınlık veren parlaklığına; onu izlediğinde aya; güneşi açığa çıkardığında gündüze; güneşi örttüğünde geceye; göğe ve onu bina edene; yere ve onu döşeyene; nefse ve onu şekillendirene; nefse, kötülüğe ve korunmaya açık özelliklerini verene yemin olsun ki,
(Şems 8)Celal Yıldırım Meali:
Sonra da ona fenalıklarını ve (bunlardan) sakınmasını ilham edene yemîn olsun ki,
(Şems 8)Diyanet İşleri Yeni Meali:
(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
(Şems 8)Diyanet Vakfı Meali:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
(Şems 8)Erhan Aktaş Meali:
Sonra ona fücurunu[1] ve takvasını[2] ilham[3] etti.
1)Kötülük yapma.
2)Kötülükten korunma.
3)İlham, sözcük olarak "yutmak" demektir. Allah'ın kullarının kalbine attığı, ona ulaştırdığı şeyler için kullanılmaktadır. Bu ulaştırma içe yerleştirme anlamında "yutturma" gibidir.
Hakkı Yılmaz Meali:
1-10 Kur’ân'ı ve onun yaydığı sosyal aydınlığı, Kur’ân'ı izleyen Elçi ve mü’minleri, Kur’ân ışığı ile aydınlanan toplumları, Kur’ân ışığından yoksun kalan toplumları, bilginleri ve bilginleri yücelten bilgileri, kara cahilleri ve kara cahilleri bu hâle getiren ilke ve anlayışları, benliğini bulmuş kimseleri ve benlik bulduran etmenleri 62 –ki O, ona taşkınlık yapma ve kendini koruma içgüdülerini/günah işleme ve “Allah'ın koruması altında olma yeteneklerini ilham etti– kanıt gösteririm ki, benliğini arındıran gerçekten kurtulmuştur. Onu bilerek reddeden de kesinlikle zarara uğramıştır.
(Şems 8)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Ona hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene (tüm bunlara andolsun ki),
(Şems 8)Hayrat Neşriyat Meali:
Sonra da ona (o kişiye) günâhını ve takvâsını (neyin isyan, neyin itâat olduğunu bildirerek) ilhâm edene (yemîn olsun)!
(Şems 8)Hubeyb Öndeş Meali: /
(1-9) Güneş, onun aydınlığı/sıcaklığı¹, onu [güneşi] takip ettiği² zaman Ay, onu [güneşi] gösterdiği/açığa çıkardığı zaman gündüz, onu³ bürüdüğü zaman gece, gök, onun [göğün] yapısı⁴, yer, onun [yerin] büyümesi⁵, can (nefis) ve onu düzenleyip kendisine [dini sınırları] parçalamayı [günahı] ve korunup sakınmayı ilham eden (güç) işarettir ki, onu [nefsi] arındıran başarmıştır.
(Şems 8)Hüseyin Atay Meali:
8-9 Sonra ona uçarılık yetisi de saygınlık yetisi de verene andolsun ki, kendini arıtan kesin kurtuluşa ermiştir.
(Şems 8)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
sonra sapkınlığı da, sakınırlığı da onun gönlüne doğuran hakkı için,
(Şems 8)Mahmut Kısa Meali:
Sonra da ona doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etme yeteneği bahşeden; bununla birlikte hakîkati apaçık ortaya koyan ayetler göndererek, ona kendisi için neyin iyi, neyin kötü olduğunu öğreten yüce Rabb’e!
(Şems 8)Mehmet Türk Meali:
Sonra da onun gönlüne, kötülük ve iyilik yapma kabiliyetini verene yemin olsun ki,1*
(Şems 8)Muhammed Celal Şems Meali:
O, (insanın) doğasına, kötülük (yollarını) ve takva (yollarını ayırt etme yeteneğini) yerleştirmiştir.
(Şems 8)Muhammed Esed Meali:
ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını!
(Şems 8)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Sonra ona kötülük duygusunu ve sakınıp korunmayı esinleyene de andolsun!
(Şems 8)Mustafa Çavdar Meali:
Bu çerçevede ona hem iyiyi hem de kötüyü ilham edecek olan iç donanıma.Bknz: (30/30) - (41/52)»(41/53)
(Şems 8)Mustafa Çevik Meali:
1-10 Güneş’e ve onun aydınlığına, Güneş’in ardından gelen Ay’a, (Güneş’in) aydınlattığı zaman ortaya çıkan gündüze, onu örtüp bürüdüğü zaman geceye, göğe ve onu bina edene, yere ve onu yayıp döşeyene, nefse ve onu kusursuz biçimlendirene, sonra da ona doğru ve yanlışı ayırt etme kabiliyeti bahşedene and olsun ki, Allah’ın davetine iman edip sorumluluklarının bilinçle yerine getirenler, nefislerini tezkiye eder, kula kulluktan ve yozlaşmaktan kurtulurlar. Ona sırtını dönenler ise dünyada ve âhirette hüsrana uğrarlar.
(Şems 8)Mustafa İslamoğlu Meali:
ve nihayet insan benliğine iyiyi ve kötüyü tanıyıp sorumsuz ve sorumlu davranma yeteneğini yerleştiren (şahit olsun) ki:
(Şems 8)Osman Okur Meali:
Sonra da ona bir takım kabiliyetleri verip de iyilikleri (yap) ve kötülükleri (yapma diye) ilham edene ki:
(Şems 8)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Sonra da ona günahını ve takvâsını ilham etmiş olana (andolsun ki),
(Şems 8)Suat Yıldırım Meali:
(8-9) Ona hem kötülük, hem de ondan sakınma yolu ilham eden hakkı için ki: Nefsini maddi ve manevi kirlerden arındıran, felaha erer.
(Şems 8)Süleyman Ateş Meali:
Ona bozukluğunu ve korunmasını (isyanını ve ita'atini) ilham edene andolsun ki:
(Şems 8)Süleymaniye Vakfı Meali:
Sonra yaptığının kötü veya iyi olduğunu ilham[1] edene yemin olsun ki
1)İlham, Allah'ın, kulunun kalbine bir şey doğurmasıdır
Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Onun, kötü işler yapabilme veya Allah'a karşı gelmekten çekinme yeteneğiyle donatılmasına andolsun ki,
(Şems 8)Talat Koçyiğit Meali:
1-10 Güneşe ve aydınlığına, onu takip eden aya, güneşi çıkaran gündüze, onu örten geceye, göğe ve onu yükseltene, yere ve onu yayana, nefse ve onu şekillendirene, sonra da ona kötülüğünü ve takvasını ilham edene yemin ederim ki, nefsini temizleyen iflah olmuş, onu günâh ile örtüp gizleyen de hüsrana uğramıştır.
(Şems 8)Tefhimul Kuran Meali:
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
(Şems 8)